25 Haziran 2016 Cumartesi

Güney Çin Denizi’nde Natuna Adaları Krizi / Natuna Islands Crisis at South China Sea

Mehmet Özay                                                                                                              24 Haziran 2016

Güney Çin Denizi’nde Endonezya’nın Varlığı

Bugünlerde Güney Çin Denizi yeni bir gelişmeye sahne oluyor. Çin’in uzunca bir süredir Güney Çin Denizi’nde egemenlik iddiaları karşısına, bugüne kadar hak iddia eden ülkeler arasında bulunmayan ve bu nedenle konuya mesafeli durmanın yanı sıra, taraflara arabulucuk rolü üstlenebileceğini üst düzeyde dile getiren Endonezya devleti çıkmış bulunuyor. Çin’in, yaklaşık 3.5 milyon kilometrakarelik Güney Çin Denizi’nin yüzde doksanlık bölümünü kapsayan egemenlik iddiası, bölge sularına komşu, Filipinler, Vietnam, Malezya, Bruney, Tayvan ile doğrudan anlaşmazlık yaşamasına neden oluyor. Geçen hafta Natuna Adaları çevresinde yaşanan bir gelişme üzerine, yukarıda zikredilen ülkelere Endonezya’nın da katılmasıyla Çin’le anlaşmazlık yaşayan ülke sayısının altıya çıktığını gösteriyor. Bu gelişmeyi yerli yerine oturtmak için detaylara bakmakta fayda var.

Natuna Adaları ve Endonezya’nın Çin’le Karşılaşması

Söz konusu gelişme, Endonezya’nın kuzeyinde Riau Eyaleti’ne bağlı ve Güney Çin Denizi’nin güney girişinde jeo-stratejik öneme sahip Natuna Adaları çevresindeki sularda Endonezya sahil güvenlik güçlerinin 17 Haziran Cuma günü bir Çin balıkçı teknesine el koyması ve yedi kişilik mürettebatı göz altına almasıyla meydana geldi. Bu gelişme karşısında Çin hükümeti, Endonezya sahil güvenlik güçlerinin, Güney Çin Denizi'nde ‘Çin’in geleneksel balıkçılık avlanma bölgesinde’ avlanma yapan Çin balıkçı teknelerini aşırı güç kullanarak taciz ettiğini ve açılan ateş sonucu teknedeki mürettebattan birinin yaralandığını ileri sürdü. Çin hükümeti bununla da kalmayıp, tıpkı daha önce de diğer ilgili ülkelere yapılan açıklamalar da olduğu gibi, bölgedeki istikrar ve barışı etkileyecek, tansiyonu yükseltecek eylemlerden kaçınılması çağrısında bulunarak, Endonezya’nın bu tür eylemlerle ‘Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi’ ve bölgede taraf ülkeler arasında varılan ‘Güney Çin Denizi Eylem Bildirgesi'ni ihlâl ettiğini belirtmişti. Ancak benzer iddiaların bölgedeki diğer egemenlik iddiasındaki ülkeler gibi Endonezya tarafından da Çin yönetimine hatırlatıldığı da biliniyor.
Bunun akabinde, Endonezya hükümetinden çeşitli bakanlar konuyla ilgili açıklamalarında Çin balıkçı teknesinin Endonezya’nın kısa sahanlığını ihlâl ettiği ve Endonezya sahil güvenlik güçlerinin görevlerini yaptıklarına dikkat çekerken, yaralanma hadisesinin olmadığını söyledi. İlgili bakanların açıklamalarında ‘egemenlik hakkı’ ile ‘ekonomik kıta sahanlığının ihlâliyle ortaya çıkan kaçak avlanma’ açıklamalarının birbiriyle nasıl örtüştüğü veya ayrıştığıyla ilgili bazı görüş ayrılıkları bulunuyor. Bu noktada, kimi çevreler Çin’le doğrudan egemenlik hakkı noktasında ‘çatışma’ istemezken, bunu ‘balıkçıların ihlâli’ olarak değerlendiriyor. Ayrıca, bu gelişmenin iki ülke arasında siyasi bir konu değil, hukuki olduğunu belirtilerek Natuna Adaları ve çevresinin Endonezya’nın kıta sahanlığı içinde olduğuna vurgu yapıldı. Bir anlamda düşük profilli kabul edilebilecek bu açıklamaların ardından, Devlet Başkan yardımcısı Yusuf Kalla’nın “Endonezya’nın Pekin yönetimine Natuna Adaları çevresindeki sularda egemenlik hakkına saygı göstermesi konusunda bir mesaj verecektir” açıklaması geldi. Bu mesajın bir yerinde, Çin’i ‘Birleşmiş Milletler Deniz Yasası Sözleşmesi’ne uyma daveti bulunurken, öte yanında Devlet Başkanı Joko Widodo’nun bugün Natuna Adaları’na gitmesi bulunuyor. Jokowi’nin bizzat bölgeye giderek bir donanma gemisinde bulunması Çin’e karşı bir cevap niteliğindeydi. Joko Widodo, yanında bazı bakanlar olduğu halde Natuna Adaları çevresinde Endonezya’ya ait bir donanma gemisinde bazı bakanlarla toplantı yapması Endonezya devletinin, Çin’in iddialarının aksine bölge adalar ve denizlerinde egemenlik iddiasını dile getirmenin sembolik bir yolu olarak değerlendiriliyor. Bu noktada, uzunca bir süredir Çin ve bölgedeki diğer beş ülke arasında egemenlik anlaşması tartışmalarına konu olan Spratly ve Paracel Adaları’na Natuna Adaları da eklenmiş oldu.

Endonezya’dan Kararlı Duruş Sinyali

Dikkat çekilmesi gereken husus, Çin balıkçı teknelerinin ilk defa Natuna Adaları çevresine gelmesi değil. Bu yıl içerisinde ortaya çıkan üçüncü vak’a olmasına rağmen, geçen haftaki gelişmeden sonra iki tarafın yaptığı açıklamalarının ‘tonu’ ve Jokowi’nin Adalar civarına kadar gitmesinde olduğu gibi sembolik açılımı ilk defa gündeme geliyor. Endonezya sahil güvenlik birimleri yaptıkları açıklamada daha önce de Çin balıkçı teknelerinin Endonezya kıta sahanlığını ihlâl ettiğini, ancak teknelerin grup halinde gelmesi nedeniyle müdahale edilemediğini de hatırlamak gerekir. İki ülke yetkililerinin ‘standard’ açıklamalarının ötesinde, burada en dikkat çekici husus Endonezya’nın giderek ‘kararlı’ duruş sergilemesidir. Bunda hiç kuşku yok ki, Çin’in bölgede  özellikle tarih referanslara dayandırarak ısrarla Güney Çin Denizi’nin tamamında hak iddiasını sürdürmesi kadar, 14 Haziran’da Çin’in ev sahipliğinde yapılan Çin ve ASEAN Dışişleri Bakanları toplantısında da taraflar arasında sorunun çözümüne dair yapıcı bir yönelimin ortaya çıkmamasına bağlanabilir.

Kaçak Avlanma ve Ekonomik Verimlilik

Endonezya kara sularına yabancı teknelerin girmesinin çeşitli nedenleri var. Bir adalar ülkesi olan Endonezya sahil güvenliğinin zayıf olması, bu geniş sularda su ürünleri bakımından zengin bir potansiyele sahip olması ve ilgili ülkelerin kendi ülke balıkçılarını bu gibi yasa dışı avlanmalardan muaf tutacak uygulamaları yürürlüğe koymamaları gibi nedenleri saymak mümkün. Endonezya vechesinde ise, söz konusu yabancı balıkçı teknelerini donanma gemileri marifetiyle imha etme gibi radikal bir çözüme başvurmasında ise caydırıcılık unsuru öne çıkarmak kadar, giderek ekonomik rekabetin arttığı bölgede Endonezyalı balıkçıların önünü açaçak yeni bir denizcilik politikasına başlanmasının da rolü göz ardı edilemez. Bu noktada, Başkan Jokowi’nin zaman zaman dile getirdiği üzere Takımadalar ülkesi Endonezya’nın denizciliğin her alanında gelişmiş bir ülke seviyesine çıkartılması konusundaki yaklaşımını hatırlamak gerekir. Bunun belli başlı araçlarından biri de, kıta sahanlığında güvenliğin tesisi ve ekonomik değerlerin başka ülkelerce ‘paylaşılmasının’ önüne geçmektir.

Bu noktada, Çin, Malezya, Filipinler, Tayland ve Vietnam dünyanın en çok balık ve su ürünleri ihraç eden ülkeleri arasında bulunması Endonezya’nın karşı karşıya sorunun açık bir şekilde ortaya koyuyor. Bu ülkeler gibi Endonezya’nın da balıkçılık ve deniz ürünlerinde rol sahibi olmak istemesi, özellikle son iki yıldır hükümetin ekonomi politikaları denizcilik gibi son derece önemli bir kaynağı ön plâna çıkarma politikalarında ortaya çıkıyor. Ve bu önemli ekonomik kaynağın Endonezya balıkçıları ve halkına hizmet edecek şekilde revizyondan geçirilmesi konusuda adımlar atılıyor. İşte bu noktada, Endonezya hükümeti daha önce de var olan çevre ülkelere bağlı balıkçı teknelerinin yasa dışı avlanmalarının önüne geçmek için ‘agresif’ kabul edilebilecek bir yöntemi uygulamakta ısrar ediyor. Endonezya hükümeti kara sularının dış müdahalelerden korunması kadar ekonomik varlıklarının da başka ülke balıkçılarınca bir kazanıma dönüştürülmemesi için aldığı tedbir bugünlerde Endonezya ve Çin’i karşı karşıya getiriyor.

Endonezya’nın Denizcilik Politikası’nın Gelişmelere Etkisi

2014 yılında devlet başkanlığı koltuğuna oturan Joko Widodo’nun kurduğu hükümette Denizcilik ve Balıkçılık Bakanı olan Susi Pudjiastuti’nin kararlı politikası Endonezya kara sularında yabancı ülke teknelerinin varlığına son vermeyi hedefliyor. Kadın Bakanı’nın sert yaptırımları içeren politikası bölgedeki çeşitli ülkelere ait balıkçı teknelerinin Endonezya kara sularına girmesi halinde donanmaya ait birimlerce batırılıyor. Belli bir dönem içerisinde el konulan yabancı bandıralı gemiler toptan imha ediliyor. Bu çerçevede, 2014 yılından bu yana Endonezya sularında el konulan yamancı bandıralı toplam 151 gemin imha edildi. Bakan Pudjiastuti 22 Haziran günü yaptığı yaptığı açıklamada önümüzdeki ay, yani Ağustos’ta 30 teknenin daha bu şekilde imha edileceğini duyurdu. Bunlar arasında 17 Haziran günü el konulan Çin balıkçı teknesinin de olduğunu söylemesi dikkat çekiciydi. Bakan, bu politikanın uygulanması konusunda hiçbir ülkeye ayrımcılık yapmayacaklarını üzerine basa basa söylerken, burada hedef açıkçası Çin’di.

ASEAN’da Ortak Bir Siyaset Mümkün mü?

ASEAN içerisinde ekonomisiyle ve siyasi duruşuyla dikkat çeken ve hatta Birlik içerisinde liderlik konusunda adı öne çıkan bir ülke olan Endonezya’nın Güney Çin Denizi anlaşmazlığına taraf olması, Endonezya ve Çin arasında doğrudan bir siyasi krizi getirmesi olasılığı bulunmakla birlikte, ekonomik ilişkiler kadar Endonezya’da azınlık olmakla birlikte ekonomik yaşamı elinde Çin nüfusunun varlığı sorunu iki ülke arasında derinleştirilmesinin önünü alacaktır. Ancak özellikle Çin’le aynı konuda anlaşmazlık yaşayan ve agresif çıkışlarıyla bilinen Filipinler ve Vietnam’ın yanında Endonezya’nın da yer alması ASEAN içerisinde Çin karşısında ortak bir politika geliştirilmesinde pay sahibi olabilir. Bu noktada, Çin’in de önemli yatırımlarının bulunduğu Endonezya gibi bir ülkeyle doğrudan çatışmacı bir yaklaşımda ısrar etmesinin pratik bir yararı bulunmuyor. Bu noktada, Filipinler hükümetinin Uluslararası Tahkim Mahkemesi’ne 2014 yılında Çin aleyhine açtığı davanın sonucunun bugünlerde yayınlanacak olması da Endonezya’nın ne gibi bir duruş alacağında belirleyici olacaktır. Bununla birlikte, Çin yönetiminin, Güney Çin Denizi’nde egemenlik iddialarına meşruiyet kazandırmanın bir yolu olarak zaman zaman yüzlerle ifade edilen Çinli balıkçı teknelerinin ‘ekonomik’ faaliyetlerini güvenlikli bir şekilde gerçekleştirilebilmesi için donanmaya ait gemilerin bu teknelere eşlik etmek amacıyla göndermesi, bölgede tansiyonu her an artırabilecek bir teşebbüs olduğunu da dikkate almakta fayda var.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder