21 Şubat 2013 Perşembe

Bir Postmodern Çıkarma: Sulu Sultanlığı ve Teritoryal Haklar


Mehmet Özay                                                                                                                  18 Şubat 2013
Perşembe günü Malezya’nın Çin denizi ötesindeki Borneo/Kalimantan Adası’ndaki Sabah Eyaleti’nin doğu sahilleri yaklaşık son bir haftadır ilginç bir gelişmeye konu oluyor. Sulu Sultanlık Ordusu mensubu olduklarını iddia eden tanıtan grup ana vatanları olduğu iddiasıyla tabiri caizse Sabah’a ‘çıkarma bastılar’. İlk gelen haberlerde, neredeyse yüz yılı aşkın bir süre sonunda ortaya çıkıveren ve kendilerini Sulu Sultanlığı’nın fertleri olduğunu iddia eden yüz kişilik silahlı grup ‘tempel’ ve ‘jampiras’ adı verilen geleneksel botlarla Sabah Eyaleti’nin doğu sahillerindeki köylere çıktıkları belirtiliyordu. Ardından sayının üç yüz ilâ beş yüzü bulduğu belirtilen grubun liderleri ile bölgedeki Malezya güvenlik güçleri arasında diyaloga başlandığı haberi geldi.

Aslında Mindanao’nun güneyiyle Sabah Eyaleti’nin uç bölgeleri arasında sürekli bir ticaret akışı sürüp gidiyor. Söz konusu bu grubun bölgeye çıkışının ilk etapta kimse tarafından şüpheyle karşılanmaması da buna dayanıyor. Kaldı ki, ‘çıkarmaya’ konu olan toprakların aidiyeti konusunda yüz yıl öncesine dayanan tarihi bir anlaşmanın varlığı da bilinmiyor değil. Üstüne üstlük Malezya hükümetinin Sulu kökenlilere yıllık bir ödenek (kira) verdiği de malum... Öte yandan Borneo/Kalimantan’da yaşanan bu sıcak gelişme, 1962-66 yılları arasında Endonezya Devlet Başkanı Sukarno’nun Malezya Federasyonu’nun kurulmasına karşı çıkmasıyla başgösteren ve bir anlamda ‘Malay Soğuk Savaşı’ olarak adlandırabileceğim dönemi hatırlatıyor. O dönemde, Filipinler yönetiminin de Federasyon’un Sabah’ı da içine alacak şekilde genişlemesine sıcak bakmasa da, sesi en gür çıkan ve neredeyse savaşın eşiğine gelen gerilim karizmatik lider Sukarno’nun girişimleriyle o yıllarda yer etmişti.

Çıktıkları sahil köylerindeki insanların akrabaları olması aslında Mindanao ile Kuzey Borneo/Kalimantan arasındaki tarihsel ilişkileri açıkça ortaya koyuyor. Bu çerçevede, Sulu adı bölgeyi tanıyanlar için hiç de yabancı değil. Öyle ki, bugün dahi bölgedeki Takımadalar Sulu adıyla anılıyor. Yakın geçmişte Sulu Sultanlığı adı 2011 yılı Haziran ayında Bandung’da yapılan bir toplantıda zikredilmişti. Bölge tarihinde yer tutmuş sultanlık/krallıklara mensup temsilcilerin biraraya geldiği bu toplantıda Sulu Sultanlığı’na mensup temsilcilerin de yer aldığı belirtilmişti.

Kimilerince istihzayla karşılansa da, kimliklerine ve atalarının yaşadığı topraklara sadakatları çerçevesinde dikkate alınacak bir hadise olarak da değerlendirmek mümkün. Ellerindeki silahlarla Malezya Monarşisi’ne karşı koyabilecekleri tahmin edilmiyor elbette. Ancak bir şeyi hatırlatması dolayısıyla önemli bir gelişme. Bir tarafında Çin öte yanında Japonya’nın birkaç Ada etrafında gündeme getirdikleri egemenlik hakları dünyada yankı bulurken, bu coğrafyanın bir diğer ucunda yüzyıllar öncesinde Batılı sömürgecilerin gelip dayandığı ve ardından bugüne pek de bir şeyin kalmadığı Sulu Sultanlığı’na aidiyetleri ile birden beliriveren grup tarihte neler olup bittiğinin hesabını soruyor aslında. Sayısal olarak hiçbir kıymeti harbiyesi olmasa da, taşıdıkları değerler adına bugünkü siyasi/teritoryal yapılanmaların temellerini sorgulama adına kayda değer bir gelişme. Hangi toprak parçasının kimden ne şartlarla alınıp ya da gaspedilip, kime ne şartlarda verildiği bugünkü özellikle de sömürge dönemini tecrübe etmiş Güneydoğu Asya halklarının tarihe, vatana bakışlarına dair bir ipucu veriyor.

Öncelikle bu “siyasi girişimin” niçin bugün ortaya çıktığı üzerinde birşeyler söylemek gerekir. Her ne kadar kendilerini Bangsamoro’da daha düne kadar devam etmiş özgürlük hakeretine bağlıolmadıklarını ileri sürseler de, bu grubun, teritoryal hak iddiasını gündeme getirmesi Bangsamoro-Filipinler Merkezi Hükümeti arasındaki Barış anlaşması sonrasına rastlıyor.

Sabah’ta neler olup bittiğine dair birkaç gündür ortalıkta dolaşan gelişmelere dair bugün daha net bilgiler gelmeye başladı. Mindanao Adası’ndaki Alabang bölgesinde bulunan ve adının Jamalul Kiram adında bir kişi Sulu sultanlığı hanedanlığına mensup olduğunu ifade ederek, Sabah’a ‘çıkartma yapan’ yüzlerce bağlısının Sabah’tan ayrılmayacaklarını açıkladı. İçlerinde genç kardeşi, beş yüz akrabasının ve yirmi silahlı adamının bulunduğunu söyleyen Kiram amaçlarının şiddet çıkartmak olmadığını ifade etti. Bununla birlikte, buradan ayrılmayacaklarına kararlı bir şekilde vurgu yapan Kiram’ın bu çıkışı bölgede güvenlik olmasa da, sömürge dönemi ve sonrasındaki siyasi gelişmelerin ve ortaya konan ‘meşru’ yapıları yeni bir boyutta ele alınacağı tartışmaları gündeme getirecektir.

Peki bu süreçte kendi topraklarına nüfuz eden bu gruba karşı Malezya nasıl bir tavır alıyor? Açıkçası bir şaşkınlığın olduğu aşikâr. Örneğin, Malezya yönetimi, Filipin Hükümetini “egemenlik hakkımızı ihlâl ediyorsunuz” diye bir çıkışı olmadı. Özellikle Bangsamoro Barış Anlaşması’ndan sonra Sabah’ta yaşayan ve sayıları seksen bini bulan Bangsamorolu’nun vatanlarına geri dönüp dönmeyecekleri gündemde yer işgal ederken, bir anda Mindanao’dan çıkıp gelen hanedanlık mensuplarının varlığı Malezya idaresinde bir ikilemi ortaya koyuyor. Her ne kadar ordu tarafından bölge kontrol altında tutulurken, herhangi bir saldırı yaşanmazken, Kuala Lumpur’dan yapılan açıklamalarda grubun Mindanao’ya geri gitmesi çağrısı yapıldı. Bugüne kadar herhangi bir çatışmanın yaşanmamış olması da bu insanların -yukarıda değindiğimiz üzere- bölgede yaşayanlarla akrabalık bağlarının olmasının yetkililerce dikkate alındığını da ortaya koyuyor.

Malezyalı yetkililerin geri gönderme talebine karşı koyamacaklarsa bile, anlaşılan o ki, grup siyasi egemenlik ve teritoryal haklarını farklı kanallardan gündeme getirmeye devam edecek.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder