1 Temmuz 2025 Salı

Küresel ticaret savaşları ve DTÖ’nün geleceği / Global trade wars and the future of the WTO

Mehmet Özay                                                                                                                             01.07.2025

ABD başkanı Donald Trump’ın Nisan ayında, Kurtuluş Günü (Liberation Day) olarak tanımladığı ve çeşitli ülkelere yönelik gümrük tarifelerinin uygulanmasına verdiği 90 günlük süre, 9 Temmuz’da sona eriyor. 

Trump’ın ticaret salvosunun ardından, ABD’li yetkililere tek tek masaya oturan ilgili ülkeleri, ekonomik anlamda nasıl bir geleceğin bekleyeceği sorusuna ne denli anlamlı cevap verilebildiğini, önümüzdeki günlerde konuya taraf olan ülkelerce açıklanacak kararlar gösterecektir.

Bu noktada şunu söylemekte yarar var ki, küresel belirsizliklerin çokca zikredildiği bu dönemde, sıcak savaşların ve çatışmaların yanı sıra, en önemli konunun dünya ticaretine yön verenler arasında gerçekleşiyor.

Öyle ki, yaşanan savaşların ve çatışmaların ardında, bir din(i) boyut öne çıkmakta olsa da, belki de bunların ardında da bir ekonomik boyut aramak yanlış olmayacaktır.

Trump’ın kazanma iştiyakı

ABD’de Donald Trump’ın, yirmi Ocak’tan itibaren küresel ticaret sistemini baştan sona belirsizliğe sürükleyen gümrük vergileri politikası, ABD açısından ürünlerini vermeye başladığını söyleyebiliriz.

Gümrük vergileri politikası, Trump’ın küresel lider olma iştiyakının doğrudan yansıması olduğuna kuşku yok.

Ve bu anlamda, ABD’nin ticaret işbirliği alanında öne çıkan ülkelerle çatışmasına yol açan gelişme, ticaret savaşlarını yüksek oranlardan düşük oranlara doğru bir seyir takip ettirilmesiyle arzu edilen bir raya oturtulmaya çalışılıyor.

Ancak, her halükârda 9 Temmuz sonrası oluşacak alternatif koşullar içerisinde hiç kuşku yok ki, küresel belirsizliğin devamı ve hatta artışı gibi bir olasılık da bulunuyor.

Bunun temel nedeni, alınacak kararların küresel ticaret sistemi yapılandıran Dünya Ticaret Örgütü’nün (World Trade Organization-WTO) belirleyici bir aktör olarak yer almaması teşkil ediyor.

Bunu söylerken, söz konusu Dünya Ticaret Örgütü’nün hak ve adaletli bir küresel ticaret sistemi ortaya koyduğunu ileri sürmüyoruz.

Bu noktada, hak ve adaletin olup olmamasının bile, ne kadar anlamlı olabileceğini bile sorgulamak gerekiyor.

Ancak, şu hassas noktayı unutmamak gerekiyor...

Küresel ticaretin uzunca bir süredir belirleyicisi olan Batı Avrupa ve Kuzey Amerika ortaklığının yani, küresel kapitalizmin ürettiği yapının bugün geldiği noktada, var olan ve bir ölçüde kanıksanan sistemin işlevsizlikle karşı karşıya olmasının doğurduğu bir tehlike söz konusu.

Dünya Ticaret Örgütü’nin, 26 Şubat-2 Mart 2014 tarihlerinde Abu Dhabi toplantılarındaki karar alma mekanizmalarındaki tıkanıklık aslında, küresel güçler dışındaki ulus-devletlerin mekanizma içinde kayda değer bir güç yapılaşması oluşturamadığını ortaya koyuyor.

Adu Dhabi toplantılarındaki belirsizlikle ilgili bir diğer önemli olgu, küresel güçler arasında var olan ve ABD’da daha Trump öncesi belirsizliklerin var olduğuna da işaret ediyor.

Aradan geçen süre zarfında DTÖ’nün adından ve küresel ticaret ortamını düzenleme mekanizmasından ziyade, Trump politikalarının belirleyiciliğin küresel ticaret ortamında yapısallaşmanın gerilemesi anlamına geldiğine kuşku yok.

Bu noktada, Trump’ı ve/ya ABD’yi son dönemdeki tekelci politikalar uygulamaya sevk edenin DTÖ’nün işlevini yerine getirememesiyle ilişkilendirmek mümkün.

Örneğin, Trump bu duruma gizli açık vurgu yaparak, DTÖ’yü, Çin’in “haksız rekabet politikalarına” mani olmamakla suçlamıştı.

Şayet, Trump’ın bu iddiası doğru ise, sorgulanmayı bekleyen bir başka durum ortaya çıkıyor. O da, Çin’e, ‘bu haksız rekabet politikalarını kimin öğrettiği’dir...

Gelinen noktada, kendi/ulusal çıkarlarını öne koyan ve bunu diktacı politikalar bütünüyle neredeyse, tüm dünyaya enjekte eden bir Trump dönemine tanık olunuyor. 

Bu noktada, Trump’ın, 2 Nisan’da ilân ettiği Kurtuluş Günü’nün sadece, ABD orta sınıf çıkarlarına hizmet eden bir yönü bulunuyor.

Tüm bu yaşananlar, ABD dışındaki ülkelerin veya ASEAN ve Avrupa Birliği gibi bölgesel birliklerin, küresel aktörler olarak mevcut ticaret yapılanmasını, yeniden ele alıp geliştirebilecekleri bir durumdan söz etmek mümkün değil.

Küresel güçler  

Yaşanan gümrük tarifleri çatışmalarında gözlerin ABD ve Çin ilişkilerinde olduğuna kuşku yok...

Ve süreci yakından takip edenler, diğer ülkelerin dışında özellikle, ABD ile Çin arasında süren görüşmelerin seyrine bakıyorlar.

Çin’in bu süreçte, ticaret ve ekonomi ilişkilerinin ötesinde Batı’yla özellikle de, ABD ile nasıl bir işbirliği içerisinde olması gerektiği konusunda kafasının karıştığını söylemek mümkün mü?

Bu soruyu sorarken, bundan çeyrek yüzyıl önce küresel ticaret ortamına davet edilen ve Dünya Ticaret Örgütü’ne üye yapılan Çin, son dönemde yaşanan gelişmeler dikkate alındığında karşısında yapılaşmasını tamamlamış ve bağımsız bir ‘Örgüt’le değil aksine, ABD başkanlığını yürüten Trump’ın belirleyiciliği ile karşı karşıya.

Bu durumun özellikle, Çin’de algılanışı ve yönetilişi, görüşmelerin gidişatına bakıldığında anlamlı bir sonuç doğuruyormuş gibi gözükse de, aslında ortada belirsizliği daha da artıran, muğlaklığı doğuran ve geliştiren bir sürecin olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.

Trump’ın, ekonomi uzmanlarıyla birlikte aldığı gümrük vergileri artışında temel hedefinin, ABD’nin dış ticaret açığını kapatmak yatıyor.

Konunun detaylarına inildiğinde ise, Trump, ABD ortasınıfının yeniden güçlenmesini hedefliyor.

Bunu sağlayacak politikalardan biri gümrük vergilerinin artırılması ile iç piyasanın canlandırılması olurken, diğeri yabancı ülkeleri ve şirketleri ABD’de yatırıma davet etmesi geliyor.

Trump’ın ve ABD’deki ekonomi uzmanlarının bu kararlarında ülkelerinin çıkarlarını koruma dikkate alınarak şaşılacak bir yönün olmadığı söylenebilir.

Bununla birlikte, bugüne kadar, ilgili ticaret anlaşmaları ve uygulamalarının ABD’de dış ticaret açığına meydan verdiği söylenen ülkeler tarafından oluşturulmuş bir sistem değil.

Aslında, tam da bu nokta, ticaret ve ekonomi dünyasında süren çatışmacı ortamın merkezini teşkil ediyor.

https://guneydoguasyacalismalari.com/kuresel-ticaret-savaslari-ve-dtonun-gelecegi-global-trade-wars-and-the-future-of-the-wto/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder