Mehmet Özay 23.08.2025
Evet, sizinle aynı düşüncedeyim... Saçma bir başlık...
Trump’dan uluslararası politikada makul, rasyonel,
sürdürülebilir politikalar beklenip beklenemeyeceğine dair tahminlerden ziyade,
son sekiz aylık iktidarı döneminde ortaya koyduğu politikalar bize, kafi
derecede bir veri sağlıyor.
Trump’a yönelik bir eleştirinin sebebi, Rusya devlet başkanı Vladimir Putin’le Alaska’da yaptığı görüşme sonrası arzu ettiği gelişmenin ortaya çıkmaması üzerine Rusya’yı, yeniden hedef tahtasına koymasına dayanıyor.
Barış gelmiyor!
Beklenti, Alaska sonrasında Rusya devlet başkanı Putin
ile Ukrayna devlet başkanı Volodymyr Zelenksy’nin zirvede bir araya gelmesi ve
barışın tesisini dünyaya ilan etmeleriydi.
Böyle bir şey olmadı...
Başkan Putin’den, Alaska’ya referansla ABD ve de
dolayısıyla Trump’la olan yakın ilişki olasılığını gündeme taşıyan güllük
gülistanlık açıklamaya karşın, Rusya dışişleri bakanı Sergei Lavrov, böylesi
bir zirve için şartların ortaya çıkmasını beklediklerini söylüyordu.
Oysa, Alaska süreci gizli/açık, bu şartların tesisi
anlamına geliyordu.
Hatırlayalım...
Trump, Putin’le Alaska’da görüşme şartı olarak Rusya’dan
barışa dair somut bir adım atılmasını gösteriyordu...
Aksi halde, Putin’le görüşmeyecekti...
Trump, Putin’le Alaska’da görüştü... Olumlu fotoğraflar
yayınlandı...
Ancak...
Alaska sürecine dair kaleme alan yazarlardan Sidney
Blumenthal, Trump’ın herhangi bir dış politikası olmadığını yazısının başlığına
taşımıştı... Ve, yaşananları absürd olarak nitelemişti...
Evet, Alaska süreci tastamam bu anlama geliyor...
Daha açıkçası, Trump politikalarının yanlışlığına...
Bu süreçte, Trump, ABD başkan yardımcısı JD Vance’n mi,
dışişleri bakanı Marco Rubio’nun mu yoksa Putin’le Moskova’da görüşmesi üzerine
gönderdiği emlakçı olduğu söylenen Steve Witkoff’un mu kurbanı oldu?
Bunlardan hangisi, daha çok absürd gözüküyor?
Can simidi: yaptırım
Trump’ın belki de, Putin’in kendisine verdiği sözün
yerine getirilmemesi üzerine yaşadığı hayal kırıklığı ilk değil...
Ancak, işi oluruna bırakan tavrıyla Trump, Rusya’yı
yeniden yaptırımlarla anmaya başladı.
Yaptırımlar kategorik olarak ortaya konuyor... Mesela,
ilki, Rus resmi ve iş çevrelerine yönelik uluslararası ilişkilerde yaptırım kararı
İkincisi, Rus mallarına yüksek gümrük vergisi kararı...
Üçüncüsü, ABD’de yapılacak 2026 dünya kupasına Putin’e
yaptığı daveti geri çevirmek ve Rusya’yı turnuvadan elemek.
Trump’ın bir de dördüncü seçeneği daha. O da, “ne halin
varsa gör! Bu bizim savaşımız değil.” Herhalde Trump’ın bir süre sonra etkisini
gösterecek olan olsa olsa üçüncü ve dördüncü meddeler olabilir...
Niyet ve irrasyonalite
Trump’ın, Ukrayna’nın işgali üzerine Avrupa’nın ortasında
gelişen savaşı sona erdirme niyetine karşın, bugüne kadar bunu bir iradeye
dönüştürememe konusundaki becerisini alkışlamak gerekiyor.
Trump politikalarıyla ilgili her yazımda herhalde, ‘en
son örnek’ diye sergilemeye çalıştığım anlamsızlıklara her yeni yazıda, bir
yenisini eklemek gayet sıkıcı bir durum.
Ancak, küresel politikaları güdümleyen bir gücü temsil
eden bir siyasiyi izlemek ve söylemlerini, eylemlerini anlamlandırmaya, analiz
etmeye çalışmak bunu biraz da kaçınılmaz kılıyor.
Son yazımda...
Even son yazımda, yani 20 Ağustos günlü yazıda, Rusya
devlet başkanı Vladimir Putin’le Alaska’da yaptığı olağanüstü görüşme
sonrasında, Ukrayna politikasında ve de barış sürecinde, 180 derecelik değişimi
ortaya koyan Trump’ın acaba bir sonraki politikası ne olacak demiş ve yazıyı şu
şekilde bitirmiştim:
“Ukrayna için sürecin bittiği söylenebilir mi?
Kanımca hayır... Durup Trump’ın bir sonraki hamlesini
bekleyelim...”
Evet, sadece birkaç gün sonra yani, 22 Ağustos’da, Trump’ın
yine başına yeni bir şapka takarak Ukrayna sorununa, daha doğrusu Avrupa’daki
savaşa dair politikasında bir diğer geri adımı atarak, Rusya’ya ambargo’ya
döndüğü görülüyor.
Yani, Avrupalı liderlerin Alaska öncesi süreçte Trump’ı
iknaya çalıştıkları politikaya...
Trump’ın görüş değiştireceğini tahmin ediyordum...
Ancak, yine bir önceki yazıda Trump’ın demecine atıfla,
“... Putin’in, bir anlamda savaş yorgunu olduğunu ve kararını önümüzdeki birkaç
hafta içinde vereceğini söylüyor” demiştim...
Trump, kendi söylemini yalanlayarak, cümlelerinin içinde
bolca “massive” (ağır) sıfatına yer vererek, Putin’e birkaç haftalık
zaman tanımadan topları yeniden Moskova’ya döndürmeyi başardı...
Trump ve ergenleşememek
Bu anlamda, sürekli politika değiştiren ya da
politikasınayön vermesi beklenen görüşlerini değiştiren Trump, hiçbir şeyden
tatmin olmayan, düşüncesini psikolojisine, psikolojisini düşüncesine
eviremeyen, düşünce kısırlığı ve de psikolojik dengesizliğini akranları
arasında egemenlik kurmaya çalışan ergenlik çağındaki bir gencin hıpırtılı
halini yansıtıyor.
Açıklamalarına yakından göz attığınızda öne çıkan
ifadelerinden biri ‘I am not happy’ (mutsuzluğu)... Sürekli bir
mutsuzluk hali var Trump’da.
Ancak ulusalı ve uluslararası bağlamında siyaset,
mutluluk ve mutsuzlukla değil, makul, anlaşılabilir, sürdürülebilir, değerleri
olan politikalarla yürütülür. Mutlu olmak veya olmamakla değil...
Ve Amerika Birleşik Devletleri’ni, sürekli ‘mutsuzluk’
hali yaşıyan böylesi bir lider yönetiyor...
Modelsizlik örneği
Trump, bununla da kalmıyor, dünyaya yeni bir nizam verme
arzu ve şevkini önünde hiçbir engel tanımadan ortaya koyma cüretini
sergiliyor...
Küresel gücü temsil eden bir ülkenin başkanı olarak
Donald Trump’ın ortaya iyi bir model koymadığı gayet belirgin.
Ancak, ortada maalesef Trump’ın yanlışlarını ve yanlış
modelliğine son verebilecek bir mekanizma da bulunmuyor.
Batı’nın liberal demokrasi güçleri ile zaman zaman
ekonomi-politikte gündeme gelen söyleme rağmen, Batı özellikle de Avrupa, yani
Avrupa Birliği veya Avrupa’nın öne çıkan ülkelerinin liderleri bu anlamda
tıkanmışlığıyla yarım-yamalak söylemler dizmeye çalışıyor.
ABD açısından Ukrayna süreci sona ermiş değil...
Nihayetinde, ABD başkanı Trump’ın geçen yıl kampanya sürecinde ABD
kamuoyuna verdiği sözlerden birini bu oluşturuyor...
Ancak, başkan Trump’ın uluslararası politikada ve özellikle de, Avrupa’nın
ortasında süren savaşa dair bugüne değin ortaya koyduğu performansdaki
başarısızlık onun yakın zamanda başarılı bir performans ortaya koymayacağı
anlamına gelmiyor...
Trump’a biraz daha zaman tanımakta yarar var...

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder