11 Ağustos 2025 Pazartesi

Müslüman toplumlarda eğitim açmazı / The dilemma of education in Muslim societies

Mehmet Özay                                                                                                                             10.08.2025

Müslüman toplumlarda eğitim olgusu ile ilgili tartışmalar son iki yüzyılın, bitip tükenmek bilmez veya bir başka ifadeyle söylemek gerekirse, süreklilik arz eden tartışmaları arasında, hatta en başında yer alıyor.

Ve bu toplumsal olgu, bugün de devamlılık göstermesiyle sadece konunun ilgililerince değil, Müslüman toplumun A’sından Z’sine kadar tüm ilgili birimlerinin, kurumlarının, toplum kesimlerinin ve de tek tek bireylerinin temel sorunsalı olmaya devam ediyor.

Tabii bu noktada, hangi düzeyde ve ciddiyette sorunun farkında olunup olunmadığını hesaba katmayı unutmamak gerekir...

Bununla birlikte, tüm ilgili çevrelerce eğitim olgusunun tüm vechelerini içine alan sorunların bilincinde olunup olunmadığı bir yana, yaşanan gerçeklikler, bu alandaki sorunları aşma konusundaki iştiyaksızlığın, ciddiyetsizliğin, umursamazlığın sosyal yaşamı kısır döngüler içerisinde bırakacak şekilde diğer toplumsal alanlara sirayet ettiğini söylemek yanlış olmayacaktır.

Reform

Modern anlamda, “eğitim’de reform” düşüncesinin bugüne ya da düne ait değil, uzun bir geçmişi içinde barındıran bir toplumsal olgu olduğu hatırlandığında, sorununun aşılamama sebebini neyle açıklamak gerektiği en az sorunun bizatihi kendisi kadar önemlidir.

Belki de, buna verilebilecek doğru tek cevap veya çoklu cevaplar, Müslüman toplumların eğitim konusuna dair sorunlarına çözüm yolu göstermesiyle -uzunca bir süredir beklenen- önemli değişimi tetikleyebilir!

Elbette, ortada sihirli bir sopa yok!

Ancak, ortada olmayan başka şey, mevcut kurumsal yapılarda çok temel sorunları bile görmezden gelen, sorunları ört bas etmeye çalışan ve bu ve benzeri halleri günü kurtarma adına, mevki ve makam temini veya mevki ve makamları kendi çevresine havale etme yarışına gözü kapalı girilmiş olmasının payının ne denli belirleyici olduğunu tespit etmek gerekir.

Müslüman toplumları saran söz konusu bu durumun, bugünün icadı bir hâl olmadığı da aşikârdır.

Sorunun kökeni: Bir olasılık!

Bu durumda, karşımıza çıkan bir durum var ki, o da söz konusu süreçlerin nerede başladığına ve nereye evrildiğine dair ilk ipuçlarından birini veriyor olduğu düşünülebilecek bir husus:

Yani, Müslüman toplumların eğitim faaliyetlerini yerli yerine koyma çabasında dışardan gelen, dışarıdan davet edilen ‘öteki’ kültür ve medeniyete ait toplumların yöneticileri, eğitimcileri, düşünürleri gibi insan kaynaklarının bizatihi, Müslüman toplumların yönetici kesimlerince pratiğe geçirilmesidir.

Bununla söylemek istediğim, eğitimle ilgili sorunları aşma ya da eğitim olgusunu yeniden ve en başından ele alma konusunda var olan kısmi ilginin dayanak noktasını dışarıdan, öteki’nden alınan kaynaklarla belirlenmesi çabasıdır.

Burada yönetici elitin ve buna eklemlenen toplumsal elitin kendilerini ve kendi aile fertlerini eğitim süreçlerine tabi tutmalarının, içinde bulundukları toplumu değiştirme, dönüştürme, bir başka ifadeyle söylemek gerekirse- kültürel ve medeniyet dinamiklerini canlandırma ameliyesinde fiili katkısı olacağı düşünülmüş olabilir.

Ama, bir de bu gelişmenin öteki tarafını hesaba kattığımızda, acaba yönetici elitin kendi kurulu düzenlerini devam ettirme adına, kendilerince kabul edilen ya da dışardan gelen ‘ötekilerce’ kendilerine dikte ettirilen eğitim süreçlerini manipüle etmiş olamazlar mı?

Bu ikinci durumda, değiştirilmesi ya da reforme edilmesi öngörülen yapının bir tür değişim sürecine girmesine rağmen, çıkış noktası ve hedefler arasında kopukluk ya da manipüle edilmişlik halinin toplumun genelini içine alacak bir değişimi, düzenlemeyi, yenileşmeyi bir türlü gündeme getirmemiş olmasıdır.

Yukarıda kısaca değindiğim biri iyimser ve ikincisi karamsar bakış açısına rağmen, aşağıda dile getireceğim uzun denilebilecek tarihi süreçlerden bu güne gelindiğinde, Müslüman toplumların halen benzeri eğitim sorunlarıyla -hatta, katmerleşerek artan eğitim sorunlarıyla- yüz yüze kalmalarını nasıl açıklamak gerekir...

Sömürgecilik (mi)?

Bu noktada durup, “Eğitimdeki başarısızlıkları neye bağlamak gerekir?” sorusunu sormak gerekir.

İlk etapta işaret parmaklarının göstereceği alanların başında, ‘sömürgecilik’ döneminin geleceğine kuşku yok...

Öyle ki, Müslüman toplumlarda eğitim sorununu aşma konusunda modern zamanlarda sergilenen çabaların sömürgecilik süreçlerine denk gelmesi belki de, bu göstergeyi haklı kılabilir.

Müslüman toplumlarda eğitimin süreçlerinin reformla anılmaya başlanmasından bu yana, kaba bir tahminle, iki yüz yıl geçti.

Bu görece uzun dönem sadece, diyelim ki, Osmanlı toplumu ve Osmanlı Devleti ile bağı ‘özerklik’ çerçevesinde süren Mısır ile sınırlı değil.

Bu noktada, diğer bölgelerde olan biteni göz ardı etmek mümkün değil...

Kimi bölgeler örneğin, 1786’dan itibaren, İngiliz hakimiyetine tedrici olarak giren Malaya topraklarının dünyaya açılan kapısı hükmündeki Penang, Malaka ve Singapur gibi bölgelerde, Batılı anlamda temel/ilk okulların açılmaya başlandığı 1810’lu ve 1820’li yılları, Müslümanların yönetimindeki eğitim kurumlarının dışardan ithal edilen kurumların ve içeriklerinin algılama, öykünme, taklit etme, öğrenme süreçleri ile diğer yandan imtiyaz, davet, teşvik ve baskı gibi süreçlerle Müslümanları Batılı eğitim kurumlarına çeken yapılaşmanın başladığını görüyoruz.

Benzer bir durumu, Hint Alt Kıtası olarak bilinen geniş coğrafyada özellikle yine, İngiliz sömürge yönetiminin varlığını, ticaretin dışına ve ötesine taşıma çabasıyla birlikte okullaşma, eğitim, müfredat, ders planı ve kaynakları vb. unsurlarla Müslümanların geleneksel eğitim kurumları üzerinde baskı ve davet arasında gidip gelen değişimleri tetiklediği ortadadır.

Bir diğer gelişme, Malay Takımadaları (Nusantara) olarak bilinen ve 17. yüzyıl başlarından itibaren Hollandalıların kalıcı sömürgecilik sürecine evrilmesi ve bu gelişimin kurumsal yapılaşmasıyla birlikte yine, 19. yüzyıl ortalarından itibaren ‘eğitim’ sınıflamasına girecek oluşumlarla bölge Müslümanlarının ilgisini gayet yavaş ancak, uzun erimli olarak çeken gelişmelerin başladığını ileri sürebiliriz.

Toplumsal değişimin eğitim üzerinden gerçekleşebilirliğine olan yaklaşımın tesiriyle, yaklaşık son iki yüzyıldır Müslüman toplumlarda sergilenen ve hem içerden hem de dışardan gelen fartörlerle yenileşme, reform süreçlerinde kayda değer yaşanmışlıklara rağmen, bugün sorunun azalmak yerine, kangren hâl alarak artarak sürmesine çözüm bulmak için farklı sorular ve yeni yaklaşımlar ortaya koymak gerekiyor.

Yeksenak bir hâl olarak ‘eğitimli toplum’, ‘Batılı bilimsel eğitim’, ‘temellere dönüş’ gibi bir uçtan diğerine farklı söylemlere rağmen, Müslüman toplumların eğitim kurumlarının, yapılarının ve süreçlerinin neden istenilen ürünü veremediğini samimi olarak tartışmak gerekiyor.

Belki de, soruya verilecek cevap göz önündedir.

Bu durumda, acaba, sorun her türünden egemen güçlerin bir türlü bu cevabı görmek ve soruya bu cevabı vermek istememesi olmasın sakın!  

https://guneydoguasyacalismalari.com/tr_tr/musluman-toplumlarda-egitim-acmazi-the-dilemma-of-education-in-muslim-societies/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder