2 Kasım 2025 Pazar

Çin’de 4. Plenum ve yeni tüketimcilik politikası / The 4th Plenum and the new consumerism policy in China

Mehmet Özay                                                                                                                             01.11.2025

Çin’deki gelişmeleri takip edenler tarafından merakla beklenen ve ülkenin önümüzdeki dönemdeki kalkınma süreçlerine dair önemli kararların alındığı, 4. Plenum 20-23 Ekim günlerinde Pekin’de gerçekleştirildi.

20. Çin Komünist Partisi Merkez Komitesi’nin 4. Plenum’da, 2026-2030 kalkınma sürecine dair önemli ekonomi-politik kararlan alındı.

Çin’de onbeşinci, beş yıllık kalkınma plânı anlamına da gelen toplantı, ülkenin yakın vade geleceğini doğrudan ilgilendiren toplantı, Çin yönetiminin siyasal ve ekonomik güvenini pekiştiren yaklaşımlara konu olmasıyla dikkat çekiyor.

20. Çin Komünist Partisi Merkez Komitesi’nin 4. Plenum’u 20-23 Ekim günlerinde, Pekin’de gerçekleştiril.

Önceliklerin, ekonomik kalkınmada devamlılık üzerine kurgulandığını ortaya koyan veriler, aynı zamanda siyasal ideolojik yapılanmanın yani, Komünist Partisi’nin yapılanmasının da bir anlamda, istikrarlı devamlılığı açısından önem arz ediyor.

Geçtiğimiz Temmuz ayındaki Polütbüro toplantısının devamı olarak da anlaşılmaya elverecek veriler içeren 4. Plenum, kalkınma ilişkisi ile sınırlı olmayan aksine bir yandan, bilimsel ve öte yandan, yeni tüketim yapılaşmalarını belirlemedeki rolü ile dikkat çekiyor.

Bilim, teknoloji ve ekonomi

4. Plenum, ekonomik kalkınma ve bilimsel araştırma ve geliştirme ilişkisini kayda değer ölçüde ortaya koymasıyla önem arz ediyor.

Bu durum, Çin’in ekonomik kalkınmasının ‘konvansiyonel’ olarak adlandırılabilecek dünkü yöneliminden farklı olarak, bugün kendine yeterlilik ve bunu sağlayacak öge olarak bilimsel ve teknoloji alana yatırım ve bilimsel gelişmeleri ülkenin tüm bölgelerinde yaygınlaştırma gibi bir hedefle ortaya çıkıyor.

Bölgesel ve küresel gelişmeler ışığında değerlendirildiğinde, ekonomi alanının öne çıkmasına rağmen, söz konusu ekonomik gelişmeleri tetikleyen, geliştiren ve evrilmesine neden olan bilimsel yapılaşmanın öneminin göz ardı edilmemesi gerekiyor.

4. Plenum, bilim ve teknolojiye vurgusuyla kanımca, önümüzdeki dönemde Çin ekonomik kalkınmasının yöneliminde yenilikçi bir olguyu ortaya koymuş gözüküyor.

Kendine yeterlilik

Çin’in kapılarını dünyaya açtığı 1970’lerin ortalarından itibaren, Batı’da Çin’in siyasal değişime maruz kalacağı konusundaki beklentinin -en azından- bugüne kadar gerçekleşmemiş olmasını, Çin’in sadece ekonomik yatırımlarına ve bunun temellerini oluşturan, ucuz iş gücü, hammadde kaynakları varlığı ve erişimi ile iç ve dış sermaye yayılımına bağlamak, hiç kuşku yok ki, gelişmeleri yanlış yorumlamak anlamına gelecektir.

Bu bağlamda, Çin’in ekonomik gelişmesini ortaya koyan yukarıda zikredilen ögelerin dışında, adına bilimsel faaliyetler denilen ve bu çerçevede, çokça araştırma ve geliştirme süreçlerine verdiği önem ve bunu sürdürülebilir bir şekilde ortaya koymasıyla doğrudan bağlantılıdır.

Geçen hafta yapılan 4. Plenum sonunda ortaya konulan 12 maddelik, bir anlamda sonuç bildirgesinde, bu husus belirleyici faktör olarak yer aldı.

Bilimsel faaliyetlerin, “modern endüstri sisteminin oluşturulmasında” ve bu sürecin, Çin’in kalkınmasındaki başat alanı teşkil eden imâlat sanayiinin, “kendine yeterliliği”ndeki devamlılığın farkında olunuşu, önümüzdeki beş yıllık kalkınma süreçlerinde aynı yöntemin devam ettirileceği anlamına geliyor.

Burada bir kez daha hatırlatmakta yarar var ki, Çin’in kalkınma hamlesinde, Batı karşısında öne geçmesi veya ciddi bir rakip haline gelmesinde, “kendine yeterlilik” olgusu vurgulanmaya değer bir husustur.  

Merkeziyetçi kalkınma

Bu husus, geçtiğimiz Temmuz ayında Politbüro toplantısında, yaşadığımız dönemin en önemli bilimsel ve teknolojik gelişmesi olarak dikkat çeken “yapay zekâ” ve ilintili bilimsel ve teknolojik yapıların belirli alanlarla sınırlandırılmak yerine, sürecin ekonomi boyutuna vurguyla çok daha dinamik bir şekilde gündeme geldiği görülüyor.

Bu çerçevede, söz konusu bu gelişmelerin, Çin’in tüm eyaletlerinde aynı önem ve hızda ortaya konulması hususundaki önemin, komünist partisinin bir ‘emri’ olarak yürürlüğe girmesi bekleniyor.

Bu gelişme, Komünist Partisi’nin merkeziyetçi rolünün devamı ve hatta, genişlemesi anlamında, siyasal bir önem taşıdığını da söylemek gerekir.

Burada, gizli açık vurgunun “her eyalet” olduğu görülüyor...

Öyle ki, bu durum, ilgili çevrelerce dile getirildiği üzere, “birleşik bir ulusal piyasanın oluşumu” anlamına geliyor.

Bir başka ifadeyle söylemek gerekirse, Çin “topyekün kalkınma” sürecine odaklanmış gözüküyor.

Küresel belirsizlik – iç piyasa

Söz konusu bu güncellenen ve geliştirilmesi konusunda, ciddi bir iradenin sergilendiği kalkınmacı yapılanmanın, son dönemde küresel ticaret ve yatırım süreçlerinde yaşanan gelişmelerle ilgili bir yanı olmadığı söylenemez.

Bu çerçevede, yukarıdaki yapılaşma sürecine ilâve ve hatta destek olarak, Çin yönetimi, bugüne kadar iç piyasa veya tüketim politikasında uygulamış olduğu “tedarik odaklı talep” yöntem yerine,  bir anlamda kapitalist sistemi ‘taklit’ olarak da değerlendirilebilecek olan “talep odaklı tedarik” yönetime geçiyor.

Bununla birlikte, Çin resmi kanallarının açıklamalarında, bu yeniden yapılaşması, kapitalist toplumdaki “tükekimcilik” süreciyle bağlantılandırmama adına gayet önemli bir çaba sarf edildiği de gözlemleniyor.

Ve bu yeni süreç, “yenilikçilik”le bağlantılandırılarak bir anlamda, devlet-halk arasında bağın farklı bir şekilde kuruluşu olarak sunuluyor.

“Güçlü iç piyasa” teşkiline yönelik yeni politikanın, Komünist Partisi kurmaylarının düşünceleri ötesinde yapılaşmalara konu olabileceğini söylemek mümkün.

Bu çerçevede, yukarıda dikkat çekilen hususu, Çin’in siyasal ideolojisinin belirleyiciliği ve ekonomik gelişmeleri, bu ideoloji çerçevesinde yapılandırma konusunda bilinçli bir olgu olarak görmek gerekir.

Ve bu çerçevede ortaya konulan kavramsallaştırmaları ekonomi alanındaki terminolojinin geliştirilmesine katkı kadar, bir tür ‘dil oyunu’ olarak da yorumlamak mümkün!

Bu, küresel ticaret süreçlerinde yaşanan belirsizlik, durağanlık gibi süreçlerin öngörülemezliğe yol açması üzerine ekonomik üretim ve tüketim akışkanlığının, iç piyasaya odaklanılması vasıtasıyla, yeniden düzenlenmesi anlamına geliyor.

Çin’de, temelde iki farklı eğilimin biraradalığı anlamına gelen siyasal sistemde komunizm, ekonomik sistemde temeller itibarıyla, Batı liberalizmiyle karşılaştırılması mümkün olmamakla birlikte, liberal ekonomik sistemin değer ve yönergelerini bir anlamda, pragmatik bir bağlamda ve de kendine özgü siyasal sistemi içine sindirerek ve adapte ederek geliştiren bir ülkeyle karşı karşıya olduğumuza kuşku bulunmuyor.

Söz konusu bu gelişmede, bugüne kadar toplumsal yapı içerisinden ekonomi başta olmak üzere ve buna eklemlenebilecek siyasal tepkiselliklerin ortaya çıkmamış olması, Çin’in oluşturduğu ekonomi- politikanın başarısı olarak değerlendirilmeyi hak ediyor.

Bu hususu, son gelişmeler ışığında değerlendirmek gerektiğinde, Çin’in ekonomik kalkınmasının geniş Çin toplumunda, refah kavramı ve olgusunun pratikte karşılık bulması sayesinde, Çin Komünist Partisi içerisinde çeşitli düzeylerde yaşanan yolsuzluk vakalarının halk katmanlarında, toplumsal hareketler şeklinde tepkilere yol açmamasında temel bir neden olarak görmek mümkün.

Bu hususu pratik olarak, örneğin, geçen hafta yapılan 4. Plenum’a un Çin Komünist Partisi ve Çin Ordusu yönetim kadrolarından oluşan Merkez Komite’nin toplam, 205 üyesinden 168’in toplantılara iştirak etmesi ve geri kalanının, çeşitli yolsuzluklar nedeniyle soruşturmalara konu olmalarında görmek mümkün.

Çin komünist partisi genel komitesinin ülkenin ekonomi-politik gelişim süreçlerine dair aldığı kararları, son dönemde yaşanan küresel gelişmelerden bağımsız ele almak mümkün değil.

Bu çerçevede, 20-23 Ekim günlerinde Pekin’de gerçekleştirilen 4. Plenum’da alınan kararları, bir iç ekonomi-politik gelişme olarak okumak kadar, bunu küresel belirsizlikler dönemine verilen bir karşılık olarak görmek gerekiyor.

https://guneydoguasyacalismalari.com/tr_tr/cinde-4-plenum-ve-yeni-tuketimcilik-politikasi-the-4th-plenum-and-the-new-consumerism-policy-in-china/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder