24 Mayıs 2021 Pazartesi

Güney Kore devlet başkanı Moon-Jae-in’in ABD ziyareti ve bölgesel güvenlik / Moon Jae-in’s visit to the US and regional security issues

Mehmet Özay                                                                                                                            24.05.2021

Güney Kore devlet başkanı Moon Jae-in, geçtiğimiz hafta, beş günlük resmi ziyaret amacıyla ABD’deydi. Söz konusu ziyaretin odağında, Doğu Asya güvenliği çerçevesinde askeri ittifak, ekonomik ilişkilerin artırılması ve kovid-19’la mücadelede yeni stratejilerin gündeme getirilmesi yer aldı. 

Günün en güncel konusu olması hasebiyle sondan başlamak gerekirse, Güney Kore kovid-19’la mücadelede, ABD’den 13 milyon doz aşı talep ederek, mümkün olduğunca en kısa sürede bunu almak istiyor. Bir diğer husus ise, Güney Kore’nin kendi aşısını üretme konusundaki kararlılığı. Bunun için ABD’den çeşitli teknik destek talebi gündeme geldi. 

İki ülke arasında siyasi ve askeri ittiak Moon’in sembolik bir ziyaretiyle gündemde yerini alırken, Kore Yarımadası’nın nükleer silahlardan arındırılması ve Güney Çin Denizi konusundaki görüşmeler uluslararası çevreler tarafından yakından izlenen bir konuydu.

Tarihi bağ

Resmi görüşmeler öncesinde, Moon Jae-in Arlington’daki ‘meçhul asker’ anıtını ziyaret etti. Ayrıca, bundan yetmiş yıl önce gerçekleşen Kore Savaşı anısına yapılan Şeref Madalyası törenine katılması sadece geçmişe değil, aynı zamanda bugünkü güvenlik bağlamına da gönderme anlamı taşıyor.

Törenin sembolik önemi kadar, ABD-Güney Kore arasında yetmiş yıllık ittifak ilişkisi, Doğu Asya’da son dönemdeki gelişmeler karşısında yeniden inşası oluşturuyor. Bu çerçevede, söz konusu bu ziyaret iki ülke ilişkilerinin ötesinde, Doğu Asya güvenlik stratejilerinin devamlılığı ve geliştirilmesi adına önem taşıyor.

Moon’un ziyaretinin, ABD’de Kore Savaşı anısına düzenlenen Şeref Madalyası gününe gelmesi sıradan bir tesadüf olarak değerlendirilmemeli.

Aksine, söz konusu gelişme, ABD’nin Pasifik Savaşı’nın ardından Güney Kore’nin Kuzey Kore komünist girişimini önlemek amacıyla 1950-1953 yılları arasında yaşanan Kore Savaşı önüne geçmekle kalmayan, Doğu Çin Denizi’nde ABD ittifakına yeni bir üye kazandırılmasının adıdır.

Bu seremoni vesilesiyle ABD, Pasifik Savaşı dönemi jeo-politiğine gönderme yaptığı gibi o günlerde yaşananları aradan geçen neredeyse yetmiş yılın ardından bugünle bağlantılandırmaktadır. Doğu Asya bölgesel güvenliği içerisinde, Kore Yarımadası organik bir bütün olarak değerlendirilecek özellikle taşıyor.

Bu noktada, Moon’un ziyareti, Japon başbakanı Yoshihide Saga’nın geçtiğimiz Nisan ayı sonlarına doğru gerçekleştirdiği ziyaretle benzerlikler olduğunu söylemek mümkün.

Güney Kore’nin balistik füze talebi

Bir yandan, Kuzey Kore ile yeniden temasların ve görüşmelerin başlanması konusunda siyasi iradeden bahsedilirken, aynı zamanda Yarımada’da Kuzey Kore’ye karşı caydırıcı nitelikte olduğu anlaşılan balistik füze kullanımında yeni düzenleme gündeme taşındı.

Buna göre, 1979 yılındaki anlaşmaya göre, Güney Kore’nin 800 km ile balistik füze kullanımını sınırlandıran anlaşmanın sonlandırılması gündeme geldi.

Görüşmelerin ardından bu sınırın kaldırılması Güney Kore’nin bir kazanı olarak değerlendirilebilir. Buna göre, Güney Kore devleti daha önce 180 km ve ardından 2001 ve 2002 yıllarındaki düzenlemelerle 300 ve 800 km menzilli füze kullanım hakkını böylece geliştirebilecek.

Bu durum, açıkçası sabık başbakan Shinzo Abe döneminde gündemde yer alan, ülke sınırları dışında askeri güç kullanımını yasaklayan Japon anayasasındaki 9. Madde’nin kaldırılmasıyla bağlantılı olarak değerlendirilebilir.

Yarımadayı nükleerden arındırma

Bölgesel ilişkiler noktasında, Kore Yarımadası’nın nükleer silahlardan arındırılması öncelikli konuyu teşkil etti.

Bu hususta, ABD’nin girişiminden bağımsız olarak, Kuzey ve Güney Kore liderlerinin 2018 Nisan’ında gerçekleştirdikleri görüşmede imzalanan ‘Panmunjeom Deklarasyonu’ bir inisiyatif olarak halen geçerliliğini koruyor. Bu deklârason iki ülke arasında gerilimin azaltılması, görüşmelerin sürdürülmesi ve nihayetinde Yarımada’nın nükleer silahlardan arındırılmasını içeriyor.

Moon Jae-in ve Joe Biden arasındaki zirve öncesinde yapılan toplantılarda sergilenen yaklaşım dikkate alınacak olursa, bir yandan Kuzey Kore ile doğrudan görüşmelere gönderme yapılırken, öte yandan, Güney Kore ve ABD’nin bölgedeki çıkarlarını korumaya yönelik güvenlik vurgusu da gündeme getirildi.

Bu söylem, Kuzey Kore’yi yalnızlaştırma politikasının yerini görüşmelere bırakmaya veya daha doğru bir ifadeyle, Donald Trump - Kim Jong-un arasında 2018 yılında Singapur’da gerçekleştirilen toplantıların ardından, Vietnam’ın başkenti Hanoi’de akamete uğrayan görüşmelerin yeniden ele alınmasına çalışılacağını ortaya koyuyor.

Singapur’daki toplantıda taraflar Kore Yarımadası’nın nükleer silahlardan arındırılması konusunda anlaşmaya varırken, bu süreçlerin detayları konusunda gelişme sağlanamamıştı. O dönemde, Kuzey Kore devlet başkanı Kim Jong-un ABD’nin uyguladığı yaptırımları ön koşul olarak öne sürmesi, görüşmelerin ilerleme kaydetmesi önündeki engel olarak gösterilmiştir.

Cuma günü yapılan görüşmelerde hem ABD başkanı Joe Biden, hem de Pazar günü  yaptığı açıklamalarla Dışişleri bakanı Anthony Blinken, Kuzey Kore ile başlayan sürecin devam ettirilmesi konusunda kararlılıklarını ortaya koydular.

ABD’nin geçtiğimiz Şubat ayında Kuzey Kore’ye görüşmelerin yeniden başlaması konusundaki çağrısına cevap verilmediği, ancak Cuma  günü yapılan zirvenin ardından Kim Jong-un hükümetinden bir karşılık gelmesinin beklendiği belirtiliyor.

Güney Çin denizi

Cuma günkü toplantıların ardından yapılan basın açıklamasında, Başkan Biden’in ‘Dörtlü Güvenlik Diyalogu’na vurgusu önemliydi. Hindistan, Avustralya, Japonya ve ABD’nin oluşturduğu ve bazı çevrelerce Hint-Pasifik bölgesinin NATO oluşumu olarak da adlandırılan yapının doğal üyelerinden birinin Güney Kore olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.

Öte yandan, her ne kadar, Çin adı açık bir şekilde gündeme getirilmese de, Güney Çin Denizi seyir ve güvenliği ile Tayvan Boğazı’ndaki gelişmelere yapılan atıf Güney Kore’nin gizli/açık bu dörtlü yapı ile birlikte hareket edebileceğine işaret ediyor.

Küresel politikalar noktasında, ABD yönetimi Güney Çin Denizi gibi dünyanın farklı bölgelerindeki gelişmeler karşısında yeni politikalar ortaya koymayı, ‘ulusal güvenliği’ argümanıyla kendine bir sorumluluk kabul ederken, Doğu Asya bölgesi özelinde ortaya çıkan ABD-Güney Kore ilişkisi, Kore Yarımadası, Doğu Çin Denizi ilişkileri açısından Güney Kore için de önem arz ettiğine kuşku yok.

Ticaret açığı ve yatırımlar

İkili ilişkiler çerçevesinde, sabık başkan Donald Trump döneminde gündeme getirilen ticaret açığı öncelikli bir konuyu oluşturdu. Bu nedenle, ziyaret çerçevesinde önemli görüşmelerden birini iki ülke ticari ilişkileri teşkil ederken, ABD ticaret bakan Gina Raimondo’nun başkanlığında önemli toplantılar yapıldığını söylemek mümkün. 

Güney Kore devlet başkanı ABD ziyaretine, yanında Samsung, SK Group, LG Energy ve Hyundai üst düzey yetkililerini de getirmesi iki ülke ticaret ve yatırım ilişkilerinde yeni bir boyutun yaşanacağına işaret ediyordu. Ve böyle de oldu...

Yapılan görüşmelerde, özellikle ‘chip’ ve elektrikli araç bataryası üretimi çerçevesinde yaklaşık 40 milyar dolarlık yatırım anlaşması yapıldı.

Kovid-19’nun yeni dalgalar halinde küresel toplumu vurduğu bir ortamda, ABD başkanı Joe Biden henüz uluslararası ziyaretlere başlamasa da, Doğu Asya’daki müttefiklerinin ziyaretlerine ev sahipliği yapmaya devam ediyor. Güney Kore devlet başkanı Moon Jae-in’in geçtiğimiz hafta gerçekleştirdiği ziyaret bunlardan biriydi.

İki eski müttefik ülke liderleri arasında yapılan görüşmelerde, önümüzdeki dönemde kovid-19’la mücadele, ikili ticaret ve yatırım ilişkileri ile bölgesel güvenlik noktasında ortak hareket edecekleri mesajını gayet net bir şekilde verildiğini söyleyebiliriz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder