Mehmet Özay 26.03.2022
26 Mart 1873, Hollanda Krallığı’nın Takımadalar sömürge yönetimi tarafından Açe Darüsselam Sultanlığı’na (the Sultanate of Aceh Darussalam) savaş kararını aldığı tarihdir. Bu itibarla, bugün söz konusu bu sömürge savaşının 149. yıldönümü olduğunu hatırlamakta yarar var.
Bu vesileyle, söz konusu bu tarihi dönemin salt bir ‘anma’dan
ibaret olmadığını/olmaması gerektiğini aksine, dün neler olup bittiğini
anlamanın alternatif yollarını keşfettirecek unsurları içinde barındırdığını
söylemek gerekiyor.
Bir başka ifadeyle… Aradan geçen süre zarfında dünya
toplumları ve özellikle, İslam toplumlarının doğrudan veya dolaylı olarak
etkilendiği savaşların varlığı, yakın ve uzak geçmişteki mücadelelerin yeniden
ele alınması ve anlamaya çalışılması konusunda elverişli imkânlar sunmaktadır.
Siyasi-coğrafyanın önemi
Öncelikle bahsi geçen savaşın nasıl bir siyasi-coğrafyaya
tekabül ettiğini görmek gerekir. Öyle ki, bu bölgenin yani, Sumatra Adası’nın
ve özellikle de, Hint Okyanusu’nun doğusu ile batısı ve Bengal Körfezi’nin
Malaka Boğazı’na ulaştığı kuzey-güney bağlantısında yer almasından kaynaklanan
coğrafi nitelikleri dikkate alındığında, jeo-stratejik öneme sahip olması
ticari hayat, siyasi yapılaşma kadar, dini alanın da gelişmesinde ve süreklilik
kazanmasında rolü olmuştur.
Bu durum, sadece Takımadalar için değil, genel itibarıyla
dönemin tüm İslam coğrafyası için dikkat çekici öneme sahip bir sömürge
savaşının varlığını ortaya koymaktadır.
Bu önemin tarihsel geçmişle bağını ise şu şekilde ele
almak mümkündür: 19. yüzyıl son çeyreğinde gerçekleşen Açelilerce Perang
Belanda, Prang Kaphe gibi isimlerle de anılan bu savaş, Sumatra Adası’nın
kuzeyinde erken dönem İslamlaşma süreçleri dikkate alındığında, yaklaşık son
bin yıllık tarih içerisindeki önemli “tarihi akslar”dan biridir.
Genişlemeci sömürgecilik
Bu tarihi dönem, bölgenin bağımsız, kendinde bir İslam
toplum ve siyasal yapısı üzerinde, Hollanda Krallığı (Dutch Kingdom)
özelinde, Batı Avrupa sömürgeciliğinin genişlemesi ve yükselişe geçişi anlamına
gelmektedir.
Bununla birlikte, yaşanan gelişme sadece, Hollanda
Krallığı’nda dönemin Hollandalı siyasetçileri ve yöneticileri tarafından değil,
genel itibarıyla Batı Avrupa’daki sosyal bilimcileri tarafından yapılandırılan
bir siyasal-kültürel evrenin oluşturduğu bir anlam dünyasına tekabül eder. Bu
genişleme ve yükseliş tüm evreleriyle birlikte, bugüne dair etkisi söz konusu
bu tarihi savaşın üzerinde durulmasının önemli nedenlerinden birini
oluşturmaktadır.
Dikkat çekilmesi gereken bir diğer husus, çeşitli
araştırmacılar tarafından, Batı Avrupa düşüncesinin ve politik-ekonomisinin
belirleyiciliği noktasında 19. yüzyıla biçilen rolün, bugünün Batı dünyasını
şekillendirmesi hususudur.
Söz konusu bu ilişki, Hollanda Savaşı’nın sadece geçmişe
ait bir hadise olmadığını, aksine, Kuzey Sumatra’da bugüne kadar yaşanan süreçleri
ve hatta bugünü anlamamıza imkân tanımaktadır.
Bununla birlikte, 19. yüzyıla sıkıştırılmış bu durum,
kendi içinde gayet önemli bir eksikliği barındırmaktadır. Burada bir doğrulama
yapmak suretiyle, 19. yüzyıl gelişmelerini -kronolojik sınırlılıkların dışına
çıkarak-, 16. yüzyıl başından ele alarak uzun dönemli seyrini siyasal/toplumsal
bağlamlarıyla dikkatle ve incelikle değerlendirmek gerekmektedir. Bu durum,
bize Kuzey Sumatra’da 19. yüzyıl son çeyreğindeki savaşın sadece, bir 19. yüzyıl
hadisesi olup olmadığını da sorgulatacağına kuşku bulunmamaktadır.
İslam coğrafyası ve birlik
Bütün bir 19. yüzyıl boyunca, geniş İslam coğrafyasında
birlik olgusu fiili olarak ortaya konulmamış olmasına rağmen, farklı bölgelerde
birbirinden kopuk/ayrışık siyasi ve toplumsal yapıların kendi başlarına var
oldukları bir dönem olarak dikkat çeker. Buna karşın, sömürgecilik süreçlerinin
etkisiyle birbirine yakınlaşmanın ve haberdarlığın ortaya çıkışı da bir o kadar
gerçektir.
Bu durum, Kuzey Sumatra’daki sömürgeci yayılmacı ve
genişlemeciliğine karşı verilen mücadelenin İslam toplumları için ne önem arz
ettiğini dikkate almayı gerektirmektedir. Öyle ki, bu savaş, sadece Açe
toplumunun verdiği bir mücadele değildir ve bu şekilde anlaşılmamalıdır.
Hiç kuşku yok ki, İslam coğrafyasının batısından doğusuna
yaşanan bu ayrışık olma haline rağmen, Kuzey Sumatra’da siyasal egemenliğini
meşru olarak sürdüren Açe Darüsselam Sultanlığı’nda siyasal aktörlerin, savaşın
başladığı 1873 yılına kadar, bir yandan Takımadalar Müslüman toplumları ile dönemin
küresel İslam toplumları ile birleşme/toparlanma yönündeki gizli/açık niyeti ve
icraatı kayda değer bir önem taşımaktadır.
Her ne kadar, Hollanda istilasının gündeme getirdiği
zorlamasıyla da olsa ortaya konulan bu çabanın, anlamlı olduğuna kuşku
bulunmamaktadır. Bu noktada, bazı çevrelerde söz konusu bu çabayı ‘salt bir
reaksiyoner bir siyasal tutum’ olarak görüp küçümsemek gibi bir eğilim kendini
belli etse de, bunun böyle olmadığını tarihi hadiseler gayet açık ve seçik bir
şekilde bize göstermektedir.
Takımadalar bölgesindeki bu sömürge savaşının, -tıpkı
diğer coğrafyalarda olduğu üzere-, uzun bir hazırlık sürecinin olduğunu
görmekte yarar var. Bu durum, Açe siyasi elitinin bölgesel ve küresel siyasal
sistem içerisindeki yerini anlamamıza olanak tanıdığı gibi, Takımadalar
bölgesinde sömürgecilik süreçlerini, uzun dönemler boyunca farklı safhalarla
yöneten Hollanda ve İngiliz varlığını da değerlendirmemize imkân tanımaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder