5 Ağustos 2025 Salı

Narendra Modi: Trump’ın son kurbanı (mı?) / Narendra Modi: The last victim of Trump (?)

Mehmet Özay                                                                                                                             05.08.2025

Modi, Trump’ın öngörülemeyen politikalarının son kurbanı...

Trump’ın, Hindistan’ın Rusya’dan petrol ithaline son vermesi çağrısı bugün sadece, iki ülke ilişkilerinin arasının açılmasıyla sonuçlanmıyor.

Aksine, bu durum, özellikle bu yılın başından bu yana, küresel ticaret ve ekonomi ilişkilerinde gümrük vergileri üzerinden diktacı bir yaklaşım sergileyen ABD başkanı Trump’ın karşısında küresel rakiplerinin giderek artmakta olduğunu ortaya koyuyor.

Hedef Hindistan (mı?)

Hindistan başbakanı Narendra Modi’nin, geçtiğimiz Şubat ayında yaptığı ABD ziyaretinden bugüne, pek fazla süre geçmemesine rağmen, Trump’ın değişken politikalarından payını almakta oluşu, kimilerince şaşkınlıkla karşılanabilir.

Ancak, karşımızda belirsizliklerle ve handikaplarla dolu ve bu nedenle, belirsizliklere ve handikaplara yol açan bir Trump bulunduğunu hiçbir zaman akıldan çıkarmamak gerekir.

Trump’ın söylemlerini ve politikalarını yakından takip eden gözlemciler Trump’ın, Modi ile arasının açılmasında Trump’ın, sosyal medya üzerinden ortaya koyduğu söylemlerinin öncelikle kayda değer olduğunda hem fikir.

Putin’i pes ettirme adına Hindistan’a, yüzde 25’lik gümrük vergisi uygulamak suretiyle, Trum, bir anlamda intikamını Hindistan’dan alıyor.

Bu politikayla Trump’ın, ABD’ye muhalif çevresini genişlettiğine kuşku yok...

Trump, gayet ciddi...

Ve Trump, söylemlerinde Hindistan ekonomisinin artık ‘ölü’ olduğunu söyleyecek kadar gözü kara bir politika uygulamakta olduğunun işaretlerini güçlü bir şekilde veriyor.

Trump’ın Mudi’yi ya da Hindistan’ı hedefe koymasında Rusya faktörü öne çıktığı ortada...

Bunun ardında ise, Trump’ın uzunca bir süredir ‘barışı getiriyorum’ diyen yaklaşımına karşın, hesap edemediği ya da gözardı ettiği gelişmeler neticesinde karşısında birdenbire Rusya’nın Putin’ini buldu.

20 Ocak ve ardından 2 Nisan’da küresel gündemi belirleyen gümrük tarifeleri açılımında Trump’ın, Rusya’ya dair bir yaptırım ortaya koymaması kimi çevrelerde sürpriz, biraz da şaşkınlıkla karşılanmıştı.

Rusya’nın Trump’ın radarında olmadığı yönüde görüşün hakim olmasına neden olan bu tutum temelde, Ukrayna-Rusya’nın mutlaka barışla sonuçlanacak görüşmeleri Trump’ın başlatmasıydı.

Ancak, arzu edilen barış ortaya çıkmadı...

Trump’ın, Ukrayna-Rusya arasında barış çabasındaki başarısızlığın bugün dolaylı ve arzu edilmeyen bir sonucu olarak faturayı çıkardığı ülkelerden biri, belki de en birincisi, Hindistan oluyor.

Trump ve tarihsizlik

Trump’ın önce davet ve ardından, tehditkar tutumu karşısında, Hindistan başbakanı Narendra Modi’nin tutumunu anlamak için yakın tarihe dair bilgilerimizi yoklamak gerekir.

Bunu yapması gerekenlerden biri, hiç kuşku yok ki, ABD başkanı Trump olmalıydı.

Ancak, gelişmeler öyle gösteriyor ki, Trump’ın bu yöne dair bilgisini sorgulamak bir yana, umursamazlığıyla dikkat çekiyor.

Evet, Hindistan-Rusya ilişkileri petrolle sınırlandırılamayacak denli stratejik bir öneme sahip.

Temelde kendisini “bağlantısız bir ülke” olarak tanımlasa da, Hindistan kuruluşundan itibaren bir başka ifadeyle Soğuk Savaş yıllarında ABD ve Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) ile dengeli politikaları ile dikkat çekiyordu.

Bunun adına ‘bağlantısız’ diyeceksek, evet Hindistan bağlantısız bir ülke(ydi)...

Ancak ekonomi, yatırımlar, jeo-politik gelişmeler vb. alanlarda dönemin koşullarına göre, SSCB ya da ABD’ye yaklaşan bir Hindistan varlığı olduğunu unutmamak gerekir.

Hindistan-Rusya ilişkilerinde, böylesi bir yakın geçmiş bilgisini göz ardı eden ve iki ülke ilişkilerini sadece, petrol ithali ile anlamaya çalışan bir Trump var karşımızda.

Hedef Rusya... Ama...

Evet, şu husus gayet açık... Trump’ın hedefinde Putin var...

Şubat ayından itibaren Putin’i, Ukrayna ile masaya oturtmayı başaran Trump’ın bugün istediği sonucu alamamış olması, Rusya’ya yönelik ekonomik ambargosunda dış ticaretinde önemli bir paya sahip petrol gelirlerini engelleyici bir politika çizmeye karar vermesi karşısında Hindistan’ı çıkarmış durumda.

Bu durum, temelde, Trump’ın iki açıdan güçlüklerle dolu bir politikanın içine evrildiğini ortaya koyuyor.

Ukrayna barış sürecinde gücü elinde tutmaya devam eden Rusya... Ve Rusya ile modern dönem ilişkilerinden taviz vermek istemeyen Hindistan...

Rusya karşısında çözümü, NATO üzerinden Ukrayna’ya silah desteğinde bulan Trump’ın bu politikasının, Rusya’nın kırmızı çizgilerini aşmaya neden olmasıyla, Putin’in nasıl karşılık vereceğini tahmin etmek güç...

Ancak Putin’in, Ukrayna işgalinin ilk döneminde Avrupa Birliği ve ABD’ye bir salvo olarak yönelttiği nükleer savaş tehdidini yabana atmamak gerekir.

Hindistan bağlamında ise...

Sürekli dile getirdiğim üzere ABD’nin ve de Trump’ın temel hedefi Çin... Çin’in Güney Çin Denizi’nden başlayan ve Hint Okyanusu’na değin uzanan geniş bir coğrafyadaki jeo-politik ve ekonomik sınırlarını çerçevemede ‘Aukus’, ‘Hint-Pasifik’, ‘Quad’ gibi son dönem güvenlik politikalarında ABD’nin araçsallaştırdığı oluşumların kaçınılmaz aktörlerden birinin Hindistan olduğunu unutmamak gerekiyor.

ABD’nin yaşanan gelişmeler karşısında Hindistan’ın saf dışı kalacağı bir siyasal denklemde, Çin karşısında geniş suyollarındaki politikalarını yapılandırmasında epeyce güçlüklerle karşılacağına kuşku bulunmuyor.

Zorlu bir dönem

Yaşanan gelişmeler, Trump’ın, -en azından şimdilik- pes etme ya da diktacı politikalarını diyaloga evirmesi yönünde bir emare ortalıkta gözükmüyor.

Trump’ın Hindistan’la ilişkilerinde belirleyiciliğin iki ülke ilişkilerinden ziyade özellikle, ABD açısından ABD-Çin ilişkileri bağlamında ele alınması gereken yönü olduğu unutulmamalı.

Ancak Trump, benzer ani çıkışlarında olduğu gibi kısa, orta ve uzun vade gibi siyasal metodolojik bağlamda çeşitli değişkenleri dikkate almak yerine, günün getirdiği ve kendisi ve de bir ölçüde ABD için olan çıkarlar uğruna yönünü değiştirmekte zorlanmayan bir lider.

Son dönemde Hindistan’la olan ilişkilerdeki gelişmede tastamam bu yönde...

Olası tepkiler

Rusya, ardından Hindistan ile yaşananlar, Trump’ın geçen yıl ABD seçimlerinde söylem yönü güçlü olacak şekilde hedefe Çin’i koyması sonrasında sadece, küresel rakibinin Çin olmadığının bugün şu veya bu şekilde ortaya çıktığına tanık oluyoruz.

Bu durumda, her ne kadar varlığı kanıtlanmaya muhtaç bir BRICS varsa da, özellikle son birkaç ayda yaşanan gelişmeler, BRICS kurucu ülkeleri Çin, Rusya, Brezilya ve Hindistan’ı açıkça karşısına almış bir Trump ve dolayısıyla da ABD bulunuyor.

Böylesi bir gelişmenin, küresel politikaların sadece, Trump eksenli oluşturul/a/mayacağını ortaya koyuyor.

Bir başka ifadeyle, yukarıda adı geçen tek tek ülkeler ile ya da onların oluşturduğu ve küresel açılımını genişletmeye doğru kayda değer bir yol aldığı gözlemlenen BRICS’ın önümüzdeki dönemde küresel ekonomi, ticaret ve siyaseti belirleme noktasında çıkışları olacağını unutmamak gerekir.

https://guneydoguasyacalismalari.com/tr_tr/narendra-modi-trumpin-son-kurbani-mi-narendra-modi-the-last-victim-of-trump/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder