1 Mart 2013 Cuma

Singapur Singapurlularındır!


Mehmet Özay                                                                                                                   21 Şubat 2013

Singapurlular yeni yılla birlikte yepyeni bir sorunla yüzyüzeler. Hükümet, kimi ülkelerin gelecek yirmi otuz yıl sonrasına dair projeksiyonlarına benzer bir çalışma ile Ada gündemini belirledi. Ada’nın dinamik varlığının nasıl bir nüfus yapısıyla sürdürülebileceğiyle alâkalı ‘Beyaz Rapor’ adı verilen 2030 yılı projeksiyonu parlamentoda yapılan tartışmalar sonunda birkaç hafta önce kamuoyuna açıklanmıştı.

Yirmi yıllık süre zarfında nüfusun %30’luk artışını ve bu oranın da yarısının yabancılardan olmasını öngören adı ‘Beyaz’ olan bu rapor, Ada halkı üzerine tabiri caizse ‘kara’ bir bulut gibi çöktü. Sorunun temelinde nüfusun kendini yenileyememesi, üretken nüfusun azalması karşısında çarenin ‘yabancı işçilere’ kapı açılması yatıyor. Bu kapı açılırken, ‘nitelikli yabancıların’ Singapur vatandaşlığına geçişlerinin sağlanması da bardağı taşıran son damla mesabesinde. İşte bu nokta, Ada’da bir milliyetçilik dalgasının yavaş yavaş uç vermesine neden oluyor.

Aslında son bir yıldır üzerinde sadece bakanlık odalarında değil, halka giderek toplum merkezlerinde halkla da temas içinde yoğun mesai harcanarak ortaya konan yol haritasının açıklanmasının ardında Ada’da ciddi bir muhalif söylem ve eylem dalgası baş gösterdi. Bu nedenle, son haftalarda parlamento’dan toplum merkezlerine kadar her yerde sohbete konu olan 2030’da ne olacağız sorusunun cevabı aranıyor. Uzmanların çıkışlarında temel nokta, insan ve çevre faktörünü göz ardı eden Rapor’un ‘niceliğin egemenliğine’ terk edilmiş olması yatıyor. Örneğin, milli aidiyet, kimlik gibi hususların hiç tartışılmaması büyük bir eksiklik addediliyor. Bunda haklılık payı yok değil... IT’ci dahi olsa, bir Hintlinin, bir Almanın, bir Avustralyalının Singapurlu olmaklığının neye tekabül edeceği tartışmalı.

Özellikle son yarım yüzyıldır gerçekleştirilen agresif gelişimci politikalar sayesinde Ada’nın sadece yatırımcılar için değil, nitelikli ve de azımsanmayacak ölçüde düşük nitelikli iş gücü akını karşısında nüfus hareketliliği Singapurluların aleyhine işleyen bir sürece işaret ediyor. 1965 yılındaki bağımsızlıktan bu yana Ada’yı yöneten Halkın Eylem Partisi (PAP)’nin bugünkü hükümeti, Ada’nın bitip tükenmek bilmeyen kalkınmacı ve de yüksek yaşam standartlarını sürdürme gibi hedeflerinden ferâgat etmeyeceğine vurgu yapıyor. İşte bu nedenle Başbakan Lee Hsien Loong, konuyla ilgili olarak geçenlerde yaptığı bir açıklamada, 6.9 milyonluk hedefin ‘agresif’ bir senaryo olduğunu yani, tüm çalışmaların böylesi bir olumsuz senaryoya hazırlık babında olduğunu ifade etti. Aslında Lee’nin bu açıklaması, halktan gelen tepkileri yatıştırmaya matuf bir çıkış olduğu aşikâr ve temelde hükümetin ‘agresif’ kalkınmadan vazgeçmeyeceği dikkate alındığında hükümetin bu nüfus hedefinden asla sapmayacağı hakim bir görüş. Bunun resmi kanıtı da, parlamentoda uzun süren tartışmaların ardından tüm PAP milletvekillerinin ‘Evet’ oyuyla Rapor’un kabul edilmiş olması.

Bu gelişme, hükümetin 2030 yılı nüfus plânlamasını resmen kamuoyuyla paylaşmasıyla alevlendi desek yeridir. Bir yıl gibi uzun bir süre çalışılan bir projenin bugün geldiği nokta, Ulusal Aile Konseyi Başkanı’nın da dile getirdiği üzere, yönetim ile halk arasında büyük bir görüş ayrılığını ortaya koyuyor. Bu nedenle, hükümetin nüfus politikasını içeren seksen sayfalık ‘Beyaz Dosya’... projesini kabul etmeyen muhalefet sadece parlamento görüşmelerinde yoğun eleştiriler yöneltmekle kalmıyor, aynı zamanda, gözlemcilerin ifade ettiğine göre, muhalefet tarafından uzun yıllar sonra doğrudan hükümeti hedef alan protesto yürüyüşlerine tanık olunuyor. Eleştirilerin başında ise, böylesine önemli bir çalışmanın parlamentoda yeterince tartışılmadan hükümetin bir oldu bittiye getirdiği görüşü geliyor.

Gelişmelerin özeti şöyle: Hükümet 2030 yılında nüfusun 6.9 milyon olmasını hedeflerken, bu nüfusun bir bölümünün göçmen işçi statüsündekilere ayrılacağını açıkladı. Tabii bunun rasyonalitesi Ada’nın gelişimci politikalarında önemli yer tutan ve mevcut alt yapı çalışmalarını günün gerektirdiği koşullara taşıyacak yapılanmalar kadar, son derece komplike kamu ve özel yatırım sektöründe kimi çalıştırılacağıyla ilgili. İşçi Partisi’nin (WP) başını çektiği muhalefet ise, fahiş nüfus artışına karşı çıktığı gibi, ülkede yabancıların varlığına bir an önce kısıtlama getirilmesi ve çalışma hayatında Singapurluların istihdamına ağırlık verilmesi görüşünü dillendiriyor. İstihdam derken, ‘ak saçlıların’ da ilerlemiş yaşlarına rağmen, iş hayatında yer alabilmelerine olanak tanıyacak çalışmaları öncelliyorlar. Parti başkanlığını yürüten Sylvia Lim, hükümetin ekonomik büyüme adına, öncelikler arasında yanlış bir seçim yaptığını dile getiriyor. Öte yandan, protesto yürüşlerinde gençlerin “Singapur Singapurlularındır!” yazılı pankartlar taşıması, sorunun giderek ‘milliyetçi’ bir damara doğru kaydığını gösteriyor. Tabii bu bağlamda içinde Çinlisi, Malayı, Hintlisi, Sri Lankalısı, Endonezyalısı ile etnik çoğulculuğa dayalı Singapur’da milliyetçilik de neyin nesi diye sorulabilir. Ancak bunu tartışmayı bir başka yazıya erteleyelim ve Dosya’ya bakalım...

Dosya’da, üst düzey üretkenliği sağlayacak şekilde mevcut işgücünün %30 artışı öngörülüyor. Bu ne demek? Şu an 5.3 milyon olan nüfusun 6.9 milyona çıkartılması demek. Ortada giderek doğurganlık oranının düştüğü -ki bu oran Ada’da 1.2 civarında-bir durum söz konusu. Yani bu oranla Ada’nın nüfusunu yenilemesi mümkün değil. Hükümet bu sorunun üstesinden gelmek için bir çalışma yapmış olsa da, halkın derdi başka. Konut ve ulaşım sorunu, Eğitim düzeyinin dolayısıyla yaşının yükselmesine paralel olarak evlilik yaşının yükselmesi kadar, evlilik olgusunu gündemlerine almayan bekârların çoğalması, öte yandan ‘ak saçlılar’ toplumuna evrilmesi gibi yepyeni toplumsal sorunlar karşısında hükümetten büyük beklentiler içerisindeki halk, yukarıda dile getirilen işgücü açığa dolayısıyla dışarlıklıların bu açığa dolduracak yoğun kapasitelerini gündeme getirilmesine tepkili.

İşte sorunun temeli de burada ortaya çıkıyor. Her ne kadar, 1960’dan bugüne Gayri Safi Hasıla’da 48 kat arışla ultra-kalkınmış bir ekonomi, alt yapısı çağ üstüne çağ atlamış bir görünüm sergileyen Ada gerçekliğine karşılık, bu fotoğrafın görünmeyen yüzünde işsiz, az gelirli, düşük eğitimli vb. niteliksizlerle boğuşan bir kitlenin sözcülüğünü İşçi Partisi üstlenmiş gözüküyor. İş nüfus olunca sadece politikacılar konuşmuyor Ada’da. Biyologlar, sosyologlar, nüfus ve şehir plânlamacıları kısaca ilgili her kesimden görüşler gelmeye başladı. Bu profesyonlerin neyi tartıştığını aşikar kılma adına şu günlük gözlemleri paylaşmakta yarar var. Ada’da lüks üstüne lüksün binmesiyle ev fiyatlarının fahiş seviyelerde seyretmesi nedeniyle yolunu bulan Causeway’ın öte yakasına, yani Cohor Bahru’nun yeni iskân alanlarına kaçıyor. Cohor Bahru-Ada arasında her gün yaşanan gidiş-gelişlerin neden olduğu yoğun trafik kadar, Ada’nın çeperlerinden merkezdeki iş merkezlerine büyük bir akının yaşandığı sabah ve akşam saatlerinde bırakın üçer dörder şeritli otobanları, yer üstüsü yer altısı ile her türlü kamu ulaşım araçlarındaki inanılmaz kalabalık zaten bugünden Singapurluların nasıl bir ızdırap yaşadıklarını ortaya koyuyor. Hele bir de Ada’nın kaçınılmaz işgücü pörtföyünde azımsanmayacak bir yeri bulunan Malezyalıların sabah akşam Cohor Bahru-Ada gidiş gelişlerinde Causeway’da yaşanan hercümerc, eğitimli eğitimsiz yüksek sesle ‘eleştirel bir mentaliteye sahip olmayan’ bu işçi gürûhunun “çile bülbülüm çile” şarkısının Mandarince, Malayca ve Tamilce versiyonunu dillendirmeseler de içlerinden geçirmelerine neden olduğuna kuşku yok.

Ada halkı önümüzdeki haftaları ve ayları da nüfus, eğitim, kalkınma, yabancı işçi göçü, vatandaşlık, yaşlanan toplum, düşük doğum oranları, yükselen milliyetçilik gibi konular çerçevesinde epeyce tartışmayla geçireceğe benziyor.

http://www.dunyabulteni.net/?aType=haber&ArticleID=248261

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder