Mehmet Özay 05.02.2011
İşte bu postmodernin su
koyverdiği anlardan biri daha! Ortadoğu’da insanlık onuru adına bireyler
varlarını yoklarını ortaya koyarken, Doğu ve Güneydoğu Asya’da Çin yılbaşısı
büyük kutlamalara vesile oluyor. Yazıyı kaleme almaya başladığım, saatin tam da
24’ü gösterdiği anda, dışarıda Kahire’deki sıcak çatışmaları andıran, ancak
gerçekte Çinlilerin bin yıllarca önce keşfettiği envai türden havai fişekler
nedeniyle gözlerim istem dışı olarak bilgisayarımın üzerinden, camdan dışarıya
kaydı. “Bu ne şaşkınlık Yarab!” diyemeden edemedim. Kahire devrime yönelirken,
dünyanın öteki ucundaki insanoğlunun derdine değil! İşte bu tam da postmodernin
su koyverdiği an demekde haksız mıyım? Her şeyin görecelileştiğini bir kez daha
yakından tanık olurken, Kahire’ye en azından bir selâm diyorum.
Ana kıta’da Çin’de ve
önemli sayıda Çin nüfusunu barındıran Singapur, Tayvan, Endonezya, Malezya gibi
Güneydoğu Asya ülkeleri başta olmak üzere Çin nüfusunun barındığı hemen her
ülkede 3 Şubat günü yeni yılbaşı kutlamalarına konu olduğu gibi, 15 gün sürecek
çeşitli törenler gündeme geliyor. Yılbaşı komünist yönetimin işbaşında olduğu
Çin’de resmi törenlere de konu oluyor.
Yılbaşı kutlamaları, Çin kültüründeki Ejderha
Festivali, Sonbahar Ay Festivali ve Tung-Chih kutmalarının da içinde bulunduğu
dört önemli kutlamalardan birini oluşturuyor. Kadim Çin feylezofları, bu dört
önemli kutlamaların gerektiği şekilde kutlanmaması halinde, inananların kötü
bir kadere mahkum olacaklarına dair anlatıları bilinmektedir. Kadim Çin kültür
ve medeniyetinin bir parçası olan yeni yıl, ay takvimine göre belirleniyor.
Elbette her medeniyet gibi, kendine has bazı hususiyetleri içinde barındırıyor.
Çin yılı 12 aya dağılan bir zaman dizgesine sahiptir. Yıllar da, 12 yıl
aralığına ayrılır ve her bir yıl bir hayvana tekabül eden bir anlama sahiptir. Sırasıyla fare, inek, aslan, tavşan, ejderha,
yılan, at, koyun, maymun, tavuk, köpek ve domuz. 4708’inci yılı gösteren Çin
takviminde bu yıl Tavşan yılı. Yılların hayvan adları ile anılmasının en temel
nedeni ise Buddha’nın ormanda yanına çağırdığında 12 hayvanın gelmesidir. Bunun
üzerine Buddha 12 hayvanın adını 12 yıla vermiştir.
Ailelerine bağlılıkları
ile bilinen Çinliler için yılbaşı biraraya gelmenin en kutsal ve coşkulu
anlarından birini teşkil ediyor. Belki de tek desek yeridir. Bu vesile ile
kadim Çin anlayışında aile içindeki ahengin başarının temeli olduğu inancının
da somutlaşmış bir ifadesi olarak günümüze kadar devam ettiğini söyleyebiliriz.
Çinlilerin gündelik yaşamlarında günümüz küresel koşulların da dahi varlığını
sürdüğüne tanık olunan aile içi birliktelik yılbaşında zirve noktasına
çıktığını söylersek abartmış olmayız. Yeni yıl kutlamaları aynı zamanda,
sürekli çalışan Çinliler için yegâne tatil anlamı taşıyor. Bolluk timsali kabul
edilen ve gelecek yeni yılda kutsal varlıklarını memnun etme ölçüsünde refah ve
bereketin belirlenmesinde önemli bir yeri bulunan yeni yıl kutlamaları tarihte
tarımsal faaliyetle meşgul olan Çinliler için ayrı bir öneme sahipti. Çinli
köylüler, yeni yıldan kısa bir süre önce Mutfak Tanrı’sının –bolluk Tanrısı mı
desek acaba!- Gök Tanrı ile görüşmek ve aile fertlerinin geçen bir yılın
hesabını Tanrı’ya sunmak üzere üzere evlerini terk ettiğine, ancak yeni yılın
ilk günü ile birlikte geri döneceğine inanılır. Bu dönem zarfında ev Bolluk
Tanrı’sının dönüşüne ve yeni yıla hazırlık amacıyla baştan aşağı temizlenir.
Günümüzde de, gerçi her türlü değişime rağmen, kadim geleneğin bazı unsurları
devam ettirildiği görülüyor. Yeni yıl vesile ile hazırlıklara konu olan
içecekten, yiyeceğe ve süslemelere kadar her unsurun kutsal bir anlamı ve
bağlamı bulunuyor.
Uzak yakın aile
üyelerini, mümkün olduğunca farklı coğrafyalarda yaşayanları da biraraya
getiren bu günde üyelerin birbirlerine verdikleri hediyelerle dayanışmanın
gösteriye dönüştüğü bir zaman dilimi aynı zamanda. Çinlilerin, “kırmızı” renge
verdikleri özel önem yılbaşında verilen heyidelerin ağırlıklı olarak kırmızıya
boyanmış veya kırmızı fonlarla süslenmiş olmasında görünürlük kazanıyor. Sadece
hediye mi? Değil elbette. Meşhur “Aslan dansı”, mandalina, kadim Çin
geleneğinin bugüne uzanan maddi kültürel ögeleri.
Geçmişi bin yıllar öncesine dayanan yılbaşı
geleneği bir efsaneye dayanıyor. Nian
adı verilen mitolojik yaratık, bir gün Çin’de halka korku salmaya başlar. Çinliler,
bu yaratıktan kurtulma adına kapılarına kırmızı fon kağıtlarından süslemeler
asarlar, gece boyunca evlerinin çevresinde çatapatlar patlatılır ve büyük
ateşler yakılır. Bugün her Budist Çinlinin evinde rastlanan ve Avrupa
kültüründe gece lambası niyetine kullanılagelen kırmızı ‘abujurların’ varlığı,
evi kötü güçlerden koruyan ateşi temsil ediyor. Çin yılbaşı kutlamaları sadece
bir gün ile sınırlı değil. Ay takvimin ilk günü, yani yeni ayın ilk gününden ve
dolunayın son günü yani ayın 15.inde sona eriyor. Endonezya, Malezya gibi
ülkelerde yaşayan Çinliler ise bu görkemli festivali sadece iki gün
kutlayabiliyorlar.
Yılbaşı
hazırlıkları haftalar öncesinden başlıyor. Günümüz küresel kapitalizminin hız
verdiği ve çeşitlendirdiği hediyeleşme geleneği alabildiğine tüketim endeksli
olarak varlığını sürdürüyor. Günler öncesinden başlayan alışverişlere, geceleri
havai fişek gösterileri eşlik ediyor. Evler, yeni yıla hazırlık amacıyla baştan
aşağı temizleniyor. Elbette bu temizliğin temel amaçlarından biri de kırmızı
abajurların büyük bir özenle evlerin girişlerine, balkonlara asılması.
Günümüzde varlıklı Çinlilerin iki üç katlı konaklarının yanı sıra, orta halli
ve fakir Çinlilerin yaşadıkları mekânlar olan apartmanlarda da, apartman
girişleri kadar, özellikle balkonlarda bu kırmızı abajurları görmek mümkün.
Yılbaşı akşamının en görkemli anı, uzaktan
yakından gelen aile üyelerinin katılımı ile “kutsal akşam yemeği”ndeki
birliktelik oluşturuyor. Şölen niteliği taşıyan yemek, bir anlamda yeni yılın
ilk mutlu birlikteliği ve ailenin kutsanması anlamında önemli bir ritüel.
Yemekte neler yenir bir de kısaca ona değinelim. Çinlilerin çok sevdiği
ıstakoz, vb. deniz ürünlerinin yanı sıra, Kuzey Amerika’da, Batı Avrupa ve
Avustralya başta olmak üzere Çinlilerin yoğun olarak bulundukları
coğrafyalarında Çin kominitesinin birarada yaşadığı mahallelerdeki lokantaların
camekanlarında asılı ördekler ikinci sırada geliyor.
Yemek sonrası sabaha kadar devam eden ritüeller ile sürüyor.
Ailenin yaşlı fertlerinin uzun ömürlü olması için yapılan dua tüm neslin
birarada huşu içinde biraraya geldiği kutsal bir an. Tabii bu uzun saatler aile
üyelerince çeşitli oyunlar oynanıyor. Çinliler arasında kumarın yaygınlığı
bilinen bir gerçek. Öyle ki, Güneydoğu Asya Müslüman toplumlarının
sosyo-kültürel değişimdeki roller ile de araştırmalara konu olan Çinlilerin
adetleri arasında kumar ön sıralarda yer alıyor.
Yeni yılın ilk günü de çeşitli etkinliklerle kutlanmaya devam
ediliyor. Artık kimi Müslüman toplumlarda da görülen tütsüler, ince uzun mumlar
evin köşelerini süsler ve evi envai çeşit kokulara gark ederken, aile fertleri
yeni yılda yeni giysilerle bir anlamda tanrılardan yıl boyunca bolluğun
devamının temennisinde bulunuyorlar. Yeni yılın ilk günü, akrabalar ile artık
pek de kaldığı söylenmese de konu komşunun ziyaretleri ile giderek daha da
şenlikli ve hararetli geçiyor. Bu ziyaretlerde gözde hediyeler altın ve refahı
sembolize eden “mandalina”. Öyle ki, haftalar öncesinden Çin’den ithâl edilen ve beşer kiloluk kutularda
satılan mandalinaların müşterisi çok. Görev yaptığım üniversitede bir hafta
öncesinde posta kutumda iki adet kırmızı poşete konmuş mandalina gördüğümdeki
şaşkınlığımı hatırlıyorum. Gizemli ellerin getirip koyduğu bu mandalinaların
sırrı, Çin geleneğinden multi-kültürel toplumsal ilişkilere konu olacak
boyutlara varmasının bir örneğini teşkil ediyor.
Tarih kitaplarında, Çinlilerin barutu
keşfettiklerini, ancak barutu insan katliamında değil de, eğlencelerde
kullanılan havai fişek yapımına hasrettiklerini okumuştum. 1980’li yılların
sonlarına doğru, Çırağan Oteli’ndeki zengin işi düğün törenlerinde kullanılmaya
başlandığı havai-fişekler ardından Türkiye’nin her yerinde her vesile ile
gökyüzünü şenlendirmeye başlamıştı. Eee bu Çin adetini de, Çin’den olmasa bile
Avrupa’dan dolaylı olarak aldığımızda, Çin’in dini günlerine eşlik eden bir
eğlence unsure olduğunu herhalde kimse bilmiyordu. İşte Güneydoğu Asya
serüvenimin bu aşamasında söz konusu bu unsure da yakinen tecrübe
ediyorum.
Kutsaldan Arta Kalan
Bu yılbaşı, tüm dinlerdeki
sekülerleşme eğilimlerinden payını alsa da dini bütün Çinlilerce devam
ettirilen bazı tabuları da içinde barındırıyor. Yeni yılın ilk onbeş günü
çeşitli kutlamalara ve tüm yılda bireylerin yaşamını etkileyebilecek kötü
ruhlardan korunmayı sağlayan çeşitli ritüellere konu olur. Örneğin bu kutsal
günlerde Çinliler tüm ekonomik faaliyetlerine ara veriyor. Yukarıda dile
getirdiğimiz üzere, yılbaşı gecesini uyumadan geçirmenin nedeni, bütün yılı
kapsayan bir uğursuzluğa maruz kalma korkusu. Dolayısıyla yeni yılda bela ve
musibetlerden ari olmanın bir şartı olarak algılanıyor. Öte yandan, ilk geceyi çeşitli etkinliklerle
geçirmek yeni yıla iyi bir başlangıç anlamı taşıyor. İşte tam da burada,
günümüzde popülarite de kazanmış olan ‘Aslan Dansı’nı zikretmek gerekiyor. Çin
efsanelerinde önemli bir yeri olan Aslan, tüm Çin’e korku salan efsanevi
yaratık Nian’ı alt eden tek hayvan olma özelliği taşıyor. Efsanede Çinli
köylüler aslan kılığına girerek, köylerini saran kötü ruhu temsil eden Nian adlı yaratığı kovduklarına
değinilir.
Yeni yılın bir diğer önemli günü yedinci güne tekabül ediyor ve
bu gün insanoğlunun yaratılış günü telakki ediliyor. Özellikle Kanton bölgesi
Çinlilerince, yee sang adı verilen
yemek salt bir yemek olmanın ötesinde aile fertlerinin ortaklaşa katılımı ile
gerçekleşen bir tür ritüel olma özelliği taşır. İçinde çiğ balık, çeşitli
sebzeler, baharat ve sosların bulunduğu çeşitli ürünlerin birbirine
karıştırılmadan tek bir tabağa konmasının ardından aile üyeleri ellerindeki
çubuklarla tabağı karıştırırlar, aynı anda üyeler birbirlerine uzun ömür, refah
ve zenginlik dilerler. Bu ritüel sayesinde yeni yılın bolluk ve refah içinde
geçeceğine inanılır. Sekizinci gün ise, Gök Tanrısı’na adaklara konu olur. Çin Aşıklar Günü olarak da bilinen 15. gün’de
nehre portakal atılmasıyla yeni yılda bekar kızların iyi koca bulacaklarına
inanılır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder