Mehmet Özay 10.11.2025
Yaşamının önemli bir bölümünü askeri üniformayla geçiren Prabowo’nun,
siyaset dünyasından ekonomi ve toplumsal yaşama değin uzanan boyutlarında
kendisinin dün ait olduğu, ‘eski dünyanın’ değerleri üzerinden yapılanma
sergilemesinin, ülke nüfusunun azımsanmayacak bir bölümü tarafından kaygıyla
izlendiğine kuşku yok.
Bu gelişme, dünyanın üçüncü büyük demokrasisi kabul edilen ülkenin son otuz
yıllık süre zarfında ne tür aşamalar geçirdiğini de gizli açık ortaya koyuyor.
Halkın önemli bir bölümünün, ‘biyolojik varlıklarını’ sürdürmeye
ayırdıkları gündelik zaman dilimi ile ülkenin siyasal, toplumsal, entellektüel
sorunlarına ulaşım, erişim ve katılım konusunda önemli bir ayrımı ortaya
koyması, Prabowo politikalarına dair tepkilerin gücünü dolaylı olarak
kısıtlayıcı bir işlev görüyor.
Bu yazıda, bir yılı aşkın süredir ülkeyi yöneten ve kendini bir yandan
dünün koşullarını, aktörlerini ve kurumlarını yeniden güncelleme ile öte yandan,
küresel çapta bir siyasetçi rolü üstlenme yönündeki ısrarcı tutumuna tanık
olunan Prabowo’nun ve kurduğu iktidarının, ne tür bir yapılaşma sergilemekte
olduğuna dair bazı göüşleri ortaya koyacağım.
Tek başkan-siyasal ağ
Bir yıl gibi kısa süre zarfında ülke siyasal, toplumsal ve ekonomi
yaşamında olup bitenlerin, geniş toplum kesimlerine ümit yerine ümitsizlik
aşılaması Prabowo’nun, salt devlet başkanı olarak varlığı ve siyasal
söylemleriyle sınırlı olmadığını gösteriyor.
Aksine, Prabowo’da sembolleşen dünün kurumsal yapılarının, o kurumların
aktörlerinin bugünün siyaset, toplum ve ekonomi alanlarına yeniden nüfuz
etmeleri ve ettirilmeleri nedeniyle, çok daha kapsamlı bir sorunun var olduğunu
bize kanıtlıyor.
Prabowo’nun, 2024 başkanlık seçimlerinde sürpriz olarak değerlendirilen oy
oranıyla başkanlık koltuğuna oturmasının ardından, selefi Joko Widodo’nun
reformcu kabul edilebilecek politikalarına devam ve bunları geliştirme
konusunda çaba yerine, 20. yüzyılın son on yıllarına damgasını vuran kurumsal
yapılarını ve aktörlerini güncellemeye yönelik icraatlarıyla sükut-u hayale yol
açacağını söylemek mümkün.
Bugüne kadar ortaya konulan icraatlar, -büyük bir sürpriz değişiklik
olmadıkça, bu durumun en azından, bir sonraki seçime kadar süreceğini söylemek
kehanet olmayacaktır.
Prabowo, geçen bir yılı aşkın başkanlığı zarfında her bir siyasal,
toplumsal ve ekonomik açılımının ardından, bunlara bir yenisi eklemek
suretiyle, süreci başta kendisi olmak üzere, temsilcisi olduğu kesimler adına
pekiştirici rol oynuyor.
Güncellenen dünkü tekelcilik
Prabowo’nun bugün yani, 10 Kasım günü devlet başkanlığı sarayında yapılan
törenle yukarıda dikkat çekilen 20. yüzyıl son on yıllarında ülkede hüküm süren
Suharto’yu, ‘ulusal kahraman’ olarak ilân etmesi tam da, ‘temsilcisi olduğu
kesimler’ ifadesiyle doğrudan örtüşen ve buna açıklık getiren bir niteliğe
sahip.
Bu ilânın ardında, “ulusa yapılan olağanüstü hizmet, ulusun birlik ve
bütünlüğünü koruma” olgusu yer alıyor...
Suharto’nun ulusal kahraman olarak ilânı, bugün ülkenin siyasal yaşamında tekelci,
merkeziyetçi ve bu olguların doğal sonucu olan otoriter bir bağlamı gayet açık
ve net bir şekilde ortaya koyuyor.
Bu durum, Suharto’nun 1998’de iktidardan ayrılmasıyla başlayan ‘siyasal ve
toplumsal reform’ döneminin inkitaya uğamasının ötesinde, geriye doğru evrilme
bağlamı taşımasıyla dikkat çekiyor.
Revizyonism
Endonezya, ulusal ve uluslararası basında dikkat çekildiği üzere, Prabowo
ile revizyonist dönemini yaşıyor...
Suharto’nun yaşadığı dönemin benzeri ülkelerle kıyaslandığında, pek de
şaşılmayacak ve bu anlamda, ‘normal’ karşılanmaya matuf politikaları olduğuna
kuşku yok.
Bununla birlikte, bir yandan, halkının kahir ekseriyeti Müslüman olan öte
yandan, çok etnikli ve çok kültürlü bir toplumsal yapıya sahip olan ülkede
başta ordu olmak üzere, bu kurumla ilintili diğer resmi ve sivil yapıların
tekelci yapılaştırıcılığının yol açtığı çeşitli boyutlardaki ‘travramaların’
izleri silinmemişken, bugün verilen kararla Suharto’yu, yeniden ulusal
siyasetin gündemine taşımak, sembolik bir izleğin dışında anlamlar taşıdığını
gösteriyor.
Başkan Prabowo’nun ve yönetim elitinin aldığı bu karar, sadece onun
Suharto’nun üvey oğlu olmaklığıyla belirlenen bir aile bağını değil, bunun
ötesinde her ikisinin de, ülkenin askeri kurumsallaşmanın ürünü olmaları
dolayısıyla belirleyici bir önem arz ediyor.
Varoluşsal sancı
Burada Müslüman toplum, çok etniklilik, çok kültürlülük vb. kavramlarına
vurgu yapmak suretiyle, Prabowo yönetiminin kendini sevk ettiği ‘tekelci’ ve
‘merkeziyetçi’ yönelim arasındaki tezata ve bunun toplumsal katmanlarda neden
olduğu, -bir anlamda varoluşsal- sancıya dikkat çekiyorum.
Çeşitli basın organlarında yer aldığı üzere, Prabowo’nun siyasal bir tercih
olarak belirlediği, ‘tekelci’ ve ‘merkeziyetçi’ yapının doğal bir sonucu
olarak, “otoriter bir tona” büründüğü yönünde önemli bir eleştirel görüş
kendini ortaya koyuyor.
Bu yapının, 1998 Mayıs’ında otuz iki yıllık iktidarından ayrılmak zorunda
kalan Suharto’dan bu yana, ilk defa bu denli güçlü bir şekilde ortaya çıkmasının
bugün, Suharto’nun ulusal kahraman ilân edilmesiyle pekiştiğini söylemek yanlış
olmayacaktır.
‘Ulusal kahramanlık’ olgusu ve bunun ilânının, dün yaşamış ve ulusa önemli
katkılar sağlamış bireylere verilen sıradan ve sembolik bir anlamla sınırlı
olduğu ileri sürülebilir.
Ancak, Suharto gibi sadece dönemine ve de içinde bulunduğu Endonezya
toplumuna değil, bunun ötesinde geniş İslam coğrafyaları üzerinde de, şu veya
bu şekilde etkisi olduğu söylenebilecek icraatları nedeniyle, böylesi ulusal kahraman
ilân edilmesi bağlamında, sıradan bir isim olmadığına işaret ediyor.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder