Açe’de
değişim rüzgârları 26 Aralık 2004 tarihinde başladı. Deprem ve tsunaminin pek
çok insanın ve maddi kayba yol açmasına rağmen, çok kısa zamanda Açe’de bir
barış ve kalkınma hamlesi kendini ortaya koydu. Endonezya Cumhuriyeti merkezi
yönetimi ile Açe’de yaklaşık otuz yıldır faaliyet gösteren Açe Özgürlük
Hareketi arasında, 15 Ağustos 2005 tarihinde Finlandiya’nın başkenti
Helsinki’de, barış anlaşmasının imzalanması sadece bölgesel olarak Açe’de,
ulusal olarak Endonezya’da bahar havası yaratmakla kalmadı, aynı zamanda,
özellikle Güneydoğu Asya’da devam eden özgürlükçü hareketlerle milli hükümetler
arasında barış umutlarının yeşermesi için bir vesile oldu.
Bir yandan, uluslararası kurum ve
kuruluşlar ile aralarında Türkiye’nin bulunduğu çeşitli ülkelerden devlet ve
sivil toplum derneklerinin yardımları sayesinde tsunaminin yaraları sarılırken,
ekonomik, siyasal ve kültürel alanlarda Açe’de bir ‘yeniden dirilme’ hamlesi
kendini göstermeye başladı. Aradan geçen birkaç yıl içerisinde Açe’de bahse
konu alan ‘yeniden dirilişe’ vesile olan gelişmelerden birkaç örnek vermekte
fayda var. Açe Kültür Enstitüsü tarafından 2005 yılı Aralık ayında “Açe Kültür Festivali” ile başlayan tarih
ve kültür dirilişi, 24-27 Şubat 2007 tarihleri arasında, Güneydoğu Asya ve
özellikle de Açe tarihi konusunda uzman kabul edilen Prof. Dr. Anthony Reid
önderliğinde, 1. Uluslararası Açe ve Hint
Okyanusu Araştırma Merkezi konulu toplantı ile zirveye ulaştı. Çeşitli
ülkelerden konularında uzman akademisyenlerin ve araştırmacıların katıldığı ve
üç gün süren değişik oturumlarla Açe’nin tarihte oynadığı rol ve kültürel
zenginliği ortaya kondu. Söz konusu toplantı vesilesi ile Açe’de aynı adla bir
araştırma merkezi açılması plânlanıyor. Bu vesile ile büyük bir aksilik
olmazsa, 2009 yılında ikinci toplantı gerçekleştirilecek.
Siyasal
alandaki gelişmeler arasında şunlar dikkat çekiciydi: 11 Aralık 2006 tarihinde
Açe’de yapılan valilik seçimlerine katılan bağımsız adaylar seçildi. Bağımsız
vali adaylarının seçimlere katılımı Endonezya Cumhuriyeti tarihinde bir ilki
teşkil etti. Seçimi, GAM’ın sözcülerinden ve Helsinki Anlaşması’nda GAM komisyonunda yer alan Irvandi Yusuf ile
2000 yılında Banda Açe’de yaklaşık bir milyon kişinin katıldığı Referandum
Mitingi’ni tertipleyen SIRA’nın başkanı kazanan Irwandi Yusuf vali olurken,
Muhammed Nazar vali yardımcıs Muhammed Nazar kazandı. Bir diğer önemli gelişme,
Helsinki Anlaşması ile Açe’ye tanınan otonom bölge imtiyazı aynı zamanda,
Açe’de geçerli olacak Yerel Yönetim Yasası’nın (LoGA), 12 Temmuz 2006 tarihinde merkezi hükümet tarafından
çıkarılması oldu. Endonezya 2009 yılında devlet başkanlığı ve ulusal meclis,
yerel meclis seçimlerine tanık olacak. Açe’de bu seçimlere yerel partilerin
katılması kararının ardından kurulan partilerden altısı bağımsız seçim
komisyonu tarafından katılma hakkı elde etti.
Ekonomik
anlamdaki gelişmeler, en az barış anlaşması kadar büyük bir öneme sahip. Çünkü
bugüne kadar tarafların barışın korunması konusundaki kararlılıklarının
ardında, Açe’de toplum kesimlerinin her birini içine alacak büyük bir ekonomik
kalkınmanın zorunluluğunun anlaşılmış olması yatıyor.
Bu
bağlamda, dünya çapında ilgi çeken ekonomik değerlerin Açe halkı lehine
kullanılması için girişimler gündeme geliyor. Bunların başında 23-25 Temmuz
2007 tarihinde yerel ve uluslararası platformda çeşitli alanlarda faaliyet
gösteren 500 Açeli işadamını biraraya getiren büyük bir toplantı tertip edildi.
Bu toplantının temel amacı, yaklaşık yüz yıllık bir geçmişte sürekli savaşlar
ve çatışmalara konu olan Açe’nin ekonomik kalkınma yarışında geri kalmışlığına
bir son vermekti. Açeli işadamlarının önünü açmak amacıyla başta Endonezya
Bankası olmak üzere ulusal bankalar Açe’de yeni bürolar açarken, yıllardır
güvenlik sorununun yaşandığı bölgeye yönelik yatırım kredileri açmaya
başladılar. Dünya Bankası, Asya Kalkınma Bankası gibi uluslararası kuruluşlar
ve çeşitli ülkelerin kalkınma ofisleri Açe’de önemli yatırımlara destek olmaya başladılar.
Son olarak 27-29 Temmuz 2008 tarihinde Endonezya-Maleyza-Tayland arasında 25
yıldır gerçekleştirilen Ortak İş Konseyi
(IMT-JBC) toplantısı bu yıl Açe’de gerçekleştirildi. Bu önemli toplantı,
Açe’nin özellikle Malezya ve Tayland’la olan tarihsel ilişkilerinin güçlü bir
şekilde yeniden geliştirilmesi amacı taşıyordu. Geçen bir yıl zarfında Malezya
resmi ve özel kurumlarının Açe ile yaptıkları çeşitli anlaşmalar zaten bunun
habercisiydi. Özellikle Malezya’nın Penang Adası ile Açe’ye bağlı Weh Adası
Sabang limanı arasında doğrudan feribot seferleri başlatılması ile turizm
alanında canlılık görülecek. Kuzey Açe’deki doğal gaz yataklarında üretimin
düşmesiyle yeni alternatifler aranırken, Açe’ye bağlı Simeleue Adası
açıklarında Alman-Endonezya teknik kurumlarının işbirliği ile petrol ve doğal
gaz aramaya yönelik denizde gerçekleştirilen sondaj çalışmalarından olumlu
neticeler alınması Açe adına umut verici bir gelişmedir. Sadece Açe’yi değil,
Güneydoğu Asya’nın çehreşini değiştirecek, Singapur’un yıllardır sahip olduğu
öncü konumunu üstlenebilecek yeni bir serbest bölgenin inşası söz konusu. Bu
bağlamda Weh Adası, Sabang limanında Irlanda Dublin Port Şirketi’nce başlatılan genişletme çalışmaları başlamış
durumda.
Bu kısa özet bile, Açe’de yaşanmaya
başlayan kalkınma hamlesinin boyutlarını ortaya koyması bakımından yeterlidir. Açe,
Güneydoğu Asya’nın yeni yıldızı olarak tarihte oynadığı rolü tekrar etmeye
hazırlanıyor. Bundan kimsenin şüphesi yok. Malezya’nın 25 yıl önceki halini
bilenler, Mahattir Muhammed’in eseri olan bugünkü Malezyayı tanıyamıyor. Aynı
gelişme ve kalkınma, belki çok daha kısa sürede Açe’de gerçekleşmemesi için
hiçbir neden yok. Yüzyılı aşkın bir süredir Açe ve Açeliler uzun soluklu
barışa, ekonomik kalkınmaya ve tarihte oynadıkları öncü rolü gerçekleştirmeye
hasret. 17. yüzyıldan itibaren İslam’la ilişkisi dolayısıyla Mekke Kapısı (Verandah of Mekkah) unvanıyla anılmış
olan Açe, savaşlar, çatışmalar, politik karışıklıklar nedeniyle Şiddet Kapısı (Verandah of Violence)[1]
anılıyordu. Son birkaç yıldır ortaya çıkan gelişmeler bağlamında Açe’nin Barış
Kapısı (Verandah of Peace) olmaya
aday olduğunu söylemeliyiz.
Coğrafyanın, tarihin, kültürün,
insan hakları ihlâllerinin yanı sıra, son dönem kalkınma hamleleriyle ilgili
bazı detayları bulacağınızı umduğum bu eserin, başka çalışmalarla desteklenmesi
en büyük arzumdur.
[1]Not: Bu ifade Anthony Reid tarafından kaleme alınan bir kitaba isim
oldu. Bkz. Anthony Reid, Verandah Of
Violence -The Background to the Aceh Problem-, Singapore University Press,
2006.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder