5 Temmuz 2018 Perşembe

Açe’de Yolsuzluğa Son / End the corruption issue in Aceh

Mehmet Özay                                                                                                                 5 Haziran 2018

Açe Valisi İrvandi Yusuf’un ‘yolsuzluk’ iddiasıyla gözaltına alınması, her nasılsa Türkiye’de bir şekilde haber oldu. İrvandi’nin karıştığı iddia edilen yolsuzluk iddiası bir yana, Türkiye’de konunun tıpkı diğer konularda olduğu gibi ele alınış tarzı, habercilik anlayışının sınırları içinde yer alınca konuya ilgi duyan veya konunun geçtiği habere gelişigüzel erişebilenler nezdinde nasıl algılandığı hususu üzerinde durulmaya değer ayrı bir konu.

Vali İrvandi Yusuf’un gözaltına alınmasına sebep olan gelişme Orta Açe’de Bener Meriah adlı yönetim merkezi belediye başkanı Ahmadi’den alt yapı çalışmaları için söz konusu bölgeye ayrılan bütçeden yüzde 8’lik komisyon alması olduğu ileri sürülüyor. Söz konusu paranın İrvandi’ye yakın isimler ile Bener Meriah belediye başkanına yakın isimler arasındaki transferini takibe alan Yolsuzlukla Mücadele Kurumu’nun (Komisi Pemberantasan Korupsi-KPK)

KPK görev başında

Bu gelişmenin ardından Banda Açe’de emniyet tarafından gözaltına alınan İrvandi, aynı gün Cakarta’da KPK merkezine götürülmesinin ve ilk soruşturmanın ardından gözaltı süresi 20 güne çıkartıldı. İrvandi Yusuf’un bu denli ulusal ve ardından uluslararası medyaya yansımasının nedenine değinmekte fayda var.

İrvandi Yusuf, 2005 yılındaki barış sürecinin ardından, henüz eyalet temelli yerel partilerin kuruluş süreci tamamlanmadığından bağımsız olarak seçimlere katılmış ve yardımcısı Muhammed Nazar ile birlikte Açe’de 2007-2012 yıllarında valilik görevinde bulunmuştu. Bu seçimle birlikte, İrvandi-Nazar ikilisi, sadece modern Açe tarihinde değil, Endonezya siyasal tarihine de bir eyalette bağımsız adaylar olarak seçilmeleriyle tarihe geçmişlerdi.

İrvandi Yusuf, 2017 yılında yapılan eyalet valilik seçimlerine bu sefer ulusal çapta faaliyet gösteren Demokrat Parti adayı ile girmeyi tercih etmiş ve başarılı olmuştu. Bununla birlikte, İrvandi Yusuf’u ülke çapında ve hatta Endonezya ile yakinen ilgilenen ülkelerdeki belli kesimler nezdinde tanınmasını sağlayan valilik süreçleri değil, aksine çatışma döneminde oynadığı roldü. Dönemin bağımsızlık hareketi olan Açe Özgürlük Hareketi’nin (Gerakan Aceh Merdeka-GAM) sivil kanadında liderlerden olan İrvandi, Endonezya merkezi hükümetiyle 2005 Ocak ayında Helsinki’de başlayan ve 15 Ağustos 2005’de anlaşmayla biten süreçte de hareketin lider kadrosuyla birlikte görüşmelerde yer almıştı.

Yolsuzluk olgusu meşrulaştırılırken

İki gündür Açe’de sosyal medyadan başlayarak eyalet ve Endonezya ulusal basınına ve ardından bazı uluslararası basına kadar yansıyan gelişme Endonezya’yı şu veya bu şekilde takip edenler için bir sürpriz değildi aslında. Yolsuzluğun, özellikle yerel yönetimler ile devlet bürokrasisinin neredeyse her boyutunda var olduğu ve bu anlamda toplumda gizli-açık bir meşruiyet zemininin oluştuğu gerçeğine karşılık, ülkede faaliyet gösteren KPK kimi zaman ya ihbarlar veya takipler sonucu saptadığı yolsuzluk vakıalarına da tanık olunmaktadır. Sadece KPK da değil…

Buna ilâve olarak, emniyet genel müdürlüğü içerisinde de yolsuzlukla mücadeleden sorumlu bir birimin olduğu ve zaman zaman bu iki kurum arasında çatışmanın yaşandığı da bilinmektedir. Aslında birden fazla kurumun söz konusu bu toplumsal hastalık üzerine eğilmesinin pozitif yönleri üzerinde durulması gerekirken, bu iki kurum arasında çatışmanın bulunması, bunun ardında ne gibi ilişkiler ya da çıkar çatışmalarının olabileceğini düşündürtmüyor değil.

İşin öte yanında, KPK’nın kurulmasına sebep ise, otuz iki yıllık iktidarında yolsuzluğun kurumsallaşmasında başat rol oynayan Suharto hükümetlerinin ardından KPK’nın kurulmasının görece yakın bir geçmişe dayandığını hatırlatalım. Bugün İrvandi Yusuf’un gözaltı ve muhtemelen ardından yargılanmasına sebep olan komisyon alma olgusu, Suharto’nun kurduğu Golkar -ki yıllar boyunca ülkeyi bu parti vasıtasıyla yönetmişti- adlı siyasi partinin her projeden belirli oranda komisyon alması gibi ülke genelinde bu olgunun meşruiyet zemini bulmasında önemli bir araç olmuştu.

Yolsuzlukla ilgili tüm gelişmelerin örneğin bakanlar ve/ya meclisteki çeşitli komisyonlar düzeyinde büyük meblağları içerecek şekilde söz konusu olduğunda uluslararası medyada bir şekilde karşılık buluyor. Ancak bu sefer bir eyalet valisinin, görece düşük bir meblağa tekabül eden ve toplam 1.5 milyar Rupiah olduğu ifade edilen komisyon nedeniyle medya ağlarında yer aldı ve almaya devam ediyor. Açe’yi yakından tanıyan çevrelerin ifadesine göre, olayın ortaya çıkartılmasına sebep İrvandi’nin yanındaki görevlilerden birinin ihbarına dayanıyor olması önemli.

Açe’de niçin yolsuzluk var?

Ancak bu ihbar yapılmamış ve bu yolsuzluk vakası ortaya çıkartılmamış olsaydı bile, ülke genelinde ve özelde Açe’de yolsuzlukların gündeme getirilmesi dün gerektiği gibi bugün de bir zorunluluk arz etmektedir. Öyle ki, daha bu ay içerisinde yani, Haziran’ın 13’ünde Açe’de sosyal medyada gündeme gelen yolsuzluk hikâyesi oldukça manidardı. Açe eyalet yönetimi eğitim fonundan çeşitli partilere mensup toplam 25 vekile verildiği belirtilen liste oldukça çarpıcıydı. Bununla birlikte, yine Açe’yi yakından tanıyan bir kaynağın belirttiğine göre, bu eğitim fonuyla ilgili yolsuzluğun en azından tsunamiden sonra başlayan süreçle birlikte konuşulmaya başlandığı da ortaya konuluyordu.  

Açe Valisi özelinde söz konusu vakasının önem arz etmesinin bir diğer nedeni, bu hadisenin Endonezya genelinde İslami hükümlerin uygulanageldiği bir eyalette vuku bulmasıdır. Toplumda temel barış ve huzur prensipleri ile adalet olgusunun yerleştirilmesini hedefleyen İslami hükümlerin Açe de dahi bazı ciddi sınırlılıklara konu olması, bu hükümlerin bazı cinsel temalı konularla bağımlı kılınması konusundaki eleştirilerimizi hem Açe’de çeşitli ortamlarda hem de kimi zaman yazılarımızda dile getirmiştik.

Hatta daha birkaç hafta önce, Açeli birkaç öğrencinin ziyareti sırasında bizleri Ekim ayında Açe’de yapacakları bir etkinliğe davetleri çerçevesinde programlarının içeriğini eleştirmiş ve Açe toplumunun önceliğinin yolsuzluk olduğunu belirterek tsunamiden bu yana eyaleti saran ve hatta çeşitli kurumlar vasıtasıyla uluslararası boyutlara da ulaşan bu durumun Açe toplumunun tüm birimlerinin el birliğiyle çözüme kavuşturulması konusundaki yaklaşımımızı devam ettirmiştik.

Çözüm içerde

Açe’de sorunun tüm netliğiyle ortaya konulması gerekiyor. Öyle ki, bir yanda İslami hükümler uygulanıyorken öte yandan, yolsuzluk ve benzeri toplumsal adaletsizliklerin devam ediyor oluşu; bir yanda eyaletin sosyo-ekonomik düzeyi ülke ortalamasının altındayken öte yandan tsunamiden bugüne kadar geçen 14 yıllık süre zarfında, büyük miktarlarda ulusal ve uluslararası yardım ve desteklere rağmen, neredeyse her türlü alt yapı ve üstü zenginliklere sahip eyalette üretim süreçlerinde arzu edilir bir yapılaşmanın oluşturulamamış olması ve üstüne üstlük ulusal düzeyde seyreden yolsuzluk vakalarında eyaletin, neredeyse ilk sıralarda yer alması gibi bir tuhaflıklara bir çözüm bulunması gerekiyor.  

Bu sorunun öncelikle Açe toplumunun bir sorunu olduğu ileri sürülebilir. Bunda hem fikir olmamak için bir neden yok. Üstüne üstlük tarihte hem bölgede hem de çeşitli bağlamlarda kendine küresel yer edinmiş, geniş Malay dünyasının öncü ve model bir devleti sıfatını taşımış Açe’nin, tüm tarihi birikimlerine sırtını çevirip, sıradan bir toplummuşcasına hareket etmesinin anlaşılabilir bir yönü bulunmamaktadır. Endonezya toplumunun çeşitli kesimlerince yazıya konu olan gelişme çerçevesinde Açe üzerinden Müslüman toplum üzerine eleştirel yaklaşan seküler ve gayri-müslim kesimlere de ‘adalet’ örneğini sunacak bir yolsuzlukla mücadele programını Açe’de ve Açeliler tarafından ortaya konması gerekiyor.  


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder