28 Kasım 2018 Çarşamba

Tayvan’da halk muhalefetinden iktidara tepki / Popular opposition’s reaction to the ruling government in Taiwan


Mehmet Özay                                                                                                                         28.11.2018

straitstimes.com
Tayvan’da geçen hafta sonu yapılan yerel seçimlerin ardından, iktidardaki Demokratik İlerlemeci Parti’nin (DPP) uğradığı büyük hezimet sonrasında ulusal siyasette yaşanan değişimle ilgili tartışmalar sürüyor.

Tartışmaların odağında ise, 2016 yılındaki başkanlık ve parlamento seçimlerinden büyük bir başarı ile çıkan DPP’nin, aradan geçen iki yıllık kısa süre zarfında yerel seçimlerdeki başarısızlığının olası nedenleri oluşturuyor.

Yerel yönetimler Kuomintang’ta
DPP geçen Cumartesi günü yapılan yerel seçimlerin ardından toplam 22 şehir ve seçim bölgesindeki yerel yönetimlerin sadece altısını elinde tutarken, muhalefetteki Milliyetçi Parti (Kuomintang) seçim öncesinde altı belediyeye sahipken olağanüstü bir başarı ile 15 yerel yönetimde hakimiyeti ele geçirdi. Başkent Taipei halkı ise, şehri yönetmekte olan bağımsız aday Ko Wen-je’ye desteklerini devam ettirdiler.

Kuomintang’ın bu başarısında öne çıkan unsur ise, yirmi yıldır DPP’nin yönetimindeki Ada’nın güneyindeki Kaohsiung şehrinde belediye başkanlığının kazanılmış olması. Ancak bu başarı, partinin ulusal politikalarda DPP’ye alternatif yaklaşımlarından ziyade, bu şehirde halkın içinden çıkan Han Kuo-yu’nun bireysel karizması ve başarısı geliyor.

DPP’de başkan değişti
Bu sonuçların ardından devlet başkanı ve aynı zamanda DPP genel başkanlığını da yürüten Tsai Ing-wen parti başkanlığından istifa ettiğini açıklamıştı.

Bunun ardından dün parti genel kurulunda yapılan toplantının ardından Keelung belediye başkanlığını ikinci kez kazanan Lin Yu-chang geçici başkan olarak atandı. Bu gelişme, Tsai Ing-wen’in 2020 yılı Ocak ayında yapılacak olan başkanlık seçimlerinde aday olup olmayacağı konusunda kuşkuları artırıyor.

Tartışmalar: Çin-Tayvan ikilemi
Bu noktada, tartışmaların doğasını anlamak için öncelikle Çin-Tayvan ikileminin hatırlanması gerekiyor. Dünyada ‘Çin’ varlığını kimin temsil ettiği konusunda ana kıtadaki Çin Halk Cumhuriyeti mi, yoksa Tayvan’daki yönetim mi sorusu halen bölgede ağırlığını hissettiriyor.

Ancak bu ikilem, bu iki ülke ve/ya bölgedeki güvenlik sorunlarına hassas ülkelerce değil, bunun ötesinde ABD tarafından da yakından takip edilen bir konu olmayı sürdürüyor.

Tayvan seçmeninin yerel seçimler vesilesiyle, iktidardaki bağımsızlık yanlısı DPP’ye bir ders verme gereği duyması ve Ada siyasetinde yerel yönetimler bağlamında ana kıta Çin’le birleşme yanlısı bir politika izleyen Koumintang’ı ilk sıraya taşımanın kayda değer bir gerekçesi olduğu aşikâr.

Buradan hareketle, Ada siyasetinde yaşanan önemli değişimin geniş kesimlerin gündelik yaşamını etkileyen politikalardaki yanlışlıklar; Çin ile yaşanan gerginlikler ve Çin’in seçimlere dolaylı müdahalesi gibi alanlar üzerinde durulabilir.

Bu hususları kısaca ele almakta fayda var…

İktidar partisi yerel yönetimde başarısız
Öncelikle Ada iç siyasetinde halkın gündelik yaşamını ilgilendiren konularda iktidar partisinin ve belediyelerinin yanlış politikalarının etkin olduğu söylenebilir.

Bu bağlamda, örneğin, oldukça maliyetli olduğu belirtilen emeklilik uygulamasında reform ve enerji konusu gibi ulusal çapta önem arz eden konunun yanı sıra, daha yerelde çiftçi ve işçiler gibi üretim süreçlerinde yer alan geniş kesimlerin memnuniyetsizliği öne çıkan iki alanı oluşturuyor.

Geniş kesimler emeklilik yasasında reformla bazı haklarını yitirecekleri düşüncesi iktidar partisinden uzaklaşmalarını sağlayan bir faktör olarak gözüküyor. İş çevrelerini etkileyen enerji konusunun ise, geniş seçmen kitleleri tarafından bir siyasal intikama dönüşme kapasitesi olduğu görüşü şüpheyle karşılanabilir.

Tayvan-ABD ilişkileri
Tsai Ing-wen’in başkanlığı dönemi, Tayvan ile ABD arasındaki ilişkilerin en azından son on yıllık süre zarfında zirve yaptığı bir dönem olarak anılıyor.

Bu durum, ABD’nin Çin ile olan ve özellikle kendi lehine gelişen ticaret açığı ve Güney Çin Denizi sorunları karşısında bölgede elini güçlendirme konusundaki girişim olarak tanımlanabilir.

Ancak Çin’in bu gelişme karşısında, aynı dönemde Tayvan’a yönelik tehditkâr yaklaşımındaki artış kendini Tayvan Körfezi’nde gerçekleştirdiği askeri tatbikatlarla ve Tayvan’a turist akışını engelleyeme yönelik politikalarla ortaya koyuyor.

Hatta Çin yönetiminden en üst düzeyde yapılan açıklamalarda, Tayvan’ın herhangi bir bağımsızlık girişimi karşısında gerekirse güç kullanmaktan geri durmayacağı açıklamaları herhalde Tayvan kamuoyu tarafından bir değerlendirilmeye tabi tutulmuş olmalıdır.

Bu noktada, Tayvan halkının ulusal liderlerin Çin’i kışkırtacak teşebbüslerini desteklemediği şeklinde anlaşılabilir.

Çin’in siber müdahalesi mümkün mü?
Özellikle, 2016 yılında yapılan ABD seçimlerine dışarıdan müdahale konusunun bugüne kadar küresel kamuoyunu etkilemesi, çeşitli ülkelerin birbirlerine karşı siber propaganda ve nüfuzlarının yaygınlık kazanabileceğine işaret ediyordu.

Tayvan’da yapılan seçimlere de yukarıda dikkat çekilen nedenler çerçevesinde bakıldığında Çin’in çeşitli şekillerde müdahalesine vurgu yapılıyor.

Çin’in elinde böylesi bir güç olduğu inkâr edilmese de, Tayvan halkının başkan Tsai Ing-wen’in ABD’yle giderek daha çok yakınlaşması ve Trump faktörünün doğurduğu karşıtlık ile ABD-Çin arasındaki ticaret savaşının Ada ekonomisi üzerindeki olumsuz etkisi de dikkate alınmalıdır.

Statüko dengesi halkın elinde
Tayvan halkının yerel seçimlerde Çin yanlısı politikasıyla öne çıkan Kuomintang’ı desteklemesi, bu kitlenin ulusal siyasette Çin’e yaklaşılmasını destekleyen bir tutum geliştirmiş oldukları şeklinde yorumlanmaya elverişli gözükmüyor.

2016 seçimleri öncesinde de yapılan açıklamalarda ortaya konduğu üzere, halkın önemli bir kısmının Çin-Tayvan arasındaki mevcut statükonun devamından yana oldukları görüşü kanımca bugün de etkin bir görüş olmaya devam ediyor. Yani halk, ne bağımsızlık vurgusunun öne çıkartıldığı ne de Çin’in siyasi ve askeri baskısını giderek artırdığı bir ortamı tecrübe etmek istemiyor.

Bu durumda, Kuomintang’ın yerel seçimlerdeki başarısını bu partinin ortaya koyduğu politikalardan ve bunların bir cazibe merkezi olmasından ziyade, geniş halk kesimlerinin iktidar partisinin politikalarına karşı günün getirdiği kendinde bir dirençle karşılık vermelerinden kaynaklanıyor.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder