19 Kasım 2017 Pazar

ASEAN’da Filipinler’le bir yıl / A year with the Philippines in ASEAN

Mehmet Özay                                                                                                                        20.11.2017

12-15 Kasım günlerinde Filipinler’in başkenti Manila’da yapılan 31. ASEAN zirvesi, birlik içerisinde geçen bir yılın hesabının verilmesinin yanı sıra, devir teslim anlamı da taşıyordu. Bu yıl dönem başkanlığını yürüten Filipinler görevi, önümüzdeki yıl üstlenecek olan Singapur’a devretti. Bu devir süreci bağlamında bu yıl Filipinler’in birlik için neler yaptığına ve nasıl bir model olduğuna kısaca bakmakta fayda var.

Filipinler’in ASEAN dönem başkanlığında neler yapabileceği geçen yıldan bu yana başkan Rodrigo Duterte’nin uygulamakta olduğu uyuşturucuyla mücadelede seçtiği politikanın yankılarıyla yakından bağlantılıydı. Duterte’nin ulusal bir sorun olan uyuşturucunun kökünü kazımak amacıyla başlattığı mücadelede seçtiği yöntem, bu politikanın bölgesel ve uluslararası bir nitelik taşımasına yol açtığı hatırlanacaktır.

ASEAN üye ülkeleri şaşırılmayacak bir tepkisizlikle sokak ortası infazları izlerken, Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler’den gelen tepkilere Duterte’nin maço çıkışları, bu küresel yapılarla ilişkileri gerginleştirmeye yetti. Geçen yıl, ABD eski başkanı Obama’ya, Papa’ya yönelik küfürlü söylemi ABD ile ilişkilerin tek yanlı kopması süreci kadar, belki de en önemli yönelimini Filipinleri Çin’e yaklaştırmasında bulmuştu. 

Yukarıda zikredilen bazı nedenlerden ötürü, bu yıl ASEAN’a başkanlık yapan Filipinler devlet başkanı Rodrigo Duterte’nin neler yapacağı merak konusuydu ve bu anlamda süprizlere gebeydi. Öyle ki, gerek üye ülkeler gerekse ASEAN’la ilişkileri olan küresel bloklar ve ülkeler için de tahammül edilmesi gereken ve bekle-gör politikasının uygulanacağı bir zaman dilimi olarak kabul ediliyordu.

Ancak geçen bir yıllık süre zarfında, Duterte’den kaynaklanan öyle büyük sarsıntılar olmamakla birlikte, çeşitli açılardan arzu edilen gelişmelerin de olduğunu söylemek güç. Örneğin, ASEAN ekonomi birliği, insan trafiği ve kaçakçılığı, çocuk işçiler sorunu, Arakan Müslümanların mağduriyetleri, Bangsamoro ve Patani barış süreçleri gibi ilk etapta akla gelebilecek konularda olumlu adımlar atılabilmesi bir yana, bu konuların gündemde yapıcı ve inandırıcı bir şekilde ele alındığına tanık olunamadı.

Bununla birlikte, Filipinler’in güneyinde Sulu Takımadaları ile Malezya’nın kuzeyinde Sabah bölgesi arasında yaşanan adam kaçırma ve korsanlık faaliyetlerine eklemlenen Ortadoğu merkezli terör yapılanmaları, giderek bölgede güvenlik politikalarının ciddiyetine dikkat çekmeye yetti. Singapur başta olmak üzere, Malezya ve Endonezya’nın ortaya çıkabilecek herhangi bir terör hadisesine karşı hazırlık çağrıları sonrasında Malezya-Endonezya ve Filipinler savunma bakanlıklarının ortak çalışma kararı gündeme geldi. Ancak bu süreç, Mindanao Adası’nın en önemli şehri Marawi’nin silahlı bir grup tarafından istila edilmesi, bölgenin terör karşısındaki hazırlıksızlığının bir ifadesi olarak kabul ediliyor. Bu bağlamda, küresel terör oluşumlarının bölge üzerine bir gölge gibi çökmesi ve bunun en güçlü bir şekilde Filipinler’de yankı bulması, belki de yılın en dikkat çeken gelişmesiydi.

Bu süreç, hiç kuşku yok ki, 2014’den bu yana ASEAN’ın gündemindeki uluslararası terör ve güvenlik sorununa rağmen, Filipinler yönetiminin bununla baş etmede yetersiz kaldığını ortaya koyuyor. Öte yandan, bu güvenlik süreçlerinden bağımsız ele alınamayacak olan Bangsamoro Barış Süreci konusunda da herhangi bir adım atılamaması, Duterte yönetiminin ASEAN geneline yansıyabilecek olumlu havanın ortaya çıkmasına da mani oldu.

Oysa Filipinler’in ASEAN dönem başkanlığında farklı beklentiler gündeme taşınabilirdi. Bu çerçevede, geçen yıl sonunda kabul edilen ASEAN Ekonomi Birliği’nin geliştirilmesi konusunda görüşlerin ortaya konması, tartışmalara konu edilmesi başta gelen bir husustu.

Konunun sadece ‘ticaret, yatırım’ alanlarıyla kısıtlandırılmasının aşılmasına el verecek şekilde, farklı açılımlara kapı aralaması bekleniyordu. Örneğin Malezya başbakanı Necib bin Rezzak’ın daha önceki toplantılarda dile getirdiği “peoplo-to-people”, yani ASEAN üye ülkeleri halklarının mobilizasyonuna, sosyo-kültürel kaynaşmalarına dair gelişmeler Kuala Lumpur’da düzenlenen ASEAN oyunları dışında kapsamlı etkinliklere konu olmadı.

Birlik ülkeleri halklarının birbirlerini, kültürlerini, dini ve toplumsal yapılarını tanımadıkları konusu bir sorun olarak zaman zaman dile getiriliyor. Öyle ki, bu sorunun girişte dikkat çekilen çatışma bölgeleri ve buralardaki sorunlara yönelik bölgenin sorun üretememesi de, birincil derecede halkların birbirleriyle olan bağlarının sınırlılığına ve sorunun çözümünün politikacılara havale edilmesine neden oluyor.

Peki Duterte’nin uyuşturucu mücadelesi nasıl sonuçlandı?

Duterte’nin ülkenin kronik sorunu uyuşturucuyla mücadele seçtiği yöntem, ilk etapta bir çözüm olarak ortaya konulsa da, ardında daha büyük problemlerin üstünü örtmekle geleceğe dair umutsuzluğu artırmaktan öte bir anlam taşımıyor. Ülkede kurumsal yolsuzluğa konu olan polis gücünün Duterte’nin bu politikasında araçsallaştırılması, bu kurumda olan biteni açıkçası göz ardı etme anlamı taşıyor. 2016 yılı boyunca ASEAN dönem başkanlığı yürüten Filipinler bu anlamda diğer üye ülkelere olumlu bir örnek teşkil ettiğini söylemek mümkün değil.
Kalkınmacı ekonomilere konu olan ASEAN, bununla tezat teşkil edecek şekilde toplumsal sorunlar açısından da benzerlikler gösteren bir bölge. Bu bağlamda, Filipinler örneğinde, yasalar ve kurumsal işlerlikte yaşanan sorunların benzerleri komşu ülkelerde de mevcut. Örneğin, Endonezya’da, Duterte’nin uyuşturucuyla mücadelede uygulamayı yeğlediği yönteme yönelik olarak, “Biz de benzer bir yöntemi uygulayabilir miyiz?” sorularına şaşırmamak gerekir.
Ancak bu sürecin bir başarıdan ziyade sorunların çözümünde palyatif önerilerle gündemi oluşturmanın ötesinde bir sonuca ulaşmak mümkün değil. Yine tıpkı Filipinler’dekine benzer şekilde, Endonezya’da devlet başkanı Joko Widodo, adı yolsuzluklarla anılan polis gücünün başına gerekli reformları yapması için emniyetteki hiyerarşiyi göz ardı ederek geçen yıl Tito Karnavian’ı getirmişti. Polis gücünde reform sürecinin ne tür başarılara konu olduğu bir yana, Filipinler örneğinin uygulanabilirliğinin tartışılması bile ciddi bir sorun.
Filipinler’in ASEAN dönem başkanlığı geride kalırken, toplumdaki ekonomik adaletsizlik, uyuşturucu gibi her bir köşeye siyaret etmiş bir sorun, uluslararası terörün bölgedeki uzantıları ve tabii ki Bangsamoro barış sürecini olumlu ve arzu edilir şekilde nihayete erdirme gibi önemli sorumluluğu hâlâ devam ediyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder