17 Mart 2012 Cumartesi

Singapur Tarihi Bize Ne Söylüyor?


Mehmet Özay                                                                                                           5 Mayıs 2011

Singa, günümüzde Malay dilinde (Bahasa Melayu) kullanılmakla birlikte köken itibarıyla Sankritçe olup ‘aslan’ anlamına geliyor. Bu nedenledir ki, şehrin göbeğinde, Malaka Boğazı’nın doğu girişine nazır kükreyen aslan heykeli ülkeyi sembolize etmektedir. Pura ise şehir demek. Erken dönem kuruluşu 1160’lı yıllara kadar geri giden bu Ada’ya 1253 yılında Sumatra Adası’ndan göç eden kimi Malay toplulukları Ada’ya yerleştiği kabul edilir.[1] Bugün artık Adada aslanlar dev hayvanat bahçesine sıkıştırılmışken, liman sadece bölgenin değil, doğu ve batının dev kargo gemilerine ev sahipliği yapmakta. Adanın doğu sahilinden ufka nazır bir konum aldığınızda karşınızda gemi bloklarının oluşturduğu bir surla karşılaşırsınız.

Singapur’un çeşitli açılardan Malezya ile benzerliğinin kökeni bir anlamda tarihsel olarak coğrafi tanımlamada belirginlik kazanır. İngiliz sömürgeciliği döneminde (1786-1957) bugün Malay Yarımadası ve Singapur’u içine alan toprakların tümü Malaya olarak adlandırılıyordu. Bugün bile bu tarihi ve coğrafi gerçeklikten hareketle kimi çevreler Singapur’un bir Malay dünyası olduğu söylemini gündeme getirmektedirler. Tam da burada nasıl oldu da Singapur’un Malay dünyasının dışında kaldığını sormak gerekir. Bu soruya nisbeten aşağıda cevap vermeye çalışacağım. Ancak şimdilik şu kadarını söyleyebiliriz. Singapur’un siyasi bir bütün olarak Malezya’nın dışında kalacağı, daha yirminci yüzyıl başlarında kesinlik kazanmış gibiydi. O dönemlerde ada nüfusunun sadece ve sadece %15’i gibi –ki bugün bu oran %13’dür- Müslüman Malaylardan ibaretti.[2]
Singapur modern tarihi İngilizlerle başlatılması kaçınılmaz olarak sömürgeciliği akla getirmektedir. Hindistan’a yerleşmiş, Bengaldeş’te ticari faaliyetlerini sürdüren bir yandan da Çin’e uzanan İngiliz Doğu Hint Şirketi’nin yöneticileri, bu iki farklı medeniyetin ve de coğrafyanın ortasında giderek daha fazla güvenlik sorunu ile karşı karşıya kaldığında, belki de kendi anavatanları İngiliz Adaları’ndan ilhamla gene çareyi adalar bağlantısı ile kurulacak güvenlik hattına bağlamak zorunda kaldılar. Özellikle 17. yüzyıl İngiliz ve Hollanda sömürgeciliğinin Güneydoğu Asya’da kıyasıya mücadelelerinin gelişme kaydettiği yüzyıl oldu. Önce Cava Adası’ndaki ticaret liman şehirlerinden çekilen İngilizler, - Hollanda’nın Cava ve ardından Sumatra Adası’nda da giderek genişleyen hakimiyeti neticesinde- 1780’li yıllarda Malaka Yarımadası’nın güneyinden ferâgat etiklerinin ilânı sayılacak şekilde Güney Sumatra’nın önemli şehri Bencoolen’dan ayrılmak zorunda kaldılar.[3]  Aslında bu gelişme, 17 Mart 1824 tarihinde imzalanan Londra Anlaşması ile Malaka Boğazı’nın kuzey–güney bölüşmesinin alt yapısını hazırlayan önemlibir unsur olarak telâkki edilebilir. Bu süreç, Hindistan-Çin deniz ticaretinin güvenlik sorununun Doğu Hint Şirketi’nin devam mı tamam mı kaçınılmazlığı ile yüzleşmelerinin sonucu Penang Adası’nın hakimiyeti ile başlayan yeni bir sürecin tetikleyicisi oldu. Bu sularda kaptanlığı ile tanınan Francis Light, daha 1770’li yılların başından itibaren Genel Valisine sunduğu “lahiyalar” ile Penang Adası’na konuşlanılması konusundaki önerisini ısrara dönüştürdü. Valiliğin karar süreci uzasa da nihayetinde 1796 yılında o dönem Malay Sultanlıkları’ndan Kedah’a bağlı bir ada olan Penang Sultan’la yapılan anlaşmaya binaen İngiliz malı sayılarak Prince of Wales Island olarak değiştirildi. [4]

Güneydoğu Asya sömürgeciliğini, ülke bazında değil, bölgesel ele almak gerekir. Bu nedenle Malay Yarımadası’na konuşlanarak İngiliz sömürgeciliğini anlamak mümkün değil. Bunu niçin söylüyoruz? Malaka Boğazı’nın güneyinde Sumatra ve Cava’daki Hollanda varlığı giderek emperyalizme evrilirken, hedefleri arasına Malay Yarımadası’nı da koyuyordu. Buna karşılık, İngilizler Penang’ın varlığının yetersizliğini fark etmekle doğu-batı arasında güvenlik şeridinde alternatif üs arayışına girdiğinde Thomas Stamford Raffles’ın Singapur Adası’nı keşfettiğine tanık oluruz. Singapur Adası, o dönemde Riau’da, yani bugünkü Sumatra Adası’nın doğusunda konuşlanmış olan Cohor Sultanlığı’na bağlı neredeyse atıl vaziyette bir balıkçı köyüydü. Tıpkı Light’ın yaptığı gibi Raffles da, Singapur’a -Cohor Sultanlığındaki iktidar mücadelesinden de istifade ile- cüzi miktara satın alması –aslında 1824’e kadar ödenen cüzi kira bedelinin ardından İngiliz malı olmasıyla, tüm bölgenin bugüne kadar uzanan kaderini etkileyecek bir gelişmeye imza attı. İngiliz sömürgeciliğinin tipik “böl-yönet” projesine Malaya topraklarında yeni bir açılım getirdiği görülür. Bu da Müslüman Malay toplumuna karşı -ki mevcut dokuz sultanlık birbirleri ile husumet halinde olmasına rağmen- elbette daha başka saiklerle de Çin ve Hintli nüfusu Malaya topraklarına taşımak suretiyle nüfus denklemlerini alt üst etmeyi “başardı”. İngilizler bununla kalmayarak, sömürge yönetiminin -bir başka deyişle Straits Settlements’ın- başkenti konumundaki Singapur’daki idari, ticari ve ekonomik kalkınma süreçlerindeki ihtiyaçlarına binaen Çin nüfusunu Singapur’da yoğunlaştırmak suretiyle buranın bir nevi bir Çin havzası haline gelmesine yönelik kasıtlı bir politika icra ettiler. Dr. Mahathir’in İngilizlerin uyguladıkları göç politikasının başta Singapur olmak üzere Malaya topraklarında iş bölümünün ırk temelli yapılanmasına neden olduğunu ifade eder.[5]

Tüm bu süreçlerde Malay Müslümanlar için Singapur ne anlam ifade eder sorusu gündeme getirilmelidir. Hollanda’nın Malaka Boğazı’nın güneyinde uygulama koyduğu politik süreçler, Müslümanların Hac organizasyonlarında giderek artan şekilde sorunlar yaşamaları, buna mukabil İngilizlerin bu konuda daha esnek olmalarının yanı sıra, Buharlı gemilerin okyanus ötesi seferleri  nedeniyle Singapur, Cava ve Sumatra kökenli Müslümanların Hac organizasyonlarında merkez olmaya başladı. 19. yüzyıl başlarında görülen bu değişim, giderek daha fazla sayıda Müslüman’ın Cava’dan ve Sumatra’dan Singapur’a geçmeye başlamasına neden oldu. Her ne kadar, kimi gruplar Singapur’da yerleşse de, yoğun Çin göçü karşısında çoğunluğu oluşturamadılar. Bununla birlikte, İngilizlerinde göçmen politikalarının varlığı unutulmamalıdır. Öyle ki, yukarıda zikrettiğimiz hac organizasyonları başlıbaşına bir iş haline gelmesi, kutsal topraklarda hac organizasyonlarının Singapur’da ajanslarının oluşumuna neden oldu.[6]

Singapur’un kuruluşu salt bölgesel bir nitelik taşımakla kalmaz, dünya kapitalizminin Güneydoğu Asya’daki merkezi olarak tarih sahnesinde yer almaya başladı. Siyasal ve ekonomik bağlamları içerisinde Singapur’un varlığı, Hollanda tekelciliğinin aksine zamanla bölgede liberal ekonominin hayata geçirilmesini sağladı. Bu gelişme üzerine, Singapur Adası, tarihi Malaka şehrinin küllerinden doğan bir diğer Malay liman şehri statüsü olarak anılmaya başlandı.[7] Singapur, İngilizlerin Malaya sömürgesinin başkenti olması kadar, coğrafi olarak Çin’e yakınlığı nedeniyle de pek çok misyoner oluşumun “atlama taşı” olmasıyla dikkat çeker. Bununla birlikte, Ada’da konuşlanan kimi misyoner oluşumlar, Malaya genelinde kabul edildiği üzere ilk modern okullaşma faaliyetlerini başlattılar. Bu sürecin ilk basamaklarında İngiliz kilisesinin varlığı görülür.[8]

Misyoner oluşumlra, zamanla ve de özellikle eğitim sahasındaki çalışmaları ile Ada’daki -içinde Malayların da yer aldığı- Asyalıları okullarına çekmekle kalmadılar, sömürge yönetiminin eğitim sahasındaki destekçisi olarak seküler okulların yönetimini de üstlendiler.[9] İngiliz yönetiminin yönlendirmesi ve misyonerlerin bizatihi çabaları sonucu, Malay halkın eğitim ”ihtiyacını” da karşılama konusundaki girişimler görece geç bir döneme rastlasa da uygulama konulur. Bu bağlamda 1856 yılında, Telok Belanga ve Kampong Gelam gibi Malay yerleşimcilerin çoğunlukta olduğu iki bölgede Malay okulları hizmete girdi. Dönemin Cohor Sultanı’nın da misyonerlerin eğitim faaliyetlerine “takdirle” karşılamasının da önemli olduğunu ifade edelim.[10] Cohor Sultanlığı’nın bir zamanlar merkezi konumundaki Kampong Gelam’da bugün Malay Medeniyetleri Müzesi yer alıyor. Genişte bir sahayı içine alan, Sultan Camii’nin kimlik kazandırdığı bu yerleşim yeri tarihin izini bugüne taşıyor.

Özellikle gittikleri coğrafyalara kısa sürede adaptasyonları ile bilinen Çinlilerin Hıristiyanlaştırılması başlangıçta Çinliler tarafından kolay kabul görmese de, eğitime duydukları ihtiyaç, özellikle de İngiliz diline hakimiyetin sağladığı avantajları somut bir şekilde gündelik yaşamlarında tecrübe etmeleri, zamanla çocuklarını misyoner okullarına göndermelerine neden oldu. Metodist, Anglo-Çin vb. adlarla anılan bu köklü okulların yanı sıra, bugün Singapur’un dört bir yanında yükselen kiliseler o dönemin eserleri olarak varlıklarını sürdürüyorlar. Misyonerlerin önderliğinde başlayan ve geliştirilen eğitim faaliyetleri bugün Singapur’un eğitim alanındaki başarılarının alt yapısını teşkil etmesi bakımından da kayda değer bir durum teşkil etmektedir.[11]

Singapur bir yandan Çinli çoğunluğa ev sahipliği yaparken, özellikle 19. yüzyıl ikinci yarısında giderek artan bir Arap Müslüman nüfusunun yanı sıra, Malay dünyasının çeşitli yerlerinden göçlere tanık olunur. da var olduğu görülür. 1880’li yıllarda gerek Yemen Hadramut’tan gerekse Cava Adası’ndan Arapların varlığı kadar, Açe, Patani ve Palembang’dan kutsal topraklarda eğitim almış hocaların konuşlandığı bir mekân haline gelir. Bu bağlamda, Ada’nın bölge Müslüman camiasının entellektüel bir merkezi konumuna yükseldiğini söyleyebiliriz.[12] Tüccarların yanı sıra, tarihi bir sürekliliğin ifadesi olarak İslam alimlerinin varlığı, Singapur’da kurulan medreseleri diri tutarken, 20. yüzyıl başında Malay dünyasında modernist İslamcı hareketle -ki bu hareketin en önemli adımı Şeyh Ahmet el-Hadi liderliğindeki bir kadro tarafından yayınlanan  “Al-Imam” dergisi çevresinde oluştu- birlikte yayın dünyasının giderek hız kazandığı dikkat çeker.

Singapur’un 19. yüzyıl sonlarında önemli bir misafiri olacaktır. Bu misafir Constantinople’dan kalkan ve Japonya’ya hareket eden Ertuğrul gemisidir. 609 mürettebatı ile II. Abdülhamit döneminin “çılgın” bir projesi olarak ve Japon Krallığı’na resmi ziyaret adıyla başlayan bu gezi bir anlamda İslam Birliği projesi propogandası işlevi gördüğüne şüphe yok. O dönemde, Açe Sultanlığı Hollanda Savaşı’na konu olması dolayısıyla rotası üzerinde olmasına rağmen, Açe limanına uğramasa da, Malay dünyasının buluşma noktası hüviyetindeki Singapur Limanı’na demir atması bölgedeki Müslümanlar arasında heyecanla karşılandı.

http://www.dunyabulteni.net/?aType=haber&ArticleID=158626


[1]Frank Swettenham, British Malaya: An Account of the Origin and Progress of British Influence in Malaya, 7th Edition, George Allen and Unwin LTD., London, 1955, s. 13-4.
[2]Mahathir Mohamad, A Doctor in the House: The Memoirs of Tun Dr. Mahathir Mohamad, MPH Publishing, Kuala Lumpur, 2011, s. 49.
[3]G.C. Allen; Audrey G. Donnithorne, Western Enterprise in Indonesia And Malaya: A Study in Economic Development, George Allen, II. Baskı, Ruskin House, London, 1962, s. 19.
[4]Michael S. Northcott, “Two Hundred Years of Anglican Mission”, In Christianity In Malaysia: A Denominational History, (eds.) Robert Hunt, Lee Kam Hing, John Roxborogh, Pelanduk Publications, Seminari Theologi Malaysia, Eagle Trading, Selangor, Malaysia, 1992, s. 34.
[5]Mahathir Mohamad, A Doctor in the House: The Memoirs of Tun Dr. Mahathir Mohamad, s. 168.
[6]Iskander Mydin, “The Singapore Malay/Muslim Community: Nucleus of Modernity”, In Khoo Kay Kim, Elinah Abdullah, Wan Meng Hao (Ed.), Malay/Muslims in Singapore: Selected Readings in History 1819-1965, Pelanduk Publications, Singapore, 2006, s. 118; Anthony Milner, The Invention of Politics in Colonial Malaya, Cambridge University Press, Cambridge, 2002, s. 159.
[7]G.C. Allen; Audrey G. Donnithorne, Western Enterprise in Indonesia And Malaya: A Study in Economic Development, George Allen, II. Baskı, Ruskin House, 1962, London, s. 22; A. M.Skinner, “History of the British Connection with Malaya”, JMBRAS, No. 10, December, 1882, Singapore, 1882, s. 276.
[8]G. P. Dartford, A Short History of Malaya, Longmans, London, 1956, s. 153; Chua Bok Chye, Malacca High School: 1826-2006, Kuala Lumpur, 2006, s. 30; Michael S. Northcott, “Two Hundred Years of Anglican Mission”, In Christianity In Malaysia: A Denominational History, (eds.) Robert Hunt, Lee Kam Hing, John Roxborogh, Pelanduk Publications, Seminari Theologi Malaysia, Eagle Trading, Selangor, Malaysia, 1992, s. 34.
[9]Robbie B. H. Goh, Christianity in Southeast Asia, Institute of Southeast Asian Studies, Singapore, 2005, s. 48-9.
[10]Abu Bakar Hamzah, Al-Imam: Its Role in Malay Society 1906-1908, Pustaka Antara, Kuala Lumpur, 1991, s. 63.
[11]Report of the Central Advisory Committee on Education, CO 717/190/52336, National Archive of Singapore, s. 63. 
[12]Anthony Milner, The Invention of Politics in Colonial Malaya, Cambridge University Press, Cambridge, 2002, s.
159. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder