Mehmet Özay 5 Mayıs 2011
Singa, günümüzde Malay dilinde (Bahasa Melayu) kullanılmakla
birlikte köken itibarıyla Sankritçe olup ‘aslan’ anlamına geliyor. Bu
nedenledir ki, şehrin göbeğinde, Malaka Boğazı’nın doğu girişine nazır kükreyen
aslan heykeli ülkeyi sembolize etmektedir. Pura
ise şehir demek. Erken dönem kuruluşu 1160’lı yıllara kadar geri giden bu
Ada’ya 1253 yılında Sumatra Adası’ndan göç eden kimi Malay toplulukları Ada’ya
yerleştiği kabul edilir.[1]
Bugün artık Adada aslanlar dev hayvanat bahçesine sıkıştırılmışken, liman sadece
bölgenin değil, doğu ve batının dev kargo gemilerine ev sahipliği yapmakta.
Adanın doğu sahilinden ufka nazır bir konum aldığınızda karşınızda gemi
bloklarının oluşturduğu bir surla karşılaşırsınız.
Singapur’un çeşitli açılardan Malezya ile benzerliğinin kökeni bir anlamda
tarihsel olarak coğrafi tanımlamada belirginlik kazanır. İngiliz sömürgeciliği
döneminde (1786-1957) bugün Malay Yarımadası ve Singapur’u içine alan
toprakların tümü Malaya olarak adlandırılıyordu. Bugün bile bu tarihi ve
coğrafi gerçeklikten hareketle kimi çevreler Singapur’un bir Malay dünyası
olduğu söylemini gündeme getirmektedirler. Tam da burada nasıl oldu da
Singapur’un Malay dünyasının dışında kaldığını sormak gerekir. Bu soruya
nisbeten aşağıda cevap vermeye çalışacağım. Ancak şimdilik şu kadarını
söyleyebiliriz. Singapur’un siyasi bir bütün olarak Malezya’nın dışında
kalacağı, daha yirminci yüzyıl başlarında kesinlik kazanmış gibiydi. O
dönemlerde ada nüfusunun sadece ve sadece %15’i gibi –ki bugün bu oran %13’dür-
Müslüman Malaylardan ibaretti.[2]
Singapur modern tarihi İngilizlerle başlatılması kaçınılmaz olarak
sömürgeciliği akla getirmektedir. Hindistan’a yerleşmiş, Bengaldeş’te ticari
faaliyetlerini sürdüren bir yandan da Çin’e uzanan İngiliz Doğu Hint
Şirketi’nin yöneticileri, bu iki farklı medeniyetin ve de coğrafyanın ortasında
giderek daha fazla güvenlik sorunu ile karşı karşıya kaldığında, belki de kendi
anavatanları İngiliz Adaları’ndan ilhamla gene çareyi adalar bağlantısı ile
kurulacak güvenlik hattına bağlamak zorunda kaldılar. Özellikle 17. yüzyıl
İngiliz ve Hollanda sömürgeciliğinin Güneydoğu Asya’da kıyasıya mücadelelerinin
gelişme kaydettiği yüzyıl oldu. Önce Cava Adası’ndaki ticaret liman
şehirlerinden çekilen İngilizler, - Hollanda’nın Cava ve ardından Sumatra Adası’nda
da giderek genişleyen hakimiyeti neticesinde- 1780’li yıllarda Malaka
Yarımadası’nın güneyinden ferâgat etiklerinin ilânı sayılacak şekilde Güney
Sumatra’nın önemli şehri Bencoolen’dan ayrılmak zorunda kaldılar.[3] Aslında bu gelişme, 17 Mart 1824 tarihinde
imzalanan Londra Anlaşması ile Malaka Boğazı’nın kuzey–güney bölüşmesinin alt
yapısını hazırlayan önemlibir unsur olarak telâkki edilebilir. Bu süreç,
Hindistan-Çin deniz ticaretinin güvenlik sorununun Doğu Hint Şirketi’nin devam
mı tamam mı kaçınılmazlığı ile yüzleşmelerinin sonucu Penang Adası’nın
hakimiyeti ile başlayan yeni bir sürecin tetikleyicisi oldu. Bu sularda
kaptanlığı ile tanınan Francis Light, daha 1770’li yılların başından itibaren
Genel Valisine sunduğu “lahiyalar” ile Penang Adası’na konuşlanılması
konusundaki önerisini ısrara dönüştürdü. Valiliğin karar süreci uzasa da
nihayetinde 1796 yılında o dönem Malay Sultanlıkları’ndan Kedah’a bağlı bir ada
olan Penang Sultan’la yapılan anlaşmaya binaen İngiliz malı sayılarak Prince of Wales Island olarak
değiştirildi. [4]
Güneydoğu Asya sömürgeciliğini, ülke bazında değil, bölgesel ele almak
gerekir. Bu nedenle Malay Yarımadası’na konuşlanarak İngiliz sömürgeciliğini
anlamak mümkün değil. Bunu niçin söylüyoruz? Malaka Boğazı’nın güneyinde Sumatra
ve Cava’daki Hollanda varlığı giderek emperyalizme evrilirken, hedefleri
arasına Malay Yarımadası’nı da koyuyordu. Buna karşılık, İngilizler Penang’ın
varlığının yetersizliğini fark etmekle doğu-batı arasında güvenlik şeridinde
alternatif üs arayışına girdiğinde Thomas Stamford Raffles’ın Singapur Adası’nı
keşfettiğine tanık oluruz. Singapur Adası, o dönemde Riau’da, yani bugünkü
Sumatra Adası’nın doğusunda konuşlanmış olan Cohor Sultanlığı’na bağlı
neredeyse atıl vaziyette bir balıkçı köyüydü. Tıpkı Light’ın yaptığı gibi
Raffles da, Singapur’a -Cohor Sultanlığındaki iktidar mücadelesinden de
istifade ile- cüzi miktara satın alması –aslında 1824’e kadar ödenen cüzi kira
bedelinin ardından İngiliz malı olmasıyla, tüm bölgenin bugüne kadar uzanan
kaderini etkileyecek bir gelişmeye imza attı. İngiliz sömürgeciliğinin tipik
“böl-yönet” projesine Malaya topraklarında yeni bir açılım getirdiği görülür.
Bu da Müslüman Malay toplumuna karşı -ki mevcut dokuz sultanlık birbirleri ile
husumet halinde olmasına rağmen- elbette daha başka saiklerle de Çin ve Hintli
nüfusu Malaya topraklarına taşımak suretiyle nüfus denklemlerini alt üst etmeyi
“başardı”. İngilizler bununla kalmayarak, sömürge yönetiminin -bir başka
deyişle Straits Settlements’ın- başkenti konumundaki Singapur’daki idari,
ticari ve ekonomik kalkınma süreçlerindeki ihtiyaçlarına binaen Çin nüfusunu
Singapur’da yoğunlaştırmak suretiyle buranın bir nevi bir Çin havzası haline
gelmesine yönelik kasıtlı bir politika icra ettiler. Dr. Mahathir’in
İngilizlerin uyguladıkları göç politikasının başta Singapur olmak üzere Malaya
topraklarında iş bölümünün ırk temelli yapılanmasına neden olduğunu ifade eder.[5]
Tüm bu süreçlerde Malay Müslümanlar için Singapur ne anlam ifade eder
sorusu gündeme getirilmelidir. Hollanda’nın Malaka Boğazı’nın güneyinde
uygulama koyduğu politik süreçler, Müslümanların Hac organizasyonlarında
giderek artan şekilde sorunlar yaşamaları, buna mukabil İngilizlerin bu konuda
daha esnek olmalarının yanı sıra, Buharlı gemilerin okyanus ötesi seferleri nedeniyle Singapur, Cava ve Sumatra kökenli
Müslümanların Hac organizasyonlarında merkez olmaya başladı. 19. yüzyıl
başlarında görülen bu değişim, giderek daha fazla sayıda Müslüman’ın Cava’dan
ve Sumatra’dan Singapur’a geçmeye başlamasına neden oldu. Her ne kadar, kimi
gruplar Singapur’da yerleşse de, yoğun Çin göçü karşısında çoğunluğu
oluşturamadılar. Bununla birlikte, İngilizlerinde göçmen politikalarının
varlığı unutulmamalıdır. Öyle ki, yukarıda zikrettiğimiz hac organizasyonları
başlıbaşına bir iş haline gelmesi, kutsal topraklarda hac organizasyonlarının
Singapur’da ajanslarının oluşumuna neden oldu.[6]
Singapur’un kuruluşu salt bölgesel bir nitelik taşımakla kalmaz, dünya
kapitalizminin Güneydoğu Asya’daki merkezi olarak tarih sahnesinde yer almaya
başladı. Siyasal ve ekonomik bağlamları içerisinde Singapur’un varlığı,
Hollanda tekelciliğinin aksine zamanla bölgede liberal ekonominin hayata
geçirilmesini sağladı. Bu gelişme üzerine, Singapur Adası, tarihi Malaka
şehrinin küllerinden doğan bir diğer Malay liman şehri statüsü olarak anılmaya
başlandı.[7]
Singapur, İngilizlerin Malaya sömürgesinin başkenti olması kadar, coğrafi
olarak Çin’e yakınlığı nedeniyle de pek çok misyoner oluşumun “atlama taşı”
olmasıyla dikkat çeker. Bununla birlikte, Ada’da konuşlanan kimi misyoner
oluşumlar, Malaya genelinde kabul edildiği üzere ilk modern okullaşma
faaliyetlerini başlattılar. Bu sürecin ilk basamaklarında İngiliz kilisesinin
varlığı görülür.[8]
Misyoner oluşumlra, zamanla ve de özellikle eğitim sahasındaki çalışmaları
ile Ada’daki -içinde Malayların da yer aldığı- Asyalıları okullarına çekmekle
kalmadılar, sömürge yönetiminin eğitim sahasındaki destekçisi olarak seküler
okulların yönetimini de üstlendiler.[9]
İngiliz yönetiminin yönlendirmesi ve misyonerlerin bizatihi çabaları sonucu,
Malay halkın eğitim ”ihtiyacını” da karşılama konusundaki girişimler görece geç
bir döneme rastlasa da uygulama konulur. Bu bağlamda 1856 yılında, Telok
Belanga ve Kampong Gelam gibi Malay yerleşimcilerin çoğunlukta olduğu iki bölgede
Malay okulları hizmete girdi. Dönemin Cohor Sultanı’nın da misyonerlerin eğitim
faaliyetlerine “takdirle” karşılamasının da önemli olduğunu ifade edelim.[10]
Cohor Sultanlığı’nın bir zamanlar merkezi konumundaki Kampong Gelam’da bugün
Malay Medeniyetleri Müzesi yer alıyor. Genişte bir sahayı içine alan, Sultan
Camii’nin kimlik kazandırdığı bu yerleşim yeri tarihin izini bugüne taşıyor.
Özellikle gittikleri coğrafyalara kısa sürede adaptasyonları ile bilinen
Çinlilerin Hıristiyanlaştırılması başlangıçta Çinliler tarafından kolay kabul
görmese de, eğitime duydukları ihtiyaç, özellikle de İngiliz diline hakimiyetin
sağladığı avantajları somut bir şekilde gündelik yaşamlarında tecrübe etmeleri,
zamanla çocuklarını misyoner okullarına göndermelerine neden oldu. Metodist,
Anglo-Çin vb. adlarla anılan bu köklü okulların yanı sıra, bugün Singapur’un
dört bir yanında yükselen kiliseler o dönemin eserleri olarak varlıklarını
sürdürüyorlar. Misyonerlerin önderliğinde başlayan ve geliştirilen eğitim
faaliyetleri bugün Singapur’un eğitim alanındaki başarılarının alt yapısını
teşkil etmesi bakımından da kayda değer bir durum teşkil etmektedir.[11]
Singapur bir yandan Çinli çoğunluğa ev sahipliği yaparken, özellikle 19.
yüzyıl ikinci yarısında giderek artan bir Arap Müslüman nüfusunun yanı sıra,
Malay dünyasının çeşitli yerlerinden göçlere tanık olunur. da var olduğu
görülür. 1880’li yıllarda gerek Yemen Hadramut’tan gerekse Cava Adası’ndan
Arapların varlığı kadar, Açe, Patani ve Palembang’dan kutsal topraklarda eğitim
almış hocaların konuşlandığı bir mekân haline gelir. Bu bağlamda, Ada’nın bölge
Müslüman camiasının entellektüel bir merkezi konumuna yükseldiğini
söyleyebiliriz.[12]
Tüccarların yanı sıra, tarihi bir sürekliliğin ifadesi olarak İslam alimlerinin
varlığı, Singapur’da kurulan medreseleri diri tutarken, 20. yüzyıl başında
Malay dünyasında modernist İslamcı hareketle -ki bu hareketin en önemli adımı
Şeyh Ahmet el-Hadi liderliğindeki bir kadro tarafından yayınlanan “Al-Imam”
dergisi çevresinde oluştu- birlikte yayın dünyasının giderek hız kazandığı
dikkat çeker.
Singapur’un 19. yüzyıl sonlarında önemli bir misafiri olacaktır. Bu misafir
Constantinople’dan kalkan ve Japonya’ya hareket eden Ertuğrul gemisidir. 609
mürettebatı ile II. Abdülhamit döneminin “çılgın” bir projesi olarak ve Japon
Krallığı’na resmi ziyaret adıyla başlayan bu gezi bir anlamda İslam Birliği
projesi propogandası işlevi gördüğüne şüphe yok. O dönemde, Açe Sultanlığı
Hollanda Savaşı’na konu olması dolayısıyla rotası üzerinde olmasına rağmen, Açe
limanına uğramasa da, Malay dünyasının buluşma noktası hüviyetindeki Singapur
Limanı’na demir atması bölgedeki Müslümanlar arasında heyecanla karşılandı.
[1]Frank
Swettenham, British Malaya: An Account of
the Origin and Progress of British Influence in Malaya, 7th
Edition, George Allen and Unwin LTD., London, 1955, s. 13-4.
[2]Mahathir
Mohamad, A Doctor in the House: The
Memoirs of Tun Dr. Mahathir Mohamad, MPH Publishing, Kuala Lumpur, 2011, s.
49.
[3]G.C.
Allen; Audrey G. Donnithorne, Western Enterprise in Indonesia And Malaya: A
Study in Economic Development, George Allen, II. Baskı, Ruskin House,
London, 1962, s. 19.
[4]Michael
S. Northcott, “Two Hundred Years of Anglican Mission”, In Christianity In Malaysia: A Denominational History, (eds.) Robert
Hunt, Lee Kam Hing, John Roxborogh, Pelanduk Publications, Seminari Theologi
Malaysia, Eagle Trading, Selangor, Malaysia, 1992, s. 34.
[5]Mahathir
Mohamad, A Doctor in the House: The
Memoirs of Tun Dr. Mahathir Mohamad, s. 168.
[6]Iskander
Mydin, “The Singapore Malay/Muslim Community: Nucleus of Modernity”, In Khoo
Kay Kim, Elinah Abdullah, Wan Meng Hao (Ed.), Malay/Muslims in Singapore: Selected Readings in History 1819-1965,
Pelanduk Publications, Singapore, 2006, s. 118; Anthony Milner, The Invention
of Politics in Colonial Malaya, Cambridge University Press, Cambridge, 2002, s.
159.
[7]G.C.
Allen; Audrey G. Donnithorne, Western Enterprise in Indonesia And Malaya: A
Study in Economic Development, George Allen, II. Baskı, Ruskin House, 1962,
London, s. 22; A. M.Skinner, “History of the British Connection with Malaya”,
JMBRAS, No. 10, December, 1882, Singapore, 1882, s. 276.
[8]G.
P. Dartford, A Short History of Malaya,
Longmans, London, 1956, s. 153; Chua Bok Chye, Malacca High School: 1826-2006, Kuala Lumpur, 2006, s. 30; Michael
S. Northcott, “Two Hundred Years of Anglican Mission”, In Christianity In Malaysia: A Denominational History, (eds.) Robert
Hunt, Lee Kam Hing, John Roxborogh, Pelanduk Publications, Seminari Theologi
Malaysia, Eagle Trading, Selangor, Malaysia, 1992, s. 34.
[9]Robbie
B. H. Goh, Christianity in Southeast Asia,
Institute of Southeast Asian Studies, Singapore, 2005, s. 48-9.
[10]Abu
Bakar Hamzah, Al-Imam: Its Role in Malay
Society 1906-1908, Pustaka Antara, Kuala Lumpur, 1991, s. 63.
[11]Report
of the Central Advisory Committee on Education, CO 717/190/52336, National
Archive of Singapore, s. 63.
[12]Anthony
Milner, The Invention of Politics in
Colonial Malaya, Cambridge University Press, Cambridge, 2002, s.
159.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder