Mehmet Özay 09.26.2025
New York’da devam eden, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu 80. yıl oturumu bazı ilk olma özellikleriyle dikkat çekiyor.
Gözlerin kuşkusuz ki, Filistin konusunda neler olup
biteceğine odaklandığı oturumlara Endonezya, son on yıl zarfında, ilk defa
başkan düzeyinde fiziki katılımıyla dikkat çekti.
Devlet başkanı Prabowo Subianto, 23 Eylül günü, BM genel
kurulu’nda yaptığı konuşmayla, küresel gündeme dahil olmaya çalıştı. On yıl
sonra Endonezya başkanı’nın BM güvenlik kurulunda kürsüde yer alması ülke adına
önemliydi.
Jokowi ve çekingenlik
Jokowi BM genel kurul toplantılarına katılmadı...
2014-2024 yıllarında iki dönem başkanlık yapmış olan Joko
Widodo’nun (Jokowi), kovid 19 sürecinde sanal olarak toplantıya katılmıştı.
Aşağıda değineceğim ancak, yeri gelmişken, Jokowi’nin o
dönem şartların normal olması halinde, New York’a adım atmayacağını söylemek
yanlış olmayacaktır.
Sanal ortamın rahatlığının, Jokowi tarafından makul
görülmüş olduğunu söyleyebilirim.
Dış ilişkiler, uluslararası ortam ve toplantılara yönelik
çekingen ve hatta, ürkek tavrıyla tanınan Jokowi’nin sanal konuşma yapmayı
kabul etmesi ortamın doğurduğu bir tür rahatlık sonucuydu açıkcası.
Yeni bir açılım
Endonezya medyasında haklı bir şekilde vurgulandığı
üzere, başkan Prabowo’nun konuşması, “Endonezya diplomasisinin önemli bir
açılımı, yeni bir safhası olarak” anılmayı hak ediyor.
Prabowo’nun neredeyse, bundan tam bir yıl önce yapılan
seçimlerin arefesinde, kampanya döneminden itibaren, dış ilişkilere ve
politikaya önem vereceği sinyali başkanlık koltuğunu teslim almadan önce Çin, ABD,
Fransa, Avustralya gibi ülkelere yaptığı ziyaretlerle somut bir şekilde ortaya
koyuyordu.
Aradan geçen süre zarfında, ilgili ülkelerin başkanları
ve başbakanlarıyla ısrarlı görüşme yönelimi, yine Endonezya basınında sıklıklı
vurgulandığı üzere, Prabowo’nun bizzat küresel siyasetin içinde olma arzusunun
bir sonucudur.
Bugüne kadar Prababowo ilgili ülkeler ziyareti ve ilgili
uluslararası toplantılarda varlığı ile en azından somut olarak küresel
siyasette olduğunu gösterdiğine kuşku yok.
Bu çerçevede, Prabowo’nun BM genel kurulu toplantısını bir
anlamda, iple çektiğini söylemek bile mümkün.
Prabowo’nun on beş dakikalık söyleminde nelere dikkat
çektiği önemlidir.
Aşağıda bu hususu kısaca ele alacağım.
Ancak öncesinde, Endonezya ile BM arasındaki ilişkiye
tarihsel olarak bakmakta yarar var.
Endonezya ve BM
1945’de bağımsızlığını ilân eden Endonezya
Cumhuriyeti’nin bağımsızlığı, uluslararası çevrelere ve de eski sömürgesine
kabul ettirmesi için dört yıl savaşması gerekiyordu...
Eski sömürgeci ulus Hollanda’nın yanında müttefikleri
yani, Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere’nin Endonezya’ya yönelik yeniden
işgalde yer almalarıyla başlayan ve yaklaşık dört yıl boyunca devam eden bağımsızlık
savaşı, sonunda Endonezya’nın bağımsızlığı yapılan bir dizi görüşmelerin
ardından, dönemin küresel güçleri ve de BM tarafından, 1949 Aralık ayında kabul
edildi.
Endonezya’nın üzerinde yükseldiği topraklar, bir başka
ifadeyle söylemek gerekirse, Takımadalar ve tüm bölge denizleri üzerindeki hakimiyeti
gibi jeo-politik ve jeo-ekonomik önemi dikkate alındığında, BM gibi
uluslararası temsili yüksek bir kurumda bugüne değin, bu ülkenin hak ettiği
şekilde temsil edilmemiş olması üzerinde durulmaya değer bir konudur.
1945-1965 yılları yani Sukarno’lu yıllar dikkate
alındığında gayet anlaşılabilir bir yönü olan bu tutumun, Endonezya’yı 1965
yılında BM’den çekmeye kadar varması, küresel siyaset adına başlı başına bir
meseleydi.
Ardından, 1966-1998 yıllarını kapsayan Suharto ve
1999-2025 yılları arasındaki reform dönemi boyunca ülkede başkanlık yapmış
isimlerin BM güvenlik konseyinde konuşma yapmamış olmasını ise, daha çok iç
gelişmeler çerçevesinde kabul etmek gerekir.
Bir anlamda, adı üstünde yani, reform döneminin
sancılarını kendi toplumu, siyaseti, ekonomisi bağlamında yoğun bir şekilde
tecrübe eden Endonezya siyasi elitinin ve hükümetlerinin, başkanlarını
uluslararası yönetişimin en üst mercii olan BM’ye gönderememiş olmaları temelde
büyük bir eksikliği ortaya koyuyordu.
Küresele taahhüt
Bugün başkan Prabowo Subianto New York’da...
Uluslararası platformlarda görünme arzusu kadar, bu tür
platformlarda hangi siyasal söylemlere dikkat çektiği, vurgu yaptığı da bir o
kadar önemli olmalıdır.
Yukarıda dikkat çektiğim ilgili ülkelerle görüşmelerde
kayda değer, yenilikçi, var olan sistemik bozuklukarı giderici bir söylem
geliştirdiğini hatırlamıyorum.
Bu nedenle, “Acaba, başkan BM genel kurulunda neler
söyledi?” sorusunu kendime yöneltirken ümitvar olmak isterdim.
Öncelikle, Endonezya basınında var olan “küresel sisteme
taahhüt” yaklaşımının ne denli doğru olduğu tartışılmalıydı.
Ortada, bir küresel sistemin olması halinde ancak, ilgili
ülkelerin ve de Endonezya’nın bir taahhüdünden söz edileebilir(di).
Oysa, azımsanmayacak süre boyunca, bir küresel sistem ve
yönetişim sorunuyla yüzleşmekte olduğumuz hemen hemen herkesin malumudur.
Bu ortamda, Prabowo konuşmasının girişinde “küresel aile”
olgusunu hatırlatması yuşumak bir giriş ihtiyacından doğsa gerek...
Bunun ardından, BM’nin kuruluş değerleri olarak da
algılanabilecek BM küresel barış plânına bağlılığı noktasında Endonezya’nın
katkı yapmaktan çekinmeyeceğini söyledi, Prabowo.
Ve ülkesinin bugüne kadar BM barış gücü sorumluluğunu
yerine getirmesi gibi, bundan sonra da bu alanda ısrarla yardımcı olmayı
istediklerini söylerken, BM barış gücüne ihtiyaç duyulacağı varsayılan
Filistin, Ukrayna, Libya, Sudan’ı sıraladı...
Barış gücünün yanı sıra, maddi olarak da BM öncülüğünde
yapılacak barışçıl süreçlere hazır olduklarına vurgu yaptı.
Prabowo, özellikle yukarıda dikkat çekilen savaş
bölgelerini gündeme getirirken, günümüz küresel sisteminin ne denli ayrışık
olduğuna işaret ediyordu: “Günümüz dünyası çatışmalarla, adaletsizlikle ve
derinleşen belirsizlikle...”.
Aynı görüşte miyiz?
Kanımca, yukarıda söylemeye çalıştığım ortada küresel
sistemin değil, küresel sistemsizliğin varlığı Prabowo tarafından dolaylı
olarak ortaya konuyordu.
“Her ne kadar, kayda değer bir mücadele içerisinde olmak
gerekiyorsa, dünyanın güçlü bir BM’ye ihtiyacı olduğu”nu alçak gönüllüce
belirtiyordu.
Çatışma ve insani krizler kadar, Prabowo’nun
konuşmasında, “toplumsal ve ekonomik eşitsizlikler” de yer alıyordu. Ve
“zayıfların eziyet çekmeyecekleri bir dünyanın inşa edilmesi”ne dikkat
çekiyordu...
Acaba, sıradan Endonezya vatandaşları başkanlarının
konuşmasını nasıl değerlendirmiştir?
Yukarıda ana parametreleri olarak yer verdiğim konuşmanın,
herhangi bir etkileyiciliğinden bahsedebilirler mi?
Ya da, bundan sadece bir ay önce, başta başkent Cakarta
olmak üzere Endonezya’nın belli başlı şehirlerinde gündeme gelen toplumsal
gösterilerin nedenleri ile başkan Prabowo’nun, New Work’da BM genel kurulunda
yaptığı konuşmada dikkat çektiği hususlar arasında, bir benzerlik bulmuş
olabilirler mi?
Meselâ, BM barış gücüne asker göndermekten bahsederken,
asken kökenli olması ve Endonezya ordusunu ve emekli ordu mensuplarını sivil
siyasetin ve bürokrasinin tepelerine taşımasının bir etkisi var mıdır?
Ya da, küresel adaletsizlikten bahsederken, ülkenin dört
bir yanında gösteriler yapan insanların içinde bulundukları sosyal
adaletsizlikleri hatırlamış olabilir mi?
Tek tek ulus-devletlerin küresel sistem ve de BM gibi
küresel organizasyonlara katkılarının kendi ülkelerindeki yönetim biçimlerinden
geçtiğini hatırlamak gerekir.
Bu durumda, Prabowo, 23 Eylül BM genel kurulunda yaptığı
konuşmada, gayet haklı bir şekilde ortaya koyduğuna kuşku olmayan görüşlerle
kendi ülkesinin gerçeklikleri arasında ne türden bir benzeşiklik ya da ayrışma
görüyordur.
Uluslararası sisteme katkıdan önce yapılması gerekenler
varsa, bunlara yoğunlaşmakta yarar var.
Belki de sıradan Endonezya vatandaşlarının istediği de
budur...

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder