3 Mart 2025 Pazartesi

Trump ve Zelenskyy görüşmesi sonrasında AB alternatif arayışında: ‘tarihi dönüm noktası’ / EU seeks alternative after Trump-Zelenskiy meeting: ‘historic turning point’

Mehmet Özay                                                                                                                            03.03.2025

Geçen Cuma günü Washington’da, Trump ve yardımcısı Vance’ın, Zelenksyy’i basının önünde, ‘sözlü ve beden dilleriyle kuşatmalarının’ yaşananların yansımaları sürüyor.

Washington’dan, apar topar ayrılan ve Cumartesi günü Londra’ya geçen Ukrayna devlet başkanı Volodymyr Zelenskyy’e, Avrupa Birliği’den verilen büyük destek, ABD ve AB arasında gayet önemli bir siyasal paradigma farklılaşmasının olduğunu ortaya koyuyor.

Bu farklılaşma, ABD yönetimi ile Avrupa Birliği arasında olduğu aşikâr.

Bununla birlikte, bu farklılaşmanın yeni olmadığı, ABD başkanı Donald Trump’ın, 2016-2020 ilk başkanlık sürecinde başladığı ve geçen ve özellikle de, Cuma günü yaşananların ardından, bugün çok daha belirgin bir şekilde gün yüzüne çıktığına kuşku yok.

Dönüm noktası

Bu yöndeki gelişmeyi en iyi izah eden yaklaşım ise, İngiltere başbakanı Keir Starmer’in “... Bugün, tarihi bir ayrım noktasındayız” cümlesidir.

Starmer’in bu yol ayrımı söylemini, iki şekilde değerlendirmek mümkün.

İlki, Batı bloğu içinde yer alan iki önemli aktör yani, ABD ve Avrupa Birliği arasında, Ukrayna işgali karşısındaki yaklaşımları bağlamında, önemli bir siyasal farklılaşmanın yaşanmakta olmasıdır.

Bu yazının konusu olmamakla birlikte, hatırlatmakta yarar var ki, ABD-AB siyasal bakış açılarının farklılaşmasının, Ukrayna’da olan bitenle sınırlı değildir.

Tam da bu durum, yani Ukrayna dışında, çeşitli bölgesel ve küresel gelişmeler karşısında Washington ve Brüksel ayrışmasının, 2016’dan başlayan süreçle değerlendirmekte fayda var.

İkincisi ise, Rusya’nın, 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana, Avrupa sınırları içerisinde en büyük işgal girişimini gerçekleştirmiş olması karşısında, AB bünyesinde ortaya çıkması beklenen yaklaşımdır.

Bu yaklaşım, öncelikle son dönemde, dağınık ve parçalı bir yapı arz eden AB’nin yeni bir siyasal paradigma tesisinde, acilen yeni bir birlik ruhuna duyduğu ihtiyaçta kendini ortaya koyuyor.

AB’de, yeni bir yaklaşımın siyasal temellerde belirlenip, bunun ekonomik ve de askeri boyutlarıyla gelişme göstermesi kaçınılmaz bir durum gibi gözüküyor.

Hatırlanacak olursa, sabık Almanya şansölyesi Olaf Scholz’un, Ukrayna’daki gelişmeler karşısında, ulusal askeri harcamaları önemli ölçüde artırma konusundaki açıklaması aslında, tam da yaşanması beklenen değişimin ipuçlarından birini oluşturuyordu.  

İngiliz başbakanı Starmer, gerektiğinde “kara ve hava gücümüzle Ukrayna’yı savunuruz” anlamına gelecek söylemini yabana atmamak gerekir.

Bu yaklaşım, -geçtiğimiz Cuma günü Trump’un, Zelenskyy’e “Biz savaş ortamından çekiliriz, ne haliniz varsa görürsünüz” sözünün ardından, Avrupa’nın, bir NATO üyesi olan ABD’den bağımsız olarak Ukrayna savunmasında yer alabileceğinin ilk ve ciddi ifadesi olarak kabul edilmelidir.

Bu açıklama, Avrupa Birliği’nde silahlanmanın önünü açacak önemli bir ifadedir.

Bir başka ifadeyle söylemek gerekirse, askeri savunma harcamalarının artırılması konusunda İngiliz başbakanı Starmer’in yaptığı açıklama, Avrupa’nın öncü ülkeleri arasında silahlanma konusunda ciddi bir bilincin oluştuğuna işaret ediyor.

Zirve

Pazar günü İngiltere’de yapılan ve Ukrayna devlet başkanı Zelenskyy’nin de katıldığı AB ülkeleri zirvesi son derece önemli bir gelişmedir.

Bu durum, Washington ile Brüksel arasında, üç yıldır Ukrayna’yı istila girişiminde bulunan Rusya’ya karşı ortaya çıkan, siyasal farklılaşmanın zirve noktasını oluşturuyor.

Bununla birlikte, hem Zelenskyy’den hem de özellikle, İngiltere başbakanı Starmer’den gelen açıklamalar ABD ile iplerin tam anlamıyla kopartılmadığını da ortaya koyuyor.

Bu yaklaşımın bilinçi olarak yapıldığını düşünüyorum.

ABD’ye davet

Nihayetinde, diplomatik tavır ve dilde büyük hata yapan Washington yönetimine karşı, aynı ve benzer dili kullanmaktan AB yetkililerinin kaçınması bilinçli bir tercih.

Böylece, ABD’yi Avrupa sathında olan bitenden saf dışı bırakmayı değil aksine, ABD yönetimini olan biten karşısında sorumlu davranmaya davet eden bir yaklaşım olarak değerlendirmek gerekir.

Bu yaklaşım, Pazar günkü zirvede, Avrupa liderlerinden anlaşıldığına göre, kaleme alınacak Ukrayna barış plânının akabinde Washington’a sunulması görüşünde ortaya çıkıyor.

Benzer şekilde, toplantıda Zelenskyy’nin “ABD medeni dünyanın lideri’dir ve Putin’e yardım etmeyecektir” bağlamındaki yaklaşımı, yine Trump yönetimini masaya çekme yönünde atılmış bir açıklamaydı.

AB liderlerinden ve Zelenskyy’den bu yaklaşımlarında gizli/açık ortaya konulan, kaleme alınacak barış anlaşmasının, Ukrayna toprak bütünlüğüne halel getirmeyecek şekilde olacağı vurgusu önemlidir.

Bu durum, Trump yönetiminin, bu gelişmelerin çok öncesinde, süreçte belirleyici olmasını arzu ettiğine kuşku olmayacak şekilde dile getirdiği, “... Ukrayna, Rusya’nın işgal ettiği topraklardan ümidini kessin” türündeki açıklamasıyla taban tabana zıd olduğu ortada.

Diktatör!

Küresel politika yapıcılık girişimlerinde Trump’ın ‘öteki’ liderleri veya ülkeleri hedef alırken kullandığı kavramları dikkatle incelemek gerekiyor.

Trump’ın, diplomatik nezaket ile rakibini önce ABD ve ardından, küresel kamuoyu önünde mahkum etmeyi hedefleyen bu açıkmalarına Ukrayna sorununda da tanık olundu ve olunmaya devam ediliyor.

Trump’ın, Zelenskyy’i “diktatörlükle” suçlayan açıklaması, Ukrayna’nın savaşa sokulmasında  ‘birincil aktörün’ Zelenskyy’nin olduğunu gizli/açık ortaya koyuyordu.

ABD-Rusya tarafları arasında Suudi Arabistan’da gerçekleştirilen toplantı öncesinde Trump tarafından gündeme getirilen bu ‘karalayıcı’ ifadeler, yapılan görüşmelerde ele alınan konuların başında -öyle anlaşılıyor ki, Rusya’ya işgal topraklarının hediye edilmesine bir meşruiyet sağlamayı hedefliyordu.

Trump, aynı yaklaşımı geçen Cuma günkü basın önünde de tekrarlamak suretiyle, Ukrayna’yı küresel kamuoyu önünde mahkum etmeye devam etti.

Geçtiğimiz Cuma günü başkan Trump ve yardımcısı Vance tarafından basın önünde yapılan toplantıda ‘abluka’ya alınan ve beden dili ve sözlü ifadelerle aşağılanmaya çalışılan Ukrayna devlet başkanı Zelenskyy’nin, Pazar günü başta İngiltere olmak üzere Avrupa Birliği’nin önemli organları ve liderleri tarafından desteklenmesini iyi değerlendirmek gerekiyor.

Trump’ın, Ukrayna topraklarında süren savaşı sona erdirme konusundaki yapıcı yaklaşımının bugün geldiği nokta, sorunun Ukrayna ile sınırlı olmayan boyutlarının ortaya çıktığını gösteriyor

Öyle ki, ABD yönetimi, Rusya ile -şimdilik kapalı kapılar ardında gerçekleştirilmekte olduğuanlaşılan- ve içinde ağırlıklı olarak ekonomi temelli ilişkilerin olduğu ikili ilişkiler karşısında, Ukrayna’yı kurban verme arzusunda.

Bununla birlikte, AB’den gelen tepkiler, Ukrayna sorununun kısa sürede bir anlaşmayla bitmek yerine, farklı alanlara evrilebileceğini ortaya koyuyor.

https://guneydoguasyacalismalari.com/trump-ve-zelenskyy-gorusmesi-sonrasinda-ab-alternatif-arayisinda-tarihi-donum-noktasi-eu-seeks-alternative-after-trump-zelenskiy-meeting-historic-turning-point/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder