Mehmet Özay 08.08.2025
Bu söylemi ortaya koymamıza olanak tanıyan gelişmelerden
sonuncusu, Hindiistan başbakanı Narendra Modi’nin, bu ayın sonunda Çin’e
yapması beklenen ziyaretidir.
Modi’nin ziyaretinin, 31 Ağustos-1 Eylül günlerinde Çin’in
kuzeyinde Tianjin’de yapılacak olan, Şangay İşbirliği Organizasyonu (Shanghai
Cooperation Organisation-SCO) zirvesi vesilesiyle gerçekleşmesi bekleniyor.
Sınır anlaşmazlıklarıyla dikkat çeken iki ülkenin, bugün
birbirine yakınlaşma emares göstermesini, iki ülke ilişkilerinin 75. yılı
dolayısıyla olduğunu söylemek mümkün.
Ancak, bu ziyareti ve kuvvetle muhtemel Narendra Modi-Şi
Chinping görüşmesini -veya olası mini zirvesini- daha geniş ve küresel bir
perspektiften ele almak gerekiyor.
Bu durumda, karşımızda son birkaç haftadır, yine küresel
gündemin ilk sıralarını işgal eden Hindistan-ABD sürtüşmesini gözden kaçırmamak
gerekir.
Gümrük tarifleri ve öngörülemezlikler
Hindistan başbakanı Modi’nin bu ayın sonunda Çin’e
yapacağı ziyareti, gerginliğin veya bunun neden olduğu ayrışmanın ortadan
kaldırılması için önemli bir fırsat olacağına kuşku yok.
Bu çerçevede, Modi’nin kuvvetle muhmelen gerçekleşmesi
beklenen Çin ziyaretini, ABD-Hindistan arasında üçüncü ülke Rusya üzerinden
gelişen ve ABD başkanı Trump tarafından, doğrudan gümrük vergisine yansıtılan
gerginliğin başlamasından sonra, Hindistan-Çin ilişkilerinde yeni bir evreye
girildiğini gösteren bir gelişme olarak yorumlamak mümkün.
Trump’ın, Hindistan’a uygulama kararı aldığı yüzde 25
gümrük vergisi 27 Ağustos’da başlarken, Modi’nin Çin ziyareti 31 Ağustos’da
gerçekleşecek...
Bu ziyaetin maddi yönünde, yedi yıl sonra Modi’nin ilk
kez Çin’e resmi ziyarette bulunacak olması yer alıyor...
ABD-Hindistan geriliminin, Hindistan ve Çin arasındaki
ilişkilerin yumuşamasına yol açacağı varsayılabilirdi.
Bu gelişmeden bağımsız olarak, iki ülke arasında 2024
yılı Eylül ayından bu yana, heyetler arası görüşmelerin yapıldığı biliniyor.
Ancak buna rağmen, Hindistan-Çin yakınlaşması olarak
yorumlanmaya elverecek bir lider ziyaretinin bu denli hızlı gelişeceği kimsenin
aklına gelmezdi.
Bu nedenle, Hindistan Başbakanı Narendra Modi’nin, Çin’e
yaptığı resmi ziyareti sadece, iki ülke ilişkileri çerçevesinde düşünmek mümkün
değil.
Çatışmayı aşmak
Hindistan ve Çin’in, ABD’den ve Trump yaptırımlarından
bağımsız olarak, iki ülkenin Himalayalar’daki sınır bölgesinde zaman zaman
gerçekleşen ve çatışma boyutlarına varan gelişmeler ortadayken, bugün başbakan
Narendra Modi’nin Pekin’de, Şi Cinping’le görüşmesini küresel gelişmeler
açısından önemli kabul etmek gerekir.
Bu çatışmaların sonuncusuna 2020 yılında tanık olunmuştu...
Söz konusu bu süreç, iki ülkeyi çeşitli alanlarda ilişkileri dondurma veya
asgari düzeye indirme gibi seçeneklerle birbirinden uzaklaşmasına neden oldu.
Uzmanların dikkat çektiği üzere, iki ülke yetkililerinin
2024 yılı Ekim ayında Kazan’da yapılan toplantılarda yeni bir süreci başlatma
kararlılığının bugünlerde yaşanan, ABD-Hindistan gerilimiyle daha da elverişli
bir evreye yöneldiğini söylemek gerekir.
Benzerlikler ve yakınlaşma
Yukarda dile getirilen jeo-politik gelişmelerin dışında,
iki ülkeyi birbirine yaklaştıran nedir sorusunu yöneltmek ve cevabını vermek
gerekiyor.
Öncelikle iki ülke, kalkınma ve/ya kalkınmış ülke
seviyesine ulaşma konusunda yapısal kararlılık gösteriyor.
Bu durum, hem nüfus hem coğrafi büyüklük gibi temel ve
maddi unsurlarda da karşımıza çıkan benzerliklerin günümüz küresel ekonomisinin
gereklilikleri olarak kabul edilebilecek, üretim ve tüketim süreçlerinde her
iki ülkenini birbirine ihtiyaç duymasına neden oluyor.
Bir başka ifadeyle söylemek gerekirse, ‘kalkınma’ ortak
paydasında buluşan iki ülkenin, birbiriyle yakınlaşmalarının uzaklaşmalarından
çok daha rasyonel ve olumlu sonuçlar doğuracağına kuşku yok.
İki ülkenin küresel belirleyicilikleri noktasında,
birbirine benzer olguları da bünyelerinde taşıdıkları görülüyor.
Bu çerçevede, geniş tarım arazilerinden başlayarak,
önemli suyolları üzerindeki egemenliklerine değin iki ülkenin hem, bölgesel hem
de, küresel anlamda aktörlükleri veya masada ellerini güçlü kılacak stratejik
unsurlara sahipler.
Trump’ın Rusya nedeniyle Hindistan’a yüklediği yüzde
25’lik gümrük vergisinin ABD’ye ne tür bir geri dönüşü olacağını tartışırken,
Hindistan’ın Hint-Pasifik/Asya-Pasifik bağlamına değinmiş ve ABD’nin bu geniş
jeo-politik ve jeo-ekonomik bölgede Çin’i kıskaca alma çabasında, -Avustralya
ve Japonya’nın yanı sıra- yanında görmek istediği Hindistan’ı doğru
değerlendiremediğini gizli/açık ileri sürmüştüm.
Bugün, aynı Hindistan’ın Çin’le yakınlaşma sürecine ve iki
ülke liderleri arasında bir zirveye doğru gidildiğine tanık olmak kanımca,
-Trump bir yana- ABD’li uzmanlar tarafından dikkatle düşünülmesi gereken bir
olgu olsa gerek.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder