18 Temmuz 2012 Çarşamba

ASEAN’da Küresel Paylaşım


Mehmet Özay                                                                                                              12 Temmuz 2012

Dünyanın kimi bölgelerindeki ‘sıcak’ gelişmelerle, Avrupa Kıtası’ndaki ve ABD’deki ekonomik durgunluğa karşın, Güneydoğu ve Doğu Asya’nın ‘ekonomik’ gelişmişlik ve hammadde kaynaklarının görece bolluğundan ve paylaşımındaki anlaşmazlıklardan kaynaklanan çatışma riski gündemde zaman zaman yer alıyor. Avrupa’da sosyal kargaşadan bahsedilecekse bunun yegâne nedeni ekonomik istikrarsızlık olacağına kuşku yok. Öte yandan, Güneydoğu ve Doğu Asya’da olası bir anlaşmazlık ve hır-gür’ün potansiyel zenginliğin paylaşılamamasından kaynaklanacağı öngörülebilir. Öyle ki, bu paylaşım ‘savaşında’ sahnede yer olacak olanlar sadece bölge ülkeleri ile sınırlı kalmayacak...

Her ne kadar, ASEAN Genel Sekreteri Surin Pitsuwan Avrupa’ya ve ABD’ye atfen “ekonomik durgunluğun yakalarına yapıştığı bölgeler” göndermesinde bulunurken, bölgeyi benzer veya dolaylı bir krizin vurmayacağını kim garanti edebilir. Bunanla birlikte, bu iki bölgede, yani Güneydoğu ve Doğu Asya’da yaşanan hafif şiddetteki krizin orta ve uzun vadede, tıpkı Ortadoğu’dakine benzer bir sonuç doğurup doğurmayacağı sorusu cevap beklerken, bir yandan da kimi çevrelerce olası bir çatışmanın doğuracağı telafisi güç sonuçlardan önce tarafları ‘ikna’ya dair girişimler yok değil.

Tüm bu ihtimaller gölgesinde Güney Çin Denizi’nde yaşanan kıta sahanlığı problemi bugünlerde ASEAN özelinde yeniden gündemde. Dün, yani 11 Temmuz Perşembe günü Kamboçya’nın başkenti Phnom Penh’de yapılan 45. ASEAN Dış İşleri Bakanları toplantısında söz konusu sulardaki gerginliğe çözüm arayışları gündeme geldi. Güney Çin Denizi’ndeki sorunun ASEAN’ın ilgilendirmesinin en önemli yanı, Taiwan’ın dışında soruna taraf olan Brunei, Malezya, Filipinler ve Vietnam’ın ASEAN’a üye ülkeler olmasıyla alâkalı. Taraf ülkeler dikkate alındığında, aslında sorunun Çin’in teritoryal genişleme stratejisiyle sınırlı olmadığı, aksine, yukarıda zikredilen ve ASEAN içinde ‘birlik’ teşkil eden ülkeler nezdinde de gizliden gizliye problemin varlığı hissediliyor. 

Aslında sınır anlaşmazlıkları deniz kıta sahanlığı ile bitmiyor. Bu bağlamda, Tayland-Myanmar arasında yaşanan savaşlar, yakın geçmişte Tayland ve Kamboçya arasında gündeme gelen sınır çatışması ile Malezya ve Endonezya’nın mütemadiyen nükseden dalaşları hatırlanabilir. Ancak Güney Çin Denizi’deki sorunun küresel çapta önem kazanmasının ardında, ABD’nin ve de dolaylı olarak Avrupa Birliği’nin bölge ülkeleri nezdindeki çıkar ilişkilerinin baskın rol oynadığı görülüyor. Bir yandan Çin’in Güney Çin Denizi’ndeki sorunu ASEAN ile görüşmek yerine, tekil ülkeler nezdinde yaklaşımları tercih etmesi sorunun bölgesel ve küresel bağlamda ele alınmasının önünü tıkayacağı düşünülebilir. Bununla birlikte, ABD’nin de bir karşı hareket olarak, aslında II. Dünya Savaşı’ndan sonra ve “Vietnam” bağlamında başlayan bir sürecin uzantısı olarak bölge ülkeleriyle tekil ilişkileri uzunulmamalı. Örneğin, malum ‘adalar’ krizi nüksetmesiyle Filipinler’le ortak deniz tatbikatı kadar, Tayland, Singapur ve Vietnam’la yenilediği ilişkilerde bölge üzerinde siyasi ve askeri stratejilerini ASEAN dışında geliştirmeye matuf girişimler olarak değerlendirilmelidir. Sorunun siyasi çözümünde Vietnam ve Filipinler yönetimlerinin sunmaya çalışacakları “konsensüs taslağının” ABD’den bağımsız kaleme dökülmeyeceğini tahmin etmek güç değil.  Öte yandan,  ASEAN’a üye yukarıda adı geçen ülkelerin bu ‘adalar’ sorununu kendi içlerinde çözüp çözemeyecekleri ise şimdilik meçhul.

Kamboçya’daki ASEAN toplantısından yaklaşık bir hafta (7-8 Temmuz) önce Beijing Tsinghua Üniversitesi’nde Dünya Barış Forumu toplantısı düzenlendi. Önemli ülkelerin eski başbakanları ve dışişleri bakanlarının katıldığı ve Çin Devlet Başkan Yardımcısı Xi Jinping’in açılışını yaptığı “Barış-Güvenlik ve İşbirliği” konulu iki günlük forumda Asya-Pasifik Bölgesi de kaçınılmaz olarak yer aldı. Xi Jinping, bölgesel güvenlik konusuna eğilirken tüm ülkelerin işbirliği ve sorumluluk bilinciyle hareket etmesine vurgu yaptı. Çin’in, böylesi üst düzey bir toplantıya ilk defa sahne olması dikkat çekici. Tiannenman ‘baskını’ hafızalarda netliğini korurken, Hong Kong siyasetine nüfuz girişimlerinde bulunan, henüz birkaç yıl öncesinde Urumçi’deki katliam gerçekleştiren ve halkının demokratik taleplerini ‘sert’ karşılık veren Çin gibi insan hakları konusunda şaibeli bir ülkede böylesi bir dünya barış forumunun gerçekleştirilmesi oldukça ilginç. Elbette böylesi toplantıların ‘stratejik’ öneminden bahsedilemeyeceği söylenemez. Tüm bu ‘zulümlerinin’ farkında olan Çin yönetimi, dünya ile kurduğu ilişkilere yeni boyut kazandırma adına benzer süreçleri gündeme getirmekte tereddüt etmeyecektir. Öte yandan, bu husus, toplantıya katılan Malezya eski Başbakanı Abdullah Ahmad Badawi’nin konuşmasında dolaylı olarak gündeme geldi. Badawi, Çin’in ekonomi ve siyasette küresel bir güç teşkil ederken, bunun getirdiği bir sorumluluğun dünya barışına yapıcı bir katkı olarak yansımasının göz ardı edilemeyeceğini ve böyle bir beklentinin olduğunu ifade etti.

Birbiriyle oldukça bağlantılı bu iki girişimin salt Güneydoğu ve Doğu Asya ülkelerinin katılımına konu olmadığını da hatırlatalım. Kanada’dan Avustralya’ya, Rusya’dan Japonya’ya, ABD’den Avrupa Birliği’ne değin dünyanın ana-arter ülke ve bölgelerinden katılımlarla neredeyse dünya kongresi şeklinde geçen ASEAN Dış İşleri toplantısı daha çok, ASEAN ve ilgili ülkeler ekonomik işbirlikleri konseylerinin toplantıları ile Mekong-Hindistan Ekonomik Koridoru oluşturulması şeklinde somutlaşan ülkeler ve bölgesel arası ekonomik ve siyasi işbirliğiyle, çok-uluslu şirketlerin mallarını 600 milyon nüfuslu ASEAN içinde ve özellikle de son dönemin gözde kalkınma hamlesine namzet Hind-Çini’ne veya Mekong Havzası’nda altyapı çalışmalarına odaklanırken, özellikle Çin’den, Myanmar’a, Filipinler’den Tayland’da değin bölge ülkelerindeki temel insan hakları, Müslüman unsurların maruz kaldığı ayrımcılık ve şiddet, etnik azınlıklar meselesi, gelir dağılımındaki eşitsizlikler vb. konular üzerinde durulmayı bekliyor.


http://www.dunyabulteni.net/?aType=haber&ArticleID=218346

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder