Mehmet
Özay 04.12.2017
4 Aralık, Hasan
di Tiro’nun bundan 41 yıl önce, modern Açe toplumunu ve siyasetini yeniden yapılandırma
bağlamında başlattığı hareketin yıldönümü. Hareketin ortaya çıkış sebepleri
kadar devam süreçleri de, çeşitli sosyal bilim dallarında akademik çalışmalara
konu edilebilecek boyutlar içeriyor. Bu bağlamda, bugüne kadar ortaya konan
çalışmaların yanı sıra, bundan sonra da yeni çalışmaların gündeme gelmesi söz
konusu.
Öncelikle şunu
ifade etmek gerekir ki, Hasan di Tiro, genel anlamda Asya kıtasında ve dar
anlamda Güneydoğu Asya’da 20. yüzyıl bağımsızlık mücadeleleri içerisinde önemli
yer edinmiş bir lider olarak çıkar karşımıza.
Tiro’nun bu
niteliği bugün halkının kahir ekseriyeti ‘Müslüman’ olan Endonezya
Cumhuriyeti’nin göz ardı edilmesi anlamına gelmemektedir. Aksine, bu devasa ülkenin
değişik bölgelerinde, örneğin daha önce Açe ile benzer süreçleri yaşamış ve
paylaşmış bölgelerinde, Tiro benzeri liderlerin niçin çık/a/madığı türünden
hayıflanmaların da yaşandığını dikkate almak gerekir. Ve bugüne kadar da
ülkenin değişik bölgelerinde yaşam süren farklı etnik toplulukların şu veya bu
şekilde Tiro hareketine benzer hedeflere sahip olmaları veya Cava merkezli
siyasal güç zemininde yer almakla birlikte, Açelilerin talep ettikleri
dini-sosyal ve siyasal duruşları gündeme getirdikleri de bir vakıadır.
Tiro’nun 4
Aralık 1976 tarihinde ‘Açe-Sumatra Bağımsızlık Bildirgesi’ni ilânı, kendi
başına bir siyasi duruş anlamına gelmektedir. Tiro’nun bu eylemi, popüler bir
çıkış değil, aksine bir tarihi bilincin şahsında tezahür etmesi ve bunun
toplumsal bir ortamda somutlaşmıştır. Bir siyasi hareketin lideri olan Tiro’yu,
19. yüzyıl son çeyreğinde yaşayan atalarının o dönemki tercübelerinin farkında
bir birey olması kadar, sahip olduğu bireysel bilgi donanım ve algısıyla da
değerlendirmek mümkün. Ancak Tiro’nun bu siyasi hareketi geliştirmesinde önem
taşıyan bu hususların dışında, Açe vatanında tarihsel olarak tevarüs etmiş
siyasi varlık ve bilincin varlığını farklı bir şekilde değerlendirmek de
mümkün. Niçin böyle bir ayrıma ihtiyaç olduğunu hemen söyleyelim.
Hasan di
Tiro’nun bir siyasi hareketin lideri olarak sergilemiş olduğu eylem, hiç kuşku
yok ki onu, tarihin derinliklerinde yaşanmışlıklarla ilintilendirmektedir. Bu
anlamda, Tiro 1970’li yıllarda geliştirdiği düşünce yapısıyla, Açe tarihi
süreçlerinin o dönem için hem canlı bir kaynağı, hem de bu tarihi süreçlerin o
dönemki liderlerinden biriydi. Buna ilâve olarak, Tiro, bu siyasi bilinci hareketin
fiziki yapısı içerisinde yer alanlara, bu hareketi şu veya bu şekilde takip
eden geniş toplum kesimlere ve daha sonraki nesle aktarılmasında bir aracı
işlevi görmüştür. Bunu söylerken, bir şiddet eğiliminden bahsetmiyoruz. Aksine
Tiro hareketinin doğasında var olan bir tarih ve siyasi bilinçlenme sürecine
gönderme yapıyoruz.
Bu noktada şu
soruyu sormak gerekir: Hasan di Tiro bir tarihçi miydi? Cevabımız hayır. Olması
da gerekmiyor zaten. Kaldı ki, Tiro profesyonel anlamda kökeni itibarıyla
tarihçi değil. Bununla birlikte, siyaset bilimi öğrenimi görmüş olmasından
hareketle, daha ilk kertede onun tarihle ilgilendiğine kuşku yok.
Kaldı ki,
1930’lu yıllarda içinde yer aldığı eğitim süreci ve bu süreci yönlendiren
siyasi ve entelektüel kadroların 19. yüzyıl mücadelesini yürüten zihniyetin
devam ettiricileri olması Tiro’yu, sübjektif anlamda değerlendirilmeye açık
olan sadece aile bağlarıyla değil, entelektüel olarak da güçlü bir akımın
içinde yer almasını sağlıyordu. Bu çerçevede, profesyonel bir tarihçi değil,
ancak içinden çıktığı toplumun tarihini yakinen tanık olan ve bunu
kavramsallaşma süreci gerçekleştiren bir kişiydi.
Böyle bir
bireysel geçmişi olan Tiro’nun yakın arkadaşlarının ve yetiştirdiği gençlerin, sahada
mücadelenin odağında yer almış insanların tarih bilinci noktasında gayet
donanımlı ve gayet bilinçli olduklarına şahit olunur. Bu durumda, eğitim
kurumlarında siyaset bilimi, tarih, antropoloji, sosyoloji gibi sosyal bilimler
‘standardizasyonundan’ geçmemenin, bireyde ve toplumda tarih bilinci oluşmamasına
ve tarihin akışına uyan bir tavır ve eylem yükünü taşımamasına engel olmadığını
söylemek gerekir. Bununla birlikte, Tiro 4 Aralık 1976’da başlattığı hareketini
bir eğitim yapılanması ve bilinçlenme eylemi olarak ortaya koyduğunu
kanıtlarcasına, Tiro Dağları’ndaki süreci ‘üniversite’ diye adlandırır. Bu
süreci, sloganlarla değil aksine, tarih, sosyoloji, siyaset bilimi gibi sosyal
bilim konularında ele alınmayı bekleyen eserlerle zenginleştiren bir liderdir
Hasan di Tiro.
Mekânı cennet
olsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder