6 Mayıs 2018 Pazar

Malezya’da seçim ve liderlik / Elections and leadership in Malaysia

Mehmet Özay                                                                                                                      06.05.2018

Malezya’da 9 Mayıs Çarşamba günü yapılacak seçimlerin sonuçları merakla bekleniyor. Alınacak sonuçlar her halükârda ülkenin yakın ve orta vade geleceğine damgasını vuracak. 62 yıldır aynı siyasi oluşuma ve söylemlere tanık olan Malezya halkının bu kalıplaşmış siyasette bir değişime yeşil ışık yakıp yakmayacağı önemli. Demokrasinin açtığı kulvarda şayet seçmenler böylesi bir değişime yol açarsa, bunun Malezya toplumsal evreninde ne gibi yapılaşmalara yol açacağı hiç kuşku yok ki, farklı etnik yapılar için değişik anlamlar taşıyor.

Farklılaşmış toplumsallıklar
Genel yaklaşım farklı etnik yapılar çerçevesinde ortaya konmuş olsa da, her etnik yapının kendi içinde de ayrıştığına dikkat çekmekte fayda var. Malezya politikasını zorlu ve bir o kadar da karmaşık kılan biraz da bu hususiyet olsa gerek. Malay, Çinli, Hintli ve Borneo Adası’ndaki farklı etnik yapıların mevcut siyasi ortam ve seçim sonrası beklentileri arasında farklılıklar bulunuyor.

Siyasi iktidarın büyük ortağı Birleşik Malay Ulusal Organizasyonu’nun (UMNO), özellikle ülke politikasında yaşanan en daralma anlarında gündeme taşıdığı ‘Malaylılık’; ‘din yani, Müslümanlık’; ‘toprağın asli unsuru olmaklık’ gibi değerler kırsal ve şehirli Malay-Müslümanlar için farklı şekilde algılanıyor.

Kırsaldaki Malay-Müslümanlar toprağa bağımlı olmakla kalmıyorlar, bağımsızlıktan bu yana haklarının yegâne koruyucusu olarak kabul ettikleri veya ettirilen UMNO’ya da bağlılıkta devamlılık göstermeleri bekleniyor. Acaba bu durum, şehirli Malay-Müslümanlarda niçin farklı bir şekilde tezahür ettiği ise sadece seçim dönemlerinde sorgulanması gereken bir duruma tekabül etmiyor.

Malaylılık-Malezyalılık
Demografik olarak ülkenin ikinci büyük kitlesini oluşturan Çinli etnik yapıya kısaca göz atalım. Bağımsızlık öncesi yapılaştırıcı güçlerinin karar mekanizmalarıyla ülke ekonomisindeki rolleriyle sınırlandırılmış olan Çinli etnik yapı, aradan geçen yarım yüzyılı aşkın sürede yaşanan bölgesel ve küresel tüm değişimler karşısında bu mevcut durumun, onların bir şekilde varoluşlarını da sınırlandırdığını söylemek mümkün.

Bu bağlamda, sömürgeciliğin sona erdirilip yerine yeni bir ulus devlet inşa etme sürecine karar veren güçlerin iktidar bölüşümünün izlerinin devam ettiği görülür. Öyle ki, bu yapı, bu toprakların yönetim hakkını asli unsurları kabul edilen Malay-Müslümanlara verirken, ekonomide zaten önemli bir yapılaşma sergilemiş olan Çinli azınlığı bu alandaki varlığına devamında karar kıldı.

Bu iktidar ve ekonomi bölüşümünün daha başından sorunlara yol açtığının ipuçlarını, bağımsızlık öncesinde UMNO lideri Dato Onn bin Cafer’in nasıl bir siyasi parti yapılaşması istemesinde; ayrıca, 1963-1965 birlikteliği sırasında Singapur’lu lider Lee Kuan Yew’ın niçin Ada’yı Malezya Federasyonu’ndan ayır/t/mak zorunda kaldığıyla irdelemek mümkün. Malay egemenliği ile Malezyalılık olgusunun bir türlü birarada var olamadığı bir ortamda Çinli etnik azınlığın durumu, kendini bir ulusa ait hissedip hissetmemekle bağlantılı hale geliyor.

Bu iki temel yapının ötesinde ve dışında yer alan irili ufaklı etnik yapıların benzer nedenlerle ve bağlamlarla açıklanabilecek merkezle ilişkileri, aslında ülkenin bir ulus devlet yapısı kazanıp kazanmaması sorununun ele alınmasını şart koşuyor. Bu bağlamda, önümüzdeki Çarşamba günü yapılacak olan seçim, söz konusu bu farklı yapıları belki de kendinde bir birleşmeye götürüp götürmemesiyle önem kazanacak. Bu durum, hiç kuşku yok ki, zaman zaman tartışma konusu yapılan Malezyalılık olgusunun bu seçim atmosferi ve sonuçlarında nasıl bir karşılığa tekabül edeceğiyle bağlantılı.

UMNO ve köklü duruş
Ulusal Koalisyonun 62 yıllık iktidarına rağmen, liderlik krizi ve buna eklemlenen siyaset yapma biçimi ve ekonomik kalkınmanın paylaşımındaki adaletsizlikler bugün seçim öncesi konuşulan konuların başında geliyor. Bunun temellerini ise, yukarıda özetle dikkat çekilen bağlamlar içerisinde değerlendirmek ve anlamlandırmak gerekiyor. Liderin yani bu çerçevede Başbakan’ın liderlik profilinin 62 yıllık yapılaşması içerisinde UMNO’nun köklü duruşundan bağımsız bir nitelik taşımıyor.

Aksine, UMNO’nun üzerinde yükseldiği varsayılan temellerin devam ettiriciliğiyle Başbakan vazifesini icra ediyor. Ancak bu durum, ulusun başbakanı olmakla, UMNO’nun başbakanı olmak gibi ince bir ayrımla kendini sorunlu bir alana konuşlandırıyor. Zaten öyle olmasaydı, ne Dato Onn bin Cafer parti başkanlığından ayrılır, ne de Singapur Malezya Federasyonu’nu terk etmek zorunda kalırdı! Ya da 13 Mayıs 1969 anarşi ortamı gündeme gelirdi…

Lider ve kriz
Mevcut iktidar ve muhalefet yapılaşmasına bakıldığında ortada ciddi bir liderlik krizi olduğuna kuşku yok. İktidar çevresi yani Ulusal İttifak’ın omurgası UMNO’nun başkanı ve başbakanı Necib bin Rezzak’ın liderlik profilinde yeterli olup olmadığının sorgulaması daha 2013 yılı seçimlerinin ardından başlamıştı.

Sorun sadece, Başbakan Necib bin Rezzak’ın zaman zaman kendisinin de itiraf ettiği üzere ‘sert’ bir lider profili çizmemiş olmamasının ötesinde bir anlam taşıyor. İktidar koalisyonunun büyük ortağı UMNO’nun farklı güç merkezleri üzerine bina edilmiş olması, karizmatik lider eksikliğinin yaşandığı dönemde bu güç merkezlerinden biri veya diğerinin öne çıkmasıyla liderlik profili üzerinde etkin oluyor. Bu durumda, Başbakan UMNO’nun merkezinde egemen olan çevrenin sözcüsü konumuna bir görünüm arz ediyor.

Bununla birlikte ortada bir başka durum daha var dikkat çekilmesi gereken… Malezya akademi ve aydın çevresinde ülkenin Başbakan’dan ziyade, Başbakan’ın eşi tarafından yönetildiği dillendiriliyor. Bu iddialar, açıkçası bir aile yönetimine tekabül etmiyor. Bununla birlikte, ailenin bir yanının Batı Sumatra Adası’nın anaerkil kültür yapısına mensup bölgesinden gelmesinin, Malezya siyasetinde anaerkil gücün tezahürüne yol açtığı şeklinde bir düşünceye yok açabilir.

Ancak bu anaerkil yapının, UMNO içerisinde var olan yapılardan bağımsız hareket edemeyeceği de ortada. UMNO’nun kendi içerisinde güçlü bir lider çıkaramaması kadar, anaerkil bir eğilimle hareket eden çevreyle teması çıkar ilişkileriyle açıklanabilir bir yapı sergiliyor. İşte bu durum, Başbakan’ın ikincil bir konumda kalmasına ve görünmeyen bir güç odağının varlığını devam ettirmek istemesine işaret ediyor.

Bu noktada, UMNO’nun bir lider değil, bir birlik ruhuna tekabül ettiği iddia edilebilir. Bunda şüphe yok. Ancak bu birliğin kendi ayakları üzerinde durması kadar çok etnikli, çok dinli Malezya toplumunu yönetebilme kapasitesi ve kabiliyetinin farklı şeyler olduğu da bir o kadar gerçek.

Malezya iktidar çevrelerinde bir liderlik krizi yaşandığına kuşku yok. Bu çerçevede Dr. Mahathir Muhammed’in 93 yaşında ulusal liderlik konuma gelmesi bir anlamda bunun teyidi mahiyetinde değil mi?


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder