1 Mayıs 2023 Pazartesi

H. Mohd. Said’de ‘işçi’ (koeli kontrak) olgusu / The phenomenon of labor (koeli kontrak) in the writings of H. Mohd. Said

Mehmet Özay                                                                                                                            01.05.2023

Bugün dünya işçilerinin bayramı olarak kutlanması bize, “hangi dünyanın, hangi işçileri” sorusunu sormayı gerektiriyor. Batı Avrupa sosyal değişimlerinin toplumsal sınıfları oluşturması noktasında “işçi” olgusu temelde, “endüstri işçileri” olarak gündeme geliyor.

Oysa, dünyanın önemli bir bölümünde ‘işçi’ olgusu endüstri işçiliğinden öte, tarım işçiliği ile karşımıza çıkıyorr. Bu noktada, merhum H. Mohammad Said’in 1977 yılında yayınladığı Koeli Kontrak: Suatu Zaman Gelap Di Deli (Tempo Doelo Dengan Derita dan Kemarahannya), (Sözleşmeli İşçi: Deli’de Bir Karanlık Dönem (Acı ve Kızgınlıkla Dolu Geçmiş) başlıklı eseri,[1] sadece Endonezya özelinde değil, küresel ölçekte tarım işçileri sorunları hususunda karşılığı olan bir yayın olarak karşımızda duruyor.

Avrupa’da işçi sınıfı kavramı

İşçi’yi bir sınıf olarak kavramsallaştırma görevi sosyolojinin kurucularından sayılan Karl Marx’a ve yandaşı Friedrich Engels’e düşer. Bu adlandırmada, Marx’ın bir dışarlıklı olarak İngiltere’deki yaşam tecrübesi onu, ‘işçi’ olgusuna işaret eden toplumsal değişmeyi doğrudan gözlemlemesine olanak tanımıştır.

İşçi, işveren, ücret, kâr, kira, vb. kavramlar, sanayi endüstrisinin kurumsallaşmasıyla ekonomi alanında sıklıkla kullanılan kavramlara dönüşmüştür.

Bu kavramlar ve kurumsallaşma, işçi’yi ayrı bir toplumsal kategori olarak ele almayı olanaklı kılmıştır. Bu durum, işçi kavramını, denilen orta ve üst sınıfa mensup sermaye sahipleri tabakasına tekabül eden ‘işveren’ kavramı ile tezat içeren bir bağlama oturmaktadır.

Batı Avrupa’da çeşitli endüstrilerde özellikle de, madencilik, denizcilik gibi alanlardan başlayarak, özellikle askeri sanayi başta olmak üzere gündelik yaşamı çekip çevirecek makineleşme süreçlerinde yer alan ‘işçi’ bir ‘sınıf’ olarak kalmamıştır.

Zamanla bu sınıf özellikle, sömürgecilik ve ardından gelen emperyalizm süreçleriyle küreselleşirken, bir anlamda kapitalizmin gelişmesine paralellik arz etmiştir.

Takımadalar’da Koeli kavramı

Batı Avrupa’da yaşanan endüstri devrimi etkisini doğrudan Takımadalar’da göstermese de, yaşanan sermaye dönüşümü ve gelişimini destekleyici bir unsur olarak tarım kapitalizminin ürettiği işçi sınıfını doğurmuştur.

Bu noktada, Koeli kavramını ‘köle’ olarak çevirmekten imtina etmeye çalışsam da, Mohd. Said’in eserindeki toplumsal gerçeklik karşımıza tam anlamıyla bir köleci sistemi çıkartmaktadır. En azından, Tamil kökenli bir kelime olan kolei’nin, Batı Avrupa’daki endüstri işçiliği (labor) ile kavramsal olarak farklılaştığını söylemeliyim.

Kısa bir hatırlatma olarak, Karl Marx endüstri işçiliğine paralel olarak, Batı Avrupa dışında örneğin, Rusya’daki şartları sınıfsal bir temele oturtma ve buradan hareketle ideolojik bir yapı oluşturma adına, “tarım üreticilerinin sömürülmesi, ücretli endüstri işçileri ile benzer rol oynamıştır” der.[2]

Bu benzerliğin sermaye birikimi ve gelişimi noktasında doğruluk payı olsa da, ideolojik bağlamda bir işçi bilinci ve/ya üniversel işçi birliği vb. alanlarda gelişme olduğunu söylemek güç.

Aslen Kuzey Sumatra’lı olan Mohd. Said’in, 1920’li yıllardan itibaren başlayan gazetecilik süreci onu, dönemin koşulları gereği sadece, gazetecilik ile sınırlı olmayan alanlarda gelişmesine yol açmıştır.

Mohd. Said’in, Kuzey Sumatra’nın münbit topraklarınınn sömürge yönetimi ve işbirlikçileri marifetiyle özellikle kauçuk, palmiye, tütün plântasyonlarına dönüştürülmesi ve bu plântasyonlarda ağırlıklı olarak göçmen işçilerden oluşan sözleşmeli çalışanların yaşadıklarına tanıklık etmesi onda, toplumsal sorunlar karşısında entellektüel duruşun bir ifadesi olarak ‘adalet’ (justice) ve ‘haklar’ (rights) konusuna önem vermesine neden olmuştur.

Plântasyon (estate) kavramı, bize daha çok Amerika’yı hatırlatıyor. Bu noktada, Amerikan kültürünün ve film sektörünün yönlendiriciliğiyle Orta ve Güney Amerika’nın pamuk tarlalarında çalışan Afrikalı işçiler olgusuna aşina olan okur-yazar çevrelerin, Doğu’da ne olup bittiğinden kayda değer bir şekilde haberdar olmasına yarayacak önemli bir eserdir Koeli Kontrak.

Doğu’da yani, Hollanda sömürgeciliğine konu olan, bugün Endonezya olarak bilinen  Takımadalar coğrafyasında…

Karl Marx’ın işçi kavramını ve bu kavram çerçevesinde düşünce sistemini ortaya koymasından yüz yıl sonra Kuzey Sumatra’daki plântasyonlarda yaşananlar aslında hem Batı’da, hem de Doğu’da çeşitli alanlarda toplumsal değişim süreçlerine ışık tutmasıyla da dikkat çekicidir.

Bu noktada, Avrupa’da liberal görüşlerin yayılmasındaki merkezlerden biri kabul edilen Hollanda’nın sömürge topraklarındaki uygulamaları eleştiriye açıktır.

Hollanda sömürge yönetiminin, 19. yüzyıl ortalarından itibaren başkent den Haag’daki Sömürge Bakanlığı’na bağlandığı dikkate alınacak olursa, Kuzey Sumatra başta olmak üzere Takımadalar’daki işçi sorunlarından doğrudan sorumlu olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.

Temelde, Hollanda yönetimine yönelik bir temelsiz bir itham değildir bu…

Aksine, en azından Avrupa’da Napolyon Savaşları’nın sona ermesiyle 1816 yılından itibaren, yeni politik-ekonomi yapılaşmaları hayata geçirmiş olan Hollanda sömürge yönetiminin Kolei Kontrak toplumsal grubunun da içinde yer aldığı, “daha az imtiyazlı sınıflar”ın sosyal ve ekonomik refahını geliştirme konusunda dengeli politikalar izlememiş olmasıdır.

Ideolojik zemin ve farklılaşma

Her ne kadar, Mohd. Said, kendi bireysel tarihi sürecinde, 1920’li yıllardan itibaren sömürge durumundaki (colonial condition) plântasyon gerçekliğine tanık olsa da, önce sömürge yönetimi ve ardından, Batı Avrupalı kapitalist sermayedarlar marifetiyle ihraç tarımına (export crop) konu olan plântasyon yapılaşması, 19. yüzyıl üçüncü çeyreğinden itibaren Takımadalar’ın başta Java ve Sumatra Adaları olmak üzere, farklı bölgelerinde gündeme gelmiştir.

Mohd. Said örneğinde tanık olunduğu üzere tarım işçileri sorunu dönemin gazetecileri ve entellektüellerini sömürgecilik karşıtı mücadelede öne çıkardıkları toplumsal sorunlardan biri olmuştur.

Ancak, burada Kuzey Sumatra’yı ve Mohd. Said’in eseriyle ortaya konulan işçi durumunu farklı kılan, sosyalist veya komünist ideolojik kurumların, partilerin vb. tekelinde olmamasıdır.

Bu noktada, Mohd. Said’in Müslüman ve milliyetçi siyasal kimliği ve tutumu, buna gayet açık bir örnek teşkil etmektedir.

Burada, Takımadalar toplumsal ve siyasal gelişmeleri özelinde değerlendirilebilecek bir gerçeklik olarak, sömürgecilik baskısı ve kıskacı karşısında İslamcılık ve Batılı ideolojilerin biraradalığı meselesinin burada ele alınamayacak kadar geniş bir mesele olduğunu söylemekle yetinmeliyim.

Bu çerçevede, Kuzey Sumatra’daki gelişmeleri 19. yüzyıl şartlarında Batı Avrupa’dan veya 20. yüzyılın ilk yarısında adına Müslüman coğrafya denilen bölgelerdeki gelişmelerden farklı değerlendirmek mümkündür.

Mohd. Said’in bireysel entellektüel gelişimine paralel olarak yürüyen bu gözlemler onun bir yandan, etik değerleri öncelleyen bir gazeteci olarak ‘doğru’ haberi kamuoyuna aktarma sorumluluğu ile hareket etmesine neden olurken, aynı zamanda bir genç entellektüel olarak bireysel sorumluluğu kamusal alana taşımanın karşılığı olarak, işçi sorunlarının mahkemelere taşınmasında bir aktivist olarak da yer almasına yol açmıştır.

İşçi sorununu, Batı Avrupa’daki endüstriyel yapılaşmanın biri ürünü olarak anlamak eksikliktir. Aksine, hem endüstriyel gelişimde hem de sermaye oluşumundaki rolü ile sömürge topraklarındaki özellikle plântasyon tarım süreçlerinde yer alan işçiler sorunu dikkatle incelenmeyi hak ediyor.

https://guneydoguasyacalismalari.com/h-mohd-saidde-isci-koeli-kontrak-olgusu-the-phenomenon-of-labor-koeli-kontrak-in-the-writings-of-h-mohd-said/



[1] H. Mohammad Said. (1977). Koeli Kontrak: Suatu Zaman Gelap Di Deli (Tempo Doelo Dengan Derita dan Kemarahannya), Medan: Percetakan Waspada.

[2] Karl Marx. “Preface”, Das Capital, Vol III, s. 3.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder