Mehmet Özay 13.10.2025
Bugün, Filistin topraklarında yaşananlar, Filistin adına alınan kararlar tarihi bir gün anlamına geliyor.
Ortadoğu’da, bir kez daha tarih yazılıyor…
Bu tarihi yapanların, öznesi ve nesnesinin kimler olduğu, en az tarihin yapılması kadar önemli.
Uluslararası medya, ABD başkanı Donald Trump’a övgülerle dolu yazılı ve görsel veriler aktarıyor. Bu hususa aşağıda değineceğim.
“Halklar yorgun…”
Trump’ın, bugün barışa başlangıç anlamı taşıyan saatlerde Air Force’ın kapısına dizilen gazetecilerden birisinin sorusu üzerine yaptığı açıklamadaki -dikkatlerden kaçan- bir cümlesi, kanımca tarih yapmanın, tarihte ne olup bittiğini hatırlatmakla yakından bağlantılı olduğunu açıkça ortaya koyuyor.
Trump, “… Halklar yorgun. Sadece bugün değil ve son gelişmelerden ötürü değil… Yüzyıllardır yorgun”.
Trump’ın süprriz olarak değerlendirdiğim açıklaması sadece bugüne değil, yarını da belirleyici ve bu anlamda, üzerinde durulmayı hak ediyor.
Trump’ın “halklar” dediği, Ortadoğu toplumları ya da ulusları…
Dar manasıyla bakıldığında Filistinliler ve İsrailliler, orta ölçekte bakıldığında Araplar ve İsrailliler, makro ölçekte bakıldığında Müslümanlar ve İsrailliler.
Bunların tümü, Ortadoğu gerçekliğinde karşımıza çıkan ve bugün, Trump tarafından gayet ağırbaşlı ve bir ilim adamı sadeliğinde dile getirilen önemli olgular.
Sadece bugün ve yarın değil, öyle anlaşılıyor ki, Trump’ın bu cümlesi üzerine epeyce yazı yazılacak ve söylem dile getirilecektir.
Savaş sonrası barış, ama…
Savaşın ardından barışın gelmesi her toplumu sevindirir, memnun eder.
Ancak, bugün olan bitenler çerçevesinde, uluslararası medyada olan bitene bakıldığında sevinenlerin, başkan Trump ve İsrailliler ile sınırlılığı dikkat çekiyor.
Hiç kuşku yok ki, diğerleri de barış’ın ortaya çıkmasından memnundurlar…
Ancak, bu memnuniyeti Trump ve İsraillilerin hissettikleri veya daha doğrusu söylem ve eylem olarak -en azından şu saate kadar, yansıtanlara rastlamak zor.
Bu durum temelde, barışı sağlayanın ve bu süreci yönetenin, salt Trump ve İsrailliler olmasından mı kaynaklanıyor?
Barış, çatışan iki taraf arasında gelişen bir olgu ise, bu iki tarafdan birini oluşturan Filistinliler niçin sevinmiyor?
Niçin, sevinç çığlığı atmıyor?
Ya da Filistinliler adına dünyanın farklı köşelerinde düne kadar gösteri yapanlar niçin, aynı iştiyakla meydanları doldurmuyor ve Filistinliler adına sevinmiyor?
Ortada bir yanlış mı var?
Barış mı, yanlış? Barışa giden yol mu?
Yoksa, ortada fiziki şartların yani, -hafif tabiriyle- kavga dövüşün sona ermesinin dışında, barış olgusundan söz edebilecek bir durum bulunmuyor mu?
Bunlar, tümüyle kafa karıştırmaya yeter olgular. Öyle değil mi?
Sürprizle birlikte, kafamızı karıştırmaya katkıda bulunacak bir diğer husus, Trump’dan sadır olan yukarıda atıfta bulunduğum, gayet ‘özel’ açıklama…
Trump’ın söylemleri bağlamında, sürprize alışık olduğumuzu daha önceki yazılarımda defaatle dile getirmiştim.
Bugün, Trump’ın ilân edilen barış ve akabinde özellikle, rehine değişiminin başarıyla gerçekleştirmesi sonrası yaptığı açıkmalar arasında yer alan “Halklar yorgun… Bu bugünün sorunu değil… Yüzyıllardır böyle…” anlamına gelen kısa cümleleri gayet dikkat çekiciyi.
Trump’un, uzak bir tarihi geçmişe atfen açıklama yaptığına bugün, ilk kez tanık olduğumu söylemeliyim.
En azından, Ortadoğu siyaseti söz konusu olduğunda, Trump’ın gündemi savaş-barış dikotomisi üzerinden değerlendirmesinin yerini, bugün daha çok, epistemik diyebileceğimiz bir yorumun gelmesi, oldukça yenilikçi bir yaklaşım olarak değerlendirilmeyi hak ediyor.
Şimdi ne olacak?
Trump’un şu cümlesini dikkate alırsak, olan biten sadece, esirlerin değiş-tokuşu ve Filistin topraklarının bir bölümünde, açık savaş koşullarının sona erdirilmesiyle sınırlı değil.
Her ne kadar sürecin nasıl işleyeceğine dair, ABD tarafından belirlendiği görülen şartlar varsa da, süreçte hangi aktörün öne çıkıcağı kimin geri kalacağını zamanı geldiğinde öğreneceğiz.
Bunu söylememizin nedeni, Ortadoğu şartlarında aktör belirlenimlerinin sürekli değişken olmasından kaynaklanıyor.
Şayet, İsrail’in özellikle, son bir yıl içerisindeki ABD ile kayda değer desteğiyle birlikte gerekleştirdiği operasyonlar sadece, tekil operasyonlar olarak değil aksine, bütüncül ve sistemik bir eylemin parçaları idiyse, ki, öyle gözüküyor, şimdi sıranın siyasal inşaya geldiğini söylemek yanlış olmayacaktır.
Bu siyasal inşada sadece, Filistinlileri temsil ettiği belirtilen bir grubun tasfiye mi söz konusu olacak?
Ve bunun yerine, Filistinliler adına temsil gücü ve kabiliyeti kabul edilebilir bir hareketin ortaya çıkışı ve sürecin onunla mı devam ettirilmesi mi gündeme gelecek?
Trump’ın, bölgede halkların yorgunluğunu geçmiş yüzyıllara referansla açıklaması bize, Trump’ın dışında Müslümanların olan bitenden ne anlamaları gerektiği konusunda bir ipuçu verse gerek.
https://guneydoguasyacalismalari.com/tr_tr/baris-simdi-ne-olacak-peace-what-will-happen-now/

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder