4 Aralık 2018 Salı

Açe’de bir siyasi hareket ve tarihsel gerçeklik / A political movement in Aceh and historical reality

Mehmet Özay                                                                                                                        04.12.2018

Geniş bir coğrafyaya ve çok farklı etnik yapılara ev sahipliği yapan Endonezya’nın modern tarihinde önemli dönüm noktaları vardır.  

Bunlar arasında Açe’de ortaya çıkan gelişmeler ülkede toplumsal ve siyasal değişimlerin tetikleyicisi olmakla dikkat çeker. Bunlardan biri de, Hasan di Tiro’nun 4 Aralık 1976 tarihinde dünyaya ilân ettiği Açe-Sumatra bağımsızlık bildirgesidir.

Açe’nin Endonezya’ya öncü oluşu
Tiro, dönemin şartları içerisinde bağımsızlık ruhunu içinde barındıran bildirgesini ortaya koyarken, ne Açe topraklarına ne de geniş Endonezya siyasal varlığına yabancı bir isimdir. Aksine, bağımsızlık öncesi ilk gençlik ve öğrenim yılları onu bir yandan Hollanda sömürgeciliği öte yandan Takımadalar’ın bağımsız bir ulus-devlete evrilmesiyle Endonezya gibi bir siyasi yapının varlığına yakından tanık olmasını sağlamıştır.

Bu tanıklık, onu üniversite yılları ve sonrasında gelen Birleşmiş Milletler temsilciliği süreçlerinde bizatihi siyasal hayatın odağına hem de küresel boyutta oturtmuştur.

1976 yılına gelinen süreçte, Tiro’nun düşünce yapısında yaşanan değişimleri iyi okumak gerekmektedir. Uzun bir yazının konusu olduğuna kuşku olmayan bu bağlamı Tiro’nun sömürgecilik karşısındaki duruşu olarak kısaca değerlendirmek mümkün.

2. Dünya Savaşı sonrasında kurulan ulus-devletin farklı etnik yapıları biraraya getirme, bir siyasi birlik ve kültürel oydaşma sağlama çabasındaki performansının farklı nedenlerle gerçekleşememesi önemli bir sorun olarak ortaya çıkmıştır.

Ancak geçmişi, diğer etnik yapılarla karşılaştırılmayacak bir zenginliğe sahip Açe’nin, o dönem yetiştirdiği önemli toplumsal liderlerden biri olan Tiro’nun bu gelişme karşısında sesini yükseltme çabası beklenir ve öngörülebilir bir şey olmasıyla dikkat çekmektedir. Tıpkı kendisinden önce, bir anlamda mentorü diyebileceğimiz Davud Beureuh’in 1950’li yıllarda ortaya koyduğu siyasi liderlik gibi…

Tiro’yu 1976’da küresel çapta ses getirecek bir çıkışa sevk eden bir diğer amil ise, entellüktealizminin ötesinde bizatihi mensubu olduğu ailenin 19. yüzyıl ikinci yarısında ve yirminci yüzyılın başlarında oynamış olduğu roldür. Bu rolün anlam ve önemini, Tiro’nun yukarıda dikkat çektiğimiz bildirgesinin doğasında aramak gerekir.

Etnik milliyetçilik olgusunda doğruluk payı aramak
Bu hareket, modern siyaset bilimciler tarafından etnik milliyetçilik kavramıyla açıklansa da, bu yaklaşıma kuşkuyla yaklaşmakta fayda var. Bu gelişmeyi, sömürge sonrası dönemde ortaya çıkan siyasi-toplumsal hareketler bağlamında değerlendirme eğilimi açıkçası Açe’nin varlığını sınırlamayı içinde barındırmaktadır.

Etnik milliyetçilik kavramı ile bir ulus-devlet niteliği taşıması arzu edilen, -ki belli noktalarda bunda herhangi bir sakınca olduğu da söylenmeyebilir- Endonezya bağlamı içerisinde Açe’nin bir sınırlılık içine hapsedilmesi içten içe vurgulanmaktadır.

Bir başka deyişle, Açe’de ortaya konulan siyasi hareketi etnik kavramı ile tanımlama çabası, bir anlamda ikincil, ardıl bağlamı ile ortaya konulmaktadır. Oysa Açe, bağımsız site devletlerinden denizci bir millet olmaya kadar uzanan kadim tarihi ve siyasi varlığı, 20. yüzyıl şartlarında bir etnik yapıya indirgenebilecek boyutta sergilenmektedir.

Bu anlamda Açe-Sumatra davasını, modern batı sosyal bilimleri penceresinden bakılarak değerlendirilmek yerine, konuya daha geniş perspektiften bakılması gerekmektedir. 

Bu bakış açısının yanıltıcı perspektifi, kendini modern süreçleri anlamlandırma çabasının başarısızlıkla sonuçlanması nedeniyle geçersiz kılmaktadır. Batı sosyal bilimlerinin, özelde siyaset bilimi ve sosyolojisinin Batı toplumlarını anlama çabasından hareketle tüm dünyayı anlama çabasının ardında, Batı dışı toplumlara yön verme amacı taşımaktadır.

Sömürgeci yönelimler ve karşıtlık
Öyle ki, bugün adına Endonezya denilen ülkenin üzerinde yükseldiği ve hatta antropolojik bağlamı ile değerlendirildiğinde, adına ‘Malay’ dünyası denilen toplulukları içinde barındıran Yarımada ve Takımadalar kıyısına 16. yüzyıl başlarında ulaşan sömürgecilik süreçlerine dikkat çekilmelidir.

Bu süreç, sadece sınırlı bir mekân ve kısa bir zaman dilimi içinde değil, aksine giderek tedrici yayılma süreçleriyle, tüm Takımadaların belli başlı alanlarını içine alarak genişleme gösteren sömürgecilik dönemlerinde, Açe topraklarında var olan siyasi-sosyal yapının duruşu öncellenerek anlaşılabilir.

2. Dünya Savaşı sonrasında kurulan ulus-devletler dünyanın farklı bölgelerinde olduğu gibi, Güneydoğu Asya’da da çeşitli handikaplarıyla ortaya çıkmış ve bu handikaplar var olmaya devam etmiştir. Bu noktada, mevcut ulus-devlet yapılanmalarının doğası kadar, bu sürece dışarıdan bir aktör olarak işlev gören sömürgeci yapılaşmaların neden olduğunu gerçeğini göz ardı etmemek gerekir.

Tam da bu noktada, Tiro’nun yine içinde bulunduğu dönemin siyasi koşullarında mevcut yapıyı sömürgeci dönemin uzantısı telakki eden söylemine dikkat çekmek gerekir. Açe’nin, daha 19. yüzyıl son çeyreğinden itibaren sömürgeci Hollanda’ya karşı aktif olarak verdiği uzun erimli mücadelenin, tüm Takımadalar’da bağımsızlık ruhunu ve mücadelesine yön verdiği unutulmamalı.

Hollanda sömürgeciliğine karşı Açe’de ortaya konulan mücadele vatan ve adalet kavramları etrafında şekillenirken, bu yönelimin 2. Dünya Savaşı sonrasında kurulan ulus-devlet yapılaşmasında da olmasını yani vatan birliği içerisinde adalet sisteminin yerleştirilmesini istemesindeki istikrarlı duruş göz ardı edilmemelidir.

Bu anlamda, Tiro’nun hareketinin siyasi ve felsefi arka plânını iyi değerlendirmek ve tarihi süreci bu bağlamda ortaya koymak gerekmektedir.

http://guneydoguasyacalismalari.com/2018/12/04/acede-bir-siyasi-hareket-ve-tarihsel-gerceklik-a-political-movement-in-aceh-and-historical-reality/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder