24 Mart 2013 Pazar

Modern Malay Yayıncılık Tarihine Kısa Bir Bakış


Mehmet Özay                                                                                                                   24 Mart 2013

Malay dünyası dediğimiz coğrafi bütün genel itibarıyla Hint Okyanusu ile Pasifik Okyanusu’nu birbirine bağlayan bir başka deyişle Asya’nın Hindistan ve Çin gibi iki büyük medeniyetine ev sahipliği yapan ülkelerini deniz yolundan birleştiren Malaka Boğazı’nın kuzey ve güneyinde kalan ve adalar topluluğunu içine alır. Bugün nüfusu altıyüz milyonu bulan bu coğrayfa çok çeşitli ırkları bağrında taşımasıyla dikkat çektiği gibi, tarih boyunca Hinduizm, Budizm, Konfüçyanizm, İslam ve Hıristiyanlık gibi kadim dinler, birbiri ardı sıra bölge halklarının bireysel ve toplumsal yaşamlarına ve toplum yapılarına renk vermiş medeniyet dinamiklerini oluşturur. İşte bu süreç, aynı zamanda bölge halklarının yazılı dille, yazılı metinlerle karşılaşmalarının da tarihin oluşturur. Bu girişin ardından, yazıda konu edilecek olan modern dönemde Malay dünyasında yayıncılık faaliyetinin nasıl bir sürece tekabul ettiği üzerinde kısaca duracağım. Konuyu biraz daha daraltma adına, Malay Yarımadası, Malaya veya İngiliz Malayası olarak da anılabilecek toprak parçası üzerindeki gelişmeleri konu edineceğim. Bu toprak parçasının batısında Penang Adası, güneyinde Singapur Adası yukarıda zikrettiğimiz Hind-Çin medeniyetlerinin ilk birleşme noktaları olarak da zikredilebilecek önemli kara parçaları niteliğindedir. Bu özellikleri, İngilizlerin 1786 yılından başlayarak Malaya’daki varlıklarının da ilk nüvesini teşkil eder.

Bu minvalde modern dönem dediğimiz tarih dilimini İngilizlerin bu coğrafyaya nüfuzuyla başlatmakta fayda var. Daha öncesinde Portekiz ve Hollanda varlıklarının da bir şekilde önem arz ettiğini göz ardı etmemekle birlikte, İngiliz varlığının kalıcılığı, kapsayıcılığı ve bir anlamda ‘bütünleştiriciliği’ gibi hususiyetleri dikkate alarak böylesi bir ayrıma gittiğimi söylemeliyim.

“Bu süreçte yayıncılık faaliyetleri nasıl gelişme gösterdi?” sorusu bu yazının çerçevesini belirliyor. İlk etapta İngilizlerin kendi idari yapılanmaları muvacehesinde ihtiyaç duydukları kanun vb. yayınlar; Hindistan, Bengaldeş, Burma, Malaya -ki burada Singapur’u ayrı olarak değerlendirmekte fayda var- ve Çin hattındaki İngiliz varlığının haberdarlığı bağlamında gazetecilik/dergicilik; yerli halkların eğitimi konusundaki çabalar doğrultusunda ders kitaplarının gerek yerli kaynakların transkripsiyonu gerekse İngilizce kaynakların tercümesi bağlamındaki yayıncılık faaliyetleri dikkat çekmektedir. İngiliz varlığı derken ‘seküler’ ve ‘dini’ çevreler ayrımının kaçınılmazlığına vurgu yapılmalıdır. Yönetim çevrelerinin içinde yer alacağı bir seküler varlık karşısında; bağımsız, yarı bağımsız, ve ‘işbirlikçi’ konumundaki çeşitli misyoner kuruluşlarının varlığının yayıncılık faaliyetindeki yeri yadsınamaz.

Bu açılımlardan eğitim kurumunun başlatılması, geliştirilmesi hususiyeti üzerinde ayrı bir şekilde durmayı hak ediyor. Çünkü eğitim faaliyetinin İngiliz dünya görüşü, politikası, kültürü, ahlâkının Malay halklarına şu veya bu şekilde aktarımında başat rol oynadığına kuşku yok. Tabii burada ‘tek yönlü’ bir ilişkiden bahsedilemeyeceğini de hemen belirteyim. Yani, İngilizler sadece yüklenici, Malay toplulukları da alıcı konumunda değil.

Peki ilk okul nasıl başladı? 21 Ekim 1816 tarihinde Papaz R. S. Hutchings’in inisiyatifle Penang’de açılan ve adına Free School denilen eğitim kurumu dikkat çeker. Adına ‘Free’ denmesi, ücretsiz olmasından değil, Penang’de yaşayan değişik ırk ve dinden ailelerin çocuklarının tümüne eğitim hizmeti vermesi dolayısıyladır. Kısa süre zarfında Malaka, Singapur’da ‘Free School’un benzerlerinin açılacağı görülecektir. Bu okulların öğretim dili İngilizce olması kadar, bölgenin ortak dili (lingua franca) Malay dilinin yerli/göçmen tüm kitlelerce şu veya bu şekilde pratikteki kullanımı dolayısıyla öğretim kurumda bir yeri olmuştur. Bu öğretim dilleri, aynı zamanda yayıncılık konusunda nasıl bir çaba içine girildiğine de işaret etmektedir.

Eğitim yapılanmasının ilk kurumu olan Free School’dan sonra özellikle Thomas Stamford Raffles’ın daha Singapur’daki varlığının ilk günlerinden başlayarak üzerinde durduğu husus yerli halkların eğitim işi olmuştur. bu noktada, Raffles’ın sıradan bir sömürge yöneticisi olmadığı, -yeni sömürgecilere taş çıkartacak şekilde- yerli halkların dili, dini, kültürü, toplum yapısı, yönetimi gibi alanlarda önce öğrenme çabası, ardından bunun üzerinden toplumu dönüştürme projesini hayata geçirme gibi kapsamlı politikalar geliştirmenin de ‘adı’ olduğu unutulmamalıdır. Bu noktada eğitim kurumlarının inşasında Papaz Hutchings ve yönetici Raffles’ın öncülüğü herhalde dikkatlerden kaçmayacaktır. Süreç, kimi intikalara rağmen devam etmiş ve akabinde Müslüman Malay çocuklarına kendi dillerinde öğretim hakkının -biraz da zorla- verilmesiyle gelişme göstermiştir. Bu ikinci aşamanın “Malay ana dilinde eğitim” (Malay vernacular school) ile başta Penang, Singapur, ve Malay Yarımadası’nın Batı kesiminde yaygınlık kazanmıştır. Bu gelişme eğitim yayıncılığının da tabiri caizse ‘patlama noktası’ olmuştur. Malay dili, bir yandan asli özelliği itibarıyla Arap harfleriyle yazılan ve ‘Javi’ denilen türü kadar, zamanla İngilizlerin inisiyatifiyle Latin alfabesine geçişi ‘devrimsel’ boyutta değil ‘evrimsel’ çerçevede gerçekleşmiştir. Öyle ki, bu dil politikası yayıncılık alanında da çeşitliliği gündeme getirmiştir. Eserler javi olarak yayınlandığı gibi, latin alfabesiyle de üretilmesi de zamanla uygulama getirilmiştir. Yayıncılığın katkısı “Malayca eğitimin” ilk safhasından itibaren ihtiyaç duyulmuş kurumsal bir özellik gösterir.

Misyoner okulları, ardından sömürge yönetiminin inisiyatifle açılan ve seküler eğitimin nüvesi olarak da bilinen İngiliz okullarında şu veya bu şekilde İngilizce öğretim materyallerinin karşılanması mümkün olsa da, Malayca (Bahasa Malayu) ders kitabı bulmak mümkün olmamıştır. Bu, Malayca çalışmalar olmadığı anlamına gelmiyor elbette. Yakinen bildiğimiz üzere, Malay dünyasının İslamlaşma sürecinin -ki bunun 16. ve özellikle 17. yüzyıl boyutları büyük önem arz eder- el yazma eserlerin kimi dini eğitim kurumlarında kullanımını gündeme getirmiştir. Ancak bu eserlerin ‘modern’ alet/araçlarla baskısının yapılması 19. yüzyılda İngiliz ‘müdahalesine’ kadar mümkün olmadığı da ortadadır. 1850’lere gelindiğinde eğitim yayıncılığına duyulan ihtiyaç kronikleştiği görülür. Ve böylece ilk baskı çalışmaları, Malay el yazmalarının transkripsiyonu ve ‘Binbir Gece Masalları’ türünden Arap edebiyatının kimi eserlerinin tercümesiyle başlar.

Sözlük çalışmalarının bu sürece katkısı büyük olmuştur. 19. yüzyıl sonlarında R. J. Wilkinson’ın bu alandaki katkısı, belki de yaklaşık bir yüzyıl öncesinde William Marsden tarafından yapılan sözlük çalışmasından sonraki en kapsamlı eser niteliği taşır. Wilkinson, tıpkı selefi gibi bu çalışmasını Malay edebiyatının önemli eserlerini tarayarak ortaya koymuştur. Wilkinson’un katkısı bununla da bitmemiş, Malay Okumaları (Malay Readers) yayını dönemin okullarında temel eserler olarak kabul görmüştür. Bu sürecin bir diğer aşamasında Frank Swettenham’ın “Vocabulary of the English and Malay Languages” adlı 1914 yılında yayınlanan çalışmasının da kıymetine değinelim.

Bugüne kadar yayıncılığı devam eden bölgenin en önemli gazetesi ‘The Straits Times’ın 1845’de İngilizce yayını; çeşitli öğretim kurumlarının gelişmesine paralel olarak eğitim yayıncılığının gelişmesi; edebiyata olan ilginin artışıyla doğu-batı edebiyatının örneklerinin yeni baskılarının gündeme gelmesi yeni bir sektörün doğuşu demektir. 19. yüzyıl sonlarına gelindiğinde artık klasik bir eser olan Malay Tarihi (Hikayat Tanah Malayu), Hikayat Abdullah, Abdullah’ın Seyahati (Pelayaran Abdullah), Hikayat Jahidin gibi yerli Malay edebi eserleri ve Hikayat Dunia (Coğrafya), Malay Reader, Matematik (Malay Arithmetic) vb. ders kitapları arasında yerini alır. Buna ilâve olarak Robinson Crusoe gibi İngiliz edebiyatının ürünleri de Malaycaya çevrilir.

Tabii bu çeviri çalışmalarının odağında misyoner okullarının, başta İncil olmak üzere, Hıristiyanlığın temel eserlerinin -ve de vaazların- Malaycaya çevrilmesine vurguyu ihmal etmeyelim. Misyonerlerin erken dönem yayıncılığı içerisinde kayda değer bir yeri olan “Bustan Arifin” (The Garden of the Wise Men) adlı gazetenin erken döneme ait bir  çalışma olduğu unutulmamalıdır. Hem Javi hem Latin baskısı olan bu çalışma 1821 yılında Singapur’da yayınlanmıştır. Misyoner çevrelerinde William Shellabear, Papaz Keasberry yayıncılık alanındaki katkıları kayda değer olmuştur. Shellabear, mensubu olduğu Metodist Misyon’un başında uzun yıllar çalışmaları ile dikkat çeken ve bu anlamda Malay dilinde yayıncılığı öncelleyen bir isimdi. Bu ilgisi onu Hıristiyan hikâyelerini, klasik Malay edebiyatının önemli formu “syair” tarzında kaleme alacak kadar gelişme kaydetmesine neden olmuştur.

Malayca gazetecilik faaliyetlerinin sürece katkısı, Malay dilinin sosyalleşmesi, okur yazar kesiminden sıradan halka doğru yayın faaliyetinin genişlemesi gibi özellikler dikkate alındığında dikkat çekicidir. Bu çerçevede ilk Malayca gazetinin 1876 yılında yayına başladığı görülür. Bu alanda önemli çalışmaları ile biinen William R. Roff, 1876-1941 yılları arasında otuzaltı yayına ulaşır. Malay gazeteceliğinin 19. yüzyıl sonlarında tam anlamıyla patlama yaşandığını söylersek yanılmış olmayız. Bir yandan eğitim alanındaki ‘reformlar’, bir yandan Malay siyasi elitin yaklaşımlarındaki değişim, genel itibarıyla toplumsal dönüşümlerin hız kazanmaya başlaması gibi faktörlerle yayıncılık Singapur dışına taşarak Yarımada’nın önemli merkezlerinde de görülmeye başlanmıştır. Örneğin, Pahang’daki yayıncılık faaliyeti Borneo Adası’na ulaşacak boyutlara ulaşmıştır.

Peki bu sektörde kimler rol aldı? Misyonerler, İngiliz yöneticiler derken bu süreçte Çinlileri, adına Peranakan denilen Hindistanlı ve Arap Müslümanlar, yerli Malay Müslümanların zamanla bu sektörde şu veya bu şekilde yer aldıkları görülür. İşi teknik boyutta görüp katkıda bulunanından, yayıncılık pazarının gelişmesinden ilhamla ‘yatırım’ olarak değerlendirenine, entellektüel ve bir ideal olarak ele alınına kadar çeşitli nedenlerle yayıncılık alanına katkılar zamanla giderek artış göstermiştir.

http://www.dunyabizim.com/Manset/12815/malay-yayinciligina-kimlerin-katkisi-olmus.html

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder