23 Aralık 2016 Cuma

Arakan Müslümanları Sorununun Çözümünde Yol Alınabilecek mi? Will there be any significant steps to solve the Rohingya Issue?

Cihan Kurtaran                                                                                                                        24.12.2016

Myanmar’ın Arakan Eyaleti’nde 9 Ekim’de başlayan ve Kasım ayı ortalarına kadar devam eden şiddet dalgası bölgede yeni tepki ve gelişmelere yol açtı. Bir grubun Bangladeş sınırından girerek Myanmar güvenlik güçlerinin bulunduğu üç noktaya yaptığı saldırının ardından Myanmar ordusunun sorumluların yakalanması çabası amacının ötesine taştı. Myanmar ordusunun bu saldırının sorumlularını yakalamak amacıyla sınır çevresindeki yerleşim yerlerinde sivillere yönelik uygulaması etnik soykırım kavramının giderek güçlü bir şekilde gündemde yer almasına neden oldu. Temelde, gazetecilerin ve yardım kuruluşlarının çalışanlarının bölgeye girmesine izin verilmediğinde, bölgede tam olarak neler olup bittiğine dair doğrudan bilgi alma imkânı yoktu. Bununla birlikte, Arakanlı Müslümanlar konusunu yakından takip eden bir insan hakları kurumu Myanmar ordusunun sivillere yönelik saldırılarını ortaya koyması; değişik kurumların verilerine göre hayatlarını kurtarmak amacıyla yirmi ila otuz bin kişinin Bangladeş sınırını geçmesi ve onların tanıklıkları Arakan Eyaleti’nin kuzeyinde etnik temizlik olgusunu gündeme taşıdı.

Bu süreçte, özellikle Malezya başbakanın da katılımıyla 4 Aralık’ta başkent Kuala Lumpur’da yapılan gösterinin bir rolü olduğu görülüyor. Resmi çevreler, bu gösterinin hükümet adına gerçekleştirilmediği ifade etse de Başbakan, iç ve dışişleri bakanları, iktidar koalisyonunun ana yapısını oluşturan Birleşik Ulusal Malay Organizasyonu’nun (UMNO) değişik düzeylerdeki yetkilileriyle muhalefet partilerinden Malezya İslam Partisi (PAS) genel başkanı Abdülhadi Awang’ın katılması oldukça önemliydi. Ve bu üst düzey katılımla Malezya’da gerçekleştirilen ilk gösteri olma özelliği taşıyor.

Bu gösteride Başbakan Necib bin Rezak, Arakanlıların etnik soykırıma maruz kalmaları nedeniyle durumun insan hakları yönüne dikkat çekerken, Nobel insan hakları ödülü sahibi Su Çi’yi konuyla ilgili adımları atmamakla suçladı. Bu çerçevede Başbakan’ın Myanmar yönetimi ve özellikle de Myanmar Dışişleri Bakanı ve Devlet Başkanlığından Sorumlu Devlet Bakanı Su Çi’yi hedef alan konuşmasının ardından çok kısa süre içerisinde bazı gelişmeler yaşandı.

Önce Malezya ordu komutanı, görev süresinin bitimi vesilesiyle bölge ülkelerine ziyaret açıklamasıyla Myanmar’da ordu komutanıyla görüştü. Bu toplantıda dikkat çeken husus, Malezya ordu komutanının meslektaşına Arakan Müslümanları’nın mağduriyetinin DAEŞ benzeri yapılarca kullanılabileceği ve bu noktada Myanmar hükümetinin konuya acilen bir çare bulması yönündeki açıklamasıydı. Ardından Myanmar dışişleri Endonezya Dışişleri Bakanı Retno Marsudi Su Çi’nin davetlisi olarak Myanmar’a gitti. Bu ziyaretin gerekçesi de, bu gelişmelerden çok kısa bir süre önce Su Çi’nin Endonezya’ya yapacağı resmi ziyaretin ülkede doğan Arakan Müslümanları hassasiyeti nedeniyle ertelenmesi üzerine gerçekleştirildiği belirtlidi. Ancak Dışişleri Bakanı Retno Marsudi görüşmelerde Endonezya hükümeti olarak Arakanlı Müslümanlara yapılacak ‘insani yardım’ konusunda yaklaşımını gündeme taşıdı.

Bu süreçte Su Çi’nin veya bir başka Myanmarlı yetkilinin bölge ülkeleri ve uluslararası toplumdan gelen tepkilerin aksine, ordunun Arakanlılara yönelik bir soykırım gerçekleştirmediğini, eyaletteki sorunun ülkenin bir iç meselesi olduğunda ısrarcı olduğu dikkat çekiyordu. Buna rağmen, bu görüşmeler sonrasında Su Çi, geçen Pazartesi günü, ASEAN dışişleri bakanlarını Myanmar’ın eski başkenti Yangon’da ‘gayri resmi’ toplantıya davet etmesi başlı başına dikkat çekiciydi. Yangon’daki bu toplantı 2012 yılı Mayıs ve Haziran aylarında yaşanan ve uluslararası kamuoyunda tepki toplayan şiddet dalgasından bu yana Myanmar hükümetinin aldığı ilk ciddi girişim denmeyi hak ediyor.  

Toplantının amacı Arakan’da yaşananlar konusunda üye ülke dışişleri bakanlarına birinci elden bilgi vermekti. Ayrıca, dışişleri bakanları toplantısında üye ülkelerden özellikle de Malezya ve Endonezya tarafından Myanmar hükümetinin konuyla ilgili acilen çeşitli kararlara imza atması konusundaki tavsiyeleri dikkat çekiyordu. Bu toplantının belki de daha önemli bir gelişme olmasında ASEAN’da bir üye ülkenin ulusal sınırları içerisinde yaşanan bir sorunu gündeme alan böylesi bir toplantının ilk defa gerçekleştirilmesiydi. Bugüne kadar, üye ülkeler kendi ulusal sınırları içinde yaşadıkları sorunlara diğer ülkelerin karışmaması konusunda gerekçe olarak ASEAN sözleşmesinin ‘iç işlerine karışılmaması’ konulu maddesini kanıt gösteriyorlardı. Toplantı ‘gayri resmi’ olarak tanımlansa da, bu alanda atılan bir ilk olduğuna kuşku yok. Bu süreçte, Myanmar hükümeti konuyla ilgili herhangi bir adım atıp atamayacağı sorusu gündemde.

Bu sürece eklemlenen bir diğer önemli inisiyatif ise, Endonezya dışişleri bakanı Retno Marsudi’nin geçen Salı günü, Bangladeş’te sınıra yakın noktadakı Cox Bazaar’da Arakanlı Müslümanları ziyaret etmesi ve Bangdaleş yönetimiyle görüşmeler yaptı. Myanmar’daki sorunun Bangladeş’i birinci elden ilgilendiren yönü sadece komşu ülke olmasından kaynaklanmıyor. Myanmar yönetimi, Arakanlı Müslümanları ısrarla ülkedeki etnik yapılardan biri olduğu gerçeğini inkâr ederken, bu grubun Bangladeş’ten göç etmiş olduklarını ileri sürüyor ve ‘Bengali’ adını veriyor. Endonezya dışişleri bakanının bu ziyareti, bölge ülkeleri arasında Bangladeşle bu konuda ilk temas olma özelliği taşıyor.

Myanmar’da Arakan Eyaleti’nde Ekim ve Kasım ayı boyunca gündemden düşmeyen Müslümanlara yönelik şiddet ve hatta etnik temizlik karşısında yukarıda zikredilen inisiyatiflerin pratikte ne denli verimli sonuçlar doğurup doğurmayacağı da bir o kadar önem taşıyor. Bu bağlamda, Pazartesi günkü dışişleri bakanları toplantısında gündeme getirilen tavsiyeler ve bunların yakın ve orta vadede Myanmar yönetiminin Arakan Müslümanları konusundaki politikalarının olumlu yönde değiştirilmesine katkısı olup olmayacağı bir yana, Myanmar toplumunun Arakanlı Müslümanları siyasi bir kimlik altında meşru bir etnik yapı olarak kabul etmeye hazır olup olmadığı hususu önemli.

Öyle ki, Pazartesi günü Yangon’da yapılan ASEAN dışişleri bakanları toplantısından bir gün önce şehirde yapılan kitle gösterisinde orduya destek veriliyordu. Bu desteği verenler arasında radikal Budist liderler ve grupları yer alıyordu. Bu gösterinin hiç kuşku yok ki, ASEAN dışişleri bakanları toplantısı öncesinde bölge ülkelerine ve dünya kamuoyuna bir mesaj anlamı taşıyordu. Myanmar Ulusal Rahipler Birliği adına yapılan açıklamada ‘ordunun ulusun ve de en önemlisi ‘din’ yani Budizm için varlığına dikkat çekiliyordu. Gösteride ülkenin sınır boylarındaki diğer bazı etnik yapılara yönelik operasyonlar dile getirilse de, bu etnik yapılar Burmalılarla aynı dini, yani Budizm inancını paylaşıyor. Bu bağlamda, gösteri ile dikkat çekilmek istenen orduyu hedef alan ve özellikle de ASEAN başta olmak üzere uluslararası çevrelerden gelen tepkilere yönelikti. Ülke nüfusunun yaklaşık yüzde 65’lik kesimi Burma etnik yapısı ve genel nüfusun kahir ekseriyetini de Budistlerden oluşması Arakanlı Müslümanlar konusunun toplumun büyük bir bölümünde hakim önyargıların aşılmasıyla yakından alâkalı bir yönü var. 

ASEAN genelinde ise açıkçası söylenecek çok söz var. Bunların başında Asyalılık değerleri, insan hakları, kültürel ve dini zenginlik gibi olgularla bezeli ASEAN Sözleşmesi’nde ‘üye ülkelerin iç işlerine karışmama’ maddesinin demoklesin kılıcı gibi her daim gündemde olması geliyor. Ayrıca, bundan geri kalmayacak şekilde, üye ülke sivil toplum çevrelerine hem üye ülkeler hem de birlik içinde geniş bir sahada rol alma imkânının tanınmaması, yukarıda dile getirilen süreçlerde de bizzat gözlemlendiği üzere tepki verdiği izlenimi veren ülkelerin Arakan Müslümanları konusunu iç politika malzemesi yaparak Müslümanların hassasiyetleri üzerinden siyasi kazanım elde etme çabası bulunuyor. Öte yandan, DAEŞ gibi Ortadoğu gerçekliğinin ürünü bir yapının adını bir korku ve tehdit unsuru olarak kullanarak şu veya bu şekilde yapısal değişikliklerin önünü alma uğraşı da bu süreçte kendine yer buluyor.

Malezya’da faaliyet gösteren ve sivil bir inisiyatif olan İnsan Hakları Komisyonu’ndan Denison Jayasooria’nın Kuala Lumpur’da Arakan Müslümanlarını konu alan fotoğraf sergisi çerçevesinde yapılan bir oturum dile getirdiği üzere, insan hakları konusunda evrensel değerlerin yakalanması ASEAN için bir aciliyet arz ediyor. Bu durum, hem yukarıda dile getirilen ‘iç işlere karışmama’ maddesini ortadan kaldırmaya, hem Arakanlı Müslümanların insan hakları ihlâllerinin sadece Myanmar’ın Arakan Eyaleti’nde değil, komşu ülkelerdeki yüzbinlerin de maruz kaldığı durumlarına bir çözüm bulunmasını yolunu açması bakımından önem taşıyor. Unutulmamalıdır ki, daha 2015 yılı Nisan-Mayıs aylarında sayısı yedi ila sekiz bini bulduğu belirtilen Arakanlı sığınmacıları taşıyan teknelerle ilgili gerçekler tazeliğini koruyor. O dönem, Hint Okyanusu’nun doğusunda ve Malaka Boğazı girişindeki bu teknelere ilgili ülke yöneticilerince sahillere yanaşma izni verilmediğini biliyoruz. Açeli balıkçıların kendi inisiyatifleriyle yaklaşık bin kadar Arakanlıyı sahile çıkartmaları sonrasında Kuzey ve Doğu Açe’de üç kampta bir yıl boyunca hayatla yeniden buluşmaları tek istisna olsada, kamplardaki bu insanların büyük çoğunluğunun nasıl olup da insan trafiğine konu oldukları halen cevaplanmayı bekleyen sorular arasında.

Arakanlılar konusundaki çalışmalarıyla tanınan Fortify Rights çalışanlarından biriyle dün yaptığım röportajda yetkili kişi, Su Çi’nin bugüne kadar Arakanlı Müslümanlar konusunda gerekli çalışmalar yapacağını birkaç kez dile getirdiğini ve bugüne kadar herhangi bir adım atmadığını söyledi. Akabinde, Pazartesi günkü dışişleri toplantısı sonrasında Su Çi’nin kayda değer bir adım atabileceği konusunda da karamsarlığını dile getirdi. Tüm bu gelişmeler Arakanlılar konusunda çalışmaların kurumsal ve geniş çerçeveli olarak sürdürülebilir bir şekilde devam etmesini gerektiriyor. Bu konuda geniş kamuoyunun uyanık olması, ilgili ülke ve uluslararası kurumları Arakanlı Müslümanlar konusunda sürekli uyarması önem taşıyor.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder