Mehmet Özay 07.27.2025
Bu durum, Japonya’da ulusal mecliste (National Diet) yer alan partiler
arasında yeni bir koalisyon ve iktidar arayışının aciliyet arz ettiğine işaret
ediyor.
Bununla birlikte, Japonya’da iç siyasal gelişmelerin, ABD ile yapılmakta olan ticari görüşmelerine kilitlenmiş olduğu da bir diğer gerçek.
Japonya’da halk, iktidardaki Liberal Demokrat Parti (Liberal
Democrat Party-LDP) ve koalisyon ortağı Komeito’u koalisyonuna son
seçimlerde desteğini kesmesi, ülkenin azınlık iktidarla yönetilmesi gerçeğini
ortaya çıkarmış durumda
Bu gelişmeyi, halkın, özellikle LPD’den iktidarını öteki
siyas ipartilerle paylaşması konusunda bir talep olarak okumak da mümkün.
Peki, LPD böylesi bir gelişmeye hazır mı? Ya da böylesi
bir gelişmenin öncüsü olabilir mi?
İktidar imkânı
Kanımca, Japonya siyasetinde bugünlerde ve önümüzdeki
dönemde konuşulan konular bu alanda konuşlanıyor.
Öyle ki, iktidardaki LDP) ve koalisyon ortağı Komeito’nun
22 Temmuz yapılan üst meclis seçimlerinde uğradığı siyasi kayıp sadece, LDP
içinde liderlik değişimini değil, iktidarın da karar aşamasında olduğunu ortaya
koyuyor.
LPD-Komeito siyasi bloğunun iktidarda kalabilmesinin yolunun,
muhalefetle siyasi gücü paylaşmaktan geçtiği bir dönem yaşanıyor.
2024 Ekim seçimlerinin ardından, yasama süreçlerini
yürütebilmesi için ihtiyaç duyduğu 13 milletvekilini muhalet saflarından
alırken, bunun karşılığında meclisteki toplam 17 komisyonun yedisini
muhalefetin güçlü ismi Anayasal Demokratik Parti (Constitutional Democratic
Party-CPD) ile paylaşmak zorunda kaldı.
Bugün ise, Japon siyasetinin karşı karşıya kaldığı
sorunun büyüklüğü, önce parti başkanlığı ardından başbakanlık koltuğuna oturan
Ishiba Shigeru’nun hem, 2024 Ekim alt meclis (National Diet) hem de,
2025 Temmuz’da üst meclis seçimlerinde hezimetle karşılaşması oldu.
Bu seçim süreci, bugün Japonya siyasetinin azınlık
hükümetin kontrolünde olduğunu ortaya koyuyor.
ABD ve ticaret
Bununla birlikte, 2024 seçimlerinden farklı olarak
Japonya’da siyasetin bugün daha çok, ABD ile yapılmakta olan gümrük tarifesi
görüşmelerine odaklanmış olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.
Ekonominin, ‘ulusal güvenlik’ boyutunda algılandığı bir
ülke olan Japonya’da siyasi hezimete rağmen, başbakanın görevini birden bırakıp
gitmesinin söz konusu olmadığı bugünlerde, Japon siyasetini yakından takip
edenler tarafından yakından gözlemleniyor.
Trump’ın, Japonya ile süren ticaret görüşmelerine yönelik
olarak bildik yöntemlerle geligüzel ve pozitif olarak sunduğu atmosfere rağmen,
Japonya tarafından henüz kapsamlı bir açıklamanın gelmemiş olması müzakere
sürecin henüz sonuçlanmadığını ortaya koyuyor.
Zaten, başbakan Ishiba’nın da, LPD başkanlık kolduğu ve
de başbakanlık koltuğunu bırakıp gitmemesi de, ABD ile yapılan görüşmelerin
henüz tamamlanmadığının bir diğer kanıtı.
Yeni bir siyaset ihtiyacı
Japonya’da siyasetteki tıkanıklığı aşabilmenin olanaklarından
birinin, muhalefet bloğunu oluşturan partilerin güçlü bir koalisyon oluşturması
olarak gözüküyor.
Ancak, en azından bugün için meclisteki mevcut siyasi partileri
biraraya getirecek ideolojik benzerlikler farklılıklardan daha az olması bu
ihtimali oldukça zayıflatıyor.
Bu durum, yerleşik iktidar geleneğinin yani, LPD
liderliğinde Koemito örneğindeki gibi küçük partilerin desteğiyle iktidarını
sürdürmesi anlamına geliyor.
Alt meclis’in bugünkü hali bize şu tabloyu ortaya
koyuyor.
İktidar koalisyonunu oluşturan partiler Liberal Demokrat
Parti (LPD) 196 ve Komeito 24 sandalyaye sahip. Muhalefet sıralarında ise,
Anayasal Demokratik Parti 148; Japon Yenileşme Partisi 38; Halk için Demokratik
Parti 28; Japonya Komunist Partisi 8 ve diğerleri (bağımsızlar) 23.
22 Temmuz’da yapılan üst meclis için yapılan seçim, Sanseito
Partisi gibi siyasal süreçlere yeni ve renkli partilerin ve siyasal söylemlerin
girdiğini de ortaya koyuyor.
Bu durumda, önümüzdeki dönemde önce LPD liderliğinde
yaşanacak değişim ve ardından, olası bir erken seçim sürecine hazırlanan bir
Japonya olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.
Bu gelişmeye alternatif olarak, LPD ve Komeito bloğunun
aralarına -bazı siyasi tavizler vermek suretiyle, yükselmekte olan siyasi
artileri aralarına alabilmeleri ihtimalinden söz edilebilir.
Son dönemde yapılan ve LPD’nin yenilgileriyle sonuçlanan
seçimler halkın, LPD’den iktidarı başka partilerle paylaşmasını gizli/açık
istediğini ortaya koyuyor.
Burada sıradan milletvekili hesabından daha çok, partiler
nezdinde ideolojik bağlamda siyasal tutumlarda bir değişimin olup olmayacağı
sorusunu gündeme taşıyor.
Bu noktada, siyasal yaşama ve seçmen karşısında yeni ve
dinamik söylemle çıkan ve bu anlamda, seçmen kitlesinden önemli denilebilecek
bir destek bulan küçük partilerin, kısa sürede ana akım siyasetin gölgesine
girmesini beklemek de makul gözükmüyor.
Bu durum, siyasal sorumluluğun daha çok LPD’de olduğunu
ve Japonya siyasetinde kayda değer bir değişim yaşanacaksa bunun öncüsünün
LPD’den geçtiğini gösteriyor.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder