30 Nisan 2025 Çarşamba

Trump’ın yüz günü ve küresel değişim sinyali / 100 days of Trump and a sign of global change

Mehmet Özay                                                                                                                             29.04.2025

Bugün, ABD’de başkan Trump’ın ikinci başkanlık sürecinin yüzüncü günü...

‘Yüz gün’ olgusu, ABD’yi yöneten başkan Donald Trump’ın, iç ve dış politikalarının uzmanlarca kapsamlı olarak ele alınmasına vesile oluyor.

Geçen süre zarfında, ABD iç ve dış politikası önemli gelişmeler konu olsa da, herhalde Trump’ın uygulamaya koyduğu politikalarla, daha çok küresel çapta oluşturduğu tepkilerin, başta ekonomi ve ticaret alanını ilgilendiren -yani, gümrük vergilerinin artırılmasına yönelik- politikaları olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.

Radikal sıfatıyla anılmayı hak eden bu ticaret politikası, Doğu’dan Batı’ya dünya genelinde sadece, ekonomi ve ticaret alanında değil, bunların dışında, tek tek ulus-devletlere ve küresel siyasete etkileri, bugüne kadar görülmemiş denilebilecek bir boyutta karşılık buluyor.

Yüz gün ve devr-i alem!

Bu durum, bize “yüz günde devr-i alem” adlı ‘seyahat’ kitabını hatırlatırken, Trump politikalarının yüz günlük performansında dünyanın ucu bucağını birbirine katan bir küresel etkiyle anılmayı hak ediyor.

Yaşanan küresel ekonomi ve siyaset yönetimi, hiç kuşku yok ki, birkaç on yıldır gündemde olan ve toplumun daha çok akademi, entellektüel, iş dünyası vb. gibi alan ve ilgililerini ilgilendiren post-modern dönemin belirsizliklerinin giderek günlük yaşama içkin olacak bir yapı kazandığını ortaya koyuyor.

Trump politikalarının belki de, -şu ana kadar oluşan- en acımasız sonuçları, sıradan bireylerin gündelik yaşamlarında “belirsizlik” olgusuyla çokça yüzleşmelerinde kaçınılmaz bir gerçeklik halini almış gözüküyor.

Hizaya çekmek

Trump’ın, başkanlık koltuğuna oturduğu 20 Ocak’ta Meksika ve Kanada’yı hedef alan gümrük tariflerinin yenilenmesinden başlayan ve giderek, müttefik ve ‘rakip’ ayrımı gözetmeksizin, dünyanın belli başlı ulus-deletlerini hedef alan benzer politikasını sadece, ekonomi ve ticaret alanını etkileyen ve bununla sınırlı bir gelişme kabul etmek mümkün değildir.

Trump, zaten geçen yıl Kasım ayı seçimleri öncesinde, böylesi bir politika yürüteceğini zaten beyan etmişti. Ancak, seçimi kazanmama ihtimalini yüksek gören kesimler için, seçim sonrası gelişmelere hiç kuşku yok ki, büyük bir sürpriz anlamına geliyordu.

Trump ve yönetiminin hedefinde, “Önce Amerika” olmasının anlaşılabilir yanı olduğunu, daha önce kaleme aldığım yazılarda dile getirmiştim...

Bu yaklaşımı, Amerika’da çokça dillendirilen ve kullanılan ifadesiyle, ‘yurtsever (patriotic) bir tutumun doğrudan yansıması kabul edip Amerikan kamuoyuna yönelik psikolojik güven tesisi olarak da yorumlamak mümkün.

Yeni bir ekonomi-politik

Trump yönetiminin ilk yüz günlük icraatlarının, Amerikan toplumunu yeniden varsıl kılmanın dışında ve ötesinde bir gelişmeyle küresel toplumun yüz yüze kaldığı anlaşılıyor.

Trump yönetiminin küreseli şok’a uğratan ticaret politikasının, bir tür Trump’a özgü delişken politikalar diye küçümsemez ve sıradanlaştırmazsak, olan bitenin, 21. yüzyılın ilk çeyreğinin bitmekte olduğu bir dönemde, yeni bir ekonomi-politik sistemin kurulmakta olduğuna yönelik bir işaret kabul etmek abartı olmayacaktır.  

Ve bu yönelimde, Trump büyük bir özgüvenle tarihte ortaya çıkan ‘büyük devlet adamları’ profilini kendinde gördüğünü her haliyle ortaya koyuyor...

Trump’un bu tutumunu, aşağılık kompleksinden neşet eden ve bir süreliğine varlık sürecek bir gelişme olarak görmek mümkün.

Ancak, önümüzdeki süreçte Trump politikalarının ivme kazanarak güçlü bir zemin tutması karşısında ve de genel bir küresel kabulün oluşmasıyla kalıcı ve belirleyici bir gerçeklik halini alacak ekonomi politik yapılaşmayla karşılaşılması halinde Trump adı, tarihteki ‘büyük devlet adamları’ sınıflamasına dahil edilecektir.

Bir benzerlik! 

Trump ve yönetiminin yüz günlük icraatıyla ortaya koyduğu gelişme, 2001 Eylül’ünde sadece, Amerikan devleti ve toplumunu değil, küresel sistemi ve toplumu sarsan gelişmelerin ardından, “dünyanın eskisi gibi olmayacağını” dillendiren oğul Bush’un politikalarının oluşturduğu siyasal tutum ve eylemleriyle karşılaştırmak mümkün.

O dönem, güvenlik eksenli hareket eden Amerikan yönetimi, bugün güvenliği de içine alacak şekilde, çok daha büyük bir platformda ekonomi-politiği yeniden inşa etmeye girişmiş durumda.

Bush politikaları ‘bizdensiniz ya da değilsiniz’ kutupluluğuyla küresel etkisini açık seçik ortaya koymuştu...

Aradan geçen 24 yıllık süre sonrasında, o gün ‘radikal’ kabul edilen Bush politikalarının -hedefine aldığı, -dini-kültürel-medeniyetsel toplumların bugün geldiği nokta dikkate alınacak olursa- sonuçlarının bugün alınmış olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır...

Bugün ise...

Beyaz Saray’da oturan Trump’ın ticaret politikaları hususunda, ABD’nin açık müttefiki veya ABD’nin başını çektiği Batı kapitalist sisteme kasıtlı ve bilinçli olarak akredite olmuş Japonya ve Singapur gibi ülkelerin siyasal temsilcileri ve siyasal akıllarının ortaya koyduğu üzere, yeni bir ekonomi ve de politik yapılanma kendini ortaya koyuyor.

Bu ülkeleri, Trump yönetiminin ticaret politikalarının özellikle, 2 Nisan’da güncellenen boyutuyla sadece, piyasaların tedirginliği vs. gibisinden bugünden yarına değişebilecek gelişmeler yerine, çok daha köklü değişimlerin gelmekte olduğu düşüncesinin yerleştiğini söylemek abartı olmayacaktır.

Japonya ve Singapur’u örnek vermemiz sıradan kabul edilmemelidir...

Bir tekrar olmak üzere, küresel kapitalizmin Asya-Pasifik bölgesindeki en önemli temsilcileri ve katılımcıları olan bu iki ülkenin, -ve bunlara eklemlenebilecek diğer bölge ülkelerinin-, ABD’den bağımsız oluşması -en azından bu günkü koşullarda, pek de mümkün olmayan gelişmelerini algılamları, bu algıların pratiğe geçmeye başlayan boyutları üzerinde fikir jimnastiğinde bulunmaları, temelde siyasal bir varoluşsal sorunun ortada olduğunu gösteriyor.

https://guneydoguasyacalismalari.com/trumpin-yuz-gunu-ve-kuresel-degisim-sinyali-100-days-of-trump-and-a-sign-of-global-change/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder