17 Mart 2012 Cumartesi

Malay Modernleşmesi ve Aile


Mehmet Özay                                                                                                                11.08.2011

Modernleşme sürecine görece geç başlamış bir toplum olmakla birlikte, gerek bağımsızlık öncesi bağlamlarından tevarüs eden birikimler, gerekse kurucu babaların "kalkınma yarışına" iştiraklerindeki iştiyak, Malay toplumunu kısa sürede hızlı değişim evreleri ile karşı karşıya getirdi. Geniş Malay kitleleri, sömürge dönemi yazarlarının istisnasız ifadeleri ile köyünde geleneksel yaşam ağları içerisinde kendi halinde yaşam sürenken, bağımsızlık sonrası süreçte, merkezde azınlık bir grubu temsil eden ve dışsal faktörlerin itici gücüyle modernleşmiş seçkinci unsurların kalkınmacı modernist yapılaştırmalarından payını almakta gecikmedi. Kabaca ifade etmek gerekirse birinci dönem, 1960'lı yıllardan başlayan bu kalkınma hamlelerinin hız aldığı bu süreç ikinci döneme 1980'li yıllarda evrilir. Kalkınma ile birlikte değişim ivmesinin de dikkat çekici boyutlarda ortaya çıktığı bu evre 2000'li yılların başına kadar devam eder. Ve üçüncü dönem, yani 2000'li yılların başından bu güne kadarki yılları kapsar. Peki bu kabataslak üç evre bize Malay ailesinin yönelimleri konusunda ne söylemektedir? Geçenlerde yapılan bir araştırma sonuçlarını da dikkate alarak bu hususa kısaca ele alalım. Böylece, Türkiye dışındaki Müslüman toplumlar arasında kendine has nitelikleri ile dikkat çeken, belki de kimilerinin Türkiye'ye model göstermek yanlısı olduğu Malay toplumunda aile kurumuna dair son bulguları gündeme getirelim.

Köyden kende göç hikâyesinin Malay toplumu boyutunda bugün gelinen noktada öğrenim süresinin uzaması, köklü aile yapısından kopuk kentlerdeki tekil bireylere dönüşen bölünmüşlük, işsizlik olmasa bile çalışanların gelir ortalamalarının görece azlığı gibi faktörler Malay toplumunda evliliklerin ertelenmesine neden oluyor. Elbette bu maddi unsurların yanı sıra, birtakım inanç ve hayat görüşü başkalaşımlarının da rolü olduğunu söyleyebiliriz. Bu bağlamda, günümüz Malay bireylerin evliliklerini erteledikleri görülüyor. Buna neden olarak iki cinsiyet arasında farklı yaklaşımlar ortaya çıkıyor. Örneğin, erkeklerde %48.3'lük oranla ekonomik zorluklar önde gelirken, kadınlarda %23.8'lik oranla kariyeri önceledikleri dikkat çekiyor. Erkeklerin kariyer eğilimi ise %19.1. Temelde her iki olgu da maddi olanaklara konuşlanma ile ilgili. Kadınların bu kariyer 'odaklanması' aslında küresel modernleşme süreçlerinin ortak yönelimi olduğu malum. Malay toplumunu farklı kılan unsurların başında, kadınların modernleşme süreçlerine yukarıdan aşağıya karar mekanizmasının şekillendirdiği merkezi plânlamaların da rolünü göz ardı edemeyiz. 1970'li yıllardan başlayarak ülkede giderek ağırlığını hissettiren yabancı yatırımlar, ucuz işgücü olarak kırsaldaki okur-yazarlığı 'kısıtlı' genç bayanları şehre çekmenin yolu olarak kullanıldı. Aynı dönemler, ekonomik kalkınmanın eğitimin vazgeçilmez yandaşlığına muhtaç oluşu, kadınlar üzerinde kendisini göstererek, okullaşma ve nihayetinde yüksek öğretime kadar giden bir eğitim 'kariyerinin' kapısını araladı. Bu bir yandan Müslüman feminist' eğilimleri gündeme taşırken, yakın zamanda tanık olunduğu üzere alternatifini de çıkarmaya başladı. Kendilerini eşlerinin 'cariyesi olarak' tanıtan bir grub kadın kamusal alanda görüşlerini dile getirmeleri, sadece feminist çevreden değil, Kadın, Aile ve Toplumsal Kalkınma Bakanı Shahrizat Abdul Jalil'in de tepkisini çekti.

Öte yandan, Malayların eş seçimindeki öncelikleri arasında, %24.7'lik oranla dini hassasiyet yer alıyor. Malezya'nın kendine özgü tarihsel ve toplumsal şartları dikkate alındığında, yani ülke topraklarında yaşayan Çinli ve Hint azınlık karşısında dini-kültürel ayrışmanın derinlemesine yaşandığı her daim vurgulanagelmiştir. Bugün de bu yönelimde bir değişme söz konusu değildir. Dolayısıyla evlilik gibi sadece iki bireyi değil, onları çevreleyen toplumsal ağların da etkileşimine yol açacak, 'kudsi' birlikteliğin dini kökenlere dayanması doğal kabul edilebilir. Malay fertlerin eşlerini seçerken dini öncelemelerinin böylesi sosyo-kültürel kökleri olduğu gibi, 'saf' dini eğilimlerden de kaynaklandığı söylenebilir. Özellikle bu ikinci yaklaşım, Malezya'nın kuzey ve doğu eyaletlerini oluşturan Kedah, Kelantan, Terengganu, Perak gibi görece daha dini-gelenekselci eğilimlerin ağır bastığı eyaletler bağlamında doğruluk payı taşıyor.

Son yapılan araştırmanın dile getirdiği bir diğer gerçek ise kadın-erkek oranlarındaki benzeşim. Uzmanlar bugün için bir sıkıntı olmasa da, uzun vadede aile kurumu üzerinde arzu edilmeyen değişimlerin gündeme gelebileceğini de vurgulamaktan geri durmuyorlar. İstatistikler ülkenin 13 eyaletinden sadece 4'ünde iki toplumsal cinsiyet arasında kadın nüfusu erkek nüfusunun önünde. Örneğin, Perlis, Penang ve Kelantan'da 91/100. Diğer eyaletlerde erkek nüfusunun fazlalığı ise dış göçlerle açıklanıyor. Peki bu durum, Malay aile yapısına ne tür bir etki yapabilir. Biraz daha yakından bakalım meseleye. Müslüman Malayların 'gelenekselcilikleri' yabancılarla evliliği pek de yaygın olmadığını ortaya koyuyor. Bu yaklaşıma farklı açıdan bakmakla birlikte, dolaylı olarak destekleyen görüş kimi psikologlardan geliyor. Bu 'otoritelere' göre Malayların yabancılarla evliliklerinin kimi sorunları da beraberinde getireceği üzerinde duruyorlar. Sorunlardan kaçmaları ile tanınan Malayların, evlilik gibi bilinmezleri içinde barındıran bir kurumu oluştururken yabancı bireyle evlenmeyi göze alıp almayacakları da salt eğitim düzeyinden ziyade zihniyet dönüşümü ile alâkalı. Yaklaşık yüzelli yıldır birarada bulunan Malay, Çinli ve Hintli nüfusun çapraz evlilikler yapmamaları dolaylı olarak da bu eğilime dair bir fikir vermektedir.

Eğitim, ekonomi gibi faktörler nedeniyle Malay ailesine bireysel yönelimlerden kaynaklanan negatif etkilerin yanı sıra, görsel medyanın rol-modelliği de yeni eğilimleri içinde barındırıyor. Televizyon ve aile ilişkisi üzerinde dururken, elbette 'pembe diziler' akla geliyor. Özellikle şehirli, eğitimli ve iş sahibi orta-üst sınıfların yaşamının ekranlara taşınması, aşağı tabakalardaki toplum kesimleri için arzu edilir nesneler haline geliyor. Bu anlamda Malay dizilerinin içeriklerinin küresel türlerinden hiç de farkı olmadığını söyleyebiliriz. Türkiye'de bu yöndeki kaygılar ve eleştiriler sıklıkla dile getirilse de, somut olarak herhangi bir önlem alınmaması sorunu 'köktenci' bir hale getiriyor. Yeri gelmişken bir hatırlatmada bulunalım. Aldığımız duyumlar, Türkiye'den kimi medya kuruluşlarıyla Malezya kuruluşları arasında yapılan anlaşma ile Türk dizilerinin Malay televizyonlarında yayınlanması gündemde. Bir süredir üzerinde durduğumuz Türkiye'nin Güneydoğu Asya açılımı içerisinde değerlendirilmesi taraftarı olanlar olacaktır elbette. Ancak, Türkiye yönetim elitlerinin, Türk toplum yapısını ne kadar temsil ettiği sorunlu bu dizilerin diğer Müslüman ülke halklarına 'empoze' edilmesine göz yummaları anlaşılır gibi değil. Müslüman Malay toplumunun erozyona uğrayan kimi değerleri karşısında, Türk dizilerinin pek olumlu katkı yapmayacağını söylemek kahinlik olmayacaktır.
http://www.dunyabulteni.net/index.php?aType=haber&ArticleID=170454&q=mehmet+%C3%B6zay

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder