8 Aralık 2018 Cumartesi

G-20’de ABD-Çin ticaret ateşkesi / Trade truce between the U.S. and China at G-20


Mehmet Özay                                                                                                                        08.12.2018

foto: theconversation.com
Arjantin’de gerçekleştirilen G-20 zirvesi, adına yaraşır bir sürece konu olmaktan ziyade, iki önemli gelişmeye konu olmasıyla dikkat çekiyordu.

Bunlardan ilki, ABD-Çin ticaret savaşını engellemeye matuf olmak üzere, Trump-Şinping önderliğinde iki ülke üst düzey temsilcileri arasında gerçekleşen toplantıydı. İkincisi ise, yine bu ticaret savaşının bir uzantısı olarak, Çin’in Latin Amerika’da yeni işbirliklerinin kapısını aralama çabasıdır.

Neredeyse bütün bir yıl boyunca küresel gündemi belirleyen ABD – Çin ticaret savaşının sadece bu iki ülke ile sınırlı olmayan etkileri, zaten istikrarsızlık sürecine konu olan küresel ekonominin daha da belirsizliklerle karşı karşıya kalmasına yol açmıştı.

Bu sürecin dolaylı ve dolaysız etkilediği birlikler ve tekil ülkeler tepkilerini çeşitli şekillerde ortaya koyarken, belki de en önemli tepki Asya-Pasifik ülkelerinden geliyordu.

Geçen ay yapılan, Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği (ASEAN) ve Asya-Pasifik Ekonomik İşbirliği (APEC)2 zirveleri bunun en önemli göstergeleri olarak ortaya çıkıyor.

‘Önce Amerika’ projesi hala geçerliliğini koruyor
Trump’ın başkanlık koltuğuna oturmasından bu yana dile getirmekte olduğu ABD-Çin ticari ilişkilerinde ABD aleyhine olan durumu değiştirme söylemi, hiç kuşku yok ki ‘Önce Amerika’ projesinin doğal bir uzantısı olarak dikkat çekiyor.

Trump’ın istikrarsızlıklarla yüklü politikalarına tanıklıkla geçen iki yılı aşkın sürede, Çin’i hedef alan ticaret savaşında temelde hedef bu ülke olsa da, küresel ekonominin bu gelişmeden etkilenmekte olduğu da aşikâr.

Geçen hafta Cumartesi günü ABD başkanı Donalp Trump ile Çin devlet başkanı Şi Cinping arasında gerçekleşen zirvede, mevcut ticaret savaşını dondurmaya yönelik karar sürpriz olarak değerlendirilebilir.

Toplantı sonrasında, Trump’ın kendinden emin ve zafer dolu bir edayla, “ABD ve Çin için sınırsız imkânlar sunan şaşırtıcı ve verimli bir toplantı oldu” yollu söyleminin ötesinde, toplantının detaylarına bakıldığında, iki tarafın ortak bir anlaşmasından ziyade, ABD’nin istediği yönde bir karar alındığı görülüyor.

Ticaret savaşına 90 günlük ara
İki ülkenin karşılıklı olarak belirli mallara yönelik olarak gümrük tarifelerini artırmaları ve halen uygulanmakta olan bu durumun bir sonraki aşamaya taşınmaması, aksine şimdilik kaydıyla dondurulması, küresel ekonomi için belki de yılın en önemli kararı olarak değerlendirilebilir.

Bu süreçte ABD, çeşitli Çin mallarına yönelik olarak yüzde 10 ilâ 25 oranında artış uyguladığı gümrük tarifesine karşılık, Çin yine çeşitli ABD mallarına yönelik yüzde 10’luk gümrük vergisi uygulaması devam ediyor.

ABD yönetimi Çin’den gelen 50 milyar Dolar karşılığındaki ürünlere yüzde 25, 200 milyar Dolar karşılığındaki ürünlere ise yüzde 10’luk gümrük vergisi uygulamasına karşılık Çin de 110 milyar Dolara tekabül eden Amerikan ürününe yüzde 10 düzeyinde gümrük tarifesi uyguluyor.

Görüşmeler sonrasında 1 Ocak 2019 tarihinden başlamak üzere, toplam değeri 267 milyar Doları bulan diğer başka ürünlere uygulanan yüzde 10’luk gümrük tarifesinin yüzde 25’e çıkartılması kararı dondurulmuş bulunuyor.

ABD’nin Çin’den beklentilerinin yinelendiği ve Çin’in bu beklentileri yerine getirmek için 90 günlük bir süre verildiği görülüyor. Yani, ABD’nin talep ettiğini elde etme konusunda yeni bir sürecin başladığını söyleyebiliriz.  

Küresel ekonomi yeni yıla umutla giriliyor!
İki lider arasında geçen söz konusu görüşme, yıl ortasında ABD’nin başlattığı Çin’in karşılık vermesiyle devam eden çeşitli mallara yönelik gümrük vergilerinin dışında yeni gümrük vergisi yaptırımlarına şimdilik kapının kapatılması anlamı taşıyor.

Görüşmede alınan karar, büyük bir gerginlik içinde geçen yılı taraflar arasında yeni bir güven ortamının oluşturulması ve 2019’a en azından umutlu bir başlangıç yapılması imkânı olarak değerlendirilebilir.

Halen uygulamada olan gümrük vergilerinin her iki ülkede çeşitli sektörleri vurduğunu da unutmamak gerekir. Öte yandan, tam da bu durumla çelişkili olacak şekilde çeşitli ülkeler bu gelişmeden kendilerine yeni bir ekonomik imkân olarak değerlendirme yoluna gittikleri de görülüyor.

Ticaret savaşında alternatif arayanlar
Çin’in ABD’den ithal ettiği soya ürünü yetiştiricilerini yıl içerisinde fiyatların düşmesiyle zor durumda bırakırken, Arjantin gibi dünyanın en önemli soya işleticisi ve üreticisi ülkeyi hem ABD hem Çin ile ilişkileri geliştirmesine olanak tanıyor.

ABD soya ürünlerinin uygulanan yüksek tarife nedeniyle Çin pazarına giremeyişi, ürün fiyatının yüzde 15 civarında düşmesi daha fazla kayıpları önleme adına Arjantin pazarının alternatif olarak ortaya çıkmasını sağlaması, bir anda Arjantin’in ABD’den soya ithalatı yapan ülkeler sıralamasında ilk sıraya taşıdı.

Bu yolla ABD’den doğrudan Çin’e ulaşamayan soya ürünleri Arjantin üzerinden Çin’in yolunu tutuyor. Bu süreçte, Çin-Arjantin arasında yeni ticaret anlaşmaları ile soyanın farklı ürün türleri halinde Çin’e girişine olanak tanıması bekleniyor.

Bir yıllık süre zarfında yaşanan ticaret dönüşümünün büyüklüğünü anlamak için diğer başka rakamlara bakmakta fayda var. Örneğin geçen yıl ABD’den Çin’e toplam 282 kargo gemisiyle soya ürünleri taşınırken, Arjantin’e tek bir gemi yükü dahi ulaşmıyordu.

ABD-Çin arasındaki ticaret savaşı bir yandan küresel ekonomiyi olumsuz olarak etkilerken, Arjantin örneğinde görüldüğü üzere bazı ülkeler bu gelişmeyi kendi lehlerine çevirmesiyle bazı alternatifleri de içinde barındırmasıyla dikkat çekiyor.

Bu durum, hiç kuşku yok ki, küresel aktörlerin eylemlerinin istenmedik sonuçları olarak çeşitli ülkeler arasında ikili ilişkilerin ve küresel bağamı yeniden yapılandırması anlamı taşıyor.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder