23 Ekim 2018 Salı

ASEAN’da ekonomik kalkınma ve güvenlik / Economic development and security issue in ASEAN

Mehmet Özay                                                                                                                        23.10.2018
foto:mainichi.jp
Güneydoğu Asya Ülkeleri (ASEAN) sonbahar dönemi zirve toplantıları dönem başkanlığını yürüten Singapur’da başladı. Bu çerçevede, 12. Savunma Bakanları toplantısı geçen hafta yapılırken, son dönemde bölgesel güvenlik konusunda önemli bir gelişmeye de konu oldu.
Ekonomik kalkınma ve güvenlik şemsiyesi
Birliğin, küresel ekonominin en önemli saç ayaklarından biri olduğu genel kabulüne rağmen, belki de bu gelişmeden bağımsız ele alınamayacak ve kimileri için tezat teşkil edecek şekilde güvenlik sorununun da bir o kadar önem arz ettiğine dikkat çekmek gerekiyor.
Bölge ülkelerinin güvenlik hassasiyetlerinin tek tek ülkelerin ulaştıkları ekonomik kalkınma seviyesi ve bu seviyenin istikrarlı bir şekilde devamı ve sürdürülebilirliği, aynı zamanda güvenlik konusunda hassasiyetlerin de artmasına neden oluyor. Bunda hiç kuşku yok ki, -tıpkı ekonomik kalkınma süreçlerinde olduğu gibi- güvenlik alanında da potansiyel tehditlerin ortaya çıkmasına yol açan husus bölgenin üzerinde yükseldiği coğrafya.
Çin-Japonya ve Güney Kore Doğu Asya’da endüstrileşmiş ve dünya ekonomisinde önemli yere sahip ülkelerine ulaşan suyolunun ortasında bulunması, öte yandan imalat sanayii ve tropik bölgelere has hammadde kaynaklarına sahip olması nedeniyle özellikle Batı Asya, Ortadoğu ve Avrupa ile yakın ticari, ekonomik ve yatırım ilişkileri ASEAN’ı doğuda ve batıda önemli bir ekonomik birlik kılmaya yetiyor.
Üye ülkeler güvenlikte ısrarcı
Bölgenin bu özel durumu, üye ülkeler yönetimlerince özellikle de Singapur, Malezya, Tayland ve Endonezya başta olmak üzere diğer birlik üyesi ülkelerce de şu veya bu derece paylaşılan bir güvenlik sorununu gündeme getiriyor.
Bu sorunu iki temel başlık altında ele almak mümkün. Birincisi, Güney Çin Denizi ikincisi uluslararası terörizm…
Güney Çin Denizi, sadece Çin’le birlik üyesi dört ülke arasındaki anlaşmazlığa değil, birlik üyesi ülkeler arasında da benzer bir anlaşmazlık konusu olmaya devam ediyor. Bu bağlamda, bir süredir bölgenin güvenlik iklimini belirleyen unsurların başında gelen Güney Çin Denizi konusunun ne kadar önemli olduğu son yapılan Savunma Bakanları toplantısındaki anlaşma ile kanıtlanmış gözüküyor.  
Geçen hafta yapılan savunma Bakanları toplantısı, dünyada ilk olduğu ifade edilen bir anlaşmaya konu oldu. Anlaşma, birlik ülkeleri arasında kıta sahanlıklarında ve uluslararası uçuşa açık bölgelerde istenmeyen gelişmeleri önlemeye yönelik çok katmanlı hava güvenlik tedbirlerini içeriyor.
Böylesi bir anlaşmanın gündeme gelmesi, söz konusu denizde bazı adalık bölgeler üzerindeki hakimiyet iddialarını pekiştirme ve öteki iddia sahibine göz dağı verme adına da olsa, hava güvenlik sistemlerinin zaman zaman pratiğe geçirilmesinden kaynaklanıyor.
Bu anlaşmanın önemini artıran husus ise, geçen yıl benzer bir zirvede bölge denizlerinde arzu edilmeyen karşılaşmaları engellemeye yönelik yapılan anlaşmanın devamı olmasıdır.
Bölgesel güvenlikte küresel perspektif
Peş peşe imzalanan bu anlaşmalar, ASEAN yönetiminin bölge barışına yönelik bütüncül yaklaşımının bir ifadesi olarak değerlendirilmelidir. Öyle ki, bu anlaşmalar sadece birlik üyesi ülkelerle değil, bölgeyi çevreleyen ve giderek ASEAN ile daha çok etkileşim içine giren Çin, Japonya, Avustralya, Hindistan, Güney Kore, Yeni Zelanda, Rusya ve ABD’yi de içine alacak şekilde neredeyse küresel bir boyut sergiliyor.
Singapur savunma bakanı Ng Eng Hen’in de vurguladığı üzere, geçen hafta varılan anlaşma bağlayıcılığı bulunmasa da, yaptığı emniyet kemeri benzetmesinde de görüldüğü üzere, bölge ülkelerinin barış konusundaki yaklaşımlarını ortaya koyması ve olası istenmeyen gelişmeleri önlemeye yönelik inisiyatifi olarak değerlendirilmelidir.
Anlaşmanın detaylarına bakıldığında, aslında insan faktörüne eğinildiği görülüyor. Ve bu anlamda, bu anlaşmanın özellikle savaş uçakları komuta ve yönetiminde yer alanların bir tür ehlileştirilmesi yönünde atılmış adımlar demek yanlış olmayacaktır.
Toplantılar çerçevesinde Endonezya ve Singapur’un gündeme getirdiği terörle mücadele konusunda da bazı inisiyatifler söz konusu. Bu noktada, Endonezya’nın terörizmle mücadelede stratejik bilgi paylaşımı ve Singapur’un ‘esneklik, karşılık ve iyileşme’ olarak adlandırılabilecek olan tasarısı da kabul gördü.
Güvenlik konusunda atılan bu adımlar, ekonomik gelişmede istikrarlı bir düzey yakalama arzusundaki ASEAN’ın yakın ve orta vadede bölgeyi riskten olabildiğince uzak tutma amacı taşıyor. Bununla birlikte, bölge güvenliğini geliştirmeye matuf bu gelişmeyi iç içe geçmiş yeni güvenlik alanları projesinin bir parçası olarak da değerlendirmek mümkün.
Bu noktada, ABD, Hindistan, Avustralya ve Japonya’nın oluşturduğu ‘Dörtlü Güvenlik Diyaloğu’nun, temelde Hint ve Pasifik Okyanusları’nda temelde Çin’i hedef alarak geliştirilen bir güvenlik halkası olduğu hatırlandığında, ASEAN özelinde gündeme gelen yeni anlaşmaların bu güvenlik halkasının dar alanını teşkil ettiği görülür.
Bu gelişmeler, bölge ülkelerinin savunma sanayilerini geliştirme ve milli ordularını güçlendirme noktasında önemli atılımlar içinde olduklarını görmezden gelinmemeli. Ancak barış konusunda atılan adımlar güvenlik politikalarında sivillerin ve geniş kamuoyunun talep ve isteklerinin hayata geçirilmesi noktasında önem taşıyor.
http://guneydoguasyacalismalari.com/2018/10/23/economic-development-and-security-issue-in-asean/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder