13 Şubat 2021 Cumartesi

Öğrencilerin zihinsel yapılaşma süreçleri / Students' mental structuring processes

Mehmet Özay                                                                                                                            13.02.2021

Yüksek öğretim kurumlarının, genel olarak farklı eğitim kurumları içerisinde kapladığı yer, başına eklenen ‘yüksek’ sıfatı ile taçlandırılırken, bu yüksekliğin öğrenciler için ne anlama geldiği konusu gayet önemlidir.

“Üniversite hangi öğrencileri seçmeli” konusunu ele aldığımız daha önceki yazımıza bir devam mahiyetinde ya da en azından bununla ilintili olacağı düşüncesiyle, öğrenci kitlesinin yüksek öğrenime zihinsel olarak nasıl hazırlandığı ya da bir başka deyişle yüksek öğretime nasıl bir zihinsel formasyonla geldiği üzerinde kısaca durmak gerekiyor. Bir başka deyişle, söz konusu bu kurumlara gelen öğrenci kitlesinin, ne türden bir zihin koduna sahip olduğu meselesidir burada ele alınacak olan.

Öğrenci tekinin zihinsel yapılaştırılması

Öğrenci kitlesinin kendini orta öğretim sıralarından yüksek öğretime attıkları süreçte, yakın ve uzak çevreleri, okul ve medya ile belki de daha çok dershane/özel eğitim merkezleri gibi yapılar tarafından nasıl bir düşünceye itildikleri konusu öylesine geçiştirilecek bir konu değildir.

Bu durum, öğrenci kitlesinin gerek ruh ve akıl sağlığı ve zihinsel gelişimi, gerekse sosyal düzen ve ihtiyaçlar ile genel itibarıyla toplumsal yapı açısından gayet önemli bir duruma işaret etmesi nedeniyle, üzerinde özenle durulmayı ve hatta gayet önemli araştırmalara konu edilmeyi beklemektedir.

Ancak bu süreç, sanıldığının aksine adına üniversite denilen, bizimse yüksek lise olarak adlandırdığımız sözde eğitim kurumlarına girişteki sadece birkaç yıllık hazırlıklarla sınırlı değildir. Aksine o döneme kadarki yaşamlarını kuşatan ve ilerki dönemi de bir anlamda belirleyici kılan bir dizi toplumsal yapılaştırıcılık söz konusudur.

Doğum öncesi ve sonrası süreç

Daha ana karnındayken sosyal medya ile tanışan günümüz nesilleri, eğitim-öğretim süreçlerine, amaçlarına ve niteliklerine dair bilgilerin ilk nüvelerini, söz konusu bu sosyal medya tüketicisi ebeveynlerinin süreçte gizli/açık etkileşimlerine ve yaptırımlarına konu olmalarıyla edinmektedirler.

Ardından, adına ‘okul öncesi eğitim’ denilen ancak, gayet tabii olarak okullaşmanın (schooling) ilk aşaması kabul edilen bu kurumlardan başlayarak gerçekleştirilen ya da ‘maruz kalınan’ erken yaşlardaki ve devamındaki eğitim süreçleriyle birlikte, bu tek tek öğrenci bireylerinin ruhlarının ve zihinlerinin gizli/açık bir şekilde kapitalistleşmiş kurumsal baskıya maruz kalması, zamanla üstesinden gelinmesi gayet zor ve neredeyse imkânsız kalıplaşmış duygu ve düşünce yapılarının oluşmasına neden olmaktadır.

Bu durum, söz konusu öğrenci kitlesinin yüksek lise adı verilen kurumlarda sözde eğitim süreçlerine başlamalarıyla birlikte ortaya çıktığı üzere, son derece belirgin bir hâl aldığı gözlemlenmektedir.

Kapitalistleşme ya da şeyleri yerli yerine koyamama

Önce-sinden (pre) yüksek-ine (higher) kadar, adına “eğitim kurumları” denilen bu yapıların bizatihi kendileri, kapitalist yapılaşmanın unsurları olmalarıyla ve böylesi bir sistemi kurgulamaları ve öğrenci kitlelerini buna hazırlamalarıyla dikkat çekmektedir.

Aslında, hiç de abartmadan söylemek gerekirse, şu veya bu şekilde toplumsal ilişkiler ağının kapitalistleşmesinden dolayı, söz konusu eğitim kurumlarının böylesi bir nitelikle anılıyor olmalarında sakınılacak bir durumun olmadığını ileri sürenler olabilir.

Kapitalistleşme olgusundan ne kastettiğimiz kısaca izahta yarar var. Bu kavram, sadece bireylerin kendi yaşam tarzlarını ideolojik anlamda belirli bir ekonomi yapıda inşa etmeleriyle ve/ya böylesi bir ekonomi yapısına eklemlenmeleriyle ya da hayatlarını üretim-tüketim süreçleri çerçevesinde, maddi temeller üzerine indirgemecilikle oluşturmalarıyla sınırlı değildir. Tabii ki, kapitalistleşme bu durumu veya durumları içermektedir.

Ancak bunun ötesinde bir özne olarak ‘ben’ ve bu beni çevreleyen toplum, doğa, evrenle ilgili bütün bir anlam dünyasının oluşturulma süreçlerinin, -sanki bir tür  gereklilik addedilirmişcesine, maddi temeller üzerine inşasıyla da gayet sorunlu bir durum ortaya çıkmaktadır. Yani, kapitalistleşme kavramı burada bireyin karşı karşıya kaldığı, öznesi veya nesnesi olduğu ilişkiler ağını maddi ilişkilere konu etmesiyle ilintili olması anlamına gelmektedir.

Yerini bilme sorunu

Burada öğrenci tekinin, bizatihi toplumda, doğada ve evrende kendi yerini bilme/öğrenme eksikliği kadar ve bundan da öte ailesinde, yakın ve uzak çevresinde, geniş toplumda ve nihayetinde doğada ve hatta evrende ‘şeylerin’ yerli yerindeliği konusunu maddi anlam ve ilişkiler dışında bir bağlama oturt/a/mama sorunu kendini açık bir şekilde ortaya koymaktadır.

Üstüne üstlük bu öğrenci kitlesi, yukarıda dikkat çekilen şeylerin yerli yerindeliğini belirleme konusunda sorumluluk alma konusunda istek, niyet ve amaç gütmemektedir. Kaldı ki, böylesine ağır bir sorumluluk almaya teşebbüs edecek alt yapılarının olmaması, onlara bahane üretme konusunda gayet önemli bir kolaylık da sağlamaktadır.

Yukarıda dikkat çekilen söz konusu içselleştirilmiş kapitalizm eksenli düşünce, tutum ve davranışlarının ne kadar bilinçli bir şekilde ortaya konup konmadığı bir yana, belki de daha çok taklidi öğrenmenin bir sonucu olarak aile, eğitim kurumları, ‘sosyal’-medya vb. unsurlarca yukardan aşağıya hiyerarşik olarak toplumsal yapıdan öğrenci tekine aktarılmakta ve/ya bu bireylerce gizli/açık çeşitli ‘öğrenme’ mekanizmalarıyla devşirilmektedir.

Öğrenci kitlesinin, daha ana karnındayken ebeveynlerinin düşünce yapılarının ve tutumlarının çeşitli mekanizmalarla onları kapitalist ilişki ağına yönlendirmeleri süreci, ilerleyen yıllarda fiziki olarak karşı karşıya kaldıkları eğitim süreçlerince ve bu süreçlerin katkılarıyla devam etmektedir.

Bu eğitim sürecinin geldiği, bir anlamda son noktada yani yüksek lise eğitiminde öğrenci kitlesinin yerini bilmeme konusu ve yaşanan bu sorunun farkında olmaması, bu öğrenci kitlesinin kendini, mensubu olduğu sosyal çevreyi, maruz kaldığı eğitimi, yaşam imkânı bulduğu doğayı anlamlandırma ve şeyleri yerli yerine koymada kalıcı bir tutum bozukluğuyla karşı karşı kalmasına neden olmaktadır.

https://guneydoguasyacalismalari.com/2021/02/13/ogrencilerin-zihinsel-yapilasma-surecleri-students-mental-structuring-processes/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder