Mehmet Özay 10 Mayıs 2012
Malezya yerel yaşamına yönelik henüz yeni tamamlanmış bir gezinin lik
izlenimleriyle yeniden karşınızdayız. Söz konusu geziden kimi ayrıntıları
paylaşmadan önce, gezinin mahiyetini anlamada yararlı olacağı düşüncesiyle,
kısa bir girizgâha ihtiyaç var. Antropoloji dünyasının yakından tanıdığı “aborjin”
kültürü Avustralya, Afrika ve Amerika yerlileri üzerine yapılan araştırmalarla
ortaya konmuştur. Ancak aborjin kültürünün bu iki kıta ile sınırlı olmadığı da
gerçektir. Malezya topraklarında yerliler denildiğinde ilk akla gelen “Orang
Asli”dir.
Kampta liderlik yapan Bay dostumuz |
‘Orang’ kelimesi Türkçe’ye ‘Orangutan’ ile geçmişse de, bu kelimenin
gerçekte kullanılışı “orang hutan”, yani “Orman insanı”dır. Her iki kelime de
Malay dilinin -ki bununla sadece Malezya’da değil, tüm Malay Yarımadası’nda
kullanılan dili kastediyoruz- ‘orang’ ve ‘hutan’ kelimesi, insan ve orman
anlamına gelir. Bu iki kelimenin birleşmesinden hasıl olan yeni keleme ise
Oranghutan’dır.
Cuma günü 40 kişilik bir ekiple çıktığımız ve üç gün süren gezimizde Malay
Yarımadası’nın ilk yerleşimcileri kabul edilen ‘orang asli’lerin yaşadığı
Pahang Eyaleti’ne bağlı Ulu Slim yerleşim yerine onbeş kilometre uzaklıktaki
Pos Bersih köyüne yolcu olduk. Köy adını, köyün ortasından geçen ırmaktan, yani
‘Temiz Nehir’den (Sungai Bersih) alıyor. Orang asli, yani bölgenin ilk
yerleşimcileri... Orang aslilere ilk vurgunun, İngilizlerin Yarımada’yı keşif
çalışmaları sırasında kaleme alınan eserlerde rastlanıyor. Bu anlamda ilk akla
gelen isimlerin başında Frank Swettenham ve Huge Clifford olduğunu biliyoruz.
Gezimizin odağındaki Ulu Slim’e bağlı köy, yani Pos Bersih bu anlamda tarihi
bir öneme sahip. Köyün önemi nereden geliyor? Birincisi Yarımadada’ki 19 yerli
kabilesinden en önemlilerinin başında gelen Semai’lerin burada yaşıyor oluşu.
İkincisi, Yukarıda adlarını zikrettiğimiz ve 19. yüzyıl ikinci yarısında Pahang
Sultanı ile İngilizler arasında anlaşma yapmak amacıyla bölgeye gelen
Swettenham ve Clifford’un birbiri ardı sıra bu köyden başlayarak Perak ve
Pahang sınırları boyunca keşif gezilerini yürütmüş olmalarıdır. Pos Bersih,
aynı zamanda, aynı bölgede ancak dağ zirvelerine yakın bölgelerdeki diğer iki
yerli köyüne ulaşmada önemli bir aktarma organı rolü görüyor. Bu nedenledir ki,
Swettenham ve Clifford yaklaşık yüzelli yıl önce gezilerine buradan
başlamışlar.
Köyün bugünkü önemi, önemli yerli kabilelerden birine ev sahipliği
yapmasının yanı sıra, sahip olduğu doğal zenginlikleri nedeniyle turizm anlamında
önemli bir cazibe merkezi. Kuala Lumpur’a yakınlığı ile dikkat çeken bölge,
yerli kültürün dinamiklerini taşımasıyla da yerli ve yabancı çeşitli ilgi
gruplarının dikkatini çekiyor. Köyün hemen yanı başında, iki nehrin birleştiği
noktada kurulan kamp misafirler için doğal bir yerleşke olurken, dağ yürüyüşü,
rafting gibi sportif faaliyetlerin yanı sıra, Semai yerlilerinin doğal
yaşamlarını kısmen de olsa tecrübe etme imkânı tanıyor. Tüm bu özellikleri
olmakla birlikte Pos Bersih’in içinde yer aldığı ormanlık saha, bir doğal park
hüviyeti taşımıyor. Semailer de dahil olmak üzere, yerel kabileler, kendi
doğal yaşam alanlarını terk etmek istemediklerinden, hükümet organları da bu
konuda herhangi bri zorlamaya gitmiyorlar. Ancak, yerli kabilelerini içinde bulundukları
sahada yerleşik hale getirmeye çalışıyorlar. Pos Bersih de böyle bir yerleşik
alan olarak dikkat çekiyor.
Pos Bersih'te bir şelale |
Semai kabilesini tanımaya yönelik çabamızda üç farklı kişi ile yaptığımız
röportaja dayanıyor. İlki, farklı bir kabileden, yani ‘Jakun’lara mensup
olmakla birlikte, bu köyde çalışan Bay; ikincisi, gene bu köy ve civarında doğa
sporlarını organize eden kurumun yetkilisi Amr ve son olarak da kabilenin
lideri. Yaşları 8 ilâ 11 arasında değişen, dört küçük yerli çocuğu ile
sohbetimiz ve genel anlamda gözlemlerimizin de bilgi kaynaklarımız arasında yer
alıyor.
Zaten bu nedenledir ki, Malezya hükümeti 1970’lerden başlayarak Orang
aslileri yerleşik hayata geçirme politikasını izlemeye başladığında önemli
zorluklarla karşılaşmış. Yüzyılların birikimini birkaç yıl gibi kısa sürede
değiştirmeye çalışmak başarısız sonuçlar verse de, bugün artık önemli sayıda
yerli toplulukların gene kendi doğal ortamlarında yani ormanlarda ancak
yerleşik köy hayatına bağlı olarak varlıklarını sürdürüyorlar. Bu, Pos Bersih
orang asli köyü için de geçerli. Ancak şunu da unutmamak lazım ki, -tıpkı
Filistinli dostum Amr’ın dediği üzere-, orang aslilerin kültür şokunu
atlatabildiklerini söylemek o kadar da kolay değil. Bunu teyit anlamında
kabilenin ‘batin’ adı verilen lideri ile
görüşmemizde, ormanın kabilenin yaşamında hâlâ büyük bir yere sahip olduğunu,
yiyeceklerinin önemli bir bölümünü ormandan temin ettiklerini ve bu çerçevede
zaman zaman günlerce ormanda yaşam sürdürdüklerini öğreniyoruz.
Bir Semai evinden görüntü |
Semailer buraya 1975’de yerleştirilmişler. Hükümetin politikaları
doğrultusunda inşa edilen betonarme köy evlerinde yaşamlarını sürdürseler de,
doğal yaşamdan kopamadıklarının göstergesi olarak evlerinin hemen yanı başına
bambu ağacından inşa edilen evler de hâlâ bir geçiş sürecinde olduklarının
yapısal göstergelerinden. 700 kişinin yaşadığı köydeki ilkokul, yerli
çocuklarının modern yaşamlar bağlarını sağlayan önemli yapısal araçlardan biri
olmasıyla dikkat çekiyor. Ziyaretimizin ilk günü, okul bahçesinde bazı
öğrencilerle kısa fakat anlamlı bir program gerçekleştirdik. Çocuklarla
gerçekleştirilebilecek en kolay aktivitelerden biri olarak resim yarışması,
öğrenciler ile ziyaretçilerin birlikteliği ile gerçekleşirken, katılımcı
çocuklar güzel hediyelerle gönülleri alındı. Öğrencilerin resim yarışması
sürerken, okulun hemen yanıbaşındaki çim futbol sahasında, ekibimizin
aralarında, Güney Koreli, Malay, Alman, Türk ve Yemenli öğrencilerden oluşan
uluslararası takımı ile orang asli takımı arasındaki bir futbol maçını
kaçınılmaz kıldı. Sonucun tahmin edilebileceğinin aksine, oldukça orgazine bir
takım ruhu sergileyen orang aslilerin 4-0’lik galibiyeti ile sonuçlandı. Bir
diğer bakış açısıyla, orang aslilerin sadece ormanda yaşama hünerleriyle
sınırlı olmadıkları, aynı zamanda, günümüz modern yaşamının en önemli
araçlarından biri kabul edilebilecek sportif faaliyette, özellikle de futbolda
hüner sahibi olduklarını gösteriyor.
Bir süredir bu yerli kabile ile ortak çalışmalar yürüten Amr’ın ifadesiyle
Semai’ler orang asliler arasında en dayanışmacı, sıcak kanlı ve nazik insanlar
olarak tanımlanıyor. Ancak bir o kadar da çekingenler. Bunu kabile reisi
mülâkatım sırasında bizzat şahit olduğumu söylemeliyim. Yerlilerin genelde
yabancılarla temas kurmaktan kaçındıkları bilinir. Bunun nedeninin, öncelikle
dil engeli olduğu söylense de aslında, derinlerde başka nedenler olduğu
düşünülebilir. Antropolojik bir değerlendirme üzerinden düşünüldüğünde, tarihin
erken dönemlerinden bu yana doğa ile içiçe yaşayan bu insanların,
dışarlılıklarla çok nadir doğrudan temas kurdukları biliniyor. Doğanın
kendilerine bahşettiği nimetlerin bolluğu karşısında, ne bir başka bölgedeki
kabilenin topraklarına girmeyi ne de bu anlamda bir savaşı hayatlarına
geçirmemiş bir topluluk orang asliler. Yerliler, doğa keşfindeki hünerleri
üzerine söz söylenemeyecek topluluklardan. Öyle ki, yerleşik hayata geçmiş
olsalar da, çocuklar erken yaşlarından itibaren ormana keşfe giderek atalarının
kültürlerini edinmeye devam ediyorlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder