20 Temmuz 2025 Pazar

Trump: U-dönüş politikası ve Ukrayna / Trump: U-turn policy and Ukraine

Mehmet Özay                                                                                                                             20.07.2025

Rusya’nın Ukrayna’yı işgali sürecinde, ABD başkanı Trump’ın son birkaç gündür gündeme getirdiği yeni politika gündemin yeniden inşası anlamına geliyor.

2016’dan bu yana, Trump politikalarını ve bunların temelini oluşturan söylemleri izleyenler için ortada şaşılacak bir durum bulunmuyor.

Nihayetinde, başkan Trump u-dönüşü’nü bir politika metodu olarak uygulamakla, siyaset literatürüne katkı sağlama konusunda istikrarlı eğilimini sürdürüyor.

Karşı atakla barış

Aslında son birkaç gündür dediğimiz olgu, bu ayın başında, önce Trump-Putin ve ardından, Trump- Zelenksy telefon görüşmelerinin doğrudan bir yansıması.

Uzmanların, Trump Amerikan kamuoyu ve küresel kamuoyuna yönelik bir tür sorumluluk addedilebilecek olan ‘Ukrayna işgalinin sona erdirilmesi’ sözünün bugüne kadar karşılık bulmamış olması, sürecin Rusya’yı, “karşı atakla boyun eğdirme ve barışa zorlama”ya yönelmiş gözüküyor.

Trump’ın U-dönüşü politikası kadar, ‘abartılı’ veya ‘blöflerle dolu’ söylemlerine yenisi eklemlendiğine tanık olunuyor.

Moskova hedef

Zelenky ile görüşmesinde, “Moskova’yı vurabilirsin?” sorusu tam da, bu anlama geliyor...

Trump’ın belki de, gelişigüzel ya da muhatabı nezdinde etkileyici olacağını düşünerek gündeme getirdiği söylem tarzının mantıksal olarak hesap edilmiş bir siyasal yaklaşıma tekabül etmediği ortada.

Kanımca, Zelensky bile, bu yaklaşıma ‘sözlü olarak evet demiş olsa bile, Moskova’yı vurma konusunda istekli olacağını düşünmek güç.

Ülkesi işgal altında olsa da Zelensky’nin, Trump kadar deli-dolu politikalara bulaşmak istemeyeceği aşikârdır.

Barış sürecinde inkita

Trump’ın, 2024 yılı seçim kampanyasının küresel boyutu temsil eden önemli argümanlarından ve de vaatlerinden biri, Ukrayna-Rusya arasında daha ilk günden barışı tesis edeceği yönündeydi.

Aradan geçen süre zarfında, Avrupa’nın ortasında barış hakim olmadığı gibi, giderek savaş söyleminin gelişmekte ve artmakta olduğu yönünde gelişmeler yaşanıyor.

Barış süreci adımlarından biri kabul edilebilecek şekilde Trump’ın, Ukrayna devlet başkanı Vladimir Brezinkyi Beyaz Saray’da ağırlaması, tüm ekranların önünde canlı bir şekilde sergilendiği üzere politik hüsranla sonuçlandı.

Ukrayna’yı cezalandırma eğitimi sergileyen Trump’ın, geçtiğimiz Şubat ayında Suudi Arabistan’da ABD önülüğünde başlattığı barış görüşmelerinden sonuç alamamış olması, sürecin yeniden ve farklı bir yöne doğru evrilmesinin kilometre taşlarından biri kabul edilmelidir.

Ve bugün başkan Trump, Ukrayna’ya desteğini açıkça dile getirir ve bonkorce yardıma hazır olduğunu ilân ederken, bu yaklaşımıyla Rusya devlet başkanı Putin’i cezalandırmaya karar verdiği anlaşılıyor.

Avrupa faktörü

Trump’ın Ukrayna-Rusya çatışmasında ibreyi Ukrayna tarafına çevirmesinde temel amillerden birinin, ABD’de siyaset yapıcılar üzerinde etkisi olduğu belirtilen ‘lobiler’le açıklanabilir.

Ancak, kanımca Trump’ın Ukranya’ya tam destek ve gizli/açık, Putin’i cezalandırma eğiliminde önemli gelişmelerin yaklaşık bir ay önce yani, 24-25 Haziran günlerinde, Hollanda’da gerçekleştirilen NATO zirvesindeki görüşmeler olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.

Öyle ki, -önceki süreçler ve söylemler bir yana-, bundan sadece üç ay önce, Avrupalı liderler, Putin’e karşı Ukrayna’nın “kendi askeri ve savunma kapasitesine sahip olması” yönünde görüşü gündeme taşımışlardı.

NATO’lu aynı liderler, ABD öncülüğünde Riyad toplantılarına katılmayı da reddettiğini hatırladığımızda bugün, ABD başkanı Trump’ın uzun süredir arasının gayet açık olduğu Avrupalı liderlerle aynı konumda yer aldığını söylemek yanlış olmayacaktır.

Ve Trump, geçtiğimiz Şubat ayında Avrupalı liderlerin Ukrayna’nın silahlandırılması çağrısına bugün koşar adım gitmesi onun U-dönüşü politikalarının ifadesi olarak görmek gerekir.

Bu gelişmeyi, NATO içinde Avrupa-ABD çatışması ve ayrışmasının yerinin, yeni bir işbirliğine doğru evrileceğinin adımı kabul etmek mümkün.

Ancak, bu noktada temkinli olmak ve önümüzdeki günlerde özellikle Trump’ın ne tür adımlar atacağını görüp anlamak gerekiyor.

2022’den bu yana Avrupa’nın göbeğinde süren Rusya’nın Ukrayna işgalinin bugün geldiği nokta, işgalden ziyade, Ukrayna’nın bir süredir Rusya sınırları içerisinde uygulamaya koyduğu karşı saldırı süreçleriyle açık bir savaş durumunun ortaya çıktığını kanıtlıyor.

U-dönüşü politikası

ABD başkanı Trump, daha 20 Ocak’ta başkanlık koltuğuna oturmadan önce, Avrupa’nın ortasında süren savaşa atıfla, Vladimir Putin ve Volodymyr Zelensky’i ‘yakından tanıdığı’ söyleyerek, “bu savaşı olsa olsa ben bitiririm” iddiasındaydı.

Aradan geçen altı aylık süreç, Trump’ı yanlışlamış gözüküyor. Pragmatik politikacı tipinin kendinde bir örneği olarak dikkat çeken Trump’ın, dönüp nerede hata yaptığını anlama çabası sergileyeceğini beklemek ve bu konuda kamuoyuna samimi açıklamalar yapmasını beklemek boşuna.

Trump, mevcut gelişmeler çerçevesinde küresel sistemin başında bulunan kişi olarak mevcut alternatifler arasından kendisine ve de ABD’ye en uygun olanını seçip uygulama eğilimi sergileyecektir.

Bu süreç onun, ABD’nin uluslararası politikalarında U-dönüşü yapmasını gerektirse bile, bundan kaçınması için ortada herhangi bir gerekçe bulunmuyor.

https://guneydoguasyacalismalari.com/trump-u-donus-politikasi-ve-ukrayna-trump-u-turn-policy-and-ukraine/

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder