10 Eylül 2017 Pazar

Arakan’a doğru sorular sormak (I) / Asking Right Questions to the Rohingnya (Arakan)

Mehmet Özay                                                                                                                         10.09.2017
Myanmar eski adıyla Burma sömürge sonrası dönemde Güneydoğu Asya’nın gelecek vaad eden ülkeleri arasında geçiyordu. Batı Bengal merkezli gelişen İngiliz sömürgeciliği, tarımsal alt yapısıyla önemli bir hinterland olan Burma’yı işgali bölgede nüfus hareketliliğinin bir nedeni oldu. Sömürge öncesi dönemde, tıpkı bölgenin diğer milletleri arasında olduğu gibi Hint Alt Kıtası ve Burma arasında ticari faaliyet bağlamında mobilizasyon söz konusuydu.

İngilizlerin gerek sivil gerekse askeri kadroları için kendine yakın hissettiği ve çoğunluğu oluşturan yerli gücü değil, azınlıkları kendine ‘yandaş’ seçiyordu. Bunlar arasında Hıristiyanlaştırılmış Karenler kadar bazı Müslüman unsurların da zaman zaman bu süreçte rol aldıkları biliniyor. İşin bu kısmında sorun olmadığı, hatta İngilizlerle işbirliğine giren etnik unsurlar bağlamında bir tür modernleşme veya bölgesel mobilizasyon içerisinde yer almaktan neşet eden bir memnuniyetten söz edilebilir.

Ancak ‘hikayenin’ böyle devam etmediği 2. Dünya Savaşı sonrası gelişmelerle ortadadır. Burma topraklarını kendine ana vatan bilen ve çoğunluğu oluşturan Burmese kökenli budistler yönetimde söz sahibi olması yeni bir siyasi ve toplumsalalt yapının oluşturulması anlamı taşıyordu. Her ne kadar, Aung San gibi zamanında İNgilizler, ardından Japonlar ile işbirliği yapmaktan geri kalmamış ve bu anlamda gayet pragmatist bir milliyetçi lider, tıpkı bölgenin diğer ülkelerinde olduğu gibi, farklı etnik ve dini unsurları biraraya getirerek bağımsızlık öncesinde ‘işi garantiye alma’ çabası içerisindeydi.

Aung San’ı ‘ateşi sönmez bir demokrat’ sayıp, Burma toprakları üzerinde yaşam süren çeşitli etnik unsurlarla masada anlaşıp demokratik bir rejim kurma hayali daha ülke bağımsızlığa kavuşmadan akamete uğradı. Yani, Aung San’ın bağımsızlığa aylar kalmışken uğradığı suikasta hayatını kaybetmesi, bir anlamda ülkenin bağımsızlık sonrasındaki ‘karaltılı’ geleceğinin sembolik bir ifadesiydi. Milliyetçi Burmese Budistler, bağımsızlıkların kaçınılmaz aktörü ordu ve tabii ki, burada Burmese ordusu, bağımsızlığın ardından farklı fraksiyonlarıyla kendini hissettirmeye başladı.

Yeni dönem, birbiri ardına gelen darbeler ve cunta rejimleri sivilleşmeyi ve bununla birlikte demokratik bir yaşamı, ortak toplumsal paylaşımı bir türlü Burma toprakları üzerinde yaşayan toplumlara sun/a/madı. Kendine özgü ‘sosyalist’ rejimi, içe kapalılığı bir siyaset modeli olarak seçerken, kağıt üzerinde toplum geneline yansıyacağı varsayılan üretken ve paylaşımcılık yerine, bizzat ordu eliyle veya ordunun güdümü altındaki sivil yönetimler baskı ve diktatörlüğü hayata geçirildi.

Karen, Kaçin, Şan gibi ülkenin sınır boylarındaki dağlık bölgelerde yaşayan farklı etnik gruplar varlıklarını doğal şartların sağladığı korumacılık kadar, etkin siyasi ve askeri varlıklarıyla merkez güç karşısında mücadelelerini sürdürürken, ülkenin batısında Rakhine Eyaleti’nde durum farklı bir veche arz ediyordu. Bir yanında açık deniz, öte yanında dağ silsilesi bugün adına Rohingya (Arakan) Müslümanları denilen milletin yaşam sürdüğü alandı.

Rakhine eyaleti Bengal Körfezi’ne yani, Hint Okyanusu’na açılmasıyla Hint Okyanusunu çevreleyen toprakları etkileyen en azından iki bin yıllık tarihi süreçte farklı dini ve milletlere mensup kişi ve grupların ya bireysel ya kitlesel eylemlerine konu olmuştu. Bunun bir göç hadisesi şeklinde değil, bölgenin doğal etkileşim süreci yani ticaretin ve 16. yüzyıl başlarından itibaren sömürgecilik evresinin getirdiği farklı açılımları hesaba katmak gerekir.

Bu sürecin bir uzantısı olarak bugün Myanmar sınırları içinde yaşam süren kitlenin dünün ‘Batı Bengal’ ve ‘Doğu Bengal’ ile paylaştığı değerler kuşkusuz ki, Myanmar’ın diğer bölgelerinden farklılık arz ediyor. En azından beş yüz yıllık bir geçmişte olup bitenler ile bugün arasında bağı doğru kurmak gerekiyor.

Geçmişte yaşayan başta ticaret olmak üzere yaşanan bazı göç hadiseleri sonucu Burma topraklarında değişik şehirlere yerleşmiş Müslüman unsurların varlığı da mevcut. Bugün yaşananlar ise, Rohingnya (Arakan) Müslümanlarını hedef alan gelişmeler.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder