13 Haziran 2025 Cuma

Macron’dan “stratejik otonom” önerisi / Macron proposes “strategic autonomy”

Mehmet Özay                                                                                                                             13.06.2025

30 Mayıs - 1 Haziran günlerinde, Singapur’da düzenlenen Shangri-la savunma ve güvenlik toplantılarıyla ilgili yazı serisine devam ediyorum.

Her ne kadar, küresel gündem Ortadoğu’da yaşananların ağırlığını üzerinde taşısa da, hafta sonu Kanada’da yapılacak G-7 toplantısı oldukça önemli bir gelişme kabul edilmelidir.

G-7 toplantılarında da, iklim değişikliği, sağlık, insan hakları gibi temaların yanı sıra, güvenlik ve savunma bağlamlarının kayda değer bir şekilde ortaya konulacağı düşünüldüğünde, aradan biraz zaman geçmiş olsa da, ele alacağım Shangri-la toplantısının bazı unsurlarından haberdar olmakta yarar var. 

Toplantıların bu yılki açılış konuşması için, Fransa devlet başkanı Emanuel Macron davet edildi.

Bu anlamda, Shangri-la toplantılarında bazı önemli ilklerin yaşandığına tanık olundu...

Macron’un, küresel tehditler karşısında ‘stratejik otonom’ kavramını eksene aldığı konuşması, kanımca yeni bir sürecin başlaması anlamına geliyor.

İlk Avrupalı

Shangri-la toplantılarının 22.sine Fransa devlet başkanı Emanuel Macron açılış konuşması için Singapur’da bulunması önemliydi.

Toplantıları düzenleyen, Uluslararası Staretejik Çalışmalar Enstitüsü (International Institute of Strategic Studies-IISS) yöneticileri, Shangri-la savunma toplantılarına Macron’un katılımı konusunda bir gerekçe göstermeleri dikkat çekiyor.

Bu gerekçe, Fransa devlet başkanının Avrupa liderleri arasında Hint-Pasifik stratejisi ortaya koyan ilk lider olmasıdır.

Bunun yanı sıra, söz konusu savunma toplantılarına Avrupa’dan ilk katılım olduğunu da söylemek gerekiyor. 

Bu gelişme sadece, Fransa adına değil, Kıta Avrupası adına önemli bir husus olduğu kadar, Asya-Pasifik veya Hint Pasifik bölgesi için de önemli bir sürecin başladığına işaret ediyor.

Öyle ki, bu yüzyılın başından bu yapan yapılan söz konusu güvenlik ve savunma merkezli toplantılara, Avrupa’nın doğrudan katılımının başlangıcı olmasıyla dikkat çekiyor.

Organizatörler bu amaçla, bir Avrupa lideri olması kadar, Avrupa Birliği içerisinde önemli bir siyasal ağırlığı bulunan Fransa devlet başkanından ülkesinin Hint-Pasifik stratejisine dair görüşleri paylaşmasını istemelerini önemsemek gerekir.

Coğrafi boyutu dikkate alınacak olursa, Avrupa kıtası ile Hint-Pasifik ilişkisi ve bir Avrupa liderinin toplantılara katılımına Makron’un getirdiği gayet pratik bir cevap vardı.

O da, Fransa’nın denizaşırı bölgelerdeki egemenliği ve  Güney Pasifikler’deki sekiz bini aşkın askeri personelinin bulunmasıdır.

Avrupa paralelliği

Macron’un konuşmasında, Avrupa’da yaşanan güvenlik krizlerini yansıttığını söylemek pek de şaşırtıcı olmayacaktır.

Macron, özellikle 3 yılı aşkın süredir devam eden Rusya’nın Ukrayna topraklarını istilası üzerinden, Hint-Pasifik bölgesinde benzeri bir gelişme olasılığına bağlayarak gündeme getirmesi, güvenlik ve savunma olgusunun  küreselleşmesi ya da paralelliği anlamına geliyor.

Küreselleşmesinden kastımız, savunma ve güvenliğin ya da Ukrayna özelinden ele alınacak olursa, Avrupanın göbeinde savunmasızlığın ve güvensizliğin bir benzerinin, Hint-Pasifik bölgesinde de olabileceği ihtimalini gündeme taşıyor.

Küreselleşme, en basit tanımıyla ele alındığında, bu düşünce yapısına hak vermemek elde değil.

Bu olasılığın varlığı ve Avrupa’daki gelişmelerden hareketle, kendini giderek daha çok hissettirdiği yönündeki düşünce ile Macron’un bir çözüm olasılığını da gündeme taşıması beklenirdi.

Ve de öyle oldu...

Tehdit Çin’le sınırlı değil

Macron, Hint-Pasifik bölgesi ülkelerinin karşı karşıya kaldığı tehdidi hem, ABD ve hem de, Çin özelinde ortaya koymasıyla iki kardeş düşman bağlamına vurgu yapsa da, konuşmasının detaylarının Çin tehdidi üzerinden geliştirildiğini dikkat çekiyor.

Bu noktada, konuşmasında Tayvan ve Filipinler’i tehdit altındaki ülkeler olarak zikretmesi hiç kuşku yok ki, Çin temalı bir savunma sorununu gündeme taşıdığını ortaya koyuyordu.

Bununla birlikte, Macron, bölgede hissedildiği anlaşılan Çin tehdidi karşısında bölge ülkelerini ABD yanlısı bir politikaya davet etmedi.

Aksine, iki süper gücün karşı karşıya geldiği bir ortamda, Hint-Pasifik bölgesinde bir oldu bittiye fırsat verilmemesi adına, “stratejik otonomi” adını verdiği bir yapının tesisi önerisinde bulundu.

Çözüm: “stratejik otonomi”

Makron’un “stratejik otonomi” kavramından maksadı, iki süper gücün diğer ülkeleri kendi yanlarına çekme mücadelerine kapınılmadan, “bağımsız ülkeler arasında bir koalisyonun” tesisiydi.

Bu koalisyonun tarafları ise, Avrupa ve Hint-Pasifik ülkeleri...

Macron, bu önerisiyle, girişte dikkat çektiğim üzere sadece Fransa’nın değil, Avrupa’nın bir başka deyişle Avrupa Birliği’nin, Asya-Pasifik bölgesi gelişmelerine taraf olması yönündedir.

Bu kavram üzerinden geliştirilen konuşmanın detaylarına bakıldığında, temelde ASEAN ülkelerinin ABD ve Çin çekişmesi sürecinde sürekli vurgu yaptıkları siyasal duruşun neredeyse aynısıyla karşılaştığımız hissi ediniliyor.

Örneğin, Macron’un söyleminde dile getirdiği, “ABD ile ittifakız, ancak Çin’le de ticaret ilişkilerimiz güçlü” söylemini ASEAN liderleri konuşmalarında sıklıkla tanık olduğumuzu söylemek gerekir.

Bunun yanı sıra, Macron’un, tek bir kişinin ağzından çıkan, günübirlik ve de diktacı bir şekilde değişen politikalara bağımlı olmak istemiyoruz anlamına gelecek yaklaşımında da bölge ülkelerinin Trump’a yönelik eleştirilerinde rastlamak mümkün...

Öyle anlaşılıyor ki, Macron Singapur’a gelmeden önce, bölgenin nabzını elinde tuttuğunu ileri sürdüğüm ASEAN politikalarına yakından göz atmış gözüküyor...

Bandung hatırlatması!

Bölgenin modern tarihini az çok bilinler, bu yapının 1955 Nisan ayında Bandung Konferansı ile yapılandırılan, Bağlantısızlar veya Bağlantısız Ülkeler Birliği’ni hatırlayacaklardır. 

Bağlantısızlar toplantıları, o dönem gayet ses getirmişti...

Katılımcı ülkeler listesine bakıldığında bir ‘güney bloğu’ veya ‘doğu bloğu’ teşkili olduğu gayet belirgin olan Bağlantısızlar Birliği bugün kurumsal varlığı devam etse de, içerikten yoksun oluşu aslında, Asya-Pasifik ve Hint-Pasifik bölgesindeki ülkelerin bugüne kadar neler kaybettiklerine dair bazı hatırlatmaları da içinde barındırdığını söylemek mümkün.

Nihayetinde, ABD’nin Ukrayna politikalarındaki bir ileri iki geri politikası, öte yandan, Çin’in Asya-Pasifik bölgesinde özellikle, son on yılda giderek artış gösteren askeri kapasitesi Macron’un, iki bölgenin “koalisyonu” görüşünü ortaya koymasına neden olduğu anlaşılıyor.

Macron’un gündeme taşıdığı ve yukarıda temelde ASEAN tarafından zaten var olan siyasal tutumun, Avrupa ve Hint-Pasifik bölgesi arasında ne türden bir yapılaşmaya konu olacağını ilerleyen aylarda tanık olacağımızı söyleyebiliriz.

https://guneydoguasyacalismalari.com/macrondan-stratejik-otonom-onerisi-macron-proposes-strategic-autonomy/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder