Mehmet Özay 07.07.2025
Doğu Asya toplantıları, ASEAN zirvesinin ardından, Brezilya’nın başkenti
Brasil’de, 4-5 Temmuz günlerinde gerçekleştirilen “BRICS parlamenterler forumu”,
küresel ekonomi belirsizliği karşısında, güney’in sesi olarak cevap vermeye
çalıştığı izlenimini güçlü bir şekilde verdiği gözlemleniyor.
Liderlerden yoksun
Ev sahipliğini Brezilya devlet başkanı Luiz Inacio Lula da Silva’nın
yaptığı zirveye, on üye ülkeden üst düzey katılımlar gerçekleşti.
BRICS kurucu ülkeleri Çin, Rusya devlet başkanları ile İran
cumhurbaşkanı’nın katılmadığı BRICS zirvesinin onur konuğu, Hindistan başbakanı
Narendra Mudi’ydi.
Brasil’deki zirveye katılmayan devlet başkanlarının birbirinden farklı
gerekçeleri olsa da, temelde BRICS’ın öne çıkan ülkelerinin, son dönemdeki
küresel gelişmeler karşısında siyasal söylemlerindeki farklılaşma bir ölçüde
zaafiyet olarak kabul edilebilir.
Siyasal birlik?
İlk nüveleri bu yüzyılın başında atılan BRICS, özellikle son on yılda
giderek küresel hegemonik ilişkilerde ses getirmeye ve yer almaya başladı.
Bu süreçte, en dikkat çeken gelişme hiç kuşku yok ki, Çin’in oluşumun
lokomotifi olmasında kendini ortaya koyuyor.
Temelde, Batı özellikle de, ABD’nin küresel ekonomideki hegemonik
yapılaşmasına bir alternatif olarak ortaya çıkan BRICS’ın, ekonomi ve ticari
ilişkilerin dışında güçlü ve ses getiren bir siyasal yapıya henüz evrildiğini
söylemek güç.
İlki 2009 yılında yapılan “BRICS parlementerler forumu”nun on birinci zirve
toplantısı çerçevesinde, Brezilya’da düzenlenen söz konusu toplantılar, güney
oluşumu olarak dikkat çeken yapılanmanın ayakları üzerinde durmaya başladığının
ipuçlarını veriyor.
Bu anlamda, Brasil’deki toplantılar sadece, ekonomi ve ticaret bakanları,
bürokratları ve düşünce kuruluşları liderlerinden ibaret değildi...
Bir tür, Birleşmiş Milletler’in yatay yapılaşmasına benzer şekildeki hazırlığıyla
dikkat çeken 11. BRICS parlamenterler forumu’na paralel olarak iklim
değişikliği, küresel sağlık işbirliği, yapay zekâ yönetimi, çok katmanlı barış
ve güvenlik mimarisi, kurumsal kalkınma gibi farklı alanlarıyla kapsamlı bir
yapılanma olarak öne çıkmaya başladığı söylenebilir.
Bu çerçevede, akademisyenler, kadın parlamenterler, uluslararası ilişkilerden
oluşan özel grupların teşkil ettiği alt komisyonlarca toplantıların
gerçekleştirilmesi, BRICS yapılaşmasının giderek ilgili ülkelerin geniş toplum
kesimlerini temsile sahip kurumları ile derinlemesi ve kapsamlı bir yapıya
doğru evrilmekte olduğuna işaret ediyor.
Alternatif
Yeni küresel ticaret organizasyonu olarak adlandırılmaya aday BRICS’in, bu
anlamda, Dünya Ticaret Örgütü’ne (World Trade Organization-WTO) alternatif
sunmaya hazırlandığını söylemek yanlış olmayacaktır.
DTÖ’nün, uzunca bir süredir eleştirilere maruz kalması, alternatif
arayışları ve BRICS gibi geçmişi bir on yıla dayanan yeni oluşumları giderek,
daha belirleyici bir evreye doğru gelişmeye sevk ediyor.
Son dönemdeki küresel gelişmeler dikkate alındığında DTÖ’nün, ilginç bir
konumda bulunduğuna kuşku yok...
Bir yandan, Trump tarafından Çin’in haksız rekabet girişimlerne yanıt
vermemekle suçlanan DTÖ, aynı zamanda Trump’ın gümrük tarifeleri artırımından
payını alan ülkeler tarafından da eleştiri oklarına hedef oluyor.
Bu çerçevede, Brezilya’da düzenlenen 11. BRICS zirvesi’nde öne çıkan
konulardan belki de, en önemlisinin, küresel ticaret uygulamalarını yeniden
düzenlenmesi olmasında şaşılacak bir durum bulunmuyor.
Güney süreci
Kurucu ülkeler Rusya, Çin, Güney Afrika ve Brezilya’ya eklemlenen İran,
Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır, Etiyopya ve Endonezya’nın
yanı sıra, BRICS’e üye olmaya hazırlanan diğer ülkelerin olduğu biliniyor.
‘Küresel Güney’ -veya güney kulübe olarak da adlandırılabilecek olan-
BRICS’e üye ülkeler arasında, dünyanın en kalabalık nüfusuna sahip Çin,
Hindistan, Endonezya bulunuyor.
Afrika kıtasından temsil gücü yüksek üç ülke yani, kurucu ülkelerden Güney
Afrika ile Etiyopya ve Mısır da yer alıyor. Küresel kalkınma yarışında Avrupa
Birliği ve Kuzey Amerika’nın dışında alternatif bir yapı olarak ekonomi ve
ticari yaşamı şekillendirmeyi hedefleyen birlik ülkelerinin ortak sorunları ve
benzer hedefleri birliğin belki en can alıcı yönünü oluşturuyor.
Şu anki yapılanmasıyla küresel nüfusun yarısına ve küresel ekonominin ise,
yüzde 40’ına tekabül eden sayısal verilerle öne çıkan BRICS yeni üyeleriyle ne
denli anlamlı büyüme ve yayılma sergileyeceğini bekleyip görmek gerekiyor.
Bu noktada, BRICS’ın sadece ekonomik ve ticaret alanında kal/a/mayacağı
dikkate alındığında, birliğin yakın ve orta vadede nasıl bir siyasal bir
nitelik kazanacağı önemli bir soru olarak ortada duruyor.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder