9 Temmuz 2019 Salı

Malezya siyasetinde bazı yeni gelişmeler / Some new issues in Malaysian politics


Mehmet Özay - Kuala Lumpur                                                                                           09.07.2019

foto:malaysiakini.com
Malezya’da 2018 yılı Mayıs ayında yaşanan iktidar değişikliğinin ardından, çeşitli reform süreçlerinin hayata geçirileceği düşüncesi hakimdi. Ancak sürecin istenildiği şekilde işletilemediğine tanık olunuyor.  Dört ana partiden oluşan iktidardaki Umut Koalisyonu (Pakatan Harapan-PH) içerisinde, bu konuda genel bir konsensüs olduğu gerçek.

Kaldı ki, bu iktidar koalisyonu içerisinde, özellikle Halkın Adaleti Partisi (PKR) gibi etnik temele dayanmayan bir siyasi hareketin öncülüğündeki bir iktidar yapısının olması reform konusundaki düşünceleri güçlendiriyor.

Reform arzu edilen hızda değil

Ancak aradan geçen bir yılı aşkın bir süre zarfında, ‘Yeni Malezya’yı inşa edeceği düşünülen Umut Koalisyonu’nun reform süreçlerinde niçin yavaş ilerlediği konusu üzerinde düşünülmeyi hak ediyor. 

Bu konuda geri adım atılmış olmaması geleceğe umutla bakmayı sağlıyor. İktidarın çok partili koalisyon yapısının ülke siyasal yaşamına yeni bir tecrübe ve bir katkı olarak değerlendirilebileceği gibi, iktidar ortakları arasında etkin ve güçlü bir sesin varlığı ve bunun sürekliliğinin nasıl mümkün olacağı sorusunu da beraberinde getiriyor.

Sadece siyasal yapıda değil, toplumsal kurumların tamamında derin izler bırakmış 62 yıllık bir iktidar geleneğinin ardından gelen Umut Koalisyonu hükümetinin, ülkenin kökleşmiş sorunları çözmeye yönelik reformları nasıl ve hangi süreçte ortaya koyacağı hususu öyle bir çırpıda cevap verilebilecek bir konu da değil. İktidar mensupları da bunun farkında gözüküyor.

Bir yandan dört ana partiden oluşan koalisyon ortaklarının birbirlerine alışması, öte yandan mevcut sorunları çözme iradesinde istikrarın zaman alması kadar, içinden geçilmekte olduğu dönemi zorlayan bir başka husus farklı çevrelerin yeni siyasi arayışları oluyor.

Başbakanlık görevi

Hiç kuşku yok ki, ülkede reform hareketinin başlatıcısı kabul edilen Enver İbrahim’in başbakanlık koltuğuna oturması başlı başına bir reform anlamı taşıyor. 1990’ların sonlarından itibaren siyasal ve toplumsal alanda yenileşmeyi öngören ve bu anlamda reformasi hareketini başlatan Enver İbrahim’in, kısa gelecekte başbakan olması ile bu süreci yönetecek birincil isim olacaktır.

Ancak bugünlerde siyasal gündemi meşgul eden ise, Enver İbrahim’in başbakanlık sürecinin gecikebileceği konusu oluyor.

Başbakan Dr. Mahathir, Bangkok’da yapılan ASEAN zirvesi sırasında verdiği bir demeçte, başbakanlığı Enver İbrahim’e devrinin üç yılı geçmeyeceğini söylemesi kafalarda soru işareti oluşmasına neden oldu.

Bunun nedeni ise, seçim öncesi ittifak anlaşmasında iktidarın elde edilmesi halinde başbakanlığı ilk iki yıl boyunca Dr. Mahathir’in yürüteceği ve ardından görevin Enver İbrahim’e devredeceği yönündeydi.

Başbakan Dr. Mahathir’in ‘üç yıl’ sınırına getirdiği meşru açıklama ise, ülke ekonomisinin içinden geçmekte olduğu dar boğazın atlatılmasının ancak kendisinin Başbakanlık koltuğunda olmasıyla sağlanabileceğini ima etmesi.

Ekonomiyi düzlüğe çıkarma amacına matuf yapılan “üç yıl” açıklamasına rağmen, Dr. Mahathir’in farklı hesaplar peşinde olduğu yönünde de görüşlerin gündeme gelmesine yol açıyor. Bu konuda geçen hafta sonunda yaşanan gelişme bugünlerin ana konusunu teşkil ediyor.

Malay etnik partisinde ısrar

Dr. Mahathir’in geçmişte ülkeyi yöneten Ulusal Cephe koalisyonunun büyük ortağı Birleşik Malay Ulusal Organizasyonu (UMNO) milletvekillerine ve üyelerine çağrıda bulunarak kendisinin kurduğu Bersatu’ya (Parti Pribumi Bersatu Malaysia -PPBM) davet etti.

Aslında bu davet yeni değil. 2018 Mayıs seçimlerinden kısa bir süre önce kurulan Bersatu, 12 milletvekili ile mecliste temsil edilme hakkı kazanırken, aradan geçen bir buçuk yıllık süre zarfında yaptığı transferlerle mecliste milletvekilliği sayısını ikiye katlaması diğer partilerdeki özellikle de UMNO’daki milletvekillerini davetin bir sonucu.

Bununla bağlantılı bir diğer husus ise, cılız ifadelerle gündeme getirilmekte olan ve Dr. Mahathir sonrası dönemde başbakanlık koltuğuna şu anki hükümette ekonomi bakanı görevini yürüten PKR milletvekili Azmin Ali’nin adının geçmesi…

Ulusal siyasette Başbakanlık değişimi sürecinde yol alınırken, birden gözler “Enver İbrahimsiz bir süreç arayışına mı giriliyor” şüphesini doğuracak gelişmeler yaşanıyor.

Bu gelişmeler, iktidar ortakları arasında hükümet yapılanmasında yeni arayışlar olduğuna kuşku bırakmıyor.

2018 seçimleri öncesinde siyasi işbirliği anlaşmasına bağlı olarak, Dr. Mahathir’in yarı dönemli başbakanlığının ardından görevi Enver İbrahim’e bırakacağı konusunda yaygın bir kanaat ve de kamuoyunda böylesi bir beklenti var(dı). Bu konuda kamuoyunda değişim olduğunu söylemek zor.

Bir yandan Enver İbrahim’in göreve başlamasının geciktirilmesi olarak anlaşılabilecek ifadeler, öte yandan Bersatu’nun şu anki iktidar içerisinde güç dengesini kendi lehine çevirme yönünde attığı adımlar, Malezya siyasetinde neler olup bittiği veya yakın gelecekte neler olup biteceği konusunu dikkate almayı gerektiriyor.

Bu bağlamda, siyasetin merkezinde iki odak nokta bulunduğunu ileri sürebiliriz. Enver İbrahim’in başbakanlığını bekleyen önemli bir siyasi hareketin ve bu harekete destek veren bir seçmen kitlesinin varlığı karşısında, ulusal siyasette sadece iki yıl değil, öyle gözüküyor ki dizginleri ele geçirerek daha uzun süre rol oynama hesapları yapan Dr. Mahathir bulunuyor.

“Bölünmüş Malaylar” söylemi

Bu gelişmeyi, bir tür ayrışma olarak algılamak mümkün. Ancak ülkenin içinden geçmekte olduğu süreci dikkate aldığımızda, yeni siyasal yapılaşmaların oldukça dinamik olduğunu görüyoruz.

Bu noktada, Dr. Mahathir’in ‘siyasette bölünmüş Malaylar’ söylemi hareket noktasını oluşturuyor.

Kurt politikacıya bunu söyleten içinden geldiği siyasi gelenek olduğu gibi, 62 yıllık UMNO iktidarları sonunda bugün Malezya kamuoyunu oluşturan çok etnikli, çok dinli toplumsal yapıdaki tekil, yani her bir etnik unsurun, henüz kendi ayakları üzerinde duracak siyasal ve toplumsal bilinç kazanmamış olduğuyla açıklanabilir.

Dr. Mahathir’in söylemlerine kulak kabarttığımızda, bu kitlenin Malay etnik yapısı olduğu anlaşılıyor. UMNO da aynı argümanı öne sürerek seçimler öncesinde Malezya İslam Partisi (PAS) ile gizli koalisyon yapmıştı.

Bu siyasi yapı bu iddiasına rağmen seçimi kaybederken, bugün Dr. Mahathir’in yine Malay etnik yapısı özelinde bir siyaset gütmesinin ardında başka ve de köklü toplumsal gerçeklikleri aramak gerekir.

Bugün Dr. Mahathir’in dönüp UMNO üyelerini kendi partisi Bersatu’ya davet etmesi, kimi çevrelerin, “O zaman Dr. Mahathir UMNO’dan niye ayrıldı?” sorusunu yöneltmelerine neden oluyor.
Ancak burada ince bir ayrıntı var. O da, Dr. Mahathir UMNO’dan ancak kirlenmemiş, yani yolsuzluklara bulaşmamış çevrelerin partisine katılabileceğine vurgu yapıyor.

Bu vurguyu yüksek sesle gündeme getirmesinde. PKR içerisinde reform konusunda önemli bir güç merkezi oluşturan özellikle genç politikacıların iddiasının ve iknasının bulunduğunu söylememiz gerekir. PKR’ın bu söylemine iktidardaki diğer partilerin de destek verdiği biliniyor.

Malay toplumunu siyasette temsil edilmesinde birlikten yoksunluk, aslında yukarıda dikkat çekilen reform süreciyle yakından bağlantılı. Reformu sadece kendisi için değil, bütün bir toplum için isteyenlerle, reform sürecini kendine bir tehdit olarak algılayanlar arasında bir ayrışma söz konusu. 

Bunu körükleyen Malay toplumsal yapısından gelen unsurlar olduğu gibi, yine bu olgu üzerinden siyasi avantaj ve kazanım elde etmek için manipüle eden siyasi çevrelerin varlığının olduğu da ortada.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder