9 Mart 2019 Cumartesi

Tayland’da seçimler öncesinde Thaksin’e şok / A shock to Thaksin pre-Election period in Thailand


Mehmet Özay                                                                                                                        09.03.2019

foto:bangkokpost.com
Tayland’da, 1932’de başlayan ve 2. Dünya Savaşı’ndan sonra gündeme gelen askeri darbeler, ülkede siyaseti belirleyen başat bir gelişme olarak tarihe geçti. 21. yüzyıl, tıpkı benzeri ülkeler gibi yeni bir başlangıç anlamı taşıyacağına duyulan umut kendini gösterir gibi olsa da, isikrarlı bir sürece geçilmesi henüz söz konusu olmadı.

2014 yılında dönemin demokratik yöntemlerle belirlenmiş ve başbakanlığını Yingluck Shinawatra’nın yaptığı sivil hükümete yönelik darbenin ardından general Prayut Chan-o-cha başkanlık koltuğuna otururken, bir yandan da ülkenin kaderinin tıpkı 20. yüzyıldakinin devamı olacağına dair güçlü bir intiba bıraktı.

Darbe nedeni
Güneydoğu Asya ülkelerinde komünizmle yönetilen ülkelerin varlığına rağmen, bu denli sık darbenin ortaya çıktığı bir başka ülke bulunmuyor. Darbeler konusunda görüş beyan eden kimi araştırmacılar, darbelerin doğasının ekonomik bir temeli olduğunu ortaya koysalar da, bu görüş açıkçası Tayland’daki uygulamalarla örtüştüğü söylenemez.

Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği’nde (ASEAN), Endonezya’dan sonra ekonomik büyüklük bakımından ikinci sırada bulunan Tayland, bölgesel ve küresel ilişkiler bakımından da içe kapalı bir ülke değil. Aksine, son derece dinamik toplumsal yapısı, doğudan batıdan değişik ülkelerden dış yatırımlara konu olmasıyla dikkat çekiyor.

Bu durum, tıpkı bölgedeki diğer ülkelerde veya genel itibarıyla küresel ekonomide görülen  yaşanan durağanlığın Tayland’da olmadığı anlamına gelmiyor. Bu nedenle, ekonomik göstergelerin ülkede dünden bugüne darbelerin birincil nedeni olduğunu ileri sürmek tutarlı bir yaklaşım olarak kabul edilemez.
Bu nedenle, ülkede birbiri ardına gelen darbelerin ülkenin köklü siyasal eliti ve buna eklemlenen yapıların statükoyu koruma arzularından kaynaklanıyor.

Prayut darbeyi sivilleştirdi

Çeşitli vesilelerle yaptığı açıklamalarda başbakanlıkta veya siyasette gözü olmadığını açık seçik ifade eden Prayut, son dört yılı Güneydoğu Asya’da belli bir ağırlığı olan Tayland gibi bir ülkede başbakan olarak geçirdi. 24 Mart’ta yapılacağı açıklanan seçim, henüz bir değişiklik ihtimali göstermemesi nedeniyle hayata geçirilecek gibi gözüküyor.

Seçim kararına rağmen, seçim kampanyasına getirilen kısıtlamalar şeklinde ortaya çıkan demokratik seçim sürecini engellemeye matuf girişimler, ülkede demokratik seçim sürecinin son dört yılda hüküm süren eski asker-yeni sivil Prayut yönetiminin doğal bir sonucu olduğuna kesin gözüyle bakılıyor.

Siyasi partilere karşı yapılan bu girişimler Prayut’u başbakan adayı olarak gösteren Palang Parcharath Partisi’nin önünü açmaya yönelik olduğuna ise kuşku yok. Tabii bu görüntüye bakıp, ortada bir Prayut diktatörlüğünden bahsetme yanılgısına düşmemek gerekir.

Nihayetinde Prayut tek başına hareket eden bir lider değil, aksine, 2014 darbesi sonrasında kurduğu Ulusal Barış ve Düzen Konseyi (NCPO) adına hareket eden bir asker/sivil birey.

Sürpriz parti kapatma veya Thaksin’e vurulan darbe

Mevcut iktidar, 2014’den bu yana yeni anayasa çalışması başta olmak üzere siyasi karar mekanizmalarında yapılan değişikliklerle, sadece seçim gününe kadar değil, seçim sonrasında da varlığını sürdürme eğiliminde.

Bunun son örneklerinden biri, Kral Maha Vajiralongkorn’un kızkardeşi Ubolratana’yı başbakan adayı olarak gösteren ve sabık başbakan ve muhalefetin en güçlü lideri konumundaki Thaksin Shinawatra’nın  desteklediği belirtilen Thai Raksa Chart Partisi’nin kapatılması oldu. Anayasa mahkemesi partinin kraliyet kurumunun anayasa tarafından belirlenmiş kurallarına aykırı hareket ettiği gerekçesiyle kapatma kararı aldı.

Söz konusu anayasa, kraliyet ailesine mensup olanların ulusal siyasette aktif olarak yer alamayacağını ortaya koyuyor. Ancak Ubolratana’nın bir yabancıyla yapmış olduğu evlilik nedeniyle, zaten kraliyet ailesi haklarından feragat etmiş olmasına rağmen, anayasa mahkemesi böylesi bir karar almaktan geri durmadı.

Thaksin’nin yeni stratejisi

Seçimlere iki hafta alınan bu karar, partinin 282 adayının herhangi bir partiden aday gösterilmemesi nedeniyle doğrudan Thaksin Shinawatra’nın hedef alındığını söylersek abartmış olmayız. Çünkü 2000’lerin başından bu yana ülkede kurulu siyasal yapıya alternatif sivil bir politikacı olarak Thaksin ortaya çıkıyor.

Bu durumda, Thai Raksa Chart partisi’nin seçmenleri ne yönde kanalize edeceği, yani mevcut partilerden hangisinin destekleneceği veyahut da doğrudan bir protesto olarak seçmenlerine sandığa gitmeme konusunda yönlendireceği henüz kesinlik kazanmış değil.

2000’lerde rüzgar muhalefetten yana

Ülkede değişimin ismi olarak ortaya çıkan Thaksin 2000’lerden bu yana siyasetin tam odağında yer alıyor.

Thaksin Shinawatra, 2000 yılı Ocak ayında yapılan seçimlerin ardından ülke siyasal yaşamı için sıra dışı kabul edilebilecek bir gelişmeyle 2005 yılı Şubat ayında önemli bir başarı göstermişti.

Bu sivil yönetimin ülkeyi 21. yüzyıla sivil yönetim ve halkın öncellendiği bir siyasal yapıyla taşıması söz konusu ve belki de ülkeyi bu anlamda bölgesinde giderek öne çıkan bir güç haline getirebilecekken, 2006 yılında yapılan askeri darbe bu güçlü sivil çıkışın önünü kapatmaya matuf bir girişim olarak kabul edilmelidir.

Halkın, sivil yönetim ve statükocu yapılar arasındaki ayrımı iyi anladığının kanıtının ortaya konulması için bu sefer darbeyle geçen dört yılın ardından 2011 yılı Temmuz’un da yapılan seçimleri beklemek gerekti.

Bu sefer, Thaksin Shinawatra olmasa da, onun yerine siyasete atılan kızkardeşi Yingluck Shinawatra öncülüğünde bir kez daha ulusal parlamentoda çoğunluğu sağlayarak ülke yönetiminde söz sahibi oldu. Bu yinelenen ülkede değişimi öne çıkaran toplumsal talebin bir neticesi olurken, pratik bir karşılık olarak Yingluck ülkenin ilk kadın başbakanı oldu.

2019 Thaksin’e gülecek (mi?)

2000’lerden itibaren yapılan seçimlerde Shinawatra ailesi birinci parti olarak çıkarken, seçim sonrası hükümet kurma süreçlerinde diğer görece küçük partilerle ittifaklar gündeme geliyordu.

Seçimlere iki haftalık bir sürenin kaldığı bugünlerde Thai Raksa Chart Partisi’nin kapatıldığına göre, Thaksin Shinawatra’nın yeni bir çözüm arayışında olduğuna kuşku yok.

40’ı aşkın partinin seçimlere katılacağının açıklandığı bu süreçte, demokrasi yanlısı görüşleriyle öne çıkan partilere yapılacak yatırım Thaksin’e güvenen geniş bir kitlenin oylarının sürpriz bir partiyi ulusal siyasette ortaya çıkarması sürpriz olmayacaktır.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder