31 Ağustos 2023 Perşembe

Bağımsızlık kutlamaları: tarihsel ve toplumsal gerçeklik / Independence celebrations: historical and social reality

Mehmet Özay                                                                                                                            30.08.2023

Ağustos ayı, Güney ve Güneydoğu Asya bağımsızlıklarının gerçekleştiği dönem olmasıyla önem taşıyor.

Önceki yıllarda, bu hususta bazı yazılar kaleme almıştım. Bir yandan, anlamlı fiziki mücadeleler ile bağımsızlık kazanan ulusların yanı sıra, tek kurşun atmadan bağımsızlık mutluluğuna kavuşan toplumlar olduğunu biliyoruz…

Bu hususları tekrarlamak yerine, burada yine bağımsızlık günleri vesilesi ile bağımsızlık konusuna bir başka açıdan bakmakta yarar var.

O da, bağımsızlıkların ilgili toplumlara neler kazandırdığı veya bağımsızlık süreçlerinde, siyasi elitin ve geniş toplum kesimlerinin bağımsızlıkla hedefledikleri toplumsal düzene dair bir tür sorgulama olacak.

Bağımsızlık ve nara atma günleri

Bağımsızlık günleri, siyasi liderlere gayet anlamlı içeriklerle dolu naralar atma fırsatı sunuyor. Bu naralara, her türünden savaş araç gerecini şehir meydanlarına taşıyarak askeri varlığın ne demek olduğunu dosta düşmana sergileme yarışı eşlik ediyor.

Ancak, bu savaşçı unsurların aradan geçen onlarca yıla rağmen, kahir ekseriyetiyle aynı ülke vatandaşlarına yöneltilmiş olması da, gayet çelişkilerle dolu bir duruma işaret ediyor.

Bu naraların geniş halk kesimlerine hoş gelen yanları olduğuna kuşku yok… Tuhaf ama, aynı şekilde, savaşçı unsurların da…

Bu noktada, naralar gayet işlevsel önemleri olması nedeniyledir ki, gündeme geliyorlar. Bu çerçevede, güç, kuvvet gösterisi vb. söylemler ise göğüs kabartacak mahiyettedir.

Nara sonrası toplumsal gerçeklik

Bununla birlikte, adına ulusal bağımsızlık denilen olgunun elde edilmesindeki, böylesine yüce ve anlamlı gerçekliklere karşın, bağımsızlık günlerindeki naraların arasına serpiştirilmiş olan mesajlar, daha çok dikkatle izlenmeyi gerektiriyor.

Bu mesajlar, ilgili ülkelerin ve toplumların bağımsızlıklarından bu yana ne tür bir sosyal, ekonomik, kültürel, siyasal, bilimsel vb. kalkınma gerçekleştirdiklerini de içeriyor. Siyasi liderler bir yandan, geniş toplum kesimlerine mesaj vermeyi amaçlarken, aynı zamanda rakipleri siyasi yapılara yönelik eleştirilerini de ortaya koyuyorlar.

Özellikle, ülkenin niçin yeterince kalkınamadığı; niçin yeterince demokratikleşemediği; niçin her çocuğun eğitimden… ihtiyaç sahibi her yaşlının bakım-evimden adilane bir şekilde pay alamadığı; eğitimin niçin sağlıklı insan yetiştiremediği; bürokrasinin niçin ahlaki değerlerle bezeli olarak işlev gör/e/mediği; etik yaklaşım ve profesyonellik ilkelerinin niçin göz ardı edildiği…, daha açık ifadeyle işçinin, memurun, esnafın, öğretmenin, akademisyenin, her türünden profesyonelin niçin işini dürüst ve adilane bir şekilde yap/a/madığı vs. vs.

Bunun yanı sıra, söz konusu tüm bu alanlardan hareketle, ülke sınırları içerisinde kendilerine ‘vatandaş’ denilen halk kitlelerine, hak ettikleri adilane yönetimi sunup sunmadıkları ya da bizatihi, vatandaşları yönetimin farklı katmanlarında söz sahibi yapıp yapmadıkları da gündeme geliyor.

Niçin bağımsızlık?

Siyasal bağımsızlığın, niçin ve hangi nedenlerle ortaya çıktığı meselesi anlaşılmadan, bağımsızlık kutlamalarını kavramak pek mümkün gözükmüyor.

Bağımsızlık yani, 20. yüzyıl egemen siyasal kavramsallaştırması ile ulus-devlet yapılaşmasının ortaya çıkması, temelde adına ‘ulus’ denilen bir varlığın güçlü ve sağlam temeller üzerine inşası anlamına geliyor.

Bunun temelini ise, yakın tarihsel geçmişten hareketle değerlendirmek gerekirse, Fransa ve Amerika Devrimleri diyebiliriz.

Uzak tarihsel geçmiş ise yine bizi, bir anlamda, Avrupa tarihinin derinliklerine götürerek örneğin, Romalı olma, Roma vatandaşı olma bilinci ile siyasal bilince gönderme yapıyor.

Bununla birlikte, Fransa’nın köklü tarihsel geçmişi ve bu nispette gayet önemli bir ulusal siyasal bilince karşılık, Amerika gibi gayet yeni ve karma / kozmopolit bir toplumun milliyetçilik algısı arasında önemli farklı bulunuyor. Bu farka rağmen, aradan geçen zaman zarfında Amerika’yı yani, ABD’yi bir ulus-devlet olarak güçlü kılan farklı ve değişik faktörlerin rol oynadığı da ortada.

Böylesine temel ayrışmaya rağmen, Fransa ve Amerika Devrimleri ve bunların ürettiği bağımsız ulus-devletlerin önemli siyasal ve de askeri mücadeleler sonrası elde edilmesi ortak noktayı teşkil ediyor.

Bu ortaklık, 20. yüzyıl boyunca adına, üçüncü dünya veya sömürgeleştirilmiş toplumlar denilen coğrafyalardaki bağımsızlıklar süreçlerinde de şu ya da bu şekilde karşımıza çıkıyor.

Yani, Batı’nın ürettiği ‘ulus-devlet’ ve bunun oluşumunu sağlayan ‘savaş merkezli’ mücadele sonrası yapılaşmanın benzeri/aynısı Güney ve Güneydoğu Asya toplumlarında da neşet ediyor.

Tam da bu nokta, Güney ve Güneydoğu Asya toplumlarının bağımsızlıkları süreçlerine gönderme yaparken, aynı zamanda bugün niçin aynı toplumların aradan geçen en azından, yarım yüzyılı bulan bağımsızlık sonrası süreçlerde geniş toplum kesimlerinin, bizatihi bağımsızlık olgusuyla öngörülen, hedeflenen -idealize etmemekle birlikte- dört başı mamur olmaya aday bir toplum ve devlet nizamı ortaya çıkaramadığını sorgulamayı gerektiriyor. 

Daha açıklayıcı olacağını düşünerek, sömürge dönemi siyasi yönetimlerin eğitim, ekonomi, kültür, sosyal sistem vb. alanlarda yerli halkları maruz bıraktığı ileri sürülen yoksunluklar ve yolsuzluklar sonrasında niçin ve nasıl aynı süreçlerin şu ya da bu şekilde bağımsızlık sonrasında da sürdüğü üzerinde uzun uzun düşünmeyi gerektiriyor.

Bu vurguyu yaparken ilgili ülkelerin bağımsızlıklarından bu yana toplumsal evrenlerinde hiçbir değişme olmadığını söylemiyoruz. Ancak, vakıa o ki, hak ve adalet kavramlarını gayet inciten gelişmelerin neredeyse, her daim bu ilgili toplumlarda kendini gizli açık var kıldığı ve var kılmaya devam ettiğidir. 

Bağımsızlık kutlamalarında, naraların ötesinde ve dışında, aradan geçen on yıllar boyunca yatay ve dikey toplumsal bağlamlar üzerinden nerelerde hatalar yapıldığının açıkça tartışılmasına elverecek ve geniş toplum kesimlerine doğruları aktaracak mekanizmalara ihtiyaç var. 

https://guneydoguasyacalismalari.com/bagimsizlik-kutlamalari-tarihsel-ve-toplumsal-gerceklik-independence-celebrations-historical-and-social-reality/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder