26 Temmuz 2025 Cumartesi

Müslüman toplumlar ve olgunluk düzeyi / Muslim societies and level of maturity

Mehmet Özay                                                                                                                             25.07.2025

Yaşadığımız çağın dinamizmi kadar, bir dizi çelişkiler ve handikaplarla dolu oluşu, üstüne üstlük sürekli mağlubiyetler zinciri şeklinde karşımıza çıkan olgular bütünü, Müslüman toplumların kendilerini anlama ve değerlendirme süreçleri üzerinde olumlu etki yaptığını söylememize engel teşkil ediyor.

Bununla birlikte, “Müslüman toplumlar ve olgunluk” ilişkisini gündeme getirmek, belki de hiçbir zaman, bu kadar elzem olmamıştır dersek abartmış olmayız.

Bu durumun, yine yaşanılan dönemin dinamizmi, boyutlarının genişliği vb. nedenlerinden ötürü olduğuna işaret etmek gerekiyor.

Olgunluk düzeyi

Samimi olarak söylemek gerekirse, Müslüman toplumların olgunluk düzeyini tespit etmek için bazı yaklaşımlar, göstergeler olsa da, tam anlamıyla bunu ortaya koyabilmenin mümkün olmadığı da bir o kadar gerçek.

Bununla birlikte, sıradan, basit, temel gözlemlerden başlayarak uzun dönemli ve büyük ölçekli eğilimleri anlama çabasını içine alacak boyulara değin, kayda değer veriler bulmak ve sunabilmek mümkün.

Olgunluk göstergelerinden birinin, inançla ilgili teorik ve pratik yaklaşımlara dair olgular olduğunu söylemekle birlikte, ortaya yeni bir şey koyup koymayacağımız şüphesi devam etmiş olacaktır.

Bu noktada, belki olsa olsa fıkhın, -küçümseme anlamında söylemiyorum ancak, bir yöntem olarak- içerdiği yaklaşımları tekrarlamış oluruz ki, bu durum bize toplumsal olgunun niçinini ve nedenini vermekten uzak, katı ve genelci bir yaklaşımla söylemek gerekirse, siyah-beyaz konumuna indirgenmiş bir yaklaşımla karşı karşı bulunduğumuz anlamına gelir.

Zor iş

Bu çerçevede, Müslüman toplumların olgunluk düzeyinin bugünü, içinde bulundukları psikolojiyi, toplumsal kurumlarını, sosyal değişimleri hasılı toplumsal evreni nasıl anladıkları ile benzeri olguları ancak, geçmişin uzun tecrübeleri çerçevesinde nasıl anladıkları, değerlendirdikleri ve ders aldıkları vb. gibi gayet kapsamlı bağlamları göz önüne alarak kayda değer değerlendirmeler yapmak mümkün.

Ancak, bugünün Müslüman toplumlarının karşılarında fiziki olarak yer alan ya da kimi bağlamlarda kasıtlı veya kasıtsız üretilmiş (imagined) ‘düşman/lar olgusu ve boyutu’, içinde yaşadığımız Müslüman toplumların olgunluk düzeyini tespit etmemize el vermeyen bir engel olarak ortaya çıkıyor.

Düşmanın varlığına kuşku yok...

Ancak, Müslüman toplumlarda, dışarıyla ve dışarıdaki ötekiyle meşgul olmak, dışarının ve ötekinin ürettiği sorunları temele almak, bu üretilen sorunlara takılıp kalma psikolojisi sanki, içeriyle ilgili sorgulamaların tümümün göz ardı edilmesini, rafa kaldırılmasını zorunlu kılıyormuş ve hatta mazeret oluşturuyormuş algısı kendini tüm gücüyle hissettiriyor.

Dışarının ve ötekinin, kasıtlı veya tesadüfi ürettiği sorunların hegemonyasına teslimiyet, hiç kuşku yok ki, bir tür sömürgeci etkisini ortaya çıkartıyor ister istemez.

Ancak, bu durumun farkına varılamamış olması sanki, dünün sömürgeciliğinin unutulmadığını ve de daha da genişlemiş, kurumsallaşmış hatta, sanallaşmış halinin de varlığının eklemlenmesiyle tekrar etmesine ve de içselleştirilmesine neden oluyor.

Kutsallaştırma

Bir diğer açılım olarak, tarihe bakarak, “Acaba, orada neler olup bittiğini anlayabilir miyiz?”; “Dün sorunlarını anlayarak bugüne bir bakış ve çözüm sunabilir miyiz?” vb. soruları gündeme getirdiğimizde, bu sefer yine benzeri bir durumun ortaya çıktığına tanık oluyoruz.

Bunun enstürümanları arasında öne çıkan ise, ‘tarihi idealleştirmek’ ve hatta kimi ölçülerde ‘kutsallaştırmak’ bulunuyor.

Bu kutsallaştırma, kişiler üzerinden olduğu gibi kurumlar ve süreçler noktasında da, kendini ortaya koyuyor.

Belki de bunun nedeni, yukarıda kısmen değinildiği üzere, bugünkü sorunların yoğunluğu ve büyüklüğünden kaynaklanan sağlıklı düşünememe, savunmacı bir bağlama yaslanma, kolaycılığa kaçma gibi, birbiri ardına sıralanabilecek nedenlere dayanıyor.

Ancak, kasıtlı olarak üretilmiş ve idealleştirilmiş geçmişin yüceliğine yaslanma kolaycılık ve konforu bize, iki tür kayıp olarak dönüyor...

İlki, tarihi perspektifi anlamada ve değerlendirmede zaafiyet...

İkincisi ise, bugünü hakkıyla anlama ve değerlendirme çabasının sergilenememesi yönündeki zaafiyet...

https://guneydoguasyacalismalari.com/musluman-toplumlar-ve-olgunluk-duzeyi-muslim-societies-and-level-of-maturity/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder