8 Mayıs 2025 Perşembe

Bangladeş’te reform: kadın ve toplumsal değişim... / Reform in Bangladesh: women and social change...

Mehmet Özay                                                      07.05.2025

Güney Asya ülkesi Bangladeş’te, “Yeni Bangladeş” oluşturma süreci devam ederken, toplumsal ve siyasal çelişkiler bir kez daha gün yüzüne çıkıyor. 

2024 yılı Ağustos ayından bu yana, geçici hükümet yönetimine konu olan Bangladeşte reform süreci ‘kadın konusu’na takılmış durumda...

‘Kadın işleri reform komisyonu’nun bir dizi öneri paketine tepki gösteren çevreler soluğu meydanlarda alırken, önümüzdeki günlerde tepkilerin ülke genelinde yayılması bekleniyor. 

Değişim sancısı

Bangladeş’te 2024 yılı Haziran ayında yaşanan toplumsal ayaklanma sonucu, ülkede siyasal yapının yeniden tesisi konusunda 2024 yılı Ağustos ayında, geçici hükümetin kurulmasının ardından, ülkede neler olup bittiği meselesini aylar önce iki yazıda tartışmıştım. 

Beklentilerin aksine, ortaya çıkan ve olağanüstü olarak değerlendirilmesi gereken siyasal değişim niyeti ve eylemine rağmen, bugün gelinen noktada, Bangladeş siyasal reform süreci, ‘kadın olgusu’na takılmış durumda. 

Reform sürecinde karşı karşıya kalınan sorun “kadın işleri reform komisyonu” hedefleriyle ilgili...

Kadın modernleşmesi 

Bangladeş kadınını modernleştirme çabası ortaya koyanlarla, bu sürece karşı çıkanlar arasında bir gerilim yaşanıyor. 

Sürecin aktörü konumunda olduğ  anlaşılan ve tüm üyeleri kadınlardan oluşan ilgili reform komisyon, 318 sayfalık raporunu, 19 Nisan’da geçici hükümet başbakanı Prof. Muhammed Yunus’a sundu. 

Kadın’ın toplumsal konumunu ele alan rapor toplam 423 maddeden oluşuyor... 

Komisyonun, gayet sosyolojik temeller ve süreçlere bağlı olarak hazırladığı anlaşılan rapor,  Bangladeş kadınını modernleşme sürecini dönemleştirmiş.

Bu anlamda, Bangladeş kadınının farklı toplumsal alanlara konu olan değişiminin bu üç dönemde yani, kısa vadeli hedefler, orta vadeli hedefler ve uzun vadeli hedefler bağlamında gerçekleştirileceği gündeme taşınıyor. 

Öte yandan, bu gelişme karşısında tepki gösteren çevrelerin argümanları da başta dini olmak üzere tarihsel ve kültürel zemine dayandığını söylemek gerekir. 

Bu çerçevede, her iki tarafın, görüşlerini kendini haklı kılacak dayanak noktaları yok değil. 

Ancak, ortada olmayan durum, reform sürecinin yaşandığı 2024 yılı Ağustos ayından bu yana, toplumun farklı kesimleri arasında bir diyalog zemininin ve sürecinin ortaya konulmadığını gösteriyor. 

Komisyon raporu ve tepkiler

Bangladeş benzeri ülkelerde yaşananları bilenler, tanık olanlar için ortada yeni bir durum yok aslında... 

Ortaya çıkmakta olan durum, Bangladeş’te geciken kadın üzerinden modernleşmeyle ilgilidir.

Toplumun bir kesimi, kadın komisyonunun çalışmalarında geldiği nokta ve öneriler paketini şiddetle reddediyor. 

Başta uluslararası olmak üzere bazı çevreler, geçici hükümet başbakanı Prof. Muhammed Yunus’a, “Bangladeşli kadın ve kızların evrensel hakları...” diye başlayan bir mesajla gelişmelere destek vermesi çağrısında bulunuyor.

Öte yandan, kadın komisyonunun öneri paketine ‘seçici’ yaklaşan Hefazat-e-Islami adlı oluşum ise tepkisini meydanlara inerek gösteriyor. Oluşumun genel sekteri Mamunul Haque önerilerin “dini duyarlılıkları rencide edici” olduğunu ileri sürüyor...

Yaşanan gelişmeler karşısında toplumsal tepkilerde öne çıkan kurum, aynı zamanda konuyla ilgili olarak Anayasa Mahkemesi’ne başvurarak ilgili komisyonun, ne bir İslami konularda uzman bir üyesinin ne de bir erkek üyesinin bulunduğuna vurgu yapıyor. 

Reform, nereye?

Temelde, geçici hükümetin geçen yıl Ağustos ayında yönetimi ele aldığında gündeme getirilen açıklamalar, ülkede siyasal ve ekonomik reformların gündeme getirileceği ve bunun birkaç yıl alacağı yönündeydi. 

Oysa, konu bugünlerde gözlemlendiği üzere, toplumsal eşitlik üzerinden yeni bir bağlama gelmiş durumda. 

Bu, ne anlama geliyor? 

Olan biteni çatışmacı bir yaklaşımla değerlendirmek gerektiğinde, İslamcı denilebilecek kesimlerle reformcu kanat arasında gerilim yaşandığı söylenebilir. 

Bu bağlamda, geçen hafta sonu başkent Dakka’da, “Hefazat-e-Islam” adlı oluşum ülkedeki reform çalışmalarında “kadın” konusunda ortaya konulmak istenen gelişmeleri protesto amacıyla meydana indi...

Basına yansıyan söylem, “kadın ve erkeğin ‘eşit’ olamayacağı yönünde”... 

Oluşumun böylesi bir tepkiyle gündeme gelmesinde, kadın işlerinden sorumlu reform komisyonunun, reform ‘torbasına’ aile kurumunu yeniden tanımlamadan, kadınların parlamentoda temsiliyetine, hayat kadınlarının haklardan kanun önünde din, dil, etnik yapı farkı gözetmeden her kadının eşitliğine değin pek çok farklı olguyu koymuş olmasından kaynaklanıyor diyebilir miyiz? 

“Demokrasi ve sekülarizm”

Ülkede kadın olgusu üzerinden hareketle, ‘özgürleşmeci’ bir bağlamın ortaya konulmasını arzu edenler açısından bakıldığında, ‘modernleşmeci’ bir tavrın ve eylemin ortaya çıktığı görülüyor.

Bununla birlikte, geçici hükümetin reforma endeksli yapısında yer alan kadınlarla ilgili reform çabalarının dayanak noktasını, toplumsal kesimlerin tümünün talepleri vs. oluşturmuyor. 

Öyle anlaşılıyor ki, farklı toplumsal kesimler arasında bir diyalog, haberleşme, görüş alışverişi vb. süreçler de yaşandığını söylemek güç. 

Nihayetinde, kadın işlerinden sorumlu komisyonunun, reform sürecinde önerilen maddelerin dayanak noktasını belirli bir siyasal bir yapı oluşturuyor. 

Biraz daha açık söylemek gerekirse, reform komisyonu ülkenin anayasasına atıfta bulunmak suretiyle “demokrasi ve sekülerizm” vurgusu üzerinden söylemini yapılandırıyor. 

Öte yandan, reform komisyonunun ilgili birimince alınmak istenen kararlara karşı çıkan ve yukarıda ismi zikredilen kesimler gibi bazı toplumsal yapılar ise, “insan hakları”na vurgu yaparak “toplumsal eşitlik” önerisine karşı çıkıyorlar. 

Bu kesimler, kadın işleri reform komisyonunun kaldırılması talebinde bulunurken, 23 Mayıs’ta ülke genelinde gösteri çağrısında bulunuyor. 

Gelinen nokta

Ortada ciddi bir kavramsal ve ideolojik ayrışmanın olduğu kesin...

Şimdiki siyasi yapıda geçici de olsa iktidarda yer işgal eden Müslüman ancak, reformcu kesimlerle kendini siyasal İslam veya ‘has müslüman’ gibi kavramlarla tanımlayabilecek kitle arasında yaşanan gerginlik, Şeyh Hasina döneminde geniş toplum kesimleri arasında yaşanan gerilimden geri kalır yanı yok. 

Sürecin, buraya nasıl geldiği de aslında, başlı başına bir araştırma konusu. 

Nihayetinde sabık başbakan Şeyh Hasina ve hükümetinin yaklaşık son on yıllık iktidarı döneminde -raporlara, rakamlara bakıldığında mevcut ekonomi aygıtı normları çerçevesinde önemli ekonomik kalkınma süreçlerine konu olmakla birlikte, çeşitli alanlarda yolsuzluklarla anılan yönetimine içine şiddetin de bulaştığı toplumsal gösteriler sonrasında nokta konurken, reformcuların aklında kadın konusu ya da reform sürecinde, kadın reformu olgusunun bu denli öne çıkacağı herhalde düşünülmemişti. 

https://guneydoguasyacalismalari.com/bangladeste-reform-kadin-ve-toplumsal-degisim-reform-in-bangladesh-women-and-social-change/


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder