19 Mayıs 2019 Pazar

Açe’de İslam Hukuku uygulaması: Anakronizm mi tarihsel devamlılık mı? / Implimentation of Islamic Law in Aceh: Anachronism or historical continuity?

Mehmet Özay                                                                                                                        19.05.2019

Endonezya Cumhuriyeti’nin 34 eyaletinden biri olan Açe’de İslam Hukuku uygulaması, eyalet ve ulusal bağlamının yanı sıra, dönem dönem uluslararası çevreler tarafından da takip ediliyor ve bu anlamda çeşitli haberlere ve akademik çalışmalara konu oluyor.

Öyle ki, bu eyaletteki İslam Hukuku uygulamaları günlük haberlerde, tahmin edilebileceği üzere işin popüler tarafları öne çıkartılarak bir tek cezai uygulama üzerinden yanlı, taraflı, gerçeğin üstünü örtücü yani, manipülatif bir şekilde ortaya konuyor.

Bu tek cezai hükmün dahi, kendi tarihsel ve toplumsal çerçevesi dışına çıkartılması çabasını, Açe toplumunu kendi dışında bir toplumsal yapı ve tarihsellik özelliklerine göre ayarlama çabalarının bir unsuru olarak görmek gerekir.

Bu bağlamda, dikkat çekilmesi gereken husus, Açe’de İslam Hukuku uygulamasının anakronik bir durum mu arz ettiği, yoksa tarihsel bir devamlılığın ürünü mü olduğunu kısaca tartışmaktır.

Açe’de İslam Hukuku uygulamasının varlığının anlaşılması, yukarıda dikkat çekilen sorunun aşılmasında önem arz eder. Ve ancak bu suretle, eyaletteki İslam Hukuku uygulamalarının anakronizm olup olmadığına dair bir fikir edinmek ve açıklığa kavuşturmak mümkün.

Kadim-modern dikotomisi
Bununla birlikte, öncelikle halen belirleyiciliğini sürdürdüğü gözlemlenen ve Açe’deki İslam Hukuku uygulamaları gerçekliği ile dikomotik bir ilişki içerisinde olduğu anlaşılan, şu veya bu bağlamda belirleyiciliği ile dikkat çeken duruma dair bir izaha gerek var.

Yaşadığımız dönemin özellikleri dikkate alındığında, küresel bilgi üretimini ve dağılımını kontrol eden merkezlerin ve bunların çeperdeki temsilcilerinin çeşitli baskı süreçleri oluşturmak suretiyle, toplumsal ve siyasal yapılaşmaları belirleme eğilimi içerisindedir.

Bu noktada, Batı’da yaşanan modernleşme-sekülerleşme süreçleri; bunun doğrudan ve doğal uzantısı olarak Batı kampüslerinde üretilen teoriler ve yaklaşımlar; Batıda eğitim görmüş çevreler eliyle bu teori ve yaklaşımların yerli topraklara ithali; adına Batı ‘medeniyeti’ denilen ortamın ürettiği siyasal yönetim sistemleri ve ardından sömürgecilik ve neo-sömürgecilik bağlamında ortaya çıkan hegemonik ilişkiler ağının, adına evrensel denilen bilgi üretiminde ve dağılımında önemli araçları teşkil eder.

Merkez olarak telâkki edilen bu yapının yanı sıra, sömürge döneminde ortaya çıkan ve ‘sömürge etiği’ (colonial ethics) olarak adlandırdığım -ki bununla sömürgeleştirilen topraklarda siyasi ve dini elitin bir bölümünün sergilediği işbirlikçi eylem ve pratikler anlaşılmalıdır- boyutunda gündeme gelen çeperdeki uzantılarının ilk sürecin devamını sağlayan organlar olarak işlev görmüşler ve farklı aktörlerin sürece eklemlenmesiyle görmeye devam etmektedirler.

Bu bağlamda, İslam coğrafyasının farklı bölgelerinde tanık olunduğu üzere, Açe’de de özellikle bu yüzyılın başlarında yaşanan değişimler bağlamında son on beş yıllık süre zarfında Batılı ülkelerde eğitim görmüş Açeli genç akademisyenler yeni dönemin dönüştürücü aktörleri olarak ön alma çabası içerisindeler.

Bu kitle, kendi toplumları hakkında sahip oldukları toplumsal ve tarihsel kökenlere dair yüzeysel bilgi ve tecrübelerini erozyona uğratacak bir değişime konu olmakla kalmıyor, bir tür işbirlikçi statüsünde kendi toplumlarını yeni sömürgeci pratiklerle anılabilecek dönüştürme süreçlerine tabi tutma çabası sergiliyorlar.

Hegemonik yapılar
Batı’nın ürettiği ve birbiriyle çatışma temeli üzerinde var olan ideolojilerin, geçen yüzyılın ortalarından başlayarak sömürgeleştirilmiş topraklara ithali ile yeni ulus-devletlerde modern siyasi rejimlerin bir anlamda meşruiyetini sağlayan milliyetçilik, seküler ve laik devlet nizamlarının varlığı belirleyici olmaktadır. Tüm bu birbirine eklemlenen sürekliliğin, belli bir anlam çerçevesine oturduğu da düşünülebilir.

Bugünkü küresel hegemonik ve sistemik yapılar bağlamında değerlendirildiğinde, Açe’de İslam Hukuku uygulaması olumsuz bir şekilde algılatılma eğilimi sergileniyor. Halbuki söz konusu bu uygulamayı ele alanlar, temelde bölge halkının ve coğrafyanın geçmişin kendi siyasal ve toplumsal gerçekliği içerisinde doğal (natural) bir duruma işaret ettiği üzerinde pek de durmamaktadırlar.

Bu durum, bize tarihte olup bitenleri anlama ve anlamlandırma uğraşında bugünün yerleşik kabul edilen değerlerinden ve yaklaşımlarından -ki yukarıda dikkat çekilen süreçler noktasında son derece hegemonik bir yapıya tekabül etmektedir- bağımsız olabilme gibi bir sorumluluğu taşımamız gerektiğini de hatırlatmaktadır. 

Tarihsel derinlik
Açe topraklarında yaşam süren toplulukların, özellikle İslamlaşma süreciyle birlikte yeni bir evren ve dünya algısı ve pratiğini hayata geçirmeleri kadar, bu sürecin bin yılı bulacak şekilde uzun dönemli bir yapılaşma sergilemesi bölge ve dünya tarihi içerisinde kendine özgü bir yere tekabül etmektedir.

Böylesine uzun dönemli bir süreçte tedrici olarak gelişmesi, siyasi ve toplumsal yapılaşmasını birbirine eklemlenen süreçlerle tamamlaması, bu coğrafyada bugün İslam Hukuku’nun uygulanmasının meşruiyet zeminini oluşturmaktadır.

Bu tarihsel ve kültürel süreklilik kendini siyasi ve dini elit ile geniş halk kitlelerinin talebiyle uygulama imkânı bularak pratik bir karşılığa tekabül etmektedir.  

Meşruiyet zemini
Yukarıda dikkat çekilen uzun dönemin bir hasılı olarak Endonezya Cumhuriyeti’nin dayandığı seküler ilkeler vb. hususlar dikkate alındığında, bazı çevreler Açe’de uygulanan İslam Hukuku uygulamalarının anakronik bir duruma tekabül ettiği iddia edebilir.

Öte yandan, Açe’nin yukarıda dikkat çekilen sürecin büyükçe bir bölümünde kendinde, bağımsız ve üretimsel bir siyasal, sosyo-kültürel ve dini yapılaşmaya konu olduğuna dair elimizde kayda değer tarihsel veriler bulunuyor. Bu durum, Açe’de uygulama imkânı bulan İslam Hukukun düşünsel alt yapısı ve fiili olarak ortaya konulmasında meşruiyet zeminin oluşturmasıyla önem taşıyor.

Bu noktada, -yukarıda dikkat çekildiği üzere- farklılıklar taşımakla birlikte, birbirini takip eden eklemli yapı özelliği taşıyan uzun tarihsel süreç göz ardı edilmemelidir. Bu uzun tarihsel süreç bizi, Açe ile Endonezya Cumhuriyeti ve/ya bu siyasi yapının merkezini teşkil eden güç yapısı arasında önemine kuşku olmayan bir farklılaşma olduğuna götürür.

Açe’de İslam Hukuku uygulamasına yönelik içerden ve dışardan medyanın, siyasal ve akademik çevrelerin derinlikten uzak yaklaşımları bu coğrafyada uzun bir tarihsel birikim ve tecrübe ile oluşmuş toplumsal yapısının özelliklerini göz ardı etme gibi bir indirgemecilikle karşı karşıya kalındığını ortaya koymaktadır.

Bu noktada, dönün sömürgecilik süreçleri kadar -kimilerince aşıldığı söylense de- bugün dünyanın farklı köşelerindeki uygulamalar dikkate alındığında halen varlığını sürdürdüğüne kuşku olmayan yeni sömürgeci eğilimler ve pratikler karşısında Açe’de tarihsel ve toplumsal sürekliliklere işaret edecek çalışmalara ihtiyaç bulunuyor.

http://guneydoguasyacalismalari.com/2019/05/19/acede-islam-hukuku-uygulamasi-anakronizm-mi-tarihsel-devamlilik-mi-implimentation-of-islamic-law-in-aceh-anachronism-or-historical-continuity/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder