10 Eylül 2025 Çarşamba

Çin ve askeri modernleşme / China and military modernization

Mehmet Özay                                                                                                                             09.10.2025

Çin’de geçen hafta yapılan ve Japonlara karşı kazanılan zaferin 80. Yıl kutlamalarını ele almaya devam ediyorum.

Çin devlet başkanı Şi Chinping’in anma günü dolayısıyla yaptığı konuşmada dile getirdiği ‘zafer’, Pasifik Savaşı döneminin sonlarında, Japon ordusunu kendi topraklarından çıkarmasıyla ilgiliydi.

Bu mücadelenin, 1931 yılında başlatığını ve yaklaşık 14 yıl sürdüğünü hatırlamakta fayda var.

Bu çerçevede, geçen haftaki yazıda dile getirdiğim üzere, bölgede olan biten 2. Dünya Savaşı olarak adlandırılabilecek bir savaş değildi. Bu savaşın adı ‘Pasifik Savaşı’ydı.

Çin devlet başkanı Şi Cinping’in konuşmasında “2. Dünya Savaşı” vurgusunu nasıl anlamak gerekir?

Bunu, gelişigüzel kullandığını söylemek herhalde, mümkün değil...

Vurgu

Çin Devlet başkanı Şi Cinping, uzun bir konuşma yapmadı... Sadece, yedi dakika konuştu...

Faşizm karşıtlığından adalete, Çin modernleşmesinden dünya barışına, tarihi yapanın insan olmasından tarihden hikmet çıkarmaya kadar farklı bağlamlara oturtulabilecek kavramlarla donanmış bir konuşmaydı.

Elbette, Şi Chinping’in konuşmasını dinleyenler ve ardından, yazılı metin olarak okuyanlar, herhangi bir ülkeye karşı, açık bir tehditi görmüyordu.

Sadece, bazı göndermelerle küresel güç oluşumuna, Çin’in bu oluşum içerisindeki yerine ve 80 yıl öncesi gibi benzeri gelişmeler olması halinde, ne türden tepkilerin olabileceğine dair bazı yaklaşımları anlamak mümkündü.

Çin’in benzeri bir ‘faşist saldırı’ veya olası bir ‘orman kanunlarıyla hareket edilmesi’ne, ne türden karşılık vereceğinin görünür mesajını ise askeri törende yer alan ve son askeri teknolojik unsurları olarak sunulan yapılardı.

‘Faşist saldırı’, Çin’in bağlı bulunduğu ideolojik temellerinden hareketle gündeme getirilir ve bu anlamda, ideolojik boyuta gönderme yaparken, ‘orman kanunları...’ söylemi ise, küresel sistemde belirsizliklere yol açan ve gelişigüzel eylemleri tanımlamaya yönelik bir ifade olduğuna kuşku yok.

Trump’dan tepki

Çin’de, geçen hafta gerçekleştirilen askeri gösteriye ABD başkanı Donald Trump’dan aktif tepkinin gelmesi gecikmedi.

Trump’ın, “oldukça etkileyici...” diyerek tasvir ettiği Tianenman Meydanı’ndaki gösterileri doğru okuduğunu düşünmek gerekiyor.

“Oldukça etkileyici” derken, Çin’in içinde nükleer de olmak üzere askeri kapasitesindengerçekten şaşırmış olailir mi?

Ya da, bu ifadesiyle gizli/açık Çin’in askeri varlığına yönelik bir istihza yapmış olabilir mi?  

Ancak, Trump’dan geldiğini düşündüğüm ikinci tepki, Savunma Sekreterliği (Bakanlığı) ile ilgili, daha kurumsal bir tepkiydi.

Trump, geçtiğimiz Cuma günü Savunma Sekreterliği’nin (Bakanlığı) adını Savaş Sekreterliği (Bakanlığı) olarak değiştirmesi, sıradan bir isim değişikliğine tekabül ediyor olabilir mi?

Sanmıyorum...  Bunun nedeni, karşımızda Trump’ın olması...

Trump’ın böylesi bir değişiklik için, bir süredir hazırlık yaptığı belirtiliyor.

Ancak, bu değişiklik ilânının Çin’deki kutlamaların hemen akabinde gündeme gelmesi, bir rastlantı olmamalı...

Trump gibi bir siyasi pragmatistin Çin’de ortaya çıkan ve sadece, Çin’le de sınırlı olmayan gelişmeleri doğru okuyarak, bir tür karşı hamlede bulunmasına şaşırmamak gerekir.

Trump-Hegseth ikilisinin bu isim değişikliğinden kastın, ABD’nin askeri gücünün caydırıcılığını dünya aleme sembolik olarak göstermek olduğu da Amerikan basınında yer alıyor...

Buna eklenmesi gereken bir diğer husus ise, Savaş Bakanlığı adının, tıpkı 2. Dünya Savaşı’nda kullanıldığı şekline geri döndürülmesi...

Hegseth bundan böyle Savunma bakanı yerine, Savaş Bakanı olarak anılacak...

Tianenman Meydanı’nda tarihe yapılan atfın bir benzerini bu sefer Washington’da bakanlık isminin değişimiyle tanık olduğumuz ortada.

Yukarıda, Trump’ın ya da ABD’nin tepkisinin, “Çin’le sınırlı olmadığı”nı söylemekten kastım, kutlamalarda Çin’in yanındaki diğer ülkelerdi.

Bu noktada, kutlamalar Çin’de sadece, Çin ulusunu değil, son dönemde Çin’in yanında yer alan ve -en azından yakın gelecekte de yanında yer alacağı intibaını güçlü bir şekilde veren ülkelerle çevrili bir zafer kutlamasının gerçekleştirilmiş olmasıdır.

Çin, geçen yirmi beş yıllık süre zarfında sadece, ekonomi alanında önemli bir mevkiye gelmekle kalmadığını, aynı zamanda askeri gücü bakımından da, -en azından- Şi Chinping’in söylemine bakarsak,  caydırıcılık yönü yüksek bir askeri yapılanma sergilediği ortadadır.

Bir başka ifadeyle söylemek gerekirse, Çin halkına, üst düzey konuklara ve dünya kamuoyuna konuşan ise Şi Chinping yerine, Çin ordusuydu...

Ordunun, dünden bugüne nereye geldiği, kutlamalarda açık seçik ortaya konuluyordu.

Dünyanın iki süper gücü konumundaki ABD ve Çin’in farklı gerekçelerle 80 yıl öncesine yaptıkları göndermeler, bugünün küresel sisteminin çatışmacı yönünün ikmali anlamına geliyor.

Askeri varlıkların caydırıcılık yönü olduğu söyleminden öte, bugün olan bitenler bize daha çok çatışmacı yöne doğru evrilen bir sürecin olduğunu gösteriyor.

https://guneydoguasyacalismalari.com/tr_tr/cin-ve-askeri-modernlesme-china-and-military-modernization/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder