1511’den itibaren Malaka Boğazı’ndaki
ticari faaliyetleri kendi hegemonyası altına almaya çalışan Portekiz ve
Hollanda kısa sürede Açe sınırlarına dayandı. Söz konusu sömürge tehdidi
karşısında Sultan Ali Mugayat Şah (1511-1530), bu dönemde birbirinden bağımsız
halde küçük sultanlıklar şeklinde varlıklarını sürdüren bölge Müslümanlarını
birleştirmek suretiyle Açe Sultanlığı’nı kurdu.[1]
Açe Darusselam Sultanlığı, 16. yüzyılda, dünyada o dönemde mevcut olan beş
İslam devletinden -Açe, Osmanlı, Fas, Safevi ve Agra- biri kabul ediliyordu.
Sultanlık, özellikle 17. yüzyılın ilk yarısında,
Sultan İskender Muda zamanında en görkemli dönemini yaşadı. 1621 yılında
bölgeyi ziyaret eden Augustin de Beaulieu isminde bir Fransız tüccar seyahat
notlarını kaleme aldığı “Voyage aux Indes
Orientales” adlı eserinde, Sumatra Adası’nın batı kıyıları ile adanın orta
kesimlerindeki pek çok yerin -Labo, Singkil, Barus, Batanghari, Pasanan, Tiku,
Pariaman, Padang ve Sileda- Açe Sultanlığı egemenliğinde olduğuna değinir.[2]
Açe İslam Sultanlığı, son sultan
Muhammed Davud Şah’ın (1874-1903) 1903 yılında Hollandalılara esir düşmesiyle
tarih sahnesinde çekildi. Yaklaşık 500 yıl boyunca bağımsız bir devlet[3]
olarak Güneydoğu Asya’da varlığını sürdürmüş olan Açe İslam Sultanlığı’nın
İslam kültür medeniyetine katkıları büyüktür. 16. yüzyıl başında Portekizlilerin
Malaka’yı ele geçirmesi üzerine, Açe’ye gelen Müslüman tüccar ve ilim adamları
bölgenin kültürel kalkınmasında etkili oldu.[4]
Açe İslam Sultanlığı döneminde, Açe bölgenin en önemli ticaret ve ilim merkezi
haline geldi.
Portekizlilerin Malaka Boğazı’nda
hakimiyeti ele geçirmesinden sonra, bölgedeki Müslümanlar yaşadıkları baskıdan
ötürü başka yerlere göç etmek zorunda kaldı. 16.yüzyıl boyunca, Portekiz’in
Malaka Boğazı çevresindeki varlığı karşısında önemli bir siyasi ve askeri güç
olarak karşı koyan Açe, Portekizlilerin Güneydoğu Asya’da tutunmalarına engel
oldu. Bu dönem boyunca Açe bölgede İslam’ın kalesi haline geldi ve bu bağlamda
diğer Güneydoğu Asya toplulukları arasında İslam’ın yayılmasında ve İslam
düşünce geleneğinin oluşmasında önemli rol oynadı.[5]
Başta Hamza Fansuri, Şemseddin Sumatrani, Nureddin Ar-raniri ve Abdurrauf
es-Singkili gibi önemli alimlerin çalışmalarının ve düşünce sistemlerinin bu
geleneğin oluşmasında önemli bir yeri vardır.
Açe sultanlarından Sultan Mansur Şah
(1577-1585), dönemin İslam devletleriyle ilişkileri geliştirdi. Bu doğrultuda
Mısır’dan, İran’dan ve Mekke’den pek çok alim Açe’ye geldi. Sultan Mansur Şah,
Osmanlı Devleti ile de ilişkileri geliştirme yönünde gayretler gösterdi.[6]
17. yüzyıl ilk yarısında, Sultan İskender Muda ile en şaşalı dönemini yaşadı.
Ardından tahta çıkan oğlu İskender Sani’nin (1637-1641) dört yıl gibi kısa
süren hakimiyetinin ardından Açe’de yönetim altmış yıl boyunca (1641-1699) dört
kadın sultanın hakimiyetinde geçti.[7]
Bu süreçte, Açeli ünlü alim ve şeyhülislam Abdurrauf Es-Singkili kadın
sultanların yönetimine destek verdi.[8]
[1]İbrahim Alfian (Ed.), Sejarah
Daerah Propinsi Daerah Istımewa Aceh, Project of Research and Documentation
of Regional Culture, 1977-78, s. 71.
[2]Denys Lombard, Kerajaan Aceh
-Zaman Sultan Iskandar Muda (1607-1636), Çev.: Winarsih Arifin, Ecole
Française d’Extreme-Orient, 2. Baskı, Jakarta, 2007, s. 327.
[3]Lukman Thaib, Acheh’s Case -A
Historical Study of the National Movement For the Independence of
Acheh-Sumatra-, University of Malaya Press, 2002, s. 103.
[4]Ali Haşimi (Ed.), Pengertian Adat
Aceh, Hasil Loka Adat dan Budaya, Lhokseumawe, 1988, 8-10 Ocak, s. 2.
[5]W. Eberhard, Eski Devirlerden Zamanımıza Kadar Uzak Doğu Tarihi,
2. Baskı, Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları, 1986, s. 316.
[6]Peunoh Dail, Hukum Perkawinan Islam, Suatu Studi Perbandingan dalam Kalangan Ahlus-Sunnah
dan Negara-Negara Islam, (A Comparative Study in Ahlus-Sunnah and Islamic
Countries), Bulan Bintang, Publisher and Distributor of Jakarta’s books,
Indonesia, 1988, s. 15.
[7]Ayrıntılı bilgi için bkz.: Ismail Sofyan, M. Hasan Basry, T. Ibrahim Alfian,
(Ed.), Wanita Utama Nusantara -Dalam
Lintasan Sejarah- (Prominent Women in the Glimps of History), Jakarta,
1994.
[8]Werner Klaus, “Some Notes on the Introduction of the
Naqshbandiyya-Khalidiyya Into Indonesia ”,
Journal of the History of Sufism,
(Ed. Th. Zarcone, E. Işın , A. Buehler), Simurg
Publication House, İstanbul, 2000, 1-2, s. 693; Ahmad Daudy, “Kalimah Tauhid
Dalam Ajaran Syeikh Abdurrauf Dan Syeikh Nuruddin Ar-Raniry”, Al-Islam Jurnal Ilmiah Fakulti Pengajian
Islam, Bilangan 3, Tahun 2, June 1997, Brunei Darussalam, s. 73.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder