15 Mayıs 2018 Salı

Malezya’da ahlâki dönüşüm mümkün mü? / Possibility of ethical transformation in Malaysia?

Mehmet Özay                                                                                                                        16.05.2018
Malezya’da 9 Mayıs seçimleri, ülkede siyaset alanının bugüne kadar hakim olduğu tüm toplumsal alanlarda değişimi öngören bir bütüncül değişim hareketi olarak değerlendirilmeyi hak ediyor.

Bu durum, muhalefet bloğunu oluşturan partilerin tek tek veya bu partileri seçimde desteklemiş olan seçmenlerin her birinin böyle bir istekten hareketle ve bilinçli bir eylemle ortaya koydukları meselesinin dışındadır. Öyle ki, bugün siyasal tsunami metaforuyla açıklanan büyük siyasal dönüşüm, aynı zamanda bir ahlaki dönüşümün önünü açma imkânını da içinde taşımaktadır.

1MDB fenomeni
Bu ahlâki dönüşümün olabileceğinin sembolik görünümünü ise, sabık Başbakan Necib bin Rezzak’ın 1 Malezya Kalkınma Fonu (1MDB) usulsüzlükleriyle ilgili olarak yargılanmasının gündeme getirilmesidir. Yeni başbakan Dr. Mahathir Muhammed’in geçen hafta göçmen müdürlüğüne, Necib bin Rezzak ve eşi Rosmah Mansur’un ülkeden ayrılmalarına yasak getirilmesi konusundaki emriydi.

1MDB konusu 2014 yılından itibaren giderek ivme kazanarak ülkenin ve zaman zaman da bazı uluslararası medya kuruluşlarınca küresel medyaya taşınmıştı. Bu konuda daha önce kafi miktarda açıklamayı gündeme getirdiğimizden burada tüm bu süreçleri tekrar etmeyeceğim.

Ancak burada dikkat çekilmesi gereken husus, 1MDB konusunun, 9 Mayıs’ta ortaya çıktığı üzere ülkede 62 yıllık iktidarı devirebilecek sürecin en temel nedenlerinden biri haline gelmesidir. Öyle ki, yeni Başbakan Dr. Mahathir’in daha hükümeti bile açıklamadan aldığı ilk kararın, sabık başbakanın ülkeden ayrılmasının önüne geçmek olması bunun bir göstergesidir.

Ahlâki sapma
Bununla birlikte, 1MDB konusunun salt sabık başbakan ve eşi ile sınırlı olmayan aksine, başbakanın hükümet organının ve de özellikle partinin, yani Birleşik Malay Ulusal Organizasyonu’nun (UMNO) başkanı olması dolayısıyla bu kurumu da içine alan geniş bir çerçevede değerlendirilmesi gerekiyor.

Çünkü bir kurum olarak UMNO kuruluşundan itibaren, Malezya toplumsal ve siyasal yapısı bağlamında sıradan bir siyasi parti olmayıp, ülkede yukarıdan aşağıya her şeyin yapılaşmasında belirleyici bir kurum olarak işlev görmüştür. Bu durum, yanı zamanda niçin 62 yıl boyunca aynı siyasi hareketin bu ülkeyi yönetiyor olduğunu da açıklayan bir duruma tekabül etmektedir.

Seçimlerden hemen sonra, yani bugünlerde söz konusu fonun kullanımındaki usulsüzlüklerle ilgili olarak sabık başbakan özelinde yeniden ele alınacağı bir hukuki sürecin başlatılacaktır. Bu durum, halen mecliste milletvekili statüsüne sahip bir siyasinin bu gelişmeden bireysel sorgulamaya tabi tutulmasının ötesinde bir anlam içermektedir. Öyle ki, 1MDB bireysel bir ahlâki sapmadan öte, kurumsal ve toplumun derinlerine nüfuz eden bir sapmanın en görünür biçimi olmasıyla sembolik bir anlam taşıyor.

62 yıllık belirleyicilik
9 Mayıs, 62 yıldır iktidarda olan ve merkezinde UMNO’nun bulunduğu ulusal ittifak yapısının yerinden edilmiş olmasıyla Malezya’da siyasal dönüşümün adıdır. Bununla birlikte, UMNO bağlamında bakıldığında ortaya çıkan bu siyasal mağlubiyet, yarım yüzyılı aşkın bir süredir iktidar olmuş bu yapının yerinden edilmesiyle de sınırlı değildir. Çünkü UMNO sadece bir siyasi yapıya tekabül etmeyen, haddi zatında bunun ötesinde ülkenin siyasal ve toplumsal varoluş ve gerçeklikleri üzerinde gayet belirleyici bir araç işlevi gören bir kurum olarak var olmuştur.

UMNO’nun bu gayet büyük ve önemli yapılaştırıcı gücünü 1946 yılındaki kuruluş şartları sonrasındaki gelişmelerde aramak gerekir. Bu anlamda, söz konusu bu siyasi hareketin varlığı, 2. Dünya Savaşı veya bölgedeki adıyla Pasifik Savaşı’nın ardından, içinden çıktığı Malay Müslüman toplumun çeşitli toplumsal katmanlardaki varoluşu üzerinde belirleyiciliği ile de sınırlı değildir.

Aynı zamanda, ülkedeki diğer dini ve etnik azınlıkların toplumsal varlıklarının sınırlarının genişletilip daraltılması gibi bir tür iç dinamik ve hareketlilikler üzerinde de belirleyici bir etkisi vardır. Bu durum, UMNO’nun 1957 yılındaki bağımsızlık sürecine kadarki kurumsal yapılaşması ve bu anlamda hem diğer etnik azınlıklar ve daha çokca da İngiliz sömürge yönetimi ile ilişkilerince belirlenmiştir.

Bumiputra ve toplumsal yapılaşma sorunu
UMNO’nun bu siyasal yaptırım gücünün temelinde, bağımsızlık öncesi dönemde ve özellikle bağımsızlığa giden süreçte bu oluşuma biçilen rol ile açıklanabilir. Bu ülkenin asli unsurları (bumiputra) olarak anılmayı hak eden toplumsal yapı yani, Malay Müslümanlar siyasal varoluşlarını ve İngiliz sömürgeciliği karşısında mevcudiyetlerini bu kavram üzerine inşa etmişlerdir.

Ancak süreçte, bu durumun yani bumiputra temelli bir siyasi ve toplumsal yapılaşmanın hakim ve sürdürülebilir bir nitelik kazanması, öncelikle UMNO’nun seçmen kitlesini oluşturan Malay Müslüman toplumuyla ve ardından UMNO ile ittifak yapan Çin ve Hint etnik temelli partilerin toplumsal karşılığı olan kitlelerle kurulan ilişkilerce belirlenmiştir.

UMNO ve toplumsal ahlâk sorunu
İşte bu noktada, UMNO’nun Malay Müslüman kitle ve diğerleri üzerindeki yaptırımcı kuvveti, ahlâki bir zafiyetin doğmasını zamanla belki de kaçınılmaz kılmıştır. Bağımsızlık öncesinde çizilen sınırlar, kendini ‘ülkenin asli unsuru’ kabul etmek düşüncesinin, ülkede ilelebet bir siyasi egemenlik tesis etmeyi içinde barındıran bir hususiyete işaret etmektedir.

Bu süreçte, diğer etnik ve dini azınlıklar bir yana, Malay Müslüman kitlenin UMNO yörüngesinde ve yönlendirmesinde yapılaşmasının kayda değer ahlâki sapmaların başında gelmektedir. Bu siyasi anlayış ve bu yapının uygulamada toplumun geneline yaydığı anlayış ve pratik, bir dizi değerler silsilesinin göz ardı edilebileceğini ortaya koymuştur. Bu durumda, bir tür Maklevelistleşmeden de bahsedilebilir.

Hiç kuşku yok ki, UMNO geçen 62 yıllık iktidarı boyunca kendi ahlâkını üretmiştir. Ancak bu ahlâkın sorgulanmaya değer yanı, öncelikle adına Malay Müslüman denilen toplum kesiminin bağlı olduğunu iddia ettiği değerler silsilesiyle ne denli uyuştuğudur. Bu noktada, aşılması gereken husus, ortada 1MDB usulsüzlüğü ile sınırlı olmayan, bunun çok ötesinde siyasal ve toplumsal mekanizmada yukarıdan aşağıya hiyerarşik bir şekilde yapılaşan ve de içselleştirilmiş bir ahlâk sorunun nasıl halledileceği meselesidir.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder