Mehmet Özay 24.04.2025
Gündelik yaşam
içerisinde ekonominin, siyasetin, doğal afetlerin, her türünden eğlencenin vs. gündemi
belirlemesine karşılık, ‘yüce bir dini’ makamı işgal eden bir bireyin vefatını,
sıradan bir gelişme olmanın dışında ve ötesinde ele almak gerekir.
Papa’nın
vefatının ardından bazı hususlara kısaca değinmekte yarar var.
Katoliklik
Katolik
dünyasının liderinin vefatını öncelikle, Hıristiyanlık dünyasında önemli bir
gelişme olduğuna kuşku yok.
Bu durum, Papa Francis’in
kilise hiyerarşisi içerisinde işgal ettiği yüce makamın ruhaniliği ile onun
ardından gelecek, yerine atanacak bir başka ruhani lidere geçişinde görmek mümkün.
Bunun yanı
sıra, vurgunun Hıristiyan kavramından ziyade, Katolik/lik kavramı üzerinde
oluşu gözlerden kaçmıyor.
Bu durum,
Hıristiyan inancına mesup toplumların tarihsel olarak ‘mezhep’ (denomination)
farklılıklarına bir atfı gündeme getiriyor.
Yani,
Katoliklik, Protestanlık ve Ortodoksluk gibi üç temel mezhebin üzerine inşa
edilen bir Hıristiyanlık dini ve düşüncesi olduğu görülüyor.
Bu anlamda, her
ne kadar, vefat eden Katolik dünyasının lideri de olsa, başta Hıristiyanlığın
diğer mezhepleri kadar, diğer dini yapıların, toplumların bu gelişmeden uzak
olduğunu söylemek güç.
Dini-seküler
Girişte dikkat
çekmeye çalıştığım üzere Papa’nın vefatının, gündelik, ‘seküler’ eylemlerle
dolu haber akışları içerisinde, farklılığı ile ortaya konulan küresel bir olgu
olarak görmek mümkün.
Sekülerleşen
dünya, sekülerleşmeden uzaklaşan dünya vb. kavramsallaştırmalara konu olan
günümüz toplumsal ve de ‘din evrenini’ anlamaya ve tanımlamaya yönelik
çabalarla yüzleşirken, küresel medya üzerinden küresel toplumu etkileyen bir
haber olarak Papa’nın vefatını, dini’lik ve sekülerlik bağlamında dikkate almak
gerekir.
Bu noktada, Hıristiyan
dünyası için önemli ve bağlayıcı bir ismi olarak Papa ve Papalık kurumu,
günümüz Hıristiyan toplumu için ne anlam ifade ediyor?’ sorusunu yöneltmek
gayet önemlidir.
Papa’nın
vefatının ardından ortaya konulan medyatik enformasyonda, -özellikle de Batılı-
dünya liderlerinin Papa Francis ile görüşmelerine yapılan atıflar ve görseller
bize, Papa’nın ‘seküler’ dünya liderleriyle ilişkisini gösteriyor.
Küresel güç
Bir başka
açıdan bakıldığında, Katolik Kilisesi Papa üzerinden kilisenin küresel gücüne
gizli/açık göndermede bulunuyor da diyebiliriz.
Bu yaklaşımı,
belirli ölçülerde haklı bulmak mümkün...
Bu çerçevede,
Papalık kurumunun Çin Halk Cumhuriyeti’nde faaliyet gösteren Katolik
kurumlarına atamalar konusunda, Çin devletiyle 2018 yaptığı anlaşma, son
dönemin önemli gelişmeleri arasında sayılabilir.
Papalık kurumu
bu gücünü, ‘devlet’ yapısı olmasından alıyor...
Şunu
hatırlamakta yarar var ki, Vatikan adıyla anılan bir devlet yani, Katolik
Hıristiyanlığın egemen olduğu bir Kilise devleti bulunuyor.
1929 yılından
bu yana İtalya sınırları içerisinde varlık süren bu devleti, temel itibarıyla
diğer devletlerden, hedefinin ‘din’ eksenli olması haricinde söylemek pek
mümkün değil...
Bu devletin
kurulması Katolik Kilisesi’nin başı yani, Papa’nın dini bir lider olmasının
ötesinde bu dini liderliğin “evrensel bir nitelik taşıması” bir başka ifadeyle
söylemek gerekirse, “evrensel bir otorite” olarak anılması ve işlev görmesine
matuf bir anlam taşıyor.
Bu çerçevede,
-en azından-, Papalık kurumunun ve Papalık makamını teşkil eden Papa figürünün,
zamanı ve yeri geldiğinde küresel siyasal, toplumsal, savaş/çatışma, çevre vb.
gibi sorunlara yönelik katkısı, yorumu, desteği vs. yabana atılamayacak önemde
olduğunu söyleyebiliriz.
Ruhanilik
Papaların
‘ruhani’ sıfatıyla anılması, onların Hıristiyanlık dini bünyesinde, kurumsal
gelişme gösteren ve Peygamberleri Hz. İsa’dan neşet eden bir hiyerarşik
yapılanmanın ve bu hiyerarşiye içkin olan ‘otorite’nin varlığına gönderme
yapar.
Peygamberliğin
içkin olduğu ‘Ruhani’ sıfatıyla anılan Papaların varlığının, ‘seküler’ dünyada
devam etmesini önemli bir olgu olarak kabul etmek gerekir.
Seküler
dediğimizde, dünyevi olana karşılık gelecek bir kavramdan bahsettiğimiz
söylenebilirse de, bu kavramla ilgili izah ve açılımların zihinlerde özellikle
de, Müslüman dini kimliğine sahip bireylerin zihinlerinde pek de netleşmediğini
söylemek mümkün. Belki, bunu bir başka
yazıda ele almak gerekir...
Kendini
Hıristiyanlık dininin -tarihsel olarak- başlangıcıyla doğrudan irtibatlandıran
ve bunu kurumsal yapısı ile pekiştiren bir mezhep Katoliklik...
Yukarıda kısaca
değindiğim sekülerlik kavramını da yine, bu kilise yapısının tarihsel ve
geleneksel gelişimi içerisinde görmek mümkün.
Pazartesi günü
vefat eden Papa’nın ‘kilise bünyesindeki’ yani, dini çerçevedeki ismi Francis...
Ancak, Papa’nın
“seküler adı” Jorge Mario Bergoglio...
Bir Katolik
Hıristiyan bireyin ismindeki bu ayrım bile, bize Katoliklik inancı bünyesinde
din ve dünya ilişkisinin ayrışmasına bir örnek teşkil ediyor.
Tarihsel olarak
baktığımız da ise, zamanla kendini Hıristiyanlık ‘dini bilimler’ bağlamında
çalışmaya adamış ve bununla da kalmayarak, Hıristiyan dinini ‘mükemmel’ olarak
yaşayabilmeyi tercih etmiş bireylerin mekânlarını oluşturan manastırlar,
kurumsal olarak bize aynı şekilde dini ve dünyevi ayrışmasına dair klâsik bir
örneği teşkil ediyor.
Öyle ki,
manastırlara kapanan ve salt münzevi denilemeyecek, aynı zamanda ‘dini
bilgilere’ yoğunlaşan Katolik din adamları yani, rahipler kendilerini ‘din’i
alan içerisinde tanımlamışlardır.
Bunun yanı
sıra, yine Katolik mezhebi içerisinde yer alan ve benzer şekilde din adamlığı
yani, rahiplik sıfatını taşıyan ancak, yaşamını manastır kurumu fiziki sınırları
dışında geçiren kişiler “seküler rahip” olarak anılırlar(dı).
Tarihsel olarak
erken dönemlere ait bir kavramsal ayrışma olarak karşımıza çıkan bu adlandırma
çerçevesinde, kendi içerisinde “seküler rahiplerin” dindarlıklarının
sorgulanabileceği bir durum teşkil ettiğini söylemek güç.
Ancak, Batı
Hıristiyanlık gelişimi bünyesinde siyasal, toplumsal değişimler, dini yapı
içerisinde değerlendirilen kavramların örneğin, sekülerliğin aldığı bambaşka
bir kavramsal açılımı ortaya koymuştur.
Avrupa
dünyasının Ortaçağları’na damgasını vurmuş Katolik Kilisesi’nin, yaşanan pek
çok değişim ve travmaların ardından bugün post-modern dünyada yerini almaya
devam ediyor.
Bir devlet
yapısı altında faaliyet gösteren ve bu niteliğiyle ‘evrensel bir güç’ teşkil
eden Papalık kurumu, dini bağlamında ‘ruhaniliği’ ile öne çıkarken, Batı
Hıristiyan dünyası bağlamında, ‘seküler’ küresel sorunlara yaklaşımları,
din-dünyevi ilişkilerin seyri açısından gayet önemli bir duruma tekabül ediyor.
Papa Francis’in
ardından seçilecek yeni ‘ruhani lider’in, salt bir ‘dini’ lider olmakla
kalmayacağı, aksine çeşitli meziyetleriyle Katolik dünyasına liderlik
yapabilecek biri olmasına özen
gösterilecektir...
https://guneydoguasyacalismalari.com/papanin-olumu-the-demise-of-the-pope/

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder